Genel

KIRIM’DA NELER OLUYOR? BÖLÜM 2

04

Güç gösterisiyle halkı korkutuyorlar

Kırım’daki bu gelişmeler Ukrayna’dan ayrılmayı berberinde getirecek tehlikeli bir adım olarak görülürken Kırım Meclisinin aldığı karar, Kiev ve Kırım arasındaki köprüleri yıkarak bölgeyi Rusya’ya bir adım daha yaklaştırdı.  Moskova, Kırım Meclisinde alınan Referandum kararının sonuçlarına göre Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını kabul edeceğini açıkladı.

Rusya Kırım için daha faydalı

Başbakanlık önündeki Lenin Meydanında görüştüğüm Rus, Ukraynalı ve Kırım Tatar’ı vatandaşlar olayların çok hızla geliştiğini belirtirken “Bir yanımız Rus,  bir yanımız Ukraynalı, bir yanımız Tatar” biz yıllardır birlikte yaşıyoruz. Birçok ailede evlilikler, çocuklar, torunlar karışmış. Rusya Kırım’ın güvencesi olacak, para yardımı yapacak, doğal gaz verecek, yollar yapacak. Hırsız Ukrayna hükümeti bunları yapacağına Kırım Turizminden toplanan paraları aldığı halde bölgede hiçbir şey yapmadı.  Avrupa Birliği bize ne fayda sağlayacak, dilimiz, kültürümüz ayrı, oysa Rusya ile öyle mi? Yıllarca Sovyetler Birliği döneminde birlikte yaşadık. Onun için biz Rusya’nın Kırım’a daha faydalı olacağını düşünüyoruz” dediler.  Meydanda kolumdan yakalayan biri ise ‘Biz Kırımlıyız, Rus ordusunun askerleri gölgesinde Kırım Özerk Cumhuriyet Meclisine el koyanlar Rusların güdümünde bir çetedir. Asker kıyafeti ve kalpak giymiş soytarılar ortalıkta cirit atıyor. Biz barış içinde yaşıyorduk, huzurumuzu bozmaya geldiler.  Referandum için güç gösterisi yaparak halkı korkutuyorlar. Bayraklarımızı indirip Rus bayrakları diktiler, Ukrayna askerlerini kışlalarında mahsur bıraktılar’ diyerek içini döktü.

Kırım Han’larının Tarihi kenti Bahçesaray

Kırım’daki Rus kuşatmasını gözlerimle görmek için başkent Simferopol (Akmescit) kentinden çıkıp Kırım Tatar’larının yoğun olarak yaşadıkları Bahçesaray’a gittim. Kentin girişinde askeri araçlarla Rus askerleri nöbet tutuyorlardı. Önce Türk dünyası Milli uyanış hareketlerinin öncülerinden İsmail Gaspıralı’nın sonra da ünlü Rus şair ve yazar Aleksandr Puşkin’in heykelleri önünden geçerek, eskiden Kırım Han’larının yaşadığı kentin tarihi merkezi Hansaray’a girdim. Peki, kentin girişinde Gaspıralı heykeli tamamda neden Puşkin heykeli? … Çünkü Puşkin Bahçesaray için çok önemli, Stalin döneminde Kırım tatarları sürgüne gönderilirken şehir isimleri değiştirilmiş Akmescit -Simferopol, Akyar- Sivastopol olmuş ama Bahçesaray değiştirilmemiş. Neden mi? İşte nedeni…

Puşkin kitabındaki Bahçesaray

08

1944 te Kırım Tatarları sürgüne gönderildiğinde Stalin Kırım’da Türkçe olan kent, köy, akarsu, dağ ve ova isimlerini değiştirtmiş, ama çok istediği halde Bahçesaray adını değiştirememiş. Çünkü dünyaca ünlü Rus şair ve yazar Puşkin sürgünden çok önce yazdığı ve klasikler arasında yerini almış olan şiir kitabında ‘Bahçesaray’ adını kullanmıştı. Eğer Stalin Bahçesaray adını da Rusça yaptırsaydı, kitaptaki Türk ismi ile sonradan konulan Rusça isimden Tatar Türklerini vatanlarından sürgün ettiği belgelenecekti.  Yani Bahçesaray adı Puşkin sayesinde kurtulmuştu. Puşkin’in eserleri o kitabında Bahçesaray’ı anlatırken ‘Ak çarşaf giymiş gölgeler gibi sade giyimli güzel Tatar kadınları Bahçesaray’ın sokaklarında bir evden öbür eve akşam dedikoduları için misafirliğe giderken, bir başka güzeldir Bahçesaray akşamları’.  Kitapta birde çok güzel bir Bahçesaray şiiri var. İşte bu Kırım Tatarlarının tarihi kenti Bahçesaray’a gitmişken 22 yıl önce, Sovyetler Birliği döneminde beni evinde ağırlayan Kırım Tatarlarının Efsane lideri Mustafa Cemiloğlu’nun evine uğradım. Ancak Ukrayna Meclisi Parlamenteri olduğundan, toplantılar için Kiev’deydi. Onu göremeden Sivastopol’e doğru yola koyuldum.

Türk basın tarihinde ilk kez

Rusya için hayati önemi olan deniz donanması ve askeri deniz üssünün olduğu Sivastopol’e araçları kontrol eden Rus askerlerinin kurduğu barikatları geçerek girebildim. Bilgisayar ve fotoğraf makinaları ile deri montumu Kiraladığım aracın bagajına koyduktan sonra, bir turist gibi koyu takım elbisemle kiraladığım arabanın arka koltuğuna oturdum. İki barikatı durdurulmadan geçtikten sonra kentin girişine yakın üçüncü barikatta durdurulduk. Arama sırası beklerken araçtan indim ve fotoğraf ile video çekebilen Google gözlüğüyle birkaç kare fotoğraf çekip araca geçtim. Bu Türk basın tarihinde Google gözlüğü kullanılarak yapılan ilk çalışma olduğu gibi gözlük deneme sürecinde olduğu içinde muhtemelen dünyada ilk kez sıcak olayların yaşandığı böyle bir bölgede gözlüğü ilk kez ben kullanmış oldum. Sıra bize geldiğinde Rus askeri araca yaklaştığını gören şoför camları açtı, asker bir bana birde onunla Rusça konuşan şoföre baktıktan sonra bagajı açmasını istedi ve bir göz attıktan sonra da geçebileceğimizi söyledi.

Sivastopol Rusya için neden bu kadar önemli?

Rus askerlerinin gözetiminde ve Rus sivil milislerin kontrolündeki dört barikattan geçtikten sonra Sivastopol’e girebildim.  Kırım Yarımadası’ndaki Sivastopol Limanı, Rusya’nın güvenliği için çok büyük stratejik öneme sahip. Karadeniz’e açılan liman, Rusya’nın 300 savaş gemisinden oluşan deniz filosu ve 26 bin askerin görev yaptığı en büyük donanmasına ev sahipliği yapıyor. Bu liman Rusya’nın dünya denizlerine açılmasında kilit rol oynuyor. Rusya, Akdeniz’e inmek için Sivastopol’ün yanı sıra daha küçük olduğu için genişletme çalışmalarının devam ettiği Karadeniz sahilindeki Novorossisk limanını kullanıyor.  Sovyetler Birliği dağılıp diğer Cumhuriyetler gibi Ukrayna’da bağımsızlığını kazanınca,  Rusya Sivastopol Limanını, yılda yaklaşık 8 Milyar dolar kira ve doğal gazda yapacağı yüzde 30 indirim karşılığında kiralayarak Ukrayna’nın ‘toprak bütünlüğünün tanınması garantisi’ verdi.  Ancak Kira süresi 2017 de dolması gereken Rus donamasının bulunduğu Sivastopol Limanı anlaşmasını,  bu tarih beklenmeden Nisan 2010’da Ukrayna hükümeti ile Rus hükümeti masaya oturarak kira süresini 25 yıl daha, yani 2042’ye kadar uzattılar. Rusya bunu Kiev’de birçok kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Maidan olayları sonrası kaçan Rus yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç hükümeti ile anlaşarak gerçekleştirmişti.

Rus Deniz Üssünün fotoğraflarını nasıl çektim?

16

Sivastopol’de girdiğimde yağmur yağıyordu, kent çok sakin herkes işinde gücündeydi. Sahilde Rus donanması ve üzerinde uçaksavar füzeleri takılı Destroyerleri ile Savaş Gemilerinin uzaktan da olsa göründüğü bir Cafe’ye oturdum. Oradan bir iki kare fotoğraf çektim ama iyi netice vermeyince sahile indim. Japon bir gazeteci kameramanı ile küçük bir teknenin yakınında pazarlık yapıyordu. Tekneye doğru yanaştım ve beni getiren aracın şoförüne Kaptan’a Rusça ‘Tekneyle bana da sahili gezdirir misin?’ diye sordurdum. Kaptan ‘Japonlar kabul ederse benim için sorun yok’ deyince ücretin bir kısmını üstlenerek denize açıldık. Önce Google gözlüğüyle birkaç fotoğraf çektim sonra Japon kameraman Televizyon için anonsunu hazırlamasına Kaptan ses çıkarmayınca bende Nikon fotoğraf makinamı çıkarıp çekmeye devam ettim.

Tutuklanmadan Sivastopol’ü terk edin.

Sivastopol koyunu yaklaşık bir saat gezdiğimiz ve üzerinde silahlı nöbetçiler de bulunan Rus donanmasına ait denizaltılarla, Hastane olarak kullanılan dev gemi ve üzerinde otomatik füzeler takılı Destroyerleri fotoğraflarken hiçbir uyarı yapılmadığına şaşırmıştık. Oysa üzerlerinde silahlı askerler nöbet tutuyordu. Kaptan benim şoföre ‘Ben Rus işgaline karşıyım sizi donamadan uzak bir kıyıya bırakacağım ancak iner inmez Rus sivil milislerce çektikleriniz alıp tutuklanmadan hemen Sivastopol’ü terk edin’ uyarısını yaptı. Sahilde park ettiğimiz araca binip süratle geldiğimiz yoldan değil de Yalta istikametindeki yan yollardan geri dönerken çektiğim fotoğrafları Flaş belleğe aktardıktan sonra fotoğraf makinasından sildim. Dönüş yolunda geçtiğimiz iki barikattan iç ışıkları yakarak durdurulmadan geçip gece geç saatlerde Simferopole (Akmescit) dönebildim.

Mendilli ceketimle turist sandılar

Maceralı Sivastopol yolculuğundan sonra ertesi sabah Yalta’ya da gidip oradaki durumu da görmek üzere yola çıktım. Yalta kent merkezine 15 kilometre kala kurulan Rus bayrakları asılı büyük bir barikatla karşılaştım.  Gördüklerim karşısında gözlerime inanamadım. Saraybosna savaşını Hürriyet için izlerken Sırpların katliam yaptığı günlerde gördüğüm Kuru Kafa amblemli flama, barikattaki bir grup askerin arkasında asılı duruyordu. Barikatı geçtikten sonra Şoföre sağa çekip durmasını söyledim ve araçtan inip fotoğraf makinesini göstererek işaretle “Çekebilir miyim” diye sordum. Biri başıyla ‘Evet manasında onayladı. Mendilli ceketimle beni turist sanmışlardı.

121

Yalta yolunda Yugoslav Paralı Askerler

Birkaç kare fotoğraf çektikten sonra gür sakallı olanı bana elleriyle ‘Gel birlikte fotoğraf çektirelim’ işareti yapınca yanlarına gittim. Sırpça konuşuyorlardı. Fransızca ‘Nereden geldiniz’ diye sorunca top sakallı olanı ‘Yugoslavya… Yugoslavya… Sırbia… Sırbia’ dedi. Akşam Simferopol’deki otele döndüğümde Kırım Tatar televizyonunda görüntüsüz verilen ‘Rus askerlerine yardım için Sırbistan’dan Kırım’a paralı Sırp askerler geldi” haberini duyunca benimle resim çektiren askerlerin neden Kırım’a geldiklerini daha iyi anlamış oldum. Bu Kırım’da oynanan oyunun ve kötü olayların habercisiydi. Herhangi bir ayaklanma yokken ‘Paralı Askerlerin Kırım’da işi neydi? Putin ‘Bizim orada askerimiz yok, herkes Rus askeri kıyafetine benzer kıyafet giyebilir, gördüklerinizde ‘Halk Birlikleri Komiteleridir’ demişti. Oysa gördüklerim bunun tam tersiydi, hiçbir yerde Ukrayna bayrağı ve askeri yoktu. Tüm yollar Rusların kontrolü altındaydı.

Sakın fotoğraf çekmeyin sakın!

Yalta’ya 7-8 kilometre kala bir başka barikattan geçmek isteyince, önümüzdeki araçlar gibi bizim aracı da durdurup inmemiz istendi.  Sivastopol yolunda bagaja bir göz atıldıktan sonra geçebilmiştik, burada indirilerek aracımı sıkı bir aramadan geçirildi. Birkaç gündür çeşitli barikatlardan geçtiğim halde ilk kez aranıyordum.  Aracın yanına, sivil giysili siyah montlu biri gelerek neden Yalta’ya gittiğimizi sordu. Şoför Rusça benim Türkiye’den geldiğimi ve gezdirdiğini söyleyince ‘sakın barikatın fotoğrafını çekmesin sakın’ diye uyardıktan sonra geçebileceğimizi söyledi.  Yalta’ya yaklaştığımda 1861 den bu yana hem Rus Çarları, hem de Gorbaçov dâhil Sovyetler Birliği dönemi başkanlarının yazlık olarak kullandığı Foros sahil köyü girişinde bir askeri barikatı daha geçtikten sonra Yalta’ya girebildim.

Dünyanın paylaşıldığı yer: Yalta

22

Dünya siyasi tarihi açısından çok önemli bir yeri olan Livadiya Sarayı, Kırım’ın Karadeniz sahilindeki Yalta kentinde bulunuyor. Rus Çarı II. Nikolay için 1911’de yazlık olarak yaptırılan Livadiya Sarayı Tarih’e ‘Yalta Konferansı’ olarak geçen konferansın yapıldığı yerdir.  II. Dünya Savaşı sonrası Müttefik devletlerin liderleri Winston Churchill, Franklin D. Roosevelt ve Josef Stalin 4-11 Şubat 1945 te Avrupa’nın yeni düzeni, Avrupa topraklarını yeniden şekillendirmek ve geleceğini tartışmak üzere bu sarayda bir araya geldiler. Rus Devlet başkanlarının sayfiye yeri olarak ta bilinen Yalta da bu konferanstan sonra ‘Dünyanın şekillendiği yer’ olarak ün yaptı. Saray 1917 İhtilali’nden sonra sanatoryuma, 1993 yılında da müze haline getirildi. Livadiya Sarayı’nın birinci katında Yalta Konferansı ile ilgili belgeler, fotoğraflar ve çeşitli hatıra eşyaları, ikinci katında ise Çar II. Nikolay ve ailesine ait eşyalar ile Çarlık dönemine ait eserler sergileniyor.

Rus bayrağı, Rus askeri ve Rus milisleri

Yalta’dan ayrılıp başkentin yolunu tutarken geçtiğim barikatların hiçbirinde Ukrayna bayrağı yoktu ve hepsinde Rus bayrağı, Rus askeri ve Rus milisleri vardı. Kırım’a geldiğim 2 Mart gününden bu yana Rus askerlerinin bölgenin en stratejik kısımlarında mevzilendiğini gördüm. Kırım Tatarları dışında konuştuğum 10 kişiden 7 si Ukrayna’yı istemediklerini, Kırım’ın Özerk bölge olarak Rusya’ya bağlı olmasından yana olduklarını söylediler.  Rusya’da bundan faydalanarak, Kırım’daki Rus asıllıları kullanıp, müracaat eden herkese en geç 3 ay içinde Rus pasaportu vereceği bilgisini yayıyor. Kırım halkı şimdi 16 Mart’ta yapılacak Referandumda ne olacağını merakla bekliyor.

———–

KIRIM SÜRGÜNÜ,  KIRIMA DÖNÜŞ VE RUSYA’NIN KIRIMI İLHAK VE İŞGALİ İLE İLGİLİ HERŞEYİ DETAY VE FOTOĞRAFLARIYLA AŞAĞIDA YAZILARIMIN OLDUĞU İNTERNET LİNKLERİNDEN OKUYABİLİRSİNİZ…

KIRIM-RUSYA VE BÜYÜK SÜRGÜN İLE VATAN KIRIMA DÖNÜŞÜN HİKAYESİ TIKLAYIP OKUYUN

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/muammer-elveren_237/kirim-rusya-ve-buyuk-surgun_26441580

SÜRGÜN DÖNÜŞÜ KIRIMDA YAŞAMLA İLGİLİ İLGİNÇ 32 FOTOĞRAF İÇİN LİNKİ TIKLAYIP İZLEYİN…

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/82876/2/1/muammer-elveren-surgun-donusu-kirimdaydi

KIRIM’DA AYAKLANMALAR BAŞLADIĞINDA BİNDİĞİM UÇAK İŞGAL EDİLEN SİMFEROPOL HAVALİMANINA  İNMEYE HAZIRLANIRKEN DÜŞÜRÜLECEĞİ TEHDİDİYLE  İSTANBULA GERİ  DÖNMEK ZORUNDA KALDI

http://www.hurriyet.com.tr/turk-yolcu-ucagi-geri-dondu-25916219

RUSYA KIRIM’DA NELER YAPTI NELER

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/muammer-elveren_237/makale/kirim-rusya-neler-yapti-neler_44775

FOTOĞRAF VE VİDEO ÇEKTİKTEN SONRA MAİL İLE MERKEZE GNDEREBİLEN GOOGLE GÖZLÜĞÜNÜ ÇATIŞMA BÖLGESİNDE DÜNYADA İLK KEZ BEN KULLANDIM 

http://www.hurriyet.com.tr/google-gozluguyle-sivastopol-da-25941825

KIRIM-YALTA NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ 

http://www.hurriyet.com.tr/sivastopol-ve-yalta-neden-bu-kadar-onemli-26015341

KIRIM PARLAMENTOSUNUN RUSYA’YA BAĞLNAMA KARARI

http://www.hurriyet.com.tr/kirim-parlamentosundan-rusyaya-baglanma-karari-25956825

RUS ABLUKASI ALTINDAKİ KIRIMDAN GELİYORUM 

http://www.hurriyet.com.tr/rus-ablukasi-altindaki-kirim-dan-geliyorum-25978366

1945 SÜRGÜNÜNÜ EUROSİON ŞARKISIYLA ANLATAN KIRIMLI ŞARKICI CAMALA VE KIRIMDA SON DURUM

http://muammerelveren.com/2016/05/kirim-1944-surgun-eurovision-camala.html

 

 

MuammerELVEREN

İSTANBUL Üniversitesi- Yüksek Gazetecilik mezunu olan Muammer ELVEREN, 12 Şubat 1948 yılında Mardin’de doğdu. Evli ve bir kız babası olan ELVEREN, 1974 te Haldun SİMAVİ‘nin kurduğu GÜNAYDIN Gazetesi’ne girdi. 1977 de GÜNAYDIN gazetesi BRÜKSEL Bürosunu kurmakla görevlendirildi ve BRÜKSEL BÜRO ŞEFİ oldu. 1989 da BRÜKSEL temsilciliği yanında Mihail GORBAÇOV’un liderliğindeki Komünizm ’in merkezi kabul edilen 'Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği-SSCB’nin başkenti MOSKOVA temsilciliği görevini de üstlendi. ELVEREN 1991 yılında HÜRRİYET gazetesine girdikten sonra da BRÜKSEL ve MOSKOVA görevini birlikte yürüttü. Başta AZERBAYCAN olmak üzere dönemin Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri yanında BULGARİSTAN ve ROMANYA’da Komünizmin çöküşüyle ilgili olayları yerinde izledi. ELVEREN birçok batı ülkesinde de uluslararası olayları izledi, dizi, haber ve röportajlar yaptı. Muammer ELVEREN 1991 de Azeri ve Ermeni çatışmalarının en yoğun olduğu dönemde tüm tehlikeleri göze alarak DAĞLIK KARABAĞ ‘a girip röportaj yapmayı başaran ilk gazeteci oldu. Bu başarısıyla “YILIN GAZETECİSİ” seçildi ve ‘SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’ ne layık görüldü. Muammer ELVEREN aynı yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ‘SERİ RÖPORTAJ ÖDÜLÜ’ nü de kazandı. ELVEREN 1992 yılında Fransa’ya atanarak HÜRRİYET gazetesi PARİS TEMSİLCİSİ oldu. 1998 de Devlet Bakanı EYÜP AŞIK ’ın Fransa’da tutuklanan yeraltı dünyasının tanınmış isimlerinden Alaattin ÇAKICI ile konuşmasını içeren kasetini elde ederek istifasına neden olan ve hükümetin düşme sürecini başlatan “ÇAKICI’YA KAÇ DİYEN ANAP’LI BAKAN” haberiyle ikinci kez SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’ ne layık görüldü. ELVEREN aynı yıl İstanbul Üniversitesi “İletişim Fakültesi- YILIN GAZETECİSİ ÖDÜLÜ’ nü aldı. Muammer ELVEREN ‘e 1999 da NOKTA dergisinin düzenlediği “DORUKTAKİLER 98″ yarışmasında da “YILIN GAZETECİSİ” Kasım 2023 te ‘Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Basın Hizmet ödülü’ verildi. Fransızca ve Arapça bilen ELVEREN 1977 den beri uluslararası alanda çalıştı, seri röportajlar yaptı, zirveler ve festivaller izledi. Avrupa Birliği, NATO, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve UNESCO ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü – OECD gibi Uluslararası kuruluşlarla ilgili siyasi ve ekonomik yazılar yazdı, haber ve dizi yazılar hazırladı. Uluslararası büyük aktüel olayları yerinde izleyen ELVEREN hemen hemen tüm doğu ve batı Avrupa ülkeleri, şimdi her biri birer bağımsız ülke olan ve 15 Cumhuriyetten oluşan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde çalıştı. İskandinav ülkeleri, Afrika ve Ortadoğu ülkeleri ile Mısır’dan Fas’a beş kuzey Afrika ülkesi ile çatışmalar döneminde SARAYBOSNA ve KOSOVA’da görev yaptı. 1995 te gazeteciliğin yanı sıra KANAL-D’ de televizyon haberciliğine de başlayan ELVEREN bu görevini 2008 sonuna kadar sürdürdü. ELVEREN 2010 yılına kadar HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİLİĞİ görevini sürdürdükten sonra Türkiye’ye döndü. HÜRRİYETgazetesinde uluslararası büyük olayları izleme görevini üstlenen ELVEREN, ARAP BAHARI olaylarının başladığı TUNUS ve MISIR’da görev yaptı. MISIR’da Devlet Başkanı Hüsnü MÜBAREK dönemini, TAHRİR DEVRİMİ, Mübarek‘in görevi bırakması, yargılanmasını yerinde izledi. Muhammed MURSİ dönemi ve ‘MÜSLÜMAN KARDEŞLER‘in günlerce RABİA Meydanı ayaklanmalarını, KAHİRE’nin çeşitli bölgelerinde yaptıkları gösterileri ve ASKERİ DARBE anında meydana gelen olayları yerinde izledi. Darbeyi gerçekleştiren Abdülfettah el SİSİ ’nin Cumhurbaşkanı seçildiği seçimler sırasında KAHİRE’de bulundu. ELVEREN daha sonra SİSİ döneminde tüm riskleri göze alarak MÜSLÜMAN KARDEŞLER ’den 1212 kişiye idam cezası verilen gazetecilerin sokulmadığı MİNYE kentine girip röportaj yapmayı başardı. UKRAYNA ’da ayaklanmalar başlayınca KIRIM ’a geçen ELVEREN orada görev yaparken Rus ordusu KIRIM'ı işgal etmeye başladı. KIRIM ‘da tüm bölge ve yolları kontrol altına alan Rus birliklerine rağmen Başkent SİMFEROPOL (Akmescit), BAHÇESARAY, YALTA ve özellikle Rus donanmasının bulunduğu ve gazetecilerin girmesi yasak SİVASTOPOL’e girmeyi başardı. Rus Ordusunun işgal ettiği bölgelerde fotoğraf çekmek yasak olduğu halde tüm tehlikeleri göze alarak 'Türk basınında ilk kez bir çatışma bölgesinde fotoğraf ve video çekme özelliği olan GOOGLE GÖZLÜĞÜ kullanarak' Rus askeri barikatlarıyla SİVASTOPOL’deki donanmasının fotoğraf ve görüntülerini çekip röportaj ve haberler hazırladı. HüRRİYET Gazetesinde uluslararası olayları izleme görevini 31 Aralık 2018 gününe kadar sürdüren Muammer ELVEREN kendi isteğiyle gazeteden ayrılarak emekli oldu. Halen "muammerelveren.com" sitesinde yazılarını derleyen ELVEREN, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu-FİJ, Belçika Profesyonel Gazeteciler Birliği-AGJPB, Avrupa Parlamentosu Gazeteciler Birliği-AJPE, Fransa Yabancı Gazeteciler Derneği-APE, Fransa Cumhurbaşkanlığı Gazeteciler Birliği-APP ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti TGC üyesidir. ELVEREN, FİJ kartı, Belçika Basın kartı, Fransa Basın kartı ve Sürekli Sarı Basın kartı taşıyor.

3 thoughts on “KIRIM’DA NELER OLUYOR? BÖLÜM 2

MuammerELVEREN için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected!