Genel

SAKIP SABANCI: ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE ANI VE FOTOĞRAFLAR

SAKIP SABANCI: ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE ANI VE FOTOĞRAFLAR

 Bugün 10 Nisan 2004 günü vefat eden Türkiye’nin en renkli simalarından işadamı Sakıp Sabancı’yı 20.ci ölüm yıldönümünde arşivimdeki özel fotoğraflar ve görüşmelerimizde anlattıklarıyla anıyorum. 

–10 Nisan 2004’te vefat eden ve ‘Sakıp Abi’ diye hitap ettiğim merhum Sakıp Sabancı’nın  konuşmayı pek istemediği ‘Sabancı Center’ suikastı onu nasıl etkilemişti?
–DHKP-C militanları Mustafa Duyar, İsmail Akkol ve Fehriye Erdal’ın, 11 Ocak 1996’da Sabancı Center’da  gerçekleştirdiği ve   kardeşi Özdemir Sabancı ile çalışma arkadaşları Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe suikastıyla ilgili neler anlattı?
–Sakıp Abi bana suikaste kurban giden kardeşi Özdemir Sabancı ve iki yıl sonra vefat eden Hacı Sabancı için neler söyledi?
–Sabancı’nın bana ”Ölünceye kadar unutamayacağım’ dediği özel itiraf neydi?
–Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Elysee Sarayında Sakıp Sabancı’ya ‘Legion d’Honneur’, Fransa  Devleti Şeref Nişanı’nı takarken neler söyledi?
–Sakıp Sabancı Türkiyedeki  ‘vergi’ konusunda neler düşünüyordu?
–Sabancı, bana ‘‘Allah’a çok şükür, kültür ve sanat yoluyla Paris’i de fethettik” derken neler anlattı?
–Sakıp Abi bana  “Özel kalem müdürü, koruma falan olmadan senin arabanla bir turist gibi Paris’in  önemli yerlerini görmek istiyorum dedikten sonra Donme dolaplı Atlı Karıncayı görünce ne yaptı.?
–Sakıp Sabancı ile her yıl  Film Festivali donemlerinde geldiği  Cannes’da neler yapardık?
–İşte  bu soruların cevapları
MİLYARDERDİ AMA, KÜLÜSTÜR BİSİKLETLE GEZECEK, YERE OTURACAK KADAR ALÇAK GÖNÜLLÜYDÜ…

Doğum tarihi: 7 Nisan 1933, Ölüm tarihi : 10 Nisan 2004-

Sakıp Sabancı… Bürokratı, Memuru, Genci, Yaşlısı, Fakiri, Zengini, Köylüsü, Şehirlisi… Türkiye’de hemen hemen herkesin tanıdığı çok yakın dostum ‘Vatandaş Sabancı’yı 18.ci ölüm yıldönümünde özel arşivimden bana anlattığı özel konu ve fotoğraflarla anıyorum. 

MUAMMER ELVEREN (Copyright-MElveren)

Türkiye’nin gelmiş geçmiş en renkli simalarından sevilen işadamı rahmetli Sakıp Sabancı ile çok iyi dosttuk. Bu yazıda, her zaman halktan kopmayan, sevecen ve bir o kadarda mütevazı bir işadamı olarak onunla ilgili bazı anılarımı aktaracağım. Sakıp Sabancı, ister İstanbul’da olsun, Paris, Cannes, Frankfurt olsun bulunduğumu bildiği her yerde mutlaka bana telefon eder, buluşur görüşürdük.

KÜLÜSTÜR BİSİKLETİYLE KORUMASIZ GEZERDİ

Her yıl Mayıs ayında Fransa’ya gelir Cannes Film Festivali süresince orada kalırdı. Çok alçak gönüllüydü. Halk arasında korumasız gezer her kesimden insanla konuşur yolda onu tanıyıp selam verenlerle durup sohbet ederdi. Sabahları bitpazarından çok ucuza aldığı önünde tel sepet olan külüstür bir bisikletle gezer kalabalıklar arasına karışır alışveriş yapardı. Akşamüzerleri ise muhteşem sarı-siyah Excalibur marka koleksiyon arabasını çıkartır, giysilerini özenle seçer ve beraber Cannes Festival Sarayından başlayan gezi caddesi ‘La Croisette’i festivalcilerin hayran bakışları arasında turlardık. Bazende Excalibur’u Hilton otelinin kapısı önüne çeker fotoğraf çektirirdik.

HİLTON’UN ORTAĞIYIM

Hiç unutmam, ilk kez Hilton’un kapısı önüne park ettiğimizde güvenlik görevlisi bize yaklaşıp ‘Burada durmak yasak efendim, lütfen arabayı garaja alalım’ deyince Sakıp ağabey cebinden bir broşür çıkardı ve ‘Ben bu otelin ortağıyım, git bunu müdürüne götür o gelsin’ deyiverdi. Sonrada bana dönüp, HiltonSA broşürünü verdim, istediğimiz kadar burada park edebiliriz’ dedi. Gerçekten biraz sonra gelen Müdür iki büklüm ‘Hiçbir sorun yok efendim, istediğiniz kadar kalabilirsiniz, buyurun misafirimiz olun’ deyince Sakıp Ağabey gülümseyerek bana baktıktan sonra Müdüre teşekkür etti ve biraz daha bekledikten sonra turumuza devam ettik.

ARABAMLA PARİS TURU

Onunla ilgili birçok anı yanında hiç unutmadığım bir başka anı ise Mart 2000 de Sabancı müzesindeki ‘‘Altın Harfler Hat Koleksiyonu’’nu Paris’e getirip sergilediği hafta yaşadığım olaydı. Louvre Müzesi’nde görkemli bir davetle açılan serginin ardından ünlü işadamı, yerli ve yabancı gazeteciler için düzenlediği basın toplantısının ardından sohbet ederken “Seninle bir Paris turu yapalım, özel kalem müdürü, koruma falan olmadan senin arabanla bir turist gibi bu harika şehrin önemli yerlerini görmek istiyorum” dedi. Birlikte zaten Louvre’a çok yakın olan Champs Elysees Bulvarı, Zafer takı ve oradan Eyfel kulesinin en güzel göründüğü Trocadero meydanına gelince ‘Burada durup bir hatıra fotoğrafı çekelim’ dedi.

 

ÇOCUKLUĞUMDA NASİP OLMADI

İndik Eyfel’e bakan meydanda resmini çekerken ellerini havaya kaldıran Sakıp Sabancı, ‘‘Allah’a çok şükür, kültür ve sanat yoluyla Paris’i de fethettik… Allah’ıma binlerce şükür olsun’’ diye haykırdı. Birlikte de fotoğraf çektirdikten sonra Seine nehri kenarına indik. Sabancı, Eyfel kulesinin tam karşısındaki mesire yeri ‘Jardins du Trocadero’daki Lunaparkta dönme dolap ve atlıkarıncaları görünce bir çocuk gibi heyecanlanıp duygulandı ve bana dönerek ‘‘Yahu ağam, vallahi çocukluğum aklıma geldi. Yarın da Kurban Bayramı. Şuna bir binek bakalım. Çocukluğumuzda nasip olmadı, şimdi yapalım hiç olmazsa’’ diyerek atlıkarıncalardan birinin üzerine atlayıverdi. Rengârenk atlıkarıncaların arasında bir süre dönen Sabancı’nın çocuksu sevinci o günü hatırladığımda hala gözümün önünden gitmiyor.

EKONOMIK KÖPRÜ VE KÜLTÜR SANAT

Sakıp Sabancı, genelde Türkiye aleyhtarlığı ile bilinen Fransa ile ekonomik köprüler kurarak ilişkilerin düzeleceğine inandığını söylerdi. Bu konuda yaptığımız sohbetlerden birinde “Bak biz Fransa’nın büyük bankalarından biri olan Banque National de Paris (BNP) ile ortaklık kurduk ardından da Carrefour mağazaları ve Danone şirketiyle işbirliğine gittik buna birde kültür ilişkisini ekledik. Bu tür ilişkiler halkları birbirine daha çabuk yaklaştırır, biraz geç de olsa farkına vardık ve bu hatamızı tamir ederek kültür ve sanat yoluyla dünyanın en önemli müzesi Louvre’daki yerimizi aldık. Bu, Sabancı’nın değil, Türkiye’nin başarısıdır” demişti. Vergi konusundaki görüşünü de şu sözlerle açıklıyordu “Memleketimizde vergi veren lütufta bulunur gibi veriyor. Vergi vermeyende açıkgöz oluyor ve vergisini verene de aptal diyorlar, bu mantığın değişmesi lazım.

 

FRANSA CUMHURBAŞKANI CHIRAC’IN ELİNDEN ŞEREF NİŞANI 

Sakıp Sabancı’yı Fransız Hükümeti’nin verdiği ‘Legion d’Honneur’ Şeref Nişanı çok duygulandırmıştı. Bu ödül, Fransa’nın önde gelen uluslararası şirketleriyle yürüttüğü başarılı ilişkiler ve Türk-Fransız kültür ilişkilerine yaptığı katkı nedeniyle verilmişti. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Elysee Sarayında Sabancı ailesinin önde gelenlerinin hazır bulunduğu bir törenle bu şeref nişanını takmıştı. Benimde davetli olduğum törende Chirac nişanı takarken ‘Sakıp Sabancı, fakir bir işçi çocuğu iken bugün Türk ekonomisinde önemli bir yeri olan dev şirketler kurarak Avrupa Birliği’ne aday olan Türkiye’ye büyük katkılar sağlamaktadır. Sabancı, ayrıca birçok ülkeyle iş yaparken Fransa’da Carrefour, Danone, BNP bankası ile uluslararası ortaklıkları yanında Türkiye’de kurduğu üniversite ve sağlık üniteleri ile de kültürel ve sosyal alanda son derece değerli çalışmalar yapmaktadır’ ’dedikten sonra Sabancı’nın yanına gelerek, ‘Size Legion d’Honneur nişanı takıyor ve tebriklerimi sunmaktan mutluluk duyuyorum’ dedi.

 * * *

SABANCI CENTER SUIKASTI…

KARDEŞİ ÖZDEMİR SABANCI SUİKASTINDAN SONRA TOPARLANAMADI.

Sakıp Ağabey, kardeşi Özdemir Sabancı, çalışma arkadaşları Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe’nin öldürülmesiyle ilgili olarak konuşmayı pek istemezdi. Suikastı, DHKP-C militanları Mustafa Duyar, İsmail Akkol ve Fehriye Erdal, 11 Ocak 1996’da Sabancı Center’da gerçekleştirmişti. Özdemir Sabancı’nın uğradığı suikastta hayatını kaybetmesi, iki yıl sonra da Hacı Sabancı’nın vefatı, onu derinden yaralamıştı. Bu konu açıldığında hep aynı sözleri tekrarlıyordu ‘Özdemir… Özdemir aramızda en iyisi oydu… Çok iyi bir insandı… Çok iyi, Özdemir’in öldürülmesinden sonra adeta yıkıldım, bu kadar meşgul olduğum halde aklımdan bir türlü çıkmıyor, bu acıyı ölünceye kadar taşıyacağım’. Son derece duygusal olan Sakıp Sabancı, yaşadığı bu acı olay ve büyük üzüntülerle sonradan eklenen sağlık sorunları nedeniyle bir türlü toparlanamadı ve 10 Nisan 2004 günü hakkın rahmetine kavuştu. 

  • *  *  *

ÖZEL ARŞİVİMDEN FOTOĞRAFLARLA SAKIP SABANCI

 

SAKIP SABANCI’NIN, BAŞBAKANLIĞI DÖNEMİNDE TURGUT ÖZAL’LA OLAN SİYAH BEYAZ FOTOĞRAFLARI İLE HÜRRİYET FRANKFURT YAZI İŞLERİNE UĞRADIĞI ÖZEL ARŞİVİMDEKİ FOTOĞRAFLARI

 

 

 

 

 

 

Muammer ELVEREN-ÖZEL

**************

**************

**************************

MuammerELVEREN

İSTANBUL Üniversitesi- Yüksek Gazetecilik mezunu olan Muammer ELVEREN, 12 Şubat 1948 yılında Mardin’de doğdu. Evli ve bir kız babası olan ELVEREN, 1974 te Haldun SİMAVİ‘nin kurduğu GÜNAYDIN Gazetesi’ne girdi. 1977 de GÜNAYDIN gazetesi BRÜKSEL Bürosunu kurmakla görevlendirildi ve BRÜKSEL BÜRO ŞEFİ oldu. 1989 da BRÜKSEL temsilciliği yanında Mihail GORBAÇOV’un liderliğindeki Komünizm ’in merkezi kabul edilen 'Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği-SSCB’nin başkenti MOSKOVA temsilciliği görevini de üstlendi. ELVEREN 1991 yılında HÜRRİYET gazetesine girdikten sonra da BRÜKSEL ve MOSKOVA görevini birlikte yürüttü. Başta AZERBAYCAN olmak üzere dönemin Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri yanında BULGARİSTAN ve ROMANYA’da Komünizmin çöküşüyle ilgili olayları yerinde izledi. ELVEREN birçok batı ülkesinde de uluslararası olayları izledi, dizi, haber ve röportajlar yaptı. Muammer ELVEREN 1991 de Azeri ve Ermeni çatışmalarının en yoğun olduğu dönemde tüm tehlikeleri göze alarak DAĞLIK KARABAĞ ‘a girip röportaj yapmayı başaran ilk gazeteci oldu. Bu başarısıyla “YILIN GAZETECİSİ” seçildi ve ‘SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’ ne layık görüldü. Muammer ELVEREN aynı yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ‘SERİ RÖPORTAJ ÖDÜLÜ’ nü de kazandı. ELVEREN 1992 yılında Fransa’ya atanarak HÜRRİYET gazetesi PARİS TEMSİLCİSİ oldu. 1998 de Devlet Bakanı EYÜP AŞIK ’ın Fransa’da tutuklanan yeraltı dünyasının tanınmış isimlerinden Alaattin ÇAKICI ile konuşmasını içeren kasetini elde ederek istifasına neden olan ve hükümetin düşme sürecini başlatan “ÇAKICI’YA KAÇ DİYEN ANAP’LI BAKAN” haberiyle ikinci kez SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’ ne layık görüldü. ELVEREN aynı yıl İstanbul Üniversitesi “İletişim Fakültesi- YILIN GAZETECİSİ ÖDÜLÜ’ nü aldı. Muammer ELVEREN ‘e 1999 da NOKTA dergisinin düzenlediği “DORUKTAKİLER 98″ yarışmasında da “YILIN GAZETECİSİ” Kasım 2023 te ‘Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Basın Hizmet ödülü’ verildi. Fransızca ve Arapça bilen ELVEREN 1977 den beri uluslararası alanda çalıştı, seri röportajlar yaptı, zirveler ve festivaller izledi. Avrupa Birliği, NATO, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve UNESCO ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü – OECD gibi Uluslararası kuruluşlarla ilgili siyasi ve ekonomik yazılar yazdı, haber ve dizi yazılar hazırladı. Uluslararası büyük aktüel olayları yerinde izleyen ELVEREN hemen hemen tüm doğu ve batı Avrupa ülkeleri, şimdi her biri birer bağımsız ülke olan ve 15 Cumhuriyetten oluşan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde çalıştı. İskandinav ülkeleri, Afrika ve Ortadoğu ülkeleri ile Mısır’dan Fas’a beş kuzey Afrika ülkesi ile çatışmalar döneminde SARAYBOSNA ve KOSOVA’da görev yaptı. 1995 te gazeteciliğin yanı sıra KANAL-D’ de televizyon haberciliğine de başlayan ELVEREN bu görevini 2008 sonuna kadar sürdürdü. ELVEREN 2010 yılına kadar HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİLİĞİ görevini sürdürdükten sonra Türkiye’ye döndü. HÜRRİYETgazetesinde uluslararası büyük olayları izleme görevini üstlenen ELVEREN, ARAP BAHARI olaylarının başladığı TUNUS ve MISIR’da görev yaptı. MISIR’da Devlet Başkanı Hüsnü MÜBAREK dönemini, TAHRİR DEVRİMİ, Mübarek‘in görevi bırakması, yargılanmasını yerinde izledi. Muhammed MURSİ dönemi ve ‘MÜSLÜMAN KARDEŞLER‘in günlerce RABİA Meydanı ayaklanmalarını, KAHİRE’nin çeşitli bölgelerinde yaptıkları gösterileri ve ASKERİ DARBE anında meydana gelen olayları yerinde izledi. Darbeyi gerçekleştiren Abdülfettah el SİSİ ’nin Cumhurbaşkanı seçildiği seçimler sırasında KAHİRE’de bulundu. ELVEREN daha sonra SİSİ döneminde tüm riskleri göze alarak MÜSLÜMAN KARDEŞLER ’den 1212 kişiye idam cezası verilen gazetecilerin sokulmadığı MİNYE kentine girip röportaj yapmayı başardı. UKRAYNA ’da ayaklanmalar başlayınca KIRIM ’a geçen ELVEREN orada görev yaparken Rus ordusu KIRIM'ı işgal etmeye başladı. KIRIM ‘da tüm bölge ve yolları kontrol altına alan Rus birliklerine rağmen Başkent SİMFEROPOL (Akmescit), BAHÇESARAY, YALTA ve özellikle Rus donanmasının bulunduğu ve gazetecilerin girmesi yasak SİVASTOPOL’e girmeyi başardı. Rus Ordusunun işgal ettiği bölgelerde fotoğraf çekmek yasak olduğu halde tüm tehlikeleri göze alarak 'Türk basınında ilk kez bir çatışma bölgesinde fotoğraf ve video çekme özelliği olan GOOGLE GÖZLÜĞÜ kullanarak' Rus askeri barikatlarıyla SİVASTOPOL’deki donanmasının fotoğraf ve görüntülerini çekip röportaj ve haberler hazırladı. HüRRİYET Gazetesinde uluslararası olayları izleme görevini 31 Aralık 2018 gününe kadar sürdüren Muammer ELVEREN kendi isteğiyle gazeteden ayrılarak emekli oldu. Halen "muammerelveren.com" sitesinde yazılarını derleyen ELVEREN, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu-FİJ, Belçika Profesyonel Gazeteciler Birliği-AGJPB, Avrupa Parlamentosu Gazeteciler Birliği-AJPE, Fransa Yabancı Gazeteciler Derneği-APE, Fransa Cumhurbaşkanlığı Gazeteciler Birliği-APP ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti TGC üyesidir. ELVEREN, FİJ kartı, Belçika Basın kartı, Fransa Basın kartı ve Sürekli Sarı Basın kartı taşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected!