İŞTE ÇİN’İN MEDYAYA KAPALI UYGUR BÖLGESİ

Türklerin tarihi Anavatanı Uygur Özerk bölgesinde  ‘Türküm’ kelimesi adeta bir ‘Parola’ gibi her kapıyı ardına kadar açıyor. Nerede olursanız olun ‘ Ben Türkiye’den geldim’ dediğinizde insanların gözleri gülüyor ve hemen ikram başlıyor. Bir süredir Çin’in ‘Sincan’,  Uygur Türklerinin ‘Doğu Türkistan’ olarak adlandırdığı, Facebook, Twitter, Whatsap ve İnstagram’ın gibi sosyal medyanın yasak olduğu, İnternet’inde uluslararası oteller ve havalimanlarında son derece kısıtlı, kontrollü ve zor çalıştığı Uygur Özerk bölgesindeydim…

Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir’in ‘Çin yönetimi, Uygur Türk nüfusunun azalması için başka bölgelerden insan getirip nüfus transferi ile halkı karıştırma, doğum kısıtlaması, dil, din ve kültürel yasaklarla asimile etme politikaları uyguluyor’ dediği bölgede. Yani, Uygur Türklerinin deyimiyle ‘Shinjang Uyghur Aptonom Rayoni’ olan Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içindeki ‘Doğu Türkistan’daydım.

RÖPORTAJDAKİ BİRBİRİNDEN İLGİNÇ 62 FOTOĞRAFI BÜYÜK GÖRMEK İÇİN ALTTAKİ FOTO GALERİ LİNKİNİ TIKLAYIN

Türklerin tarihi Anavatanı olarak tanımlanan Uygur Özerk bölgesinde  ‘Türküm’ kelimesi adeta bir ‘Parola’ gibi her kapıyı ardına kadar açıyor. Hangi şehirde olursanız olun ‘ Ben Türkiye’den geldim’ dediğinizde insanların gözleri gülüyor, yiyecek, içecek satılan bir yerdeyseniz hemen ikram başlıyor. Müze, Tarihi yerler gibi Uygur rehberlerin bile bilet alarak ücretle girdikleri yerlerde sizden para alınmıyor.

TÜRK DEVLET ADAMLARININ ZİYARET ETTİĞİ URUMÇİ ‘BÜYÜK PAZAR’I

Başkenti Urumçi resmî dili Uygurca ve Çince olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin en geniş idari bölgesi Sincan Uygur Özerk Bölgesinin yüzölçümü 1.828.418 km2 dir. Orta Asya’nın dünyaya açılan penceresi Urumçi’de İstanbul’daki Kapalıçarşı’ya benzeyen ve özellikle Uygurların işyerlerini işlettiği ‘Büyük Pazar’  İslam kültürü ve mimari motifleriyle süslenmiş 80 metre Uzunluğunda bir kule, büyük bir cami ile işyerleri ve sosyal alanları içeriyor.  Uygur bölgesine giden Türk Devlet adamlarının mutlaka ziyaret ettiği bu pazarda Uygur Türklerinin bir birinden lezzetli yiyecekleri, kuru yemişler, ceviz, hurma, kuru üzümler,  bölgeye özgü kilimler, şallar, bıçaklar, etnik ve kültürel eşya ve kıyafetler, çalgı aletleri, süs eşyaları, gümüş eşya, parfümler, doğal ilaçlar ve Türkiye’den getirilen ürünler satılıyor.

TARİHİ KAŞGAR İDGAH CAMİSİ VE CİHATÇI KORKUSU

Temmuz 2009 meydana gelen şiddet olaylarında Çin’in en kalabalık etnik grubu Han’lar ile Türk kökenli Uygurlar arasında çıkan çatışmaların kanlı şekilde bastırılmasından bu yana meydana gelen birçok olayda gazetecilerin sokulmadığı Urumçi, Kaşgar ve Turfan kentlerinde olayların geçtiği yerleri gezip vatandaşlarla görüştüm. Kaşgar’da 15’inci yüzyılda inşa edilen ve 30 Temmuz 2014 te imamı bıçaklanarak öldürülen 20 bin Müslümanın ibadet edebildiği Çin ve Orta Asya’nın en büyük ibadet mekânlarından tarihi Kaşgar İdgah Camisi ve yanındaki açık pazarda Uygur Türkleriyle sohbet ettim.  Müslüman Uygurlar ile Çinliler arasında tansiyonun çok yüksek olduğu Uygur Özerk bölgesinin büyük kentlerinde özellikle Cuma günleri olay çıkmaması için resmi ve sivil güvenlik birimleri camilerin etrafında büyük güvenlik önlemleri alıyor.

Kaşgar’da mütedeyyin Müslüman halk en çok komşu ülkelerden gelen uluslararası Cihat hareketlerine bağlı aşırı dincilerin olay çıkarmasından ve kendilerini hükümet ve güvenlik güçleriyle karşı karşıya bırakmasından korkuyor.  Zira Doğu Türkistan, Doğuda Moğolistan, Batıda Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’ın kontrolündeki Keşmir, Kuzeyde Rusya, Kuzey batıda Kazakistan’la komşu ve bütün bu ülkelerde aşırı dinci akımlar faaliyet gösteriyor. Uygur Restoran, Market ve diğer alışveriş yerlerinde kesinlikle alkollü içki satılmıyor. Halk bu konuda çok hassas, hatta öyle ki biri gizliden müşteriye içki verecek olursa hemen herkese duyurulur ve işyeri iflas edinceye kadar kimse o mekâna gitmez. İçki içen Uygurlarda ya evlerinde ya da Çin Restoranlarına gitmek zorunda kalıyorlar. Çinliler zaten Uygur mekânlarına pek gitmiyor çünkü hem hoş karşılanmadıkları için çekiniyorlar, hem de bir şey olmazsa bile iyi muamele görmeyeceklerini biliyorlar.

ORTA ASYADA TARİHİ DOKUSUNU KORUYAN GELENEKSEL İSLAM KENTİ KAŞGAR

Kaşgar’ın merkezinde yıkılmaya yüz tutan tarihi evlerin bulunduğu adeta yıllara meydan okuyan eski bir mahalle var. Orta Asya’da tarihi dokusunu koruyan geleneksel İslam kenti olarak tanımlanan Kaşgar’ın merkezindeki bu tarihi bölge ‘Eski Kent’ olarak anılıyor. Evler yıkılmaya yüz tuttuğu için hükümet tahliyesini istemiş ancak oturanların direnmesi üzerine yıkmaktan vazgeçmiş. Binlerce yıllık toprak zemin üzerinde çökmeye yüz tutmuş olan on binden fazla Uygur’un toz-toprak içinde yaşadığı bu bölgenin etrafı tarihi dokusuna zarar vermeden aslına sadık kalınarak güçlendirilmeye başlanmış. Uygur kültürü ve antik İslam mimarisinin mirası olan fakir insanların yaşadığı bu küçük bölgedeki yüzyıllık eski evlerin arasında tam 40 küçük Cami var. Çocuklar daracık sokaklarda yollara dökülen sulardan oluşan çamur ve toprak içinde oynuyor. Motorlu taşıtlar giremediği için burada yaşayanlar eşya ve ailelerini taşımak için arkalarına kamyonet kasaları monte edilmiş motosiklet ve Bisikletlerle dolaşabiliyor.

UYGUR TÜRKLERİNDE KAPILARININ DİLİ OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
Uygur Türklerinin Anayurdu ‘Doğu Türkistan’ı Çin yönetimi ‘Sincan Özerk Bölgesi’ olarak adlandırıyor. Doğu Türkistan’ın Kaşgar kenti Orta Asya’da tarihi dokusunu koruyan geleneksel İslam kenti olarak biliniyor. Kaşgar’ın merkezindeki tarihi bölge ‘Eski Kent’i gezerken Uygurlarda oyma motifli birbirinden güzel tarihi kapıların da bir dili olduğunu öğrendim. Kapıların dili eve gelen kişileri daha dışardayken uyarılar içeriyor. Şöyle; Bir evde kapının iki kanadı kapalıysa evdeki kadının ‘Kocam evde yok’ veya evde ‘Evde erkek yok ’demekmiş. Kapının tek kanadı açıksa ‘Kocam evde’, kapının iki kanadı açıksa ‘Evde misafir var’,  Kapıdaki ‘Büyük demir halka’ çalındığında evdeki kadın kocasının veya bir erkeğin geldiğini ‘Küçük demir halka’ ile kapı çalındığında ise kapıyı bir kadının çaldığı anlaşılıyor.

DİVAN-Ü LÜGAT-İT TÜRK’Ü YAZAN KAŞGARLI MAHMUD İLE KUTADGU BİLİG’İN YAZARI YUSUF HAS HACİP

 

Uygur Özerk bölgesinde binlerce yıllık tarihi mekânlar var. Oradayken, Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacip’in Mavi Çinilerle kaplı Türbesi, Sufi Apak Hocanın tarihi Türbesi ile Türk dili tarihinin yeniden yazılmasını sağlayan ve Türkçe ile ilgili birçok konuyu aydınlığa kavuşturan ‘Divan-ü Lügat-it -Türk’ü, Türk dünyasına kazandıran, Türklük bilimi-Türkoloji’nin kurucusu Kaşgarlı Mahmud Türbesini ziyaret ettim. Kaşgar kentine 45 kilometre kadar uzaklıktaki türbenin girişinde Kaşgarlı Mahmud’un dört metre yüksekliğinde bir heykeli bulunuyor. Külliye şeklindeki türbede Müze ve mescit var. İçerde Kaşgarlı Mahmud’un bir tablosu, birinci odada sandukası, ikinci odada Divan-ü Lügat-it-Türk’ten oluşan bir sergi, üçüncü oda ise namaz odası olarak düzenlenmiş.  Türbenin bulunduğu alanda yüzlerce öğrencisinin bazıları birer Kubbe biçiminde, bazıları toprağın içinden çıkmış bir sanduka şeklinde yapılmış ve üzerlerinde hiçbir isim ve yazı olmayan türbeleri var.

UYGUR TÜRKLERİNİN ANAVATANI DOĞU TÜRKİSTAN’IN KAŞGAR KENTİNDE TÜRK KÜLTÜR TARİHİNİN İLK VE EN BÜYÜK SİYASETNAMESİ ‘KUTADGU BİLİG’İN YAZARI YUSUF HAS HACİP’İN TÜRBESİDoğu Türkistan’da, Uygur Türk kültürünün önemli kavşaklarından Kaşgar kentinde binlerce yıllık tarihi mekânlar bulunuyor. Türk Kültür tarihinin ilk ve en büyük ‘siyasetname ’si olan ‘Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacip’in Mavi Çinilerle kaplı türbesi de Uygur Türkleri’nin Anavatanı Doğu Türkistan’ın tarihi Kaşgar kentinde bulunuyor. Yusuf Has Hacip’in heykeli ve büyük boy yağlı boya tablosuyla süslü, mavi çinilerle kaplı giriş kapısından geçilen Türbe tipik minareleri ve ihtişamlı görünümüyle Türkistan mimarisinin en güzel örneklerinden birini oluşturuyor. Türbenin ana binasında bulunan büyük sandukada Yusuf Has Hacip’in ismi, doğum ve ölüm tarihleri yer alıyor. Salondaki sandukanın etrafını saran duvarları değişik dillerde yazılan Kutadgu Bilig’den beyitler süslüyor. Adeta çağları aşarcasına hala insanlığa öğütler veren  ‘Kutadgu Bilig’ le Yusuf Has Hacip, Türk edebiyatındaki ilk siyasetnameyi ‘Mesnevi’ tarzında ve ‘Aruz vezni’ ile eski Türkçe olarak kabul edilen Karahanlı Türkçesi ile yazmış. İslamiyet’in Türklerce kabulünden sonraki bilinen ilk yazılı eserdir. Türkiye Türkçesine ‘Mutluluk veren bilgi’ olarak çevrilir. Kutadgu Bilig’e göre devletin uzun yıllar ayakta kalabilmesi için adil bir düzenin oluşması gerekir. Adil düzenin oluşturulması için siyasi, ahlaki ve hukuki kurallar belli hükümlere göre tanzim edilmelidir. Dört sembolik karakter üzerinden işlenen Kutadgu Bilig “1-Hükümdar, Kanun, Adalet, 2-Mutluluk, Saadet, 3- Akıbet, Hayatın sonu, 4-Akıl, Zekâ”  üzerinden anlatılıyor. Bir ‘siyasetname’ veya bir ‘nasihatname’ olarak nitelendirilebilen ‘Kutadgu Bilig’ aynı zamanda Yusuf Has Hâcib ve içinde yetiştiği çevrenin ilmî ve felsefî birikimi hakkında da çok önemli bilgiler içeriyor.  

NAKŞİBENDİ SUFİSİ APAK HOCA VE JUMA (CUMA) CAMİSİ

Kaşgar’ın 5 kilometre dışında 1873 yılında yapılmış, rengârenk boyanmış masif ağaçtan oymalı sütunların 100 metre boyunca yan yana sıralandığı girişiyle dikkat çeken Juma Camisi ve Apak Hoca türbesi bulunuyor. Uygur Türklerine İslâm inancına uygun tarikat dersleri vermiş olan Nakşibendi Sufi Piri, Ahmet Kazani’nin torunu Apak Hoca’nın türbesi Uygur mimarisinin tarihi örneklerinden ve renkli çinilerle kaplı kutsal mekânlardan biri.  İçinde kadın, erkek ve çocuklardan oluşan Apak Hoca’nın 5 kuşak aile fertlerinin 72 sandukası yer alıyor. Bir dönem Kaşgar, Hotan, Yarkent, Korla, Kucha ile Aksu şehirlerini yönetmiş ve Doğu Türkistan’daki müritleri ile Çinlilere karşı savaşırken1693 te şehit düşmüş olan Apak Hoca’nın kızı İparhan’ın ilginç bir hikâyesi var.

ÇİN İMPARATORUNUN AŞIK OLDUĞU İPARHAN’IN HÜZÜNLÜ ÖYKÜSÜ

Çin İmparatoru Kian Long, Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine tarikat dersi veren, Nakşibendi tarikatının kurucu üyesi ve atası Ahmet Kazani’nin torunu Apak Hoca’nın kızına âşık olur. İmparator Long’a Kaşgar’da yaşamakta olan iğde kokulu bir kadından bahsedilir. Hiç parfüm kullanmadan güzel kokan bu kadın, Doğu Türkistan’ın güçlü isimlerinden Sufi Apak Hoca‘nın büyük Kızı İparhan‘dır.  Kian Long, İparhan’ı ailesinden ister ve Çin sarayına getirterek onunla evlenip adını XZiang Fei olarak değiştirir.  Ancak Müslüman olan İparhan, inançları gereği İmparatorla birlikte olmayı reddeder. Kian Long, zora başvurmadan İparhan’ı sevgisine ikna etmeye çalışır ve onun için özel bir Saray yaptırır ama İparhan yine ikna olmaz. Bu duruma çok üzülen İmparatorun dul annesi Long’un bir gün Saraydan uzaklaşmasını fırsat bilerek İparhan‘la konuşur ve `Senin yüzünden imparatorluğun işleri aksıyor. Ya imparatorun isteklerini yerine getirerek onun olursun ya da kendini ölümle şereflendirirsin’ der. İparhan, Kian Long’a teslim olmaktansa ölümü tercih eder ve bir odaya kapanarak İmparatorun zor kullanarak onunla yatmak istemesi durumunda içmek üzere hazırladığı zehri içer. İmparator saraya döndüğünde İparhan son nefesini verir. İmparator büyük bir yas ilan eder ve  büyük boy portresi ile İparhan’ın cenazesi aylar süren bir yolculuktan sonra Pekin’den Kaşgar’a getirilerek aile fertleri için yaptırılan Apak Hoca Türbesi’ne gömülür. Böylece Uygur halkına ve geride bıraktığı akrabalarına ihanet etmek yerine onuru için ölümü yeğleyen davranışıyla iffetin ve erdemin sembolü olan İparhan Uygur Türkleri için efsanevi bir kahraman olur.

 

BİN BUDA MAĞARLARI 

Üzüm diyarı Turfan kentine 50 kilometre uzaklıktaki dağlarda bulunan ‘Bin Buda Mağaraları’ da Uygur bölgesinin önemli tarihi mekânlarından. Bu mağaralardan Avrupalı arkeologlar birçok eseri duvar ve tavanlardan söküp götürdüğü için kalanlar şimdi çok iyi korunuyor. Tarihi odaların her birinin tavanında eşsiz sanat eseri olan biner adet Buda resmi var. Mağaralarda Budizm’in dini hikâyelerini ve Buda’yı konu alan yaklaşık 1200 metrekare genişliğinde parlak renklerini bugün bile koruyan duvar resimleri bulunuyor.

KARİZ SU KANALLARI

Uygur Türklerinin 2500 Yıl önce su bulunmayan bölgede ziraat yapmak, sebze-meyve yetiştirmek ve yaşamın diğer alanlarında kullanmak üzere insan gücü ve o dönemin ilkel yöntemleriyle yer altından su çıkarttıkları tarihi ‘Kariz kanalları’da görülmesi gereken yerlerden. Tanrı Dağları ile Turfan kenti arasındaki bölge çöl olduğundan yer çekimi gücünden yararlanarak yer altındaki suyu, Tanrı Dağlarının zirvesinden başlayıp Turfan bölgesine kadar taşıyor. Taklamakan Çölü’nün 110 metre altından geçirdikleri 60 kilometre boyunca toplamı 5100 km. uzunluğundaki dev su şebekesi olan ‘Kariz kanalları’ bir uygarlık harikası ve Türklerin dünya medeniyetine bir hediyesi olarak tanımlanıyor.  

 

Sistem tamamıyla yer çekimi kuvveti ile çalışıyor ve açılan kuyular 90, 80, 70, 60 en son Turfan bölgesine varınca 10 metrenin altına iniyor. Çölün altında ağ gibi örülmüş kanalllar, Tanrı Dağları ile Turfan arasındaki bölge çöl olduğundan suyun aşırı sıcaktan buharlaşmaması için yeraltında inşa edilmiş. Su güzergâhının bu kadar derinden geçirilmesi sıcaklığın 40 derecenin üstüne çıktığı bu çorak bölgede buharlaşmayı engelliyor böylece su kaybı olmuyor.

M.Ö 500’lerde Uygur Türkleri tarafından üzümleriyle ünlü Turfan’da inşa edilen Kariz Kanallarını Çinliler, ‘Çin Seddi’ ve ‘Büyük Kanal’ ile birlikte Çin’in 3. harikası olarak gösteriyorlar. Tanrı Dağı’nın eriyen karları ile yeraltındaki su kaynaklarını birleştirerek yerleşim alanlarına taşımak amacıyla inşa edilen Karız Kanalları, 5 bin kilometreyi geçen uzunluğuyla 6 bin kilometre olduğu tahmin edilen Çin Seddi’ne adeta meydan okuyor.  Turfan için hayat kaynağı olmaya devam eden ve halen sorunsuz bir şekilde çalışan Kariz kanalları, Turfan bölgesine yılda yaklaşık 200 milyon metreküp su taşıyor.

Kariz kanallarının her birinde dik kuyular, yeraltı kanalı, yer üstü kanalı ve barajlar bulunuyor. Yeraltı kanalları, bazen birkaç kilometre, bazen de onlarca kilometre uzunluğunda olabiliyor. Yeraltı kanalları inşa edilirken işçiler, havalandırma sağlamak ve kazılan çamurları boşaltmak için 20-30 metre aralıkla dik kuyular açmış. Barajlar ise su miktarını ayarlayan su deposu işlevi görüyor.

TÜRK DEVLETLERİ VE HANLIKLARININ MERKEZİ

Doğu Türkistan tarihte yıllar boyu iç ve Orta Asya’da kurulmuş olan Türk devletlerinin ve hanlıklarının merkezi olmuştur. Milattan önce İskitlere, Milattan sonra Hunlara, Göktürk İmparatorluğuna, Uygur devletine, Karluk ve Karahanlılar İmparatorluğu ile Saidiye Hanlığına ev sahipliği yapmıştır. 1863′te bağımsızlığına kavuşan Doğu Türkistan’da Yakup Han başkanlığında kurulan “Doğu Türkistan İslâm Devleti” Osmanlılar, İngiltere ve Rusya tarafından resmen tanınmıştır. Ancak 1876 da Çin tarafından işgal edilmiş ve 1884′te Sincan ‘Yeni Toprak’ adıyla Çin İmparatorluğuna bağlanmıştır. 1933 yılında da Kaşgar’da ‘Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti’ kurulmuş fakat bu Cumhuriyetin ömrü 4 yıl sürmüştür.  Daha sonra 1944′de ‘Üç Vilayet İnkılâbı’ olarak tarihe geçen ayaklanmalar sonunda ‘ Ali Han Töre’ başkanlığında yine  ‘Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ kurulmuş fakat Çin 1949′da Stalin’in de desteği ile Doğu Türkistan’a girerek işgal etmiştir.

http://www.hurriyet.com.tr/cin-in-medya-ya-kapali-uygur-bolgesinden-geliyorum-36274260

Önemli not: Yazıdaki tarihi bilgiler, rehberlerin anlattıKları ve çeşitli tarihi kaynaklardan alıntı yapılarak yazılmıştır.

***************************

**************************

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir