TÜRKİYE ÖCALAN’I SURİYE’DEN NASIL ÇIKARTTI?

SURİYENİN KARA KUTUSU ABDÜLHALİM HADDAM ANLATIYOR.

TÜRKİYE ÖCALAN’I SURİYE’DEN NASIL ÇIKARTTI?  Suriye’de Beşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın karakutu’su sayılan ve ona 21 yıl süreyle Cumhurbaşkanı yardımcılığı yapan Abdülhalim Haddam  bana Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için Türkiye’nin nasıl baskı yaptığını anlattı.
31 Mart 2020’de Paris’te ölen Abdülhalim Haddam, Mart 2011 de bana verdiği özel röportajda Suriye’nin Öcalan’la ilgili devletin belgelerinde yer alan çok gizli ibaresiyle kayıtlı bilgileri aktarırken “Abdullah Öcalan Şam’ın merkezinde Türk Askeri Ataşesiyle aynı binanın değişik katlarında yaşıyordu” demişti. Haddam “Türk Ataşesinin aynı binada Öcalan’ın kaldığından haberi yoktu. Suriye Muhabarat yetkilisi Öcalan’a “Can güvenliğin için tehlikeli bir yerde kalıyorsun” diye uyardığında  Öcalan şu cevabı vermiş “Ben Türk Ataşeyle aynı binada olduğumuzu ilk günden beri biliyorum ama o benim burada oturduğumu bilmiyor. O nedenle çok rahatım. Böyle üst düzey bir Türk yetkiliyle aynı binada kaldığım hiç kimsenin aklına gelmez. Yani bu Suriye’nin en güvenli binasında oturuyorum demektir”.
Haddam “Abdullah Öcalan’ın Temmuz 1979’da Suriye’ye yerleşmesinde Hafız Esad’ın Aralık 2004’te ölen kardeşi Cemil Esad önemli rol oynadı. Ben dış politikadan sorumlu Devlet başkan yardımcısı olarak  Öcalan’ın Suriye’de yerleşmesine karşı olduğumu söylemiştim. Buna rağmen Cemil Esad, Öcalan’la çok samimiydi ve onu Türkiye’ye karşı kullanmak için Suriye’ye getirmişti. Hafız Esad Öcalan’la direkt görüşmüyordu ama onunla ilgili bilgileri düzenli olarak Cemil Esad’tan alıyordu. PKK ve Öcalan’dan dolayı Suriye-Türkiye ilişkileri çok gergindi. Turgut Özal başa geldiğinde Suriye topraklarında PKK ve Öcalan’ın faaliyetlerini durdurması için bizimle ilişkiye geçildi. İki ülke arasında Eylül 98’den önce çözüm bulunacağı konusunda bir anlaşmaya varıldı ama  Hafız Esad önce bu anlaşmaya karşı çıkmadığı halde sonra nedenlerini bilmediğim gerekçelerle vazgeçtiğini söyledi

1996 -1997 arasında Başbakan olan Necmettin Erbakan, danışmanları vasıtasıyla Lübnan’da faaliyet gösteren Sünni hareketi  ‘Cemaat-i İslami’ ile ilişkiye girerek Türkiye ile PKK konusunda arabuluculuk yapmasını istedi. Ben de Öcalan’ı çağırtarak kendisine durumu anlattım ve Türkiye’den ne istediğinin sorulduğunu bunu mektupla bildireceğimizi söyledim. “Öcalan  bana Türkiye’den toprak istemediklerini, PKK’nın Türkiye topraklarının dışına çekilmesini kabul ettiğini söyledi. Bu bilgileri o yıllarda Ankara Büyükelçimiz olan Abdülaziz Rifai vasıtasıyla Başbakan Erbakan’a iletilmesi için bir mektup gönderdik
Erbakan verdiği cevapta ‘Bunlar bizim isteklerimizi karşılamıyor’ dedi ve bize Türkiye’nin şartlarını yazdığı yeni bir mektup iletti. Bu mektupta ‘PKK’nın derhal silah bırakması ve Güneydoğu Anadolu toprakları dışına çekilmesi ile Öcalan’ın Suriye topraklarından çıkması isteniyordu.
Büyükelçimizden ikinci mektubu alınca Öcalan’ı bir kez daha ofisime çağırttım ve Türkiye’nin şartlarını bildirdim. Kendisine PKK ile tüm ilişkilerimizi kesme kararı aldığımızı, Türkiye ile geri dönülmez bir yola girmek istemediğimizi söyledim, Öcalan şartları kabul ettiğini söyledikten sonra Ekim 1998’in ilk günleriydi yeni bir mektubu Ankara elçimiz Rifai’ye ilettik. Büyükelçimiz yeni mektubu ilettiğinde Erbakan ‘Tamam ancak Genelkurmay Başkanı ile görüşeyim sonra cevap veririm’ demiş ardından mektubu Büyükelçimize ‘Bu mektup sizde kalsın’ diyerek iade etmişti.

Ekim 1998’in ilk günleriydi. Türkiye ile savaşın eşiğine gelinmişti. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek arabuluculuk görevini üstlendi. Mübarek Türkiye’ye gidip döndükten sonra bize Türkiye’nin, Suriye’ye terörü beslemeyi durdurması için 45 gün süre tanıyacağı ve diplomatik girişimlere son vereceği haberlerini Mısır’da  bulunan Dışişleri Bakanımız Faruk El-Şara aracılığıyla iletti. El-Şara Kahire’den döndükten sonra İstihbarat servisimiz Muhabarat’a ve General Gazi Kenan’a Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması ve PKK’nın Lübnan’daki kamplarının kapatılması emri verildi. Hemen ardından Suriye’nin kontrolünde olan Lübnan’daki PKK’nın Bekaa kampı olmak üzere Filistinlilerin kampları ile birlikte 9 kampı kapattık.
Öcalan’ın Suriye’ye tehlike oluşturduğunu hükümet yetkilileri de konuşmaya başlamış ve konunun Liderlik komitesi ve Baas Partisi Konseyi’nde görüşülmesi kararlaştırılmıştı. Hafız Esad’ta  artık Öcalan’ın Suriye’yi terk etmesi gerektiği konusunda ikna olmuştu. Öcalan’la bizzat ben görüştüm. Onu büroma getirdiler. Durumun vahametinin farkındaydı. ‘Türkiye ile savaşın eşiğine geldik, durum çok ciddi, önemli kararlar alındı. Bunlardan biri de senin Suriye toprakları dışına çıkman’ dediğimde, ‘Türkiye’nin savaş konusunda çok ciddi olduğunu biliyorum, krizin büyümemesi için birkaç gün sonra Suriye’den çıkacağım’ diyerek izin istedi. Birkaç gün sonra Öcalan’ın Şam havalimanından biletini alarak, tarifeli bir uçakla Atina’ya gittiği bildirildi. O günlerde Öcalan’ın Suriye’den ayrılması için özel uçak tahsis edildiği söylentileri yayılmıştı, bu söylentiler tamamen uydurmaydı ve doğru değildi. Öcalan’ın bazı ülkelerin istihbarat servisleriyle görüştüğü gizli servislerimizce de biliniyordu, sanıyorum Şam’dan ayrıldıktan sonra bu ilişkilerini kullanmıştı.

 

Suriye’nin Tartus kentinde 21 Haziran 1932’de doğan ve mülteci olarak kaldığı Paris’te 31 Mart 2020’de ölen devlet adamı   Abdülhalim Haddam 1984’ten 2005’e kadar Suriye devlet başkan yardımcısı ve Lübnan’da “Yüksek Komiser” olan Suriyeli bir politikacıydı. Devletin adeta ‘Kara kutusu’ olan Haddam Hafız Esad öldükten sonra Devlet Başkanlığı görevini bir süre yürüttü. Beşşar Esad 34 yaşında olduğu için Cumhurbaşkanı olmasını engelleyen Anayasa maddesinin değiştirilmesini onaylayan Haddam Cumhurbaşkanı ve Silahlı kuvvetlerin başına gelmesini sağladıktan sonra görevi devretmişti.

Abdullah Öcalan’ı Suriye’den yollayan kişi’ olarak da bilinen Abdülhalim Haddam görüşmemizde bana Suriye yönetimi ile ilgili şu açıklamaları yapmıştı “Suriye rejimi polis, istihbarat ve askeri kurumlar üzerine kuruludur. Bunlar muhalifleri öldürerek susturma yoluna gidiyordu. Baskı gören ve hayat şartlarının ağırlığı altında ezilen halk isyan edip ayaklanınca her geçen gün daha fazla vatandaş kanı dökülüyordu. Suriye’de cinayetleri işleyenler, Cumhuriyet muhafızları, Ordu ve gizli servis Muhabarat’tan elemanların bulunduğu ‘Fedai ül Esad’ (Esad’ın fedaileri) birimi, Suriye ile Lübnan arasında kaçak trafiğini yöneten rejim yanlılarıdır” demişti. Abdülhalim Haddam Beşar Esad’ın suikaste kurban giden eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’yi pek çok kez tehdit ettiğini ve öldürülmesinde parmağı olduğunu iddia ettikten sonra da  “Beşşar Esad’ın belirli politikalarını protesto etmek için 2005’te ülkeyi terk ederek Fransa’ya iltica ettim. Fransa, siyasi faaliyet ve açıklama yapmamak koşuluyla beni ve ailemi kabul etti” demişti.
‘muammerelveren.com-Özel Arşivimden,

  • * * *

Suriye’nin Tartus kentinde 21 Haziran 1932’de doğan ve mülteci olarak kaldığı Paris’te 31 Mart 2020’de ölen devlet adamı Abdülhalim Haddam 1984’ten 2005’e kadar Suriye devlet başkan yardımcısı ve Lübnan’da “Yüksek Komiser” olan Suriyeli bir politikacıydı. Görevinden istifa edip 2005’te Hafız’ın oğlu ve halefi Beşşar Esad’ın belirli politikalarını protesto etmek için ülkeyi terk etmişti. Haddam, Beşar Esad’ın 34 yaşında Cumhurbaşkanı ve Silahlı kuvvetlerin başına gelmesini sağlamış ve yaşı nedeniyle Cumhurbaşkanı olmasını engelleyen Anayasa maddesinin değiştirilmesini onaylamıştı. Devletin adeta ‘Kara kutusu’ olan Haddam, Hafız Esad öldükten son Devlet Başkanlığı görevini bir süre yürüttükten sonra Beşar Esad’a devretmişti. Abdullah Öcalan’ı Suriye’den yollayan kişi olarak da bilinen Abdülhalim Haddam bana “Suriye rejimi polis, istihbarat ve askeri kurumlar üzerine kuruludur. Bunlar muhalifleri öldürerek susturma yoluna gidiyordu. Baskı gören ve hayat şartlarının ağırlığı altında ezilen halk isyan edip ayaklanınca her geçen gün daha fazla vatandaş kanı dökülüyordu. Suriye’de cinayetleri işleyenler, Cumhuriyet muhafızları, Ordu ve gizli servis Muhabarat’tan elemanların bulunduğu ‘Fedai ül Esad’ (Esad’ın fedaileri) birimi, Suriye ile Lübnan arasında kaçak trafiğini yöneten rejim yanlılarıdır” demişti. Beşar Esad’ın suikaste kurban giden eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’yi pek çok kez tehdit ettiğini ve öldürülmesinde parmağı olduğunu iddia ettikten sonra da, 2005’te ülkeyi terk ederek Fransa’ya iltica ettiğini belirten Haddam “Fransa, siyasi faaliyet ve açıklama yapmamak koşuluyla beni ve ailemi kabul etti” demişti.

Muammer ELVEREN

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir