AHISKA TÜRKLERİ SÜRGÜNÜN 75.Cİ YILI
STALİN’İN EMRİYLE 1944 ‘TE TRENLERLERİN YÜK VAGONLARIYLA AÇ SUSUZ SÜRGÜNE GÖNDERİLEN AHISKA TÜRKLERİNİN SESİNİ İLK KEZ 1990’DA MOSKOVA’DAN YAPTIĞIM HABERLE DUYURMUŞTUM.
Ahıska Türkleri, tarihin en acımasız Rus diktatörlerinden Stalin’in emriyle Kızıl Ordu birlikleri 14 Kasım 1944 gece yarısı yaşlı, kadın, çocuk, genç demeden trenlerin yük vagonlarına bindirilip aç susuz başta Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Fergana vadisi olmak üzere orta Asya’nın çeşitli bölgelerine sürülmüşlerdi.
14 Kasım 1990’da yani tam 29 yıl önce Moskova’da gösteri yaptıklarında onları görmüş ve yaptığım haberle seslerini ilk ben duyurmuştum. Sovyetler Birliği döneminde Gorbaçov’un katı Komünizm kurallarını yumuşatmak için uyguladığı “Açıklık- Glasnost” ve “Yeniden yapılanma-Perestroika” politikalarından güç alan Ahıska Türklerinin temsilcileri Moskova’da ‘ilk izinli gösteri’lerini Kremlin Sarayının önünde yapıyorlardı.
Yedi kişilik grup ellerinde Rusça ve Türkçe yazılmış pankartlarla sessizce durup Kremlin sarayına giren yetkililerle Halk Temsilcilerine (Milletvekili) bu pankartları gösteriyorlardı. Yanlarına gidip ‘Türkçe biliyor musunuz? diye sorduğumda adının Abuzer Tayfur olduğunu söyleyen en yaşlıları ‘Evet biliyoruz’ derken birden boynuma sarıldıktan sonra anlatmaya başlamıştı.
“Biz 1818 ila 1878 yılları ve 93 harbinde esir düşen savaştan sonra da 1829 da imzalanan ‘ Edirne antlaşmasıyla’ Rusya’da kalan Osmanlı Türklerinin çocukları ve torunlarıyız. Yaklaşık 200 bin kişiyiz. Gorbaçov’dan önceki yıllarda Sovyetler Birliğinden ayrılma ya da çıkma lafını ağzımıza bile alamıyorduk. Şimdi ise görüyorsunuz Kremlin Sarayı önünde gösteri yapabiliyoruz. Bu günlere şükür”
Abuzer Tayfur’un çok düzgün Türkçe konuştuğu dikkatimi çekmişti. Sürgün yıllarında çektikleri çileleri, yaşadıkları zorlukları anlatan 82 sayfalık “El yazması-Manuscrit ” belgeyi bana verdi. Halen arşivimde olan bu belgelerde sürgünde yaşadıkları acılar yanında başkan Gorbaçov’a, Dışişleri Bakanı Şavarnadze, Başbakan Özal’a ve Birleşmiş Milletler’e yazılmış mektuplar da var.
. . .
İŞTE ‘SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE EDİRNE ANLAŞMASI İLE KALAN TÜRKLERİN HİKAYESİNİ ANLATAN İMKANSIZLIKLAR İÇİNDE EL YAZISI İLE HAZIRLANMIŞ 82 SAYFALIK TARİHİ BELGELER . . .
EL YAZMASI BELGELERDEN NOTLAR
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a yazdıkları bu mektubu ve el yazısı belgelerin fotokopilerini bir sonraki Moskova seyahati dönüşü Cumhurbaşkanlığı uçağında Özal’a ilettim. Bu belgede önce Yıldırım Akbulut’a da Cumhurbaşkanı diye yazıldığı sanıldı ancak Türkçeyi atalarından, dedelerinden öğrendikleri için ‘Başbakan’ kelimesi yerine ‘Cumhurbaşbakanı’, yani ‘Halkın Başbakanı’ kelimesini kullandıklarını gördük.
. . .
Belgelerin 13.cü sayfasındaki bilgilerde Sibirya’ya sürgün edilen Osmanlı Türklerinden bahsedilirken onların Sovyet rejiminin düşmanı gibi gösterildiği belirtiliyor. Sibirya’dan Rusya’nın Cehennemi’ diye bahsedilirken Türk gençlerinin eline silah vermemek için Kızıl ,Orduya alınmadığı belirtiliyor.
. . .
Bir belgede de planlı olarak Kızıl Orduya alınan Türk gençlerinin Türk-Rus sınırında tutuldukları ve beş-on kişinin öldürüldükten sonra cesetlerinin sınırdaki dikenli tellerin üzerinde bırakılarak ‘Türkiye’ye kaçmak için sınıra koşarken öldürüldükleri propagandası için kullanılıyorlardı deniyor.