MISIR’DA ASKERİ DARBE ANINDA ORADAYDIM

Bugün Mısır’da 3 Temmuz 2013 te yapılan askeri darbenin yıl dönümü

Mısır’da Mübarek döneminden sonra gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler adayı Muhammed Mursi’nin seçilmesi üzerinden bir yıl geçmeden muhalif gruplar, başta Kahire olmak üzere Mısır’ın çeşitli kentlerinde aleyhte dev gösteriler yapmaya başladı. O günlerde halk meydanlarda Cumhurbaşkanı Mursi’nin aşırı dinci icraatlarını protesto etmek için sokaklara dökülüyordu.

MISIR’DA ARAP BAHARI, TAHRİR AYAKLANMALARI, MURSİ DÖNEMİ VE ASKERİ DARBE HABERLERİNİN HÜRRİYET İNTERNET LİNKLERİ YAZININ SONUNDA TIKLAYIN OKUYUN…

21A

Mübarek’in 2011 de devrildiği Tahrir devrimini de  izlemiştim ancak o zaman halk 30 yıllık diktatörlükten sonra sokaklara dökülmüşken bu kez seçimle işbaşına getirdiği Cumhurbaşkanı Mursi’yi protesto ediyordu. Göstericiler 30 Haziran’ı 1 Temmuz’a bağlayan gece ‘Mursi istifa’ sloganlarıyla Kahire’nin “Al Muqattam” semtindeki Müslüman Kardeşler ’in (İhvan) merkez binasına saldırıp Molotof kokteylleriyle ateşe verdiler.  Olaylar her geçen gün daha da büyüyünce 2 Temmuz 2013 günü öğleden sonra Mısır Havayolları uçağıyla bir kez daha İstanbul’dan Kahire’ye gitmek üzere yola koyulmuştum.

7

Uçaktan iner inmez kalacağım otele gitmeden kiraladığım araçla yakılıp talan edilen ‘İhvan Genel Merkezi’ binasına gittim. Binanın bulunduğu sokağın iki tarafı polis barikatlarıyla kesilmişti. Doğruca nöbet tutan ekiplerin amirine gidip Türkiye’den geldiğimi belirterek yakılan binanın resmini çekmek için izin istedim. Artık şans mı desem, tesadüf mü desem izin istediğim polis Müdürü bir süre önce İstanbul’a gittiğini ve çok memnun döndüğünü belirterek gece binaya yapılan saldırı ile bilgileri verdikten sonra ‘Bak hiçbir yabancı gazeteciye resim izni vermedim ama sana veriyorum fotoğrafı çok çabuk çek ve gel’ dedi.

Mısır’da tansiyon çok yüksekti. Müslüman Kardeşler ve destekleyicileri bir tarafta, Liberaller, Solcular,  Laikler ve Kıptiler ’den oluşan Muhalefet Cephesi (Temerrüd- İsyan) diğer tarafta ülke adeta ikiye bölünmüştü.  Devrimin gerçekleştiği “Tahrir Meydanı” Muhalefet Cephesinin kalesi durumundaydı ve yüz binler orada sabahın ilk ışıklarına kadar yorulmadan Mursi aleyhinde gösteri yapıp slogan atıyordu. Muhalefet cephesinin ikinci toplanma yeri Cumhurbaşkanlığı Sarayının olduğu “El İttihadiye” bölgesiydi.

MISIR DARBE 4.7.2013 SAYFA1

Müslüman Kardeşlerle ilgileri olmadığı halde “Tahrir” devriminde Mübarek rejimine kızarak Mursi’ye oy veren büyük bir kitlede muhaliflerin safına geçmişti. Mursi’yi destekleyenlerle Müslüman kardeşlerin toplanma yeri ise Kahire’deki “Rabiatu’l-Adeviyye” Meydanıydı.

46

Gerginliğin giderek artıp sokaklarda çatışmalara dönüştüğü Mısır’da Ordunun Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve karşıtlarına ‘Uzlaşın’ diye verdiği süre doluyordu. Ordunun hazırladığı yol haritasına göre, Anayasa askıya alınacak, Meclis lağvedilecek ve bir yıllık geçici Başkanlık Konseyi oluşturulacaktı. Bu istekler konusunda geri adım atmayan Mursi gece orduya rest çekerek kendisini destekleyen Müslüman Kardeşler ve yandaşlarına “Direnin’ talimatı verdi.

36A

Mısır’da her gün yüz binleri sokağa döken “Temerrüd” (İsyan) Hareketi, Mursi’nin görevi bırakması ve erken seçime gidilmesi için 22 milyon imza topladığını açıklayarak “Mursi, artık Mısır’ın meşru Cumhurbaşkanı değildir. Görevi bırakması için 2 Temmuz Salı gününe kadar süre tanıyoruz aksi takdirde ülke genelinde sivil itaatsizlik eylemleri başlatacağız” diyorlardı.

MISIR DARBE 6.7.2013 SAYFA1

Mursi’yi istifaya zorlamak ya da erken seçim kararı aldırmak için başlayan gösteriler sürerken ordu ‘halkın taleplerinin karşılanması’ için Mursi’ye ‘48 saatlik bir Muhtıra’ verdi. Krizin çözülmemesi halinde ordunun ulusal güçlerle ortak hareket edileceği açıklamasına rağmen Cumhurbaşkanı Mursi geri adım atmıyordu.

MISIR DARBE 4.7.2013 SAYFA1A

O saatlerde Mübarek’e karşı yapılan Ocak 2011 devriminden daha fazla kalabalık Mısır’ın birçok kentinde yine sokaklardaydı. Bende Tahrir Meydanında gösterileri izlerken birden askeri uçaklar arkalarında Mısır Bayrağı renklerinden oluşan dumanlar çıkararak uçmaya başlayınca göstericiler arasında ‘Mursi’ye yurt dışına çıkma yasağı’ konulduğu konuşulmaya başlandı. Tahrir meydanı iğne atılsa yere düşmeyecek kadar kalabalıktı ve oradan çıkmam gerekiyordu. Gösteri yapmakta olan yüz binlerce kişinin arasından zor bela sıyrılıp Cumhurbaşkanlığı sarayına doğru yola koyuldum.

23

Saraya yaklaştığımda askeri araç ve tankların yollara çıktığını asker ve komutanların ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette araç trafiğini kontrol etmeye çalıştığını görünce askeri darbenin başladığını anladım. Hemen cep telefonuyla aracın camından darbe anının ilk görüntülerini çektim. Bulunduğum Taksi Tankların yanından geçince komutanlardan biri bize dur işareti yaptı. Ben “Eyvah görüntü çektiğimi gördü şimdi ya telefonu alacak ya da sorgulamak için götürecekler” diye düşünürken şoföre “derhal ilk yol ayırımından çıkın ve evlerinize gidin” diye bağırdı.

11E

Mısırlı şoför hızla uzaklaşırken “Çok iyi oldu, ordu darbe yaptı. Bir kabileyi bile yönetemeyecek adamlar Arap dünyasının lideri Mısır’ı dini kurallarla yönetmeye kalkınca öyle olur tabii” deyiverdi. Şoför bunları söylerken ben tarihi bir ana tanıklık etmek için  çektiğim Videoyu kısa bir alt yazıyla telefondan Hürriyet Web TV’ye göndermekle meşguldüm. Video gazetede

http://webtv.hurriyet.com.tr/2/51777/0/1/misir-da-ordu-boyle-harekete-gecti-muammer-elveren-oradaydi.aspx

linkiyle yayına girdiğinde uluslararası ajanslar daha darbe haberini geçmemişti.

Arabanın Radyosunda Mursi yanlısı medya ‘darbe değil asker Cumhurbaşkanlığı Sarayı önündeki Mursi yandaşları ile Tahrir Meydanındaki karşıtlarının çatışmasını önlemek için harekete geçti’ diyerek Mursi’nin hala görevi başında olduğunu söylüyordu.  Ben dış haberlere telefon ederek askeri darbeyi ve o anki durumu iletirken radyodan zafer marşları çalınmaya başladı. Kendi kendine yüksek sesle konuşmaya devam eden şoföre dönüp “neden öyle diyorsun daha bir yıl önce Mursi’yi siz seçtiniz askeri yönetimden daha iyi değil mi? Bu kadar kısa zamanda ne değişti? Diye sorunca  “Daha ne olacak başa geçer geçmez tüm Mısır’ın değil ‘Müslüman Kardeşler’ in Cumhurbaşkanı gibi hareket etmeye koskoca Mısır’ı İslamcı politikalarla yönetmeye başladı” dedi.

NIL KASABI-SAYFA1-A

Ordu, Mursi’ye verilen 48 saatlik süre dolmadan Müslüman Kardeşler yönetici ve Liderlerine yurt dışına çıkma yasağı getirdikten hemen sonra saat 16 civarında Kahire sokaklarına inmişti. Başta Tahrir Meydanı olmak üzere kentin tüm giriş çıkışları, köprüler ve kavşakları tutan askerlere büyük sevgi gösterileri yapılıyordu.  Radyo ve televizyonlarda zafer marşları ve şarkılar çalınıyordu. Askerler Cumhurbaşkanlığı Sarayına yakın Muhafız kışlasının etrafında dikenli tel ve barikatlar kurdu. Mısır ordusuna ait tanklar, başta Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Devlet Televizyonu, Tahrir, Nahda ve Rabiatul Adeviyye meydanları olmak üzere gösteri yapılan tüm alanların etrafını çevirdi. Gözaltına alınan Mursi amatör kamera ile önceden kaydettirdiği mesajını İnternet’ten yayınlatırken halen‘ Ben Mısır’ın seçilmiş cumhurbaşkanıyım. Anayasal meşruiyete saygı gösterilmeli. Hukuk galip gelmeli ve anayasaya göre yeni parlamento seçimleri düzenlenmeli. Darbeye karşı barışçıl şekilde direnin’ çağrısı yapıyordu.

58

http://www.hurriyet.com.tr/kahirede-kanli-pazartesi-23676645

Darbeyi gerçekleştiren Genel Kurmay Başkanı ve Savunma Bakanı General Abdulfettah el-Sisi ise Mısır televizyonunda yayınlanan ses kaydında “Silahlı kuvvetler demokrasinin kendine tanıdığı hukuk sınırlarının dışına çıkmayacak. Amacımız güven ve istikrarı sağlamaktır. Yaptığımız uzlaşma çağrıları başkanlık tarafından reddedildi. Mısır askeri kuvvetleri tüm kesimlere hitap edecek, İçişleri ve Güvenlik bakanlıklarıyla iletişim içinde olacaktır” diyordu.

18

Mısır’da anayasanın askıya alındığını ilan eden ordu, kurulacak geçici teknokrat hükümetinin ardından Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri yapılacağını da duyururken Mısır’da Müslüman Kardeşler, bu yola kefenleriyle çıktıklarını ve Mursi serbest bırakılıncaya kadar darbeye karşı mücadelelerini sürdüreceklerini açıklıyordu. Sonuç maalesef çok kanlı oldu ve bu mücadelede binlerce kişi yaşamını yitirirken darbeyi gerçekleştiren El Sisi Cumhurbaşkanlığına aday oldu ve yüzde 96,9 oy oranıyla seçildi.

—————–

MISIR’DA ARAP BAHARI, TAHRİR AYAKLANMALARI, MURSİ VE ASKERİ DARBE HABERLERİM İÇİN AŞAĞIDAKİ HÜRRİYET İNTERNET LİNKLERİNE TIKLAYIN ÖZEL FOTOĞRAFLI HABERLERİ OKUYUN…

http://www.hurriyet.com.tr/muammer-elveren-kahire-cehennemini-anlatti-16907257

Gündem
01.02.2011 – 14:01, Son Güncelleme: 01.02.2011 – 14:01
Muammer Elveren Kahire cehennemini anlattı
Tıpkı Çavuşesku’nun Romanya’sı, Jivkov’un Bulgaristan’ı, Sovyetler Birliği döneminin Dağlık Karabağ’ı, Azerbaycan’ın bağımsızlık süreci, Saraybosna ve Kosova’da olduğu gibi, Tunus’tan sonra Mısır’ın da tarihinde görülmemiş müthiş olaylara, isyana, ayaklanmaya tanıklık etmek… Müthiş bir şey…
30 yıldır olağanüstü hal altında yönetilen 80 milyon nüfuslu bu ülkede turistik yerler, piramitler ve tarihi eserlerin dışında neyin fotoğrafını çekseniz suç… Yabancı da olsanız Mısır vatandaşı da olsanız suç… Anında bir resmi veya sivil polis dibinizde biter ve bir fotoğraf makinesiyle üzerinde çarpı işareti olan tabelayı gösterir.
Çekmekte ısrar ederseniz karakolluk olmanız işten bile değil… Hele gazeteciyim, basın kartım var, Uluslararası Gazeteciler Birliği üyesiyim lafları bir kulaktan girer diğerinden çıkar. Akredite gazeteci olsanız bile kurallar aynı… Yasak…
Tunus’a olduğu gibi Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun ‘Yarın Kahire’ye gidiver’ demesiyle ertesi sabah erkenden vize almadan kendimi Mısır Hava yolları uçağında buldum.
Giriş işini özel yöntemlerle hallettikten sonra otele bile gitmeden, bir gün önce dev protesto gösterisinin yapıldığı Kahire’nin ünlü ‘Tahrir’ meydanına doğru yola koyuldum. Taksi şoförünün “Oraya yaklaşmamız mümkün değil” uyarılarına rağmen aracı park ettirip şoförü de yanıma alarak meydana doğru ilerledim.
Ancak Tahrir Meydanı yüzlerce zırhlı polis aracı, çevik kuvvet birimleri ve sivil polislerce abluka altına alınmıştı. Fakat Perşembe günü Cuma’ya gebeydi ve “Müslüman Kardeşler” örgütü radyo ve televizyonlarda ülkedeki tüm camilerde kılınacak Cuma namazı ve hutbeden sonra dev gösteriler yapma çağrısında bulunarak o günü Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e “Azap Cuması”na çevireceklerini açıklamışlardı.

ÖNCE EL EZHER CAMİSİ
Cuma sabahı erkenden kalkıp Kahire’nin ünlü El Ezher camisinin yolunu tuttum Amacım orada bir kaç kişiden görüş almak ve fotoğraf çektirmekti. Ancak El Ezher camisinin etrafı polis kordonu ile sarılmıştı… Sivil ve resmi polisler herhangi bir eylem veya gösteriye karşı “Cuma namazı kılmaya geldim” diyen gençleri camiye sokmuyordu. Gazeteciler ise kesinlikle içeri alınmadığı gibi caminin çevresinde fotoğraf çekmeleri de engelleniyordu.
Güvenlik açısından korunan yerlerde kesinlikle fotoğraf çekmenin yasak olduğunu bildiğimden cebime küçük bir fotoğraf makinesi almıştım. Yaşlıların üstü didik didik arandıktan sonra Cuma namazı için El Ezher Camisine sokuluyordu.
Kapıya yaklaştığımda polis daha kimlik sormadan “Selamünaleyküm ben Türkiye’den geldim… Buyurun kimliğim, Cuma namazı kılmak için girebilir miyim?” diye sorunca, takım elbiseli, yaka cebinde mendil olan beni şöyle bir süzdü. Amirine dönüp ‘Türk… Namaza gelmiş…’ deyince o da eliyle ‘girsin’ anlamında işaret ederek üstüm aranmadan içeri girdim.
Girerken herkes gibi ayakkabımı bir fiş karşılığında kapıdaki görevliye teslim ettikten sonra avluya yöneldiğimde ortalıkta hem olay çıkaracak kadar kalabalık olmadığını, hem de hareketlerinden yüzde 100 sivil polis oldukları belli olan birkaç kişinin sağda solda bekleştiğini görünce hemen çıkışa yöneldim.
Girenlerden 50 yaşlarında birinin üstü arandığı için yanındakilerle ‘Artık namazımıza da karışıyorlar’ diye bağırınca hemen o sivillerden bir kaçı yaklaşarak susmasını istedi. O arada ayakkabımı geri alarak olay çıkması büyük ihtimal dahilinde olan Müslüman Kardeşler’in buluşma yeri olan ‘Fetih Camii’ne gitmeye karar verdim. Kapıdaki polis ‘ Ne oldu namazı beklemediniz’ diye sorunca ‘İçeride olay çıkacak… Camide bile bağırıp çağırıyorlar. Başka camiye gideceğim’ diyerek oradan hızla uzaklaşıp bir taksiye atladım.

ALLAHU EKBER DİYEREK CAMİDEN FIRLADILAR
Fetih Camisi Kahire Metrosu ‘Mubarak’ durağı çıkışındaki meydandaydı. Caminin etrafı kalkanlı gaz maskeli yüzlerce çevik kuvvet polisi tarafından kuşatılmıştı ancak El Ezher’deki gibi giriş çıkışlara karışan yoktu. Namaza doğru caminin içi ve avlusu büyük çoğunluğu gençlerden oluşan kişilerce tıklım tıklım doldu. İçeri girip beklemeye başladım.
Yine sivil polis oldukları her hallerinden beli olan 15–20 kişi avlunun çeşitli yerlerine dağılmıştı. Namaz başladığında zaten namaza da durmadılar. Namaz kılınıp hutbe okunduktan sonra imamın ‘Özgürlüklerimize sahip çıkalım’ diye bağırmasıyla… Cami içinden ve dışından “Allahu ekber” sesleri yükseldi. Birden namaz kılanlar “Mübarek defol” sloganlarıyla caddeye çıkıp polisle karşı karşıya geldi.
Sloganlar yeri göğü inletirken ben de yüksek bir yerden fotoğraf çekmeye çalışıyordum. Birden çatışma çıktı ve kalabalık aniden büyük bir dalga halinde polisin göz yaşartıcı bombaları, plastik mermileri ve copları altında bana doğru caminin girişine yöneldi. Kesif gazdan boğazım ve gözlerim feci şekilde yanmaya başladı.
Kaçışırken yan tarafıma bir genç kız ve iki kadının yere düştüğünü insanların onlara bakmadan kaçıştığı ve genç kızın başından kanlar aktığını iki kadının ise elleri ve yüzlerinin kanlar içinde olduğuna şahit oldum. Yardım edebilir miyim diye aklımdan geçirirken büyük bir kalabalık beni iteleyince kendimi caminin avlusunda buldum. Bir grup caminin arkasına koşarken onları takip ettim biri onları birer birer kapıdan içeri alıyordu ben de girdim. Orası meğer abdest alınan yer ve tuvaletlerin olduğu bölümdü.
Ortalık kalabalıktan mahşer yerine dönmüştü içerisi çok pis kokuyordu. Polis o kadar göz yaşartıcı gaz sıkmıştı ki herkes gibi benim de gözlerim kan çanağına dönmüştü…Orada patlama sesleri kesilinceye kadar yarım saat kadar kaldıktan sonra yavaş yavaş dışarı çıkanları görünce bende çıkıp çatışmaların olduğu yönün aksine hızla ilerlemeye başladım.

ATEŞ ÇEMBERİNDE KALINCA BERBERE SIĞINDIM
Beş yüz metre kadar gittikten sonra gördüğüm ilk taksiyi durdurdum ve hiçbir şey demeden kapıyı açıp oturdum. Şoför şaşırmış bana ‘Eve gidiyorum her tarafta çatışma var, çalışmayacağım ailem çocukların var’ derken yaklaşık 7-8 kilometre olan otelime gitmek için merkezden uzaklaşıp uzakta olsa başka yoldan gitmeyi teklif ettim.
İnatla reddedince normalde ücreti 3-5 Mısır poundu tutan yere 100 pound vereceğimi teklif edince kabul etti ancak hangi istikamete gittiysek polisler bizi başka yere yönlendiriyor ve bir türlü çatışma alanından dışarı çıkamıyorduk. En az 10 kez polis yollar kapalı diye bizi başka yöne gönderdikten sonra kendimizi en büyük çatışmaların geçtiği Tahrir meydanının yakınındaki köprü ayağının altında bulduk.
Büyük bir çevik kuvvet grubu ile halk birbirine girmişti ve çatışanlar bize doğru geliyordu. Yanımızdan yaralananları taşıyanlar, koşturarak geçiyor, yerde yatanlar… Ağlayan kadınlar, panik halinde koşuşturanlar geçiyordu. Şoför birden bir ara sokağa saptı boş bir yere aracı çekip indi ve “Al paranı istemiyorum. Buradan bir adım atmam” diyerek uzaklaşmak istedi. Polisten ve kaçanlardan bir kısmı bizim girdiğimiz sokağa giriyor polis kovalıyordu.
Birden gözüme kepenkleri yarıya indirilmiş bir dükkan ilişti. Hemen eğilerek kepengin altından dükkana dalınca iki sandalyeli bir mahalle berberi olduğunu gördüm. Bana “Kapalıyım” diyen dükkan sahibine, çatışmaların bu yöne yaklaştığını ve kepengi tamamen kapamasını söyledim. Adam eve gitmeye hazırlanırken içeri girdiğimi söyleyince, Türk olduğumu ve otele giderken olayların arasında kaldığımı bir süre bekledikten sonra ancak çıkılabileceğini kendisinin de çıkmasının son derece tehlikeli olduğunu söyledim.

ELÇİLİK POLİSİYLE GAZETEYE MESAJ
Dışarıda patlamalar, bağrışmalar, silah sesleri bir saatten fazla sürdü. Vakit geçiyordu ve sabah gazeteye “Ben Müslüman Kardeşler Camisine gidiyorum. Namaz sonrası konuşuruz” dediğim için benden haber beklediklerini biliyordum. Cep telefonları kesildiği için haber vermem de imkansızdı.
Birden berberin telefonu gözüme ilişti. Kablolu eski telefonlar çalışıyordu. Berbere telefon etmek istediğimi söyleyince “Dış hattım yok ama Kahire’de tanıdığınız varsa edebilirsiniz” deyince hemen Kahire Büyükelçiliği’ni aradım. Güvenlik görevlisi çıktı. Basın Müşavirliğini bağlamak istedi ama meşgul olduğu için birkaç kez cevap alamayınca ona gazetenin telefonunu vererek çatışmaların ortasında kaldığımı ve bir berber dükkanında kepenkler kapalı bir halde beklediğimi çatışmalar durulunca da otele gideceğimi bildirmesini söyledim.
Gerçekten de polis memuru bu notu gazeteye ulaşmasını sağlamıştı. İki saat kadar sonra patlama sesleri uzaklaştı. Dükkan sahibine çıkabiliriz dedikten sonra ona da 100 Mısır poundu vererek teşekkür edip dışarı çıktım. El Tahrir Meydanı’na doğru hızla yürümeye başladım. Geçtiğim her köşe ve Meydan yüzlerce polis ve güvenlik aracıyla doluydu.
Çatışmalar Nil Nehri üzerindeki köprüde yoğunlaşmış ve gecenin geç vakitlerine kadar sürmüştü ama sokaklar tekin değildi ve yağmacılar kol gezip yol kesiyor, geçenleri döverek ya da bıçaklayarak paralarını alıyordu. O nedenle hep polislerin arasından yön sora sora patlama ve slogan sesleri gelen yerlerden uzak caddelerden muhtemelen 5-6 belki daha fazla kilometre yürüdükten sonra kan ter içinde otele ulaşmıştım.
Gazeteyi arayıp olayı ve notlarımı yazdırdım. Kaldığım otelin balkonundan çatışmaların geçtiği 1 kilometre kadar uzaklıktaki köprü gözüküyordu. Gecenin belli bir saatinde ordu devreye girerek tanklarla Kahire’ye girdi. Yağma ve talana karşı devlet binaları, bakanlıklar ve Meclis binası ile tüm büyük otellerin kapılarında dörder beşer kamyon askerle nöbet tutmaya başladı. Ancak göstericiler yakıp yıkmaya devam ediyordu.
Askere ve tanklara rağmen Devlet Başkanı Mübarek’in Ulusal Demokratik Partisi binasını ve birçok polis aracı ve karakolu ateşe verdiler. Gösteriler sokağa çıkma yasağına karşı yer yer sabahlara kadar sürdü.

1 MİLYON KİŞİ RANDEVUSU
Mısır’da Müslüman Kardeşler’in camilerde organize ettiği “Gazap Cuma’sı” gösterilerinden sonra Hüsnü Mübarek’e karşı ayaklanan halk 1 Şubat 2011’i “1 milyon kişiyle eylem günü” olarak ilan etti ve yine buluşma yeri Tahrir meydanı oldu.
Sokağa çıkma yasağı saat 15.00’te başlayıp ertesi gün saat 11.00’e kadar sürdüğünden eve gidemeyen ve sabah uzaktan gelecek göstericiler için en güvenli yer yine askerin koruduğu Tahrir Meydanı oldu. Yüzlerce gösterici evine gitmeyerek sabahı meydandaki yeşillikler üzerinde yatarak geçirdi.
Sabah olduğunda ise ellerinde pankartlar 20 milyon nüfuslu Kahire’den toplanacak 1 milyon kişi ile 30 yıldır ülkeyi demir yumrukla yöneten ve kanlı gösterilere rağmen yine kendi atadığı ve özellikle dincilere karşı operasyonlar yapmakla ünlenen istihbaratçı general, arkadaşı Ömer Süleyman’ı Devlet başkanı yardımcılığına getirmesi bu da yetmezmiş gibi bir başka yakın dostu Havacılıktan Sorumlu Bakan Ahmed Şefik’e hükümeti kurma görevi vermesi olayların daha da gerginleşmesini beraberinde getirdi.
Zaten gece yarısı televizyona çıkıp “İstifa etmiyorum, Devlet Başkanı olarak değil bir Mısır vatandaşı olarak sesleniyorum, hükumeti feshediyorum” açıklaması yapmasına tepki gösteren halk “Bizimle alay ediyor, biz gitmesi için gösteri yapıyoruz. O hükumeti değiştireceğim diyor. Zaten değiştirdim dediği de İçişleri ve Savunma Bakanı, kendi yardımcılığına da halka korku salan istihbaratçı arkadaşını getirdi” diyerek daha çok bilendi.
Mısır halkına bütün dünyadan destek mesajları gelirken onlar 1 milyon kişi hatta daha fazla göstericiyle Kahire’den uzaklaşıp Şarm el Şeyh kentindeki malikânesinden hükumet kurup yardımcı seçen Mübarek’in sarayına yürüyorlardı.

* * *

****************************

**************************

http://www.hurriyet.com.tr/kafesi-orttuler-18498196

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/49608/2/1/muammer-elveren-kahirede-mubarek-davasini-takip-etti

http://www.hurriyet.com.tr/darbeye-karsi-sandik-yemini-misir-secimlere-kilitlendi-20770726

http://www.hurriyet.com.tr/secim-yorumu-icin-300-metre-uzaklasin-20777650

http://www.hurriyet.com.tr/misir-da-darbe-uzerine-darbe-20789987

http://www.hurriyet.com.tr/iste-muammer-elverenin-ele-gecirdigi-belgenin-tam-metni-20793017

http://www.hurriyet.com.tr/mursi-den-taviz-yok-23640228

http://www.hurriyet.com.tr/bahara-darbe-23649622

http://www.hurriyet.com.tr/misirda-darbenin-mimari-abdulfettah-el-sisi-23651568

http://www.hurriyet.com.tr/misirda-kontrol-bek-retci-generalde-23657033

http://www.hurriyet.com.tr/misirda-meydan-savasi-23657603

http://www.hurriyet.com.tr/misirda-kanli-gece-30-olu-23665793

http://www.hurriyet.com.tr/savas-hazirligi-gibi-23671496

http://www.hurriyet.com.tr/abd-darbeyi-bildirdi-mursi-sinirden-guldu-23675851

http://www.hurriyet.com.tr/misir-turk-devlet-ricali-taraf-tutmasin-23690670

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/muammer-elveren_237/ve-sisi-cumhurbaskani_26554794?

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/muammer-elveren_237/makale/misir-darbe-aninda-oradaydim_32108

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/muammer-elveren_237/makale/misir-da-akilli-kart-la-ekmek-donemi_225438

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/70708/2/1/muammer-elveren-kahireden-bildiriyor

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir