EROL EVCİL-ÇAKICI İLİŞKİSİ VE MALKİ CİNAYETİ

BİR GAZETECİLİK OLAYI DAHA

ZEYTİNCİ KONUŞTU. . .

 

9 Ekim 1998 Cuma                                                                                                                           

Çakıcı ile konuşan en az 10 bakan, 100’e yakın milletvekili, birkaç parti lideri, yüzlerce bürokrat var.

Yine Muammer Elveren

Alaattin Çakıcı- Eyüp Aşık konuşmasını ortaya çıkaran Paris temsilcimiz Muammer Elveren. Çakıcı olayının kilit ismi, birçok kasette adı geçen Zeytin Kralı Erol Evcil’in izini bularak görüşmeyi başardı.

Peşpeşe bombalar

Çakıcı’nın 17 Ağustos 1996 tarihinde yakalanmasından bir süre sonra Hürriyet’te yayımlanan ilk ka­sette ismi yeniden gündeme gelen Zeytin Kralı Bursalı işadamı Erol Evcil önemli açıklamalar yaptı.

1996’da tanıştık

Çakıcı yakalandıktan bir gün sonra, 18 Ağustos’ta Fransa’ya geldiğini belirten Erol Evcil, Alaattin Ça­kıcı ile 1996 yılında tanıştıklarını, çok yakın arkadaş olduklarını, bundan da hiç gocunmadığını söyledi.

A’dan Z’ye sorular

Evcil, Çakıcıyla ilişkilerini, İş Bankası ve Türk Ticaret Bankası olayını, Malki cinayetini. Adil Öngen’in kurşunlanmasını, şantaj kasetleri ile asker kaçağı olduğu iddialarım cevapladı. • 7. Sayfada

Paris’te lüks bir otelde konuştuk

Alaattin Çakıcı’nın 17 Ağustos 1998‘de yakalan­masından hemen sonra Hürriyette yayımlanan ilk Kasette ismi yeniden gündeme gelen Zeytin Kralı Bursalı işadamı Erol Evcil de Paris’te kaldığı lüks bir otelin odasında gece 23.00te buluştuk. Evcil’le sabahın 03.00‘üne kadar adının karıştığı bütün konulan konuştuk. Tüm sorularımı doğruları ve yanlışları kendisine ait olmak üzere yanıtladı. Soru ve cevapları noktasına, virgülüne dokunma­dan aynen aktarıyorum Muammer ELVEREN

 

Yılmaz’ı, Çakıcı’nın isteği üzerine Ataç’la ben tanıştırdım

Ben buluşturdum

Yumruklama olayından sonra Çakıcı, Yavuz Ataç’la Mesut Yılmaz’ı Yılmaz’ın ofisinde karşılaştırmamı istedi.

Eymür yumruklatmış

Çakıcı bana, Yılmaz’ı Mehmet Eymür’ün yumruklattığını söyledi. Daha sonra kendisini devreye sokmuşlar.

Çakıcı’nın ricası

Çakıcı, Eyüp Aşık’tan Ataç’ın MİT Operasyon Başkanlığı’na getirilmesi için devreyi girmesi konusunda ricada bulundu.

Kaç diyen Eyüp Bey

Çakıcı’ya kaç diyen Eyüp Aşık’mış Ancak Çakıcı bu konuşmayı ilk defasında değil üç ay sonra kaydetmiş.

Malki cinayeti

Malki’yi kimin öldürdüğünü öğrenmek istiyorsanız, bu cinayetten sonra kimlerin banka sahibi olduğuna bakın.

Binlerinin işini bozduk

Bu banka daha önce başkasına satılmış ya da satılmak üzere anlaşma yapılmıştı. Tabii biz alıcı olunca binlerinin işini bozmuş olduk.

Banka kimin elinde?

Biz Türk Ticaret Bankası’na talip olunca banka yönetiminin dışarıda başka bazı güçlerin kontrolünde olduğu ortaya çıktı.

 

EROL EVCİL’İ BULDUK-1

CUMA, 9 Ekim 1998

 

Hürriyet, Çakıcı olayının kilit adamı Erol Evcil’i Paris’te buldu.

50 günde ulaştım 4 saat anlattı.

 

Muammer ELVEREN

ALAATTIN Çakıcı’nın 17 Ağustos 1998 tarihinde Fransa’nın Nice kentinde yakalanmasından bir süre sonra Hürriyet’te yayınlanan ‘ilk Kaset’le ismi yeniden gündeme gelen Zeytin Kralı Bursalı işadamı Erol Evcilin izini bularak konuşmaya ikna ettim. Çakıcı yakalandıktan bu yana tam 50 gündür konuşturabilmek için peşinde olduğum Evcil, ilk kez bir gazeteciyle bu kadar kapsamlı bir görüşme yaptığını söyledi.

Çakıcı olayında ortaya çıkan birçok kasette adı geçen Evcil, Alaattin Çakıcı yakalandıktan bir gün sonra, yani 18 Ağustos günü Fransa’ya gelmiş. Erol Evcil, Çakıcı’nın çok yakın arkadaşı ve dostu olduğunu saklamadığını, bundan da hiçbir zaman gocunmadığını belirterek. “Dostluğumuz 1996’tıda Uludağ’da otururken bir telefon görüşmesiyle başladı. Türkiye’den uzak olduğu için sık sık arıyor hasret gideriyordu. Çakıcı sadece bir kabadayı değil vatanını seven, son derece akıllı, zeki ve kültürlü bir insandır” dedi. Evcil’le Paris’te kaldığı lüks bir otelin odasında gece saat 23.00’te buluşup sabahın saat 03.00’üne kadar adının karıştığı bütün konuları konuştuk. Ben sordum o cevapladı, arada boğazımız
kurudu, su içtik, esnedik, ara ara bana “Yorgunluk çöktüyse yarın devam edelim” dedi, fakat ben ne olur ne olmaz, “Yok… Yok… Bitirelim, eğer eksik kalan bir şey olduğunu görürsem, yarın yeniden buluşur eksikleri tamamlarız” deyip kafamdaki bütün sorulan peş peşe sıraladım. Evcil, benim ‘Çakıcı ile ilişkiler, İş Bankası ve Türk Ticaret Bankası olayı. Nesim Malki cinayeti. Adil Öngen’in kurşunlanması, Çakıcı’nın yakalanmaması için eksik evrak gönderilmesi. İspanya’daki zeytin fabrikası olayı, Çakıcı’yı kurtarmak için valizle
para getirilmesi, Yavuz Ataç’ın Mesut Yılmaz’la tanıştırılması, Çakıcı ile şantaj kasetleri ve asker kaçağı olduğu konusundaki tüm sorularımı doğruları ve yanlışları kendisine ait olmak üzere hiç teklemeden yanıtladı. Cevaplarını,
virgülüne dokunmadan aktarıyorum. Yorumu da kamuoyuna bırakıyorum…

VE ZEYTİNCİ KONUŞTU

Çakıcı benim arkadaşım Ama onunla konuşan sadece ben miyim? En az 10 bakan, 100 milletvekili, parti lideri, yüzlerce devlet yetkilisi var. Yavuz Ataç’la beni Çakıcı tanıştırdı. Ataç’ı ben Mesut Yılmaz’a götürdüm.

SORU Alaattin Çakıcı ile ilgili kaset olsun, başka konularda olsun devamlı olarak sizin adını/ ortaya çıkıyor. Nereden bu samimiyet? Nerede, ne zaman başladı?

EVCİL: Alaattin Çakıcı ile dostluğumuz 1996’nın başında bir telefon görüşmesiyle başladı Ben kardeşi Gençağa ile tanışıyordum, bir gün Uludağ’da iken Alaattin onu aradı, o da bir süre sohbet ettikten sonra benden bahsederek tanışmam için telefonu bana uzattı Telefonla başlayan bu tanışmamız dostluğa dönüştü ve bugüne kadar sürdü.

►       Peki, sizi neden arıyordu?

■ Türkiye’den uzak olduğu için arada bir beni telefonla arayıp, bir nevi hasret gideriyordu Bu konuşmalarda Türkiye’deki güncel olaylardan sağdan soldan konuşuyorduk.

►       Ne sıklıkta konuşuyordunuz?

Onunla bazen günde iki üç kez görüşüyordum.

►       Bir mafya babası ile böyle içli dışlı olmak, bir işadamı olarak sizi hiç rahatsız etmedi mi?

ÇAKICI, KÜLTÜRLÜ HEM DE ZEKİ

Alaattin Çakıcı sadece bir ‘Kabadayı’ değil; vatanını seven, son derece akıllı, zeki ve çok kültürlü insandır. Ben Çakıcı ile sadece arkadaşım ve bundan da hiçbir zaman gocunmadım, saklamadım ve her zaman da söyledim. Konuşmalarımızdan, sohbetlerden hiçbir şekilde rahatsızlık duymuyordum. Ben hiçbir zaman onunla dostluğumdan pişmanlık duymadım. Onunla tanışmış olmaktan da memnunum, bu konuda bazıları gibi riyakârlık yapmanın da hiçbir anlamı olmadığına inanıyorum.

►       Alaattin Çakıcı bugün Türkiye tarafındım aranan bir sanık. Bu sözlerinizle karanlık ilişkiler içinde kendinizin de bulunduğunu kabul etmiş olmuyor musunuz?

Benim Alaattin Çakıcı ile dostluğum yaklaşık üç yıldır sürmektedir, bu dostluk ve arkadaşlık sadece bu çerçevede kalmıştır. Bunun dışına hiçbir şekilde aşmamıştır. Çakıcı ile arkadaşlık yapmaktan her zaman mutluluk duydum, eğer bu suçsa suçumu çekmeye razıyım, fakat bunu da herkesin bilmesini isterim. Türkiye’de halen bu suçu işleyen en az 10 bakan, 100’e yakın eski ve yeni milletvekili, birkaç parti lideri, yüzlerce genel müdür, yüzlerce devlet yetkilisi ve bir o kadar da işadamı vardır. Ben inanıyorum ki, bugün Çakıcı aleyhinde konuşanlar daha sonra yine kendisiyle arkadaş olduklarını açıklayacaklardır, çünkü bu kişilerin şu ya da bu şekilde Çakıcı ile ilişkileri mevcuttur.

►       Yavuz Ataç olayına geçelim. Çakıcı kasetlerinde hep sizin ve Ataç’ın konuşmaları geçiyor. Bir MİT elemanı, bir mafya babası ve bir işadamının bu kadar samimi bir ilişkide olması tuhaf değil mi? İnsana Susurluk tablosunu hatırlatmıyor mu?

MİT’ÇİYİ BEN YILMAZ’A GÖTÜRDÜM

Yavuz Ataç’la, Alaattin Çakıcı vasıtasıyla tanıştım Kendisi saygı duyduğum, sevdiğim vatanını, milletini seven, devlete çok hizmetleri olmuş bir kişidir.

►       Ama Çakıcı ile sizin bir MİT elemanı için kulis yapması doğru mu? Ataç’ı neden Yılmaz’a götürdünüz?

  • Çakıcı’nın isteği üzerine Yılmaz’a Ataç’ı ben tanıştırdım. Sayın Mesut Yılmaz muhalefetteyken ve Susurluk olayı patladıktan sonra bu işin üzerine giderken. Budapeşte’deki yumruklanın olayından sonra Alaattin Çakıcı beni aradı ve Yavuz Ataç’la Mesut Yılmazla karşılaştırmamı istedi. Ben de bunu sağladım ve Mesut Beyle Yavuz Bey’i Ankara’da Yılmaz’ın ofisinde karşı karşıya getirdim.

►       Orada neler konuşuldu?

Görüşme 4,5 saat surdu. Ataç’ı tanıştırıp Mesut Yılmaz’a geçmiş olsun dileklerimi ilettikten sonra yanlarından ayrıldım MlTin bu görüşmeden lıaberi olmuş ve Ataç’ın bilgisine başvurulmuş. Yavuz Ataç’a zarar gehnesüıden çekmen Çakıcı da bu duruma çok içerledi ve daha sonraki telefon konuşmalarımızda buna kendisinin sebep olduğunu söyledi.

► Çakıcı tam olarak ne istiyordu?

BUDAPEŞTE’DE YILMAZ’I EYMÜR YUMRUKLATTI

Çakıcı Eyüp Aşık’tan Ataç’ın ’MİT Operasyon Başkanlığı’na getirilmesi için devreye girmesi konusunda ricada bulundu, ondan sonra da Yavuz Bey ile Eyüp Bey bir araya geldiler. Yumruklama olayına gelince. Çakıcı bana 23 kez telefonda Mesut Yılmaz’ı Budapeşte’de Mehmet Eymür’ün yumruklattığını söylemişti, bildiğim kadarıyla daha sonra Çakıcı’yı devreye sokmuşlar.

►       Çakıcı’yı kim devreye sokmuş? Ne istemiş?

■ Bu olayla ilgili daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim, konuyu Çakıcı’nın açıklaması daha doğru olur. Benim Ataç’ın tayini konusunda kulis yapmam diye bir şey söz konusu değildir.

►       Ama basına yansıyan kasetlere bakılırsa dibine kadar bu kulislerin içine girmişsiniz. Bu kasetler sahte mi?

Biz, Alaattin Çakıcı ile günlük gelişmeleri telefonlarda değerlendirirdik, sanırım basına sızdırılan kasetler bu konuşmalardan biridir. Bu konuşmaların dinlendiğini ikimiz de tahmin ediyorduk. Çakıcı hiçbir zaman kendi menfaati için Ataç’ın bir yere gelmesini istememiştir, çok yakın dostu ve arkadaşı olduğu için Eyüp Aşık’a ricada bulunmuştur

►       Kamuoyunun merak ettiği soru şu: Alaattin Çakıcı’ya operasyon haberini Yavuz Ataç mı verdi?

Yavuz Ataç, Çakıcı’nın Amerika’da yakalanacağı konusunda herhangi bir uyanda bulunmadı

►       Ya Eyüp Aşık?

Bana Çakıcı’nın anlattığına göre yerini değiştirmesini Eyüp Aşık söylemiş.

►       Öyleyse kasette neden Eyüp Aşık’ın sesinden böyle bir ifade yok? Kasette sadece Çakıcı’nın ağzından ‘Eyüp bana böyle dedi’ ifadesi yer alıyor.

Eyüp Aşık’la konuşmasının kasetini şantaj olarak kullanılmayı planlamamıştı. Alaattin Çakıcı bana bu kaseti Aşık’ın kendisine ‘Yerini değiştir’ demesinden üç ay sonra kaydettiğini söyledi.

►       Neden konuşma anında değil de, sonradan kaydetmiş. Bu Aşık’a karşı bir tuzak olmasın?

ÇAKICI’DA DAHA ÖNEMLİ KASETLER VAR

Kendisine bir tuzak kurulduğunu ve Amerika’dan çıkarıldığını bu yüzden böyle bir yola başvurduğunu ve yakalanması halinde kaseti ortaya çıkaracağını belirtti. Konuşmalarımızda, yakalanırsa sadece Eyüp Aşık kaseti değil, daha önemli kişilerin yer aldığı başka kasetleri de gündeme getirebileceğini söylemişti.

►       Çakıcı’nın Amerika’da tutuklanacağını öğrenince belgelerinin eksik gönderilmesi için devreye girdiğiniz iddiasına ne diyorsunuz?

  • Ne diyeyim… Buna kargalar bile güler, beni Çakıcı’nın yakalanmaması için ABD’ye eksik evrak yollatmakla suçluyorlar, duyunca şaşırdım, ben nasıl olur da koskoca bir Emniyet teşkilatı ya da MİT’e nüfuz ederek eksik evrak yollatabilirim bunu anlayamıyorum. Hayatımda ilk kez böyle bir şey duyuyorum İftiranın her şeklini duydum ama böyle bir şeyi asla duymadım. Bu söylentiler tamamen asılsızdır, aslında söyleyenler bile inanmıyordur ama leke at izi kalsın, benim Türkiye’nin bu en büyük güvenlik birimlerine böyle bir şeyi yaptırmamın imkânsızlığı ortadadır.

Dönüp askere gideceğim

► Sizin asker kaçağı olduğunuz ve iki ay cezaevinde yattığınız belirtiliyor. Gerçekten asker kaçağı mısınız, öyle ise neden herkes gibi askere gitmedi­niz? Askere gitmeyi düşünüyor musu­nuz? Düşünüyorsanız ne zaman başvuracaksınız?

– Muammer Bey… Asker kaçağı olduğum iddiaları kesinlikle doğru değildir. Başkalarına askerlikten kurtulmak için sahte rapor veren askeri hekimlerin 1 yıl erteleme kararı almam iddiasıyla benim raporumun da sahte olduğu ileri sürülerek hakkımda askerlikten kurtulmak suçundan dava açıldı. Bu davada 1 ay askeri cezaevinde tutuklu kaldım. Bu dava ile ilgili şu hususun altını çizmek istiyorum. Bana verilen rapor askerlikten kurtulmak mahiyetinde değil, bir yıl tecil raporuydu ve tamamen askeri heyet tarafından usulüne uygun bir sağlık raporuydu. Bunun aksi halen kanıtlanmış değil. Ben şu anda asker kaçağı değilim. Benim asker kaçağı olmadığım Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin 1988/688 nolu dosyasıyla sabittir. Fakat ben askere gitmediğim devrede sağda solda gezip baba parası yemedim, bu 10 sene zarfında yaklaşık 1200 kişinin çalıştığı dalında dünyanın en büyük tesislerini yaptım. Şu anda yanımda 1000’den fazla kişiye iş imkânı sağlıyorum. Bursa’da bütün şirketlerim vergi sıralamasında ilk yüze girer, işlerimi toparlar toparlamaz hemen askere gideceğim. Asker kaçağı olduğum yalandır, ilk celpte askere gideceğim.

Yurtdışındaki işlerimi çok kısa sürede toparlayıp en kısa zamanda Türkiye’ye döneceğim ardından da vatani görevimi yerine getireceğim.

Korukçu’nun başını siz mi yediniz?

  • Son Kimlerde Genel Müdür Ünal Korukçu’nun istifasıyla iş Bankası olayında da adınız geçti ve Korukçu’nun başını Erol Evcil yedi’ denildi. Nedir bu İş Bankası meselesi? Bu bankayla ilişkiniz nedir? Nasıl başladı?

– İş Bankası ile ilk önce 1994’ün sonunda iplik ticareti yaparken spot krediler alarak işe başladık ve bu ilişkimiz 1995 yılında da sürdü. 1995’te zeytincilik üzerine çok büyük bir yatırıma girdik. Bu yatırım Edremit bölgesinde dünyanın en büyük ‘Zeytin İşleme, Stoklama ve entegre Tesisleri’ idi. Bir taraftan bu yatırımı başlattık, diğer taraftan da zeytin stokuna başlayarak yaklaşık 58 bin ton zeytin aldık. Aynı zamanda tesislerimizde İspanyol, İtalyan, Amerikan ve Almanlar ‘la işbirliği yaparak bütün hızımızla yatırımlara devam ettik. Biz bu çalışmalarımızı proje halinde İş Bankası’na sunduk, yetkililer bu projemize ilgi gösterdi ve bizden gerekli teminatları alarak bize kredi sağladı.

  • Kredinin alınmasında size kim yardımcı oldu?
  • Bu kredinin alınması sırasında hiç kimse, hiçbir şekilde, hiçbir zaman kesinlikle devreye girmemiştir. Bu bankanın kredi alma kayıtlarından rahatlıkla kontrol edilebilir. Aldığımız bu kredilerin hepsi teminatı olan bir projeye verilmiştir, İş Bankası Genel Müdürü Sayın Ünal Korukçu bu krediler yüzünden gitmiş değildir. Olayı çok iyi incelemek gerekir istifa bu işin bahanesi olabilir.

İŞBANK’IN BİR LİRASI BATMADI

► İş Bankası’nın parasını batırdığınız ileri sürülüyor, bu bankaya borcunuz ne kadardır? Ne aldınız ne verdiniz? Olaylar neden bir genel müdürü istifa ettirdi dedirtecek boyutlara ulaştı?

Bizi bu krediyi batırmakla suçlayanlara tek cevabım var. Gitsinler ‘Eze Zeytincilik, İşleme, Stoklama ve Entegre Tesisleri’ni görsünler. Bugün bu yatırımın değeri 116 milyon dolardır, İş Bankası’nın bir lirası bile batmış değildir, bizim bankadan aldığımız toplam kredi 90 milyon dolardır. Bu kredilerden ödenenler çıktıktan sonra, İş Bankası’na kalan borcumuz 64 milyon dolardır. Bu borcu da daha vadesi gelmemesine rağmen, yine çıkan spekülasyonlar nedeniyle ‘İştira hakkı’ bana tanınacak şekilde tesislerimizin daha iyi işletilmesi ve ekonomiye kazandırılması için İş Bankası’na devrettim. Yani bu devirle İş Bankası tesislerimizi kendi tayin ettiği bir yönetimle çalıştırarak alacaklarını kesecek ve borcumuz bittikten sonra bize yeniden devredecek. Bu kesin bir satış değildir, sadece ve sadece tesislerin daha verimli çalışması ve borcun daha kısa sürede ödenmesi için yapılan bir anlaşmadır ve tesislerde şu anda tam kapasiteyle çalışmaktadır. İş Bankası’nın bir lirası kaybolmuş değildir. 64 milyon dolarlık borca karşılık ellerinde 116 milyon dolarlık işletme olan bir tesis ve onlarca ipotekli gayrimenkul vardır.

O DÖNEMDE ÇAKICI YOKTU

Çakıcı o dönemde de devrede miydi?

Ben İş Bankası’ndan bu kredileri aldığımda Alaattin Çakıcı ile tanışmıyordum, hiçbir şekilde bu konuyla ilgisi olmamış ve ileri sürüldüğü gibi bir baskı unsuru olarak gündeme gelmemiştir. Söylentiler kesinlikle yalandır ve bütün bunlar safsata ve dedikodudan ibarettir.

.  .  .

 

EROL EVCİL’İ BULDUK-2

CUMARTESİ, 10 Ekim 1998

ÇAKICI olayının kilit ismi Erol Evcil’le 4 (saatlik sohbetimizin 2.bölümünde Türkbank’ı satın alma girişimi Adil Öngen’in kurşunlanması ve Nesim Malki
cinayetiyle ilgili iddialara karşı görüşlerini alacağız. Evcil. ‘Malki’nin
ölümünden sonra kim banka aldı, yükselişe geçti ona bakmak lazım’ diyor.

Nesim öldürüldüğünde Çakıcı’yla tanışmıyordum

SORU: Bir de Türk Ticaret Bankası olayı var, bu bankadan da kredi almışsınız, daha sonra bankayı salın almak istemişsiniz.

EVCİL: Türk Ticaret Bankası ile ilişkimiz 1995’in kasım ayında başladı. O dönemde hem zeytin, hem de iplik konusunda Türkiye’nin en büyük işini biz yapıyorduk. Bütün bankalar kredi vermek için kapımızda kuyruktu. O dönemde kullanabileceğimiz kredi limiti bütün bankaların toplamı olarak 240 milyon dolardı. Biz bunların içinden sadece 100 milyon dolar kredi kullanıyorduk. O dönemde Türk bank yöneticileri de kredi vermek için bize geldiler. Krediye ihtiyacım olmadığını söyledim, ancak onlar yine de bana 20 milyon dolarlık kredi açtılar. Daha sonra banka yetkilileri ve yönetim kurulu bizi ziyarete gelerek bu bankanın çalışanların bankası olduğunu sermaye yapısından dolayı zorlandıklarını ve çok acil olarak bankaya taze paranın girmesi gerektiğini bu nedenle ’de bankanın satılacağını belirttiler. Bize teklif ettiler, biz başlangıçta yanaşmadık ama sonra alabilecek güçte olduğumuza inandığımız için biz de bankaya talip olduk.

►Zaten ben de olayın bundan sonraki kısmını sormak istiyordum. Bir takım siyasi kişiler bankanın satışı İçin size söz vermişler. Çok önemli bazı isimler araya girmiş.

■ Haklısınız. Ne olduysa bundan sonra oldu. Bir anda banka yönetiminin dışarda başka güçlerin elinde olduğu ortaya çıktı. Meğer bu banka daha önce birilerine satılmış ya da satılmak üzere anlaşma yapılmış, biz de alıcı olunca bililerinin işini bozmuş durumuna düştük ve bir anda aldığımız kredilerin faizi yüzde 8’den yüzde 360’a çıkarıldı.

►Ama bankanın size satışı planı devreye girdiğini televizyonda bizzat Çakıcı söyledi. Kime inanacağız?

■ Bütün bu bilgileri isteyen banka kayıtlarında görebilir. Türkiye’nin hiçbir yerinde bu kadar yüksek faiz uygulanamayacağı gibi bu faizle ‘de iş yapılamazdı. Yönetim değiştikten sonra bu problemi çözmek için defalarca görüşme talebimize rağmen hiçbir olumlu gelişme kaydedemedik. Uzun süreden beri ileri sürülen ve son günlerde de basına malzeme olan Türk Ticaret Bankası’nın tarafımızdan satın alınmak istenmesi gerçekleri saptırmaktan başka bir şey değildir.

►Şantaj kasetleri de gerçek değil mi?

Bu bankanın alınabilmesi için kasetleri şantaj malzemesi olarak kullandığımız söylentileri tamamen gerçek dışıdır. Biz bu bankayla I996’nm mayıs ayından sonra hiç ilgilenmedik. Bu bankanın alınması için şantaj kasetleri düzenlediğimiz, gerçekleri saptırmaktan başka bir şey değildir.

ÖNGEN OLAYINDA CEZAEVİNDEYDİM

►Banka Müdür Muavinlerinden Burhan Ünlüata’nın bu girişime engel olması üzerine onun yakın arkadaşı borsacı Adil Öngen’e baskı yaptırdığınız, hatta onu Çakıcı’ya kurşunlattırdığınız söyleniyor.

■ Adil Öngen’in kurşunlanması sırasında ben Kasımpaşa Askeri Cezaevindeydim ve dışardan hiç kimseyle ne telefonla ne de sözlü görüşmem söz konusu değildi, bana yöneltilen suçlamaların hepsi asılsızdır. Bu konuyla ilgili gerekli yerlere ifademi verdim, dava devam ettiği için şimdilik daha fazla konuşmak istemiyorum.

►Gelelim son günlerin en önemli konusuna. Kendisine önemli miktarda borcunuz olduğu için Nesim Malki’yi sizin öldürttüğünüz iddiaları var.

■ Nesim Malki ile ilgili iftiralar Alaattin Çakıcı’nın iadesini sağlamak için yapılan düzmece suçlamalardır. Benim bu cinayetle yakından uzaktan ilgim yoktur.

►Çakıcı’dan bu konuda hiçbir isteğiniz olmadı mı?

■Ben bu tarihte Çakıcı ile hiç tanışmıyordum, telefonda dahi görüşmemiştim, bu söylentileri çıkaranlar bunu çok iyi biliyorlar. Şu anda beni Alaattin’e yakın gördükleri için ve ona sadece arkadaşlığımdan dolayı bana bunu yaymaya çalışıyorlar.

► MİT’le bu kadar sıkı ilişkide bulunduğunuza göre, cinayeti kimin işlediğini en azından tahmin edebilirsiniz?

■Bu işten kimlerin faydası olduysa onlar araştırılsın, eminim ki bazı kesimler bu dediğimi çok iyi anlıyorlardır. Bizler onu ‘Niso’ diye çağırırdık. Asıl Niso cinayetinden sonra kimlerin yükselişe geçtiği, o sıralarda kimlerin banka sahibi olduğu ve fayda sağladığına iyice bakmak gerekir.

►Cinayetle ilişkiniz yoksa niye yurtdışına kaçtınız?

■Ben Türk vatandaşıyım, kaçak değilim hiçbir zaman gizli işim olmamıştır. Yurt dışındaki işlerimi bitirmek üzereyim, işlerimi yoluna sokar sokmaz en kısa zamanda Türkiye’ye döneceğim. Nesim Malki cinayetiyle ilgili olarak bana atfedilen bütün suçlamalar tamamen gerçek dışı, iftira ve yalandan başka bir şey değildir. Bazı kesimler bunu sebebini bilmediğim nedenlerden dolayı bana yıkmaya çalışıyorlar. Bu son derece korkunç bir iftiradır.

►Peki Malki ile hiçbir ilişkiniz yok muydu?

■ Benim Nesim Malki ile hiçbir şekilde, hiçbir zaman bir ortaklığım olmamıştır. Sadece bir ara naylon iplik ticareti konusunda küçük çapta bir ortaklık yapmayı düşündük ancak daha sonra verimli olmayacağına karar verdiğimiz için bu projeden vazgeçtik. İkimiz de polyester iplik piyasasının en büyük satıcılarıydık. Bu yüzden birbirimizle rekabet yerine fiyatlarda ortak hareket ediyorduk. Hiçbir zaman Malki’nin tefeciliğini görmedim, yaptıysa da bilemem. Fakat son zamanlarda en büyük amacı finans sektörüne girmekti, çok ketum bir insan olduğu için de yaptığı işlerden hiçbir zaman haberim olmazdı. Zeki ve çalışkan bir tüccardı, ölümüne en çok üzülen kişilerden biri ben oldum, çünkü iş hayatında her şeyi kuralına göre oynayan dürüst bir insandı. Benim bu olayla hiçbir ilgim ve bilgim yoktur. Yazılanlar ve söylenenler tamamen karalamadan başka bir şey değildir, bu konuda söyleyecek başka bir şey de yoktur.

İSPANYA’DA FABRİKAM VAR

  • İspanya’da 30 milyon dolarlık fabrika satın aldığınız iddiasına ne diyorsunuz?

■Evet… İspanya’nın Sevilla kentinde küçük çapta bir fabrikaya ortak olduğum doğrudur. Ama söz konusu fabrikanın değeri 30 milyon dolar değil, yalnızca 4 milyon dolardır ve bunun da sadece yüzde 5O’si bizimdir. Bu fabrikanın satın alınmasındaki bütün işlemler yasal olarak yapılmıştır ve İspanya’da başka bir malım yoktur.

►Çakıcı yakalandıktan sonra Fransa’ya bir valiz parayla gelerek onu kurtarmaya çalıştığınız doğru mu?

■ Çok yakın bir dostum, arkadaşım tutuklandığı için, diğer arkadaşları gibi ben de Fransa’ya geldim, olmadık iddialar ortaya atılıyor. Benim valizle Fransa’ya para getirdiğim kesinlikle yalandır. Türkiye’den böyle bir para çıkarmadığımız gibi, Fransa’ya da benim tarafımdan böyle bir para girmemiştir. Zaten Alaattin Çakıcı’nın buna ihtiyacı yoktur, eğer olsa onun diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa’da da birçok varlıklı arkadaşı dostu vardır ve yakalandığını öğrenince koşup gelmişlerdir. Kardeşi de devamlı yanındadır, ben de arkadaşlık görevim neyse onu yerine getirdim.

‘Zeytinci’nin çelişkileri’

 

ÇAKICI olayının kilit adamlarından zeytinci Erol Evcil’in Hürriyet’e yaptığı açıklamalar emniyet çevrelerinde çelişkili bulundu. Açıklamaları okuyan üst düzey bir Emniyet yetkilisi “Erol Evcil Çakıcı’yla ilk tanışma tarihi olarak 1996 tarihini söylüyor. Bu inandırıcı değil” dedi. Üst düzey Emniyet yetkilisine göre Evcil’in konuşmasındaki çelişkiler şöyle:

►Erol Evcil, küçük çaplı İşadamıyken, Alaattin Çakıcı’nın kendisine destek vermesinden sonra bir anda trilyoner oldu. Evcil, Çakıcı’yla 1996 yılında tanıştığım söylemekle. İş Bankası’ndan 1994 ve 1995 yılında aldığı kredilerin arkasında Çakıcı’nın olduğunu gizlemeye çalışıyor.

►Nesim Malki cinayeti 28 Kasım I995’te işlendi. Evcil, Çakıcı’yla 1996’da tanıştım demekle, hem kendisini hem de Çakıcı’yı Nesim Malki cinayetiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmeye çalışıyor. Oysa Malki öldürüldüğü tarihte Evcil ile Çakıcı’nın görüştüğünü herkes biliyor.

►Erol Evcil’in, 1997 yılında İş Bankası’na 64 milyon 272 bin ABD Doları, Kalkınma Bankası’na 177 milyon dolar borcu bulunuyordu. Evcil, Türk Ticaret Bankası’ndan 12 milyon 500 bin dolar döviz kredisi ile yine Türk Ticaret Bankası’ndan 1 trilyon 514 milyar liralık dövize endeksli kredi kullanmıştı. Evcil ayrıca, Emlak Bank’tan 1 milyon 200 bin dolar,  İnterbank’ tan 15 milyon 870 bin dolar, Ege Bank’tan. 4 milyon ABD Dolan. Toprak Banktan ise 1 milyon dolar kredi kullanmıştı.

►Evcil’in özellikle devlet bankalarından aldığı kredileri Alaattin Çakıcı’nın yardımıyla aldığını bilmeyen kalmadı. Evcil, Çakıcı’yla 1996 yılında tanıştığını söylemekle bu kredilerin arkasında Çakıcı’nın olduğunu gizlemeye çalışıyor

►Evcil eğer Çakıcı’yla gerçekten 1996 yılında tanıştıysa. Çakıcı bu kadar kısa sürede nasıl oluyor da. “Ticaret Bankası’nı Erol Evcil’e verin” pazarlığına girişebiliyor? Bunu anlamak mümkün değil.

►Evcil ile Çakıcı arasında geçen telefon görüşme bantları Evcil’in bizzat Çakıcı hakkında eksik evrak gönderilmesi konusunda ilgilendiğini ispatlıyor. Bantlarda geçen Evcil’e ait bu konuşmalar şöyle:

“İadeyi ret diye bir şey varmış. Yani ülke tamam, yani gizli de olsa bu yapılabilir dedi. Yani diyelim ki orada bir yerde tutuklandı tamam mı? Ülke onu istemeyebilir, hemen salarmış orası. Artık bunlar o cesarette adamlar değiller dedi. Ben otsam yapardım dedi. O şeydeki Inter’deki adama da telefon açmış ondan sonra yani Fenerbahçeliler (FBI) şeye gelmemişler. Eee bizim arkadaşın olduğu yere gelmemişler. Emniyet’e gelmişler fakat bu i..e (gözlüklü) girmiş hemen devreye.”

 

Malki dosyası yeniden açıldı

Üç yıl önce Bursa’da öldürülen Nesim Malki’nin cinayetiyle ilgili dosya, jandarmanın tozlu raflarından indirildi. Jandarma, o zaman elde edilen, ancak nedense üzerine gidilmeyen bir ayrıntı üzerinde duruyor. Malki’nin cesedi hastaneye götürülür götürülmez, eski polis şefi Yusuf İlhan bu olayı nasıl ve kimden duyup geldi?

BURSA’da 1 yıl önce müthiş bir planla öldürülen Musevi asıllı İşadamı Nesim Malki cinayetiyle ilgili dosya, son gelişmeler üzerine yeniden açıldı. Cinayette Alaattin Çakıcı ve Erol Evcil’in rolü araştırılırken, gözler o dönem Evcil’in yanında çalışan emekli polis şefi Yusuf İlhan ve 8 eski polise çevrildi. Yusuf İlhan’ın, cinayetten sonra Nesim Malki’nin cesedinin kaldırıldığı hastaneye, güvenlik güçlerinden önce nasıl ulaştığı araştırılıyor.

POLİS ORDUSU

Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Müdür Yardımcısı Yusuf İlhan 31 Aralık 1994 tarihinde emekli oldu ve hemen ‘Zeytin Kralı’ Erol Evcil’in yanında çalışmaya başladı. Eze Zeytincilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına getirilen İlhan, 1995 yılının ilk aylarında Bursa Emniyet Müdürlüğünde görevli 8 polisi istifa ettirip, polislikten aldıkları maaşın iki üç katı aylık ödeyerek yanına aldı. Polislerden 3’ü Erol Evcil’in yakın korumasında, 5’i ise şirketin diğer bölümlerinde görevlendirildi.

NASIL ÖĞRENDİ?

28 Kasım 1993 tarihinde, DYP Milletvekili ve işadamı Ali Osman Sönmez’le görüşmek üzere Bursa’ya giden Nesim Malki şoför Cengiz Üksel’in kullandığı Renault marka otomobille fabrikaya giderken, Çevre Yolundaki kırmızı ışıkta 3 kişinin saldırısına uğradı. Çapraz ateşe tutulan ve MKE yapımı 9 mm çapında 12 kurşunla ağır yaralanan Nesim Malki, yakındaki özel Vatan Hastanesi’ne kaldırılırken yolda yaşamını yitirdi.

Jandarma bölgesinde işlenen bu cinayetten hemen sonra Erol Evcil’in yanında çalışan eski polis şefi Yusuf İlhan, iddiaya göre hastaneye geldi. Malki’nin durumunu soran İlhan, saldırıyla ilgili neyin bilinip neyin bilinmediğini öğrenmeye çalıştı, daha sonra da hastaneden ayrıldı. O zaman Yusuf İlhan’ın olayı nasıl duyduğu ve jandarmadan önce hastaneye nasıl geldiğinin üzerinde durulmadı.       

SORUŞTURMA TIKANINCA

O dönemin Bursa Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Hüseyin Yılmaz’ın büyük çabalar sonucu belli bir noktaya getirdiği soruşturma, sonradan tıkanıp kaldığı için Yusuf İlhan olayı gündeme gelmedi. Nesim Malki cinayetinde Çakıcı- Evcil İkilisinin rol oynadığı iddiaları üzerine jandarma 3 yıldır kamuoyuna yansımayan Yusuf İlhan olayını yeniden araştırmaya başladı. Geçen yılbaşında Eze Zeytincilik AŞ. ‘deki görevinden ayrılan Yusuf İlhan’ın ifadesine başvurulacağı belirtildi.

ATAÇ’A DGM SORUŞTURMASI

MİT Avrupa Dairesi eski Başkanı Yavuz Ataç hakkında, Çakıcı’ya kırmızı pasaport ve “kaç” mesajı vermekten soruşturma açıldı. Bugüne kadar MİT üst yönetiminde görev almış bir görevli hakkında ilk kez yargılama yoluna gidiliyor.

Fotoğraf altı

Yavuz Ataç, hemen arkasında duran Alaattin Çakıcı’nın kız kardeşinin nikâh tanıklığını yapmıştı.

DEVLETİ sarsan, siyasi dengeleri altüst eden Alaattin Çakıcı skandalının kilit ismi

MİT eski Avrupa Daire Başkanı Yavuz Ataç hakkında “Çakıcı’ya kaç” demek kırmızı pasaport sağlamak ve çetelere yardım etmekten soruşturma açıldı. Soruşturma sonucunda Ataç, suçlu bulunursa TCK’nın 314‘üncü maddesine göre, “çete mensuplarına yardım etmek” suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Ataç hakkındaki soruşturma evrakının tamamı, İstanbul DGM 9 Savcılığının Alaattin Çakıcı hakkında yürüttüğü soruşturma ile birleştirildi. Böylece çok yakın arkadaş oldukları, her iki tarafın itirafları ile kesinleşen Çakıcı ve Ataç’ın birlikte soruşturulmaları ve ardından da birlikte yargılanmaları yolu açıldı.

MİT’TE İLK KEZ

Ataç hakkında açılan bu soruşturmanın bir ‘İlk’ özelliği de bulunuyor. Bugüne kadar bütün iddialara rağmen MİT’in üst yönetiminde görev almış bir görevli hakkında, böyle bir nedenden soruşturma ve yargılama yapılmamıştı. Savcılık MİT görevlisi Ataç’ın Alaattin Çakıcı ile yaptığı telefon görüşme­lerinin bant kayıtlarının gazete ve tele­vizyonlarda çarşaf çarşaf yayınlanmasını ’Suç duyurusu’ kabul etti. Savcının Ataç hakkındaki soruşturmada 30 Eylül 1998 tarihinde Cumhuriyet ve Posta gazetelerinde yayınlanan Çakıcı Ataç görüşmesi bant deşifrelerini temel aldığı öğrenildi. İstanbul DGM Savcılığı soruşturma çerçevesinde Ataç hakkındaki iddia ve deliller üzerinden ifadesine başvuracak Ardından, TCK1 314’e göre iddianame hazırlanacak ve DGM’de yargılanarak cezalandırılması istenecek.

ATAÇ’I YAKAN İLİŞKİLER

Ataç’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 314. maddesine göre yargılanması yolunu açacak soruşturmaya neden olan iddialar ana başlıklarıyla şöyle:

-Pekin Büyükelçisi Güvenlik Ataşesi iken Alaattin Çakıcı’ya kırmızı pasaport sağlamak.

-Alaattin Çakıcı’nın yakalanması için hazırlanan operasyonları haber vererek ‘Kaç’ diye uyarmak.

-Çakıcı’nın İnterpol Kırmızı Bülteni ile arandığını bilmesine rağmen, onu koruyup kollamak. Çakıcı’nın ve kendi menfaatlerini devletin menfaatlerinin üstüne çıkarmak.

BİTTİ

***************************

**************************

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir