Dünyaya “Ölüm Makinesi”satan HERSTAL köyünde.
Röportaj: Muammer ELVEREN
1 Şubat 1980-
- Belçika’da ünlü Browning silahlarının imal edildiği 4 bin kişilik küçük Herstal köyünde en gözde işçiler TÜRKLER…
- Adı, yapıldığı ülkeden daha ünlü olan BROWNİNG marka silahların imalinde Türk işçileri başrolü oynuyor…
- Browning fabrikalarının Müdürü M.Lucien “Türklerin silaha olan aşkı onları bu iş kolunda bir numara yapıyor’ ’dedi.
GÜNAYDIN muhabiri Muammer ELVEREN dünyaya silah satan köye girdi ve sizler için bu ilginç yazı dizisini hazırladı…
AKREP: Türkiye’de özellikle anarşistlerin kullandığı “Akrep” adı verilen 9 mm lik Parabellum marka otomatik tabanca Herstal köyündeki Browning fabrikalarında imal ediliyor ve bütün dünyaya buradan dağıtılıyor.
Pazar günü başlıyoruz
2 Şubat 1980
Bu silahta Türk işçisinin emeği büyük…
Afrika ülkelerinde vuruşan kiralık bir asker… Elinde Herstal köyünde yapılan M 12S FN Beretta 9mm. Parabellum marka otomatik silah var. Bu, dünyanın en gelişmiş yakın muharebe silâhında Belçika’daki Türk işçilerinin emeği büyük.
GÜNAYDIN dünyaya “Ölüm Makinesi” satan HERSTAL köyünde
Belçika’da ünlü Browning silahlarının imal edildiği 4 bin kişilik küçük Herstal köyünde en gözde işçiler TÜRKLER…
Adı, yapıldığı ülkeden daha ünlü olan BROWNİNG marka silahların imalinde Türk işçileri başrolü oynuyor…
Browning fabrikalarının Müdürü M.Lucien “Türklerin silaha olan aşkı onları bu iş kolunda bir numara yapıyor” dedi.
GÜNAYDIN muhabiri Muammer ELVEREN dünyaya silah satan köye girdi ve sizler için bu ilginç yazı dizisini hazırladı
YARIN BAŞLIYORUZ
3 Şubat 1980
Türk işçisinin emeği olan başka bir silah
Belçika’nın Herstal Köyü’nde imal edilen 5,56 mm çapındaki MİNİMİ adlıhafif makineli tüfek 105 santimetre boyunda ve 6,5 kilo ağırlığındadır. Dakikada bin mermi atabilen MİNİMİ’nin etkili atış mesafesi bin 500 metredir. MİNİMİ bin 100 metreden bir Amerikan askeri mihverini delebilmektedir.
GÜNAYDIN dünyaya “Ölüm Makinesi” satan HERSTAL köyünde
Belçika’da ünlü Browning silâhlarının imal edildiği 4 bin kişilik küçük Herstal köyünde en gözde işçiler TÜRKLER…
Adı yapıldığı ülkeden daha ünlü olan BROWNİNG marka silahların imalinde Türk işçileri başrolü oynuyor.
Browning fabrikalarının Müdürü M.Lucien “Türklerin silaha olan aşkı onları bu iş kolunda bir numara yapıyor” dedi.
GÜNAYDIN muhabiri Muammer ELVEREN dünyaya silah satan köye girdi ve sizler için bu ilginç yazı dizisini hazırladı.
Bugün 2.ci sayfamızda başladık.
İşte ünlü Browning silâhlarında bulunan amblem
Fabrikanın genel görünüşü…
Belçika’nın ünlü silah yapım köyü Herstal’ın uçaktan görünüşü. Her geçen gün biraz daha büyüyen Herstal fabrikası silah yanında modern jet savaş uçaklarına motor da yapıyor…
Yıl 1980… Bütün dünyanın yer yer savaş koktuğu ve insanlığa üçüncü dünya savaşı başladı başlayacak dedirten yıl…
İnsanlık bu aşamada birbirine üstünlüğünü kanıtlamakla meşgul, dünya nüfusu çoğalıyor, tüketim maddeleri azalıyor, dünyanın dengesi iki büyük etkene bağlı ‘Petrol ve Silah’.
Dünya, çok tehlikeli ve çok gerekli bu iki şey yüzünden bloklara bölünmüş, insanlık iki büyük devlete sanki isyan edercesine başkaldırıyor. Az gelişmiş Ülkeler fakirlikten, açlıktan, sefaletten kamplara bölünüyor ve hiç bir yasak tanımadan bu oluşumdan sıyrılmaya çalışıyor.
Öğrenci hareketleri, din kavgaları, anarşik olaylar, toprak kavgaları ve bağımsızlık savaşları hep bu az gelişmiş ülkelerde çıkmakta, gelişmiş ülkeler içinse, bu bulunmaz fırsat. Bu dönemde kanuni ve kanunsuz yollardan bu hareketleri körüklemekte bunun amacı ise silah ticareti.
-Silah ticareti son yılların en büyük ticaretidir.
-Silah imalatı son yılların en önem taşıyan sanatıdır.
-Silah fabrikaları son yıllarda devletlerin en önemli gereksinimidir.
1889’dan beri bütün dünyaya silah satan küçük bir köydeki HERSTAL F.N.BROWNİNG silah fabrikasını tanıyacağız.
Uçak motora da yapılıyor
HERSTAL Köyü, Belçika’nın Almanya hududundaki Liege şehrine bağlı, Avrupa’nın ve Belçika’nın en büyük silah fabrikası. F.N.” Browning ‘in olduğu yerdir. Türklerin Osmanlı devrinden beri tanıdığı bir silah burada yapılmaktadır.
Fabrikanın girişi
FN Browning silah fabrikaları genel girişinin gece görünüşü…
Fabrika, çok sıkı güvenlik önlemleri altında korunuyor. Fabrika çok sıkı güvenlik önlemleri altında korunuyor, yabancı alınmıyor.
Belçika Browning daha sonraları büyük aşamalar geçiren silah fabrikası uçak motorları yapımına varıncaya kadar çalışmalarını sürdürmüştür. Herstal, Belçika’nın başkenti Brüksel’e 100 kilometre uzaklıktadır. Halkın çoğu silah fabrikasında çalışmaktadır. Büyük güvenlik önlemleri alınmıştır bu fabrikada. Almanya’nın Achen hududu bitişiğinde olan bu köyün halkının büyük kısmi Fransızca, çok az bir kısmı ise Almanca ve Flamanca konuşmaktadır. Köyde kime sorarsanız, yedisinden yetmişine kadar herkes silah fabrikasını gözü kapalı tarif eder. Silah fabrikasında 20 Türk işçi si çalışmaktadır. Ayrıca İspanyol ve İtalyan işçileri çoğunluktadır. Yöneticiler en çok bu Akdeniz ülkelerinin insanlarını tutmaktadırlar. Nedenini ise şöyle açıklıyorlar: “Silahı çok sev dikleri için olacak sanki kendilerine yapıyorlarmış gibi iş olarak değil de merak ve titizlikle çalışıyorlar. Bitince de zevkle seyrediyorlar “Fabrikanın ana bölümleri tüm silahlar için mermi yapılan bölüm, tabancadan ağır makineli tüfeğe kadar çeliğin işlendiği bölüm, bütün ufak parçaların montaj bölümü, kabza ve dipçiklerin yapıldığı bölüm, kalite kontrol ve silahları deneme bölümleridir. Üç kilometre ileride ise her türlü savaş ve sivil uçakların motorlarının yapıldığı bölüm vardır. Bu dizimizde silahların ham çelikten son şekline kadar nasıl yapıldığını izleyeceğiz.
Browning’in mucidi
Browning marka otomatik silahların mucidi John Browning’in anısına saygı için fabrika girişine konulan ünlü mucidin kabartma panosu.…
Browning silah fabrikasının en gözde işçileri Türkler
Savaş hali ile askeri yönetim olan ülkelere ve Yugoslavya dışında komünist bloka silah satmayan
Belçika hükumeti Yunanistan’daki askeri yönetim sırasında bu ülkeye de silah vermekten kaçınmıştı
1889’da Belçika hükümeti Liege’de serbest silah yapan ustaları toplayıp 150 bin tüfek yapmalarını istemesi üzerine bütün silah yapımcıları birleşerek Liege’nin dört kilometre uzağındaki Herstal köyünde F.N. (Fabrique National -Milli Fabrika) adı altında özel bir şirket halindeki şimdi Avrupa’nm en büyük silah fabrikasını kurdular.
1897’ye kadar tüfek ve bisiklet üretimi yapan bu fabrikanın Ticaret Müdürü aynı yılda Amerika’ya yeni bisiklet modelleri araştırmaya gidince John Browning adlı bir silah yapımcısıyla tanıştı. Daha önce silahlar üzerinde uzun araştırmalar yapan Browning bir gün atışları seyrederken namludan çıkan gazın otları savurduğumu ve kaybolduğunu gördü. O gazın kullanılması gereken bir enerji olduğunu düşünen Browning birinci kurşunun arkasından ikinci kurşunun da aynı gazla kullanılabileceğini fark etti ve 1890’da ilk Browning yarı otomatik makineli tüfeği buldu. Daha sonra fabrika bu usta ile kontrat imzalayarak F.N. Browning adlı otomatik tabancanın imalatını gerçekleştirdi. 1899’da fabrika araba ve motosiklet imalatı da yapıyordu. Kısa bir zaman sonra fazla masraflı olduğu gerekçesiyle bu imalata son verdi.
Veliahtı öldüren silah
İlk Browning otomatik tabancalar 1900 yıllarında piyasaya sürüldü ve büyük ilgi ile karşılandı. Önceleri bu tabancalar gangsterlerin işine çok yaradı. Birinci Dünya Savaşının çıkmasına neden olan Avusturya Veliahtı’nın öldürülme olayı da bu tabancalardan biriyle gerçekleştirildi. 1945 yıllarında Amerika Avrupa’da bulunan askerlerinin silahlarının tamirini F.N.Browning’e verdi. Bir yıl sonra iki milyon yüz bin silahtan fazlası tamir edildi. 1950’de fabrika uçaklar için Turbo motorlarının imalatına başladı. Aynı yıllarda seksen ülkeye satılmak üzere hafif makineli otomatik tüfek yapıldı. Alıcı ülkeler bu silahtan memnun kaldılar.
İlginç konulardan bazıları
-F.N. Browning silah fabrikalarında Türk kadın işçileri çalışıyor,
-Browning silah fabrikasının Türkiye’de sahte mümessiller var.
-Savaş hali ile askeri idare olan ülkelere silah satışı yapılmıyor.
-Türk polisinin kullandığı tabancalarda Türk kadın işçisinin emeği var.
-Belçika Hükümeti Yunanistan’a silah satmak istemedi.
-Ünlü Browning fabrikası, silah dışında dünyaca tanınmış uçakların motorlarını da yapıyor.
-Tenis şampiyonlarının bir kısmı Browning fabrikasının yaptığı raketleri kullanıyor.
Silahların kabzalarında kullanılan ceviz ağacı Türkiye’den geliyor.
Erkekler kalite kontrolünde neden kadınlar kadar başarılı olamıyorlar?
1957 yılında 7,62 mm çapında hafif makineli tüfeği NATO tarafından tanındı ve kabul edildi. 1973’de fabrika çalışmalarını daha verimli hale getirmek için her imalatı ayrı ayrı planlanıyordu. Bu da fabrikanın daha değişik çeşitli alanlardaki imalatım kolaylaştırıyordu
Amerika’da
F.N. Browning 1975 yıllarında yüzyılın en önemli kontratını imzaladı. Pratt-Whitney Uçak Fabrikaları ile F.100 motorlarını F.16 avcı savaş uçakları için yapmaya başladı ve motorlar için deneme bölümleri kurdu. Aynı zamanda sekiz yüz kişilik bir teknik okul bu motorlar üzerin de eğitim için açıldı. Bunun için tamamen ayrı bir fabrika kuruldu. Aynı yıllarda Amerika MAG hafif makineli tüfek sipariş ediyordu. F.N. Browning bu arada Amerika’daki Browning fabrikasını da satın aldı ve Brezilya’da bir fabrika daha kurdu. Bunun yanında fabrika tenis için raket yapımı, örgü makineleri, golf aletleri dallarında da başarılarını sürdürüyordu.
Türkiye’deki mümessiller
F.N. Browning silah fabrikası hangi devletten gelirse gelsin az gelişmiş ve çok gelişmiş ülke olsun savaş hali olmamak kaydıyla bir silah siparişi verildi mi yerine getiriyor. Ancak Belçika hükümetinin bu konuda bilgisi ve Milli Savunma Bakanlığının izni gerekli. Fabrika aldığı her sipariş için Milli Savunma Bakanlığı’nın iznini almak zorunluğundadır. Hemen hemen her ülkede mümessilleri vardır. Türkiye’de de İnge adlı bir şirket fabrikanın mümessilliğini yürütmektedir. Yöneticiler bu konuyla ilgili olarak şöyle konuştular? “Türkiye’yi ziyaretimizde Türk Milli Savunma Bakanıyla görüşürken bir Türk şirketinin mümessilimiz olduğunu söyledik. Bakan bir hayli şaşırarak kendilerine bu konuda beş şirketin FN’nin mümessilleriyiz diye müracaat ettiğini belirtti ve demek ki yalancı mümessiller de türedi. Bundan böyle biz de bunu bilerek hareket ederiz.”
Lisans verilmedi
Savaş hali ile askeri idare olan ülkelere ve Komünist Blok’a (Yugoslavya hariç) satış yapılmamaktadır. Yunanistan askeri idare zamanında fabrikaya oldukça yüklü bir sipariş vermişti. Fakat Belçika hükümeti askeri idarenin demokratik olmadığı gerekçesiyle bu isteğinin olanaksız olduğunu bildirerek lisans vermedi. Bunun üzerine işçi sendikaları toplandı ve konuya ilişkin olarak hükümete şikâyette bulundu. Gerekçe olarak işçilerin işsiz kalması gösterildi. Bu konuda şiddetli bir direniş başlaması üzerine Belçika hükümeti işsiz sayısının çokluğunu göz önüne alarak bu siparişin yerine getirilmesini kabul etti. Yöneticiler, fabrikanın ticaret amacıyla kurulduğunu ve devletlerdeki politikalarla idarelerin kendilerini ilgilendirmediğini, fakat hükümete olan saygıdan dolayı bu tekliflerini kabul etmiş bulunduklarını ama işçi sendikalarının da haklı olduğunu söyleyerek şöyle devam ettiler: “Bu sipariş çok büyüktü ve birçok işçi bundan yararlanacaktı. Herhalde hükümet de bunu göz önüne alarak sonradan bu izni verdi.”
Türk işçileri
Fabrikanın ismi Fabrique National (Milli Fabrika) olduğundan bütün dünyada bunun bir devlet sektörü olduğu kanısı vardır. Ancak fabrika bir anonim şirkettir. Kurulduğu zamanlarda Belçika’nın tek silah üreten fabrikası olması nedeniyle Milli Fabrika ismi verilmesi uygun görülmüş daha sonraları da bu isimle tanındığından değiştirilmemiştir.
Dokuz yüz işçi
Fabrika satışlarının yüzde 25’i gelişmiş ülkelere yapılır. Fabrikanın ihracatı, ithalatından dört kat fazladır. Aldıkları ham maddenin yarısından fazlası Belçika’dan temin edilir. Bundan ötürü Belçika’da yalnız bu fabrikadan yirmi bin kişi iyi şartlarla geçimini temin etmektedir. F.N. Browning’de dokuz bin üç yüz kişi çalışmaktadır. İşçilerin üçte birini kadınlar oluşturmaktadır. İki yüz bilgin araştırma laboratuvarlarında çalışmaktadır. 1889 da kurulan bu fabrikanın sermayesi 1 milyar 752 Milyon Franktır. Fabrikanın en gizli yerlerini bana gezdiren ve bilgi veren Müdür M.Lucien en gözde işçilerin Türkler olduğunu söyledi ve konuşmasını şöyle sürdürdü “Türkiye’yi özellikle Karadeniz bölgesini gezdim. Türklerin silaha olan aşkı onları bu iş kolunda bir numara yapıyor.
Fabrikanın albümünden alınan birkaç eski anı
Dünyanın büyük bölümüne silah satan, silahın yanında jet uçaklarının motorundan tenis raketine kadar birçok mal üreten F.N. Browning fabrikasının 1900 yıllarındaki iç görünüşü. (Üstte). Fabrikanın o zamanki kapısı (Sol üstte) şimdi bir müze şeklinde saklanıyor. Browning fabrikası ilk yıllarda motosiklet ve otomobil de yapıyordu. Alt sağda motosikletler 1930 Liege fuarında ve soldaki fotoğrafta ise 1908 model 1400 cc’lik Voiture FN marka otomobil.
Nato’nun kabul ettiği ilk makinalı tüfek
Yakın dövüş silahı olarak yapılan “Lar Para” tipi makinalı tüfekler zırhlı ve motorize birlikler tarafından kullanılıyor. Basit bir mekanizmaya sahip kullanılması kolay olan bu silahlar 300 metre menzilli ve 3.75 kilo ağırlığındadır.
Son yıllarda en rağbette olan silah:
‘Akrep’ adı ile tanınan bu silah İtalyan Beretta ve Alman Parabellum silahlarının en iyi yanlarının alınıp yeni bir model şeklinde Belçika’nın Browning fabrikalarında üretildi. 9 milimetrelik bu hafif makinalı tüfek 3 kilo 200 gram ağırlığındadır.
Browning 9 milimetre Tabanca
F.N Browning 140.D.A serisinden otomatik tabanca 9 milimetrelik olduğu gibi 7.65 milimetrelikte imal edilebiliyor.
YARIN: Browning fabrikasının mermi bölümü
Günaydın Dünya’ya “Ölüm makinesi” satan köye girdi
F.N. Browning fabrikasının mermi bölümünde çalışan iki Türk, ustabaşının en sevdiği işçilerin başında geliyor
Günde bir milyon kişiyi öldürecek mermi yapılıyor.
Çeşitli çaptaki bir milyon mermi aynı günde kontrolden geçiriliyor
Herstal küçük bir köy. Caddeden geçen birine yolu sordum ve onun tarifi üzerine fabrikayı buldum. Kapıya gelince emniyet görevlileri tarafından durduruldum. Hüviyet sordular. Fabrikaya girmemi temin edecek izin mektubunu gösterdim. Hemen telefon edildi. Ve fabrikanın dış ilişkileri ile ilgili müdürü Lucien Farnir adlı bir görevli beni içeri aldı. Fabrika çok büyük bir alanda 124 hektar üzerine kurulmuştu. Her tarafı duvarlarla çevrili çok sıkı kontrol altında tutuluyordu. Kendimi adeta bir kalede zannediyordum. Daha sonra Basın ve Halkla
İlişkiler Sorumlusu Pierre Stievenard ve sekreteri geldiler. Beraberce fabrikanın sinema salonuna gittik. Brüksel’den geldiğim için on beş dakika gecikmiştim. Burada fabrikayı tanıtan bir film izledik. Bu film fabrikayı gezerken ana hatları hakkında fikir sahibi olabilmem içindi.
Çalışanların çoğu kadın
Önce fotoğraf çekmem için izin alındı. Fakat özellikle uçak motorlarının yapıldığı bölüme makinesiz girecektim. Silahlar bölümünü Müdür Lucien Famir ile gezecektim, ilk olarak mermi kovanları ve çekirdeklerinin yapıldığı bölüme girdik. Çalışanların çoğunluğunu kadınlar teşkil ediyordu. Salonun ilk bölümünde kovanlar yapılıyor, fakat bütün çaplardaki silahlar için 6.35’den 40 mm.ye kadar mermi kovam ayrı ayrı makinelerde imal ediliyordu.
Titiz çalışma
Kurşun yapılan bölüm biraz daha ilerde idi. Bu kurşunların etrafına geçen kısımda yapıldıktan sonra aynı makinelerde üç parça birleştiriliyor ve mermi son halini alıyordu. Bu bölümde günde bir milyon mermi imal ediliyordu. Ayrıca bütün bu parçalar salonun başka bir bölümünde otomatik makinelerle de yapılıyor ve bu makineler bir merkezden kontrol ediliyordu. Teker teker her kovanın kurşuna uygunluğunu kontrol edebilen bu otomatik makineler normal makinelerin iki katı iş çıkartıyordu.
İki de Türk işçisi
Günde bir milyon kurşun kalite, boy, genişlik ve ağırlık kontrolünden teker teker geçiyordu. İşçilere sorduğumda bu işi zevkle yaptıklarını herkese yasak olan bu mamullerle akşama kadar bir nevi oyun oynadıklarım söylediler. Daha sonra bana her çeşit kovandan ve kurşundan yapılmamış halde birer adet veriyorlardı. Mermi bölümünde iki Türk işçisi çalışıyordu. Fakat mesaileri olmadığı için orada değillerdi. Ustabaşı Türk işçilerinin işi severek yaptıklarını söylemekten kendini alamıyordu. Salonun her tarafı savaşa hazırlık yapılıyormuş gibi sandıklar dolusu mermilerle doluydu.
Browning bir top fabrikatörünün oğluydu
Browning silahlarına adını veren ve otomatik tabancayı bulan John Moses Brovning 1855 yılında Amerika’nın Utah eyaletinde doğdu. Bir top fabrikatörünün oğluydu. 1879’da namlu dibinden dolan bir tüfek, sonra kendi adını taşıyan 7.65 milimetrelik otomatik tabancayı buldu. 1897’de bu buluşunu Belçika Herstal Fabrikalarına satan J.M.Brovvning 1926’da Brüksel’de öldü.
. . . Foto altları
Yunanistan’ın istediği silah
F.N. Browning Silah Fabrikaları tarafından üretilen 12.7 milimetre çapındaki hafif makineli tüfek Yunanistan’ın askeri yönetimi sırasında satın alınmak istenmişti. Ancak Belçika hükümetinin askeri yönetim altında ve savaş halindeki ülkelere silah satmama prensibi ile istek önce kabul edilmemiş, daha sonra sendikaların baskısı ile silah satılmıştı. Fotoğrafta çeşitli görüntüleri ile F.N Browning 50 makineli tüfeği görülüyor.
12.7 milimetre çapında F.N Browning makineli tüfek
FN BROVVNİNG hafif makineli tüfek kara ve deniz kuvvetlerinde kullanılabilmektedir. Uçaksavar silahı olarak ideal sayılan makineli tüfek 38.15 kilodur. 165 santimetre uzunluğundadır ve 8765 metre uzaklığındaki hedefi vurabilecek kapasitededir. Kesin etkili olduğu saha 1500 rot.
Her biri bir insanı öldürmek için
Tabancadan top mermisine kadar!
Belçika’daki Herstal silah fabrikalarının mermi bölümünde akıl almaz bir çalışma temposu var. Günde bir milyon çeşitli çapta mermi yapan bölüm savaş hazırlığı içindeki bir birliği andırıyor. Atölyelerin her yanı sandık içinde mermilerle dolu. Mermilerin kalite kontrolüne son derece önem veriliyor. (Üstte) Yanda ise mermi kovanlarını inceleyen bir uzman görülüyor
YARIN: Türk polisine yapılan tabancalarda Türk kadınları çalışıyor
Türk polisine yapılan silahlarda Türk kadın işçisinin emeği var.
Aydınlı Suzan ile Giresunlu Gülaçtı silah yapımından sıkılmadıklarını, iyi para kazandıklarını söylediler!
Mermi salonunu gezdikten sonra silahlar bölümüne geldik. Beni gezdiren Müdür Lucien çok konuşkan bir adamdı. Turistik geziye çıktığı Türkiye’de bir gece Karadeniz Ereğİisi’nde askerler tarafından yakalandığını ve İngilizce, Fransızca ile Almanca dillerinden herhangi birini bilmedikleri için onlarla anlaşamadığından onu casus sandıklarını anlatıyor. Daha sonra komutanla görüşünce durum anlaşılıyor ve o gece onu misafir ediyorlar. “Hayatımda o geceki olayı ve Türk misafirperverliğini unutamam” diyordu.
Giresun’dan 8 yıl önce kalkıp Belçika’ya gelen ve bu süreden beri Herstal silah fabrikalarında çalışan Gülaçtı Bayram (30) işinden çok memnun “Her ne kadar ölüm saçan makineleri yapan bir fabrikada çalışıyorsam da emeğimizin karşılığını almak ve Türk polisinin kullandığı silahta da emek sahibi olmak iyi şey” diyor.
Her çeşit silah
Silahların imal edildiği bölümün başında tabancalar yapılıyor, ileriye gidildikçe silahların ebadı büyüyordu. Burası fabrikanın en büyük salonuydu. Her çeşit silah burada imal ediliyordu. Tabancalar ebatları büyüklüğünde ham çelikten kesiliyor, kaba yerleri oyuluyordu. Bu salonda çalışanların hemen hemen hepsi kadın işçilerden oluşuyordu. Türkiye Emniyet Genel Müdürlüğünün siparişi olan tabancalar da bu bölümde yapılıyordu. Silah salonunda da Türkler çalışıyordu. Bunlardan ikisi Türk polisine yapılan tabancaların törpüleme ve yağlamasını yapan makinelerde çalışıyorlardı. Tabancalar kaba çelik olarak oyulduktan sonra modeline göre makineler de otomatik olarak törpüleniyor sonra çeliğe su veriliyor ve yağlanıyordu
Aydınlı Suzan
Törpüleme işinde çalışan ilk Türk kadınıyla konuştuğumda adının Suzan Boran olduğunu söyleyerek, şöyle devam ediyordu: “On senedir bu fabrikada çalışıyorum Aydın’lıyım. Evliyim. Üç çocuğum var. Ayda elime net yirmi üç bin Frank geçiyor. Kocam da burada çalışıyor. Fakat bugün rahatsız olduğu için sigortadan istirahatli. Ustabaşı bizleri çok sevdiğini söylüyor. Ben de işimden çok memnunum ve merakla zevk duyarak yapıyorum” diyordu. “Bu yaptığın tabancaların Türk polisine yapıldığını biliyor musun?” diye sordum. Bilmediğini, çünkü bu haldeyken üstünde hiç bir yazı olmadığım ve son bölümde çalışanların bilebileceklerini söyledi.
Foto altları:
Giresunlu Gülaçtı
Biraz daha ilerledik. Tabancaları yağlayan makinelerde başka bir Türk kızı çalışıyordu. Giresunlu, bekâr ve adının Gülaçtı Bayram olduğunu söyleyen genç kız sekiz yıldır çalıştığını ve yirmi bin Belçika Frankı aldığını söyledi. Fakat bu işçimiz çalıştığı tabancaların Türkiye için yapıldığını başka departmandaki arkadaşından duyduğunu söylüyordu. Karadenizli olduğundan silaha yabancı olmadığını bu işi yapmaktan sıkılmadığını sözlerine ekliyordu. Salonun son bölümüne doğru gidildikçe makineli tüfeklerin büyük parçalarını imal eden makineler yer alıyordu.
Aydınlı Suzan 10 yıldır silah fabrikasında
Kocası ile birlikte 10 yıldan beri Herstal Silah Fabrikası’nda çalışan Aydınlı Suzan Boran’da işinden memnun. “Kısa süre içinde para biriktirdik. Memleketten bir ev aldık. Silah fabrikasında çalışmak bizi hiç etkilemiyor. Burada bir süre daha çalıştıktan sonra vatanımıza dönmeyi düşünüyoruz” şeklinde konuştu
Bu silahta da Türk işçisinin emeği büyük
Dünyanın çeşitli yerlerinde savaşlarda kullanılan Belçika yapımı makinalı tüfeğin iki değişik görünüşü. Herstal köyündeki silah fabrikalarında çalışan Türk işçisinin de büyük emeği olan
5.56 milimetre çapındaki MİNİMİ adlı bu silah 105 santimetre boyunda ve 6.5 kilo ağırlığındadır. Etkili atış mesafesi 1.500 metredir. 1.100 metreden bir Amerikan askeri miğferi delebilmekte.
J.M.Browning’in yaptığı ilk otomatik tabanca
Browning otomatik tabancalarının mucidi J.M. Browning’in 1897 yılında yaptığı “1900” modeli ilk otomatik tabancası görülüyor (Üstte). Silahtan çıkan yanmış gazın tepkisini görüp otomatik tabancayı geliştiren Browning’in babası da fabrikatördü.. Yanda ise Browning’in
Amerika’daki ilk atölyesi ve çalışan işçiler…
YARIN
Teknik kontrolü kadın uzmanlar yapıyor…
. . .
Erkeklere oranla daha dikkatli diye Silahların teknik kontrolü kadın uzmanlara yaptırılıyor.
Browning fabrikasında günde 1500 makineli tüfek 700 savaş tipi tüfek, 450 tabanca ve 80 değişik model silah ve bir milyon da mermi yapılıyor.
Silah bölümünde değişik çapta ve e- batta tek tek atan, yan otomatik ile tam otomatik her türlü silah yapılıyordu. Tabanca ve makineli tüfek en fazla imal edilen mamullerdi. Makineli tüfekler de tabancalar gibi parça parça işleniyor, ondan sonraki çalışmalar makine ile ve elle son buluyor. F.N. Browning’de 9500 ayrı ebattaki büyüklü küçüklü makineler günde 1500 hafif ve ağır tip olmak üzere çeşitli makineli tüfek imalatında kullanılıyor. Aynı bölümde günde 700 savaş tipi tüfek dört yüz elli tabanca ve 80 değişik model sipariş üzerine yapılıyor.
Kadınlar daha dikkatli
Tabancalar parçaları birleştirilmeden evvel çok iyi eğitilmiş erkek ustalar tarafından mengenelere sıkıştırılıp elle son rötuşları yapılıyor, bu tabancaların boyanmadan önce son hali olduğundan hiç bir pürüz ve eşlerinde bir ayrıcalık olmaması önem taşıyor. Bu bölümde çalışanlar en dikkatli olması gerekenlerdir. Ufak bir çapak parçaların tam oturmasını engelleyebilir yani makine gücünün geçerli olmadığı tek bölüm burası. Biraz ötede kadınlar tabancaların kalite ve teknik ile parça uyum kontrolünü yapıyor. Bu bölümde hiç erkek işçi çalışmıyor. Nedenini sorduğumda, bu bölümün sorumlusu kadınların bu konuda erkeklerden daha dikkatli ve hassas çalıştıklarını bir ara erkeklerin denendiğini fakat kadınlar kadar başarılı olamadıklarını söyledi.
Deneme bölümü
Teknik kalite kontrolü yapan bir kadına yaklaştım ve sordum “Bu işi nasıl öğrendiniz? Oldukça dikkat isteyen ve sorumluluğu olan bir iş, hiç hata yaptığınız oluyor mu?” Kadın şöyle cevap verdi ‘Gerçekten tabanca bölümünün sorumluluğu en fazla olan işi bizim yaptığımız iş. Şimdiye kadar hatalı bir kontrol yaptığımı hatırlamıyorum. Öbür hanım arkadaşlarım da öyle. Zaten fabrikanın özel olarak bu dalda eğitim yaptırdığı bir okulu var. Hepimiz oradan mezun olduk. Okulda binlerce defa aynı şeyi yaptık. Elimiz ve gözümüz öyle alışkanlık kazanmış ki normal bir iş gibi hata yapmadan seri halde yapabiliyoruz. Daha ilerde aynı salonda tabancaların montajı yapılıyor. Elle yapılanları olduğu gibi makineler aracılığıyla otomatik olarak on dört saniyede beş değişik parça toplanıyor. Fakat makinelerin elle yapılan montajdan daha seri imalât yaptığını söyleyen ilgililer çoğunlukla özel siparişlerin elle yapıldığını ifade ettiler. Bu bölümden sonra tabancalar ve makineli tüfekler ile savaş için yapılan tüfekler deneme bölümüne gönderiliyor. Bu bölüm çok sıkı kontrol altında, çünkü burada sabahtan akşama kadar devamlı her türlü silahla atış yapılıyor ve bu silahların ısınması şişmesi, tıkanıklık yapıp yapmadığı ile mermilerin kontrolü yapılıyor.
Avrupa’nın birçok ülkesinden işçi var
Belçika’nın Herstal Silah Fabrikası’ndaki Türk işçilerinin yanında Yunanistan, Yugoslavya, İspanya ve İtalya’dan gelen birçok işçi çalışıyor. İş koşullarının ağır olmasına karşın işçilere verilen ücretin tatminkâr olması isteği daha çok artırıyor.
Çok daha titiz ve dikkatli
Browning fabrikasında günde 1500 makineli tüfek 700 savaş tipi tüfek, 450 tabanca ve 80 değişik model silah ve bir milyon da mermi yapılıyor. Bir yönden “ölüm Fabrikası” niteliğine sahip F.N.Browning Fabrikası’ndaki işçilerin büyük bölümü kadın. Fabrikanın yaptığı bir incelemeye göre kadınlar erkeklere oranla daha dikkatli çalışıyorlar. Uzmanların çoğu da kadınlardan seçiliyor.
NATO’nün kullandığı makineli tüfek
Birçok dünya ülkesine silah yapıp satan Belçika’nın bundan çok önemli bir kazancı var. Savaş hali, askeri yönetim olan ve Yugoslavya dışında Doğu Bloku ülkeleri hariç her ülkeye silah satan Belçika’nın NATO için hazırladığı 7.62 milimetre çapındaki makineli tüfek görülüyor. Çok amaçlı olarak hazırlanan silahın boyu 1 metre 26 santim ağırlığı ayakları ile birlikte 11 kilo atış hızı dakikada 600ile bin arasında ayarlanabiliyor.
5.ci bölüm
Fotoğraf çekmeye kalkınca silah bölümü sorumlusu şiddetle karşı çıktı ve nedenini şöyle açıkladı:
Hatıra resmi çeken Japonlar silahların aynısını Japonya’da yaptılar.
Yılda 9 milyon değişik ebatta mermi harcanan deneme bolümü bir savaş alanı gibiydi
Fabrikanın silahlar bölümünü gezerken imal edilen silahlarla ilgili bilgi alıyor ve resmini çekmek istediğim silahlar için o bölümün sorumlusunu görmem gerekiyordu. Makineli tüfek bölümünde ustabaşını bir iki kez aradım. Ortalarda yoktu. Hafif makineli bir tüfeğin elle montajı yapılırken fotoğraflamak istiyordum. Tam ben fotoğraf makinesinin deklanşörüne basacakken kolumu biri tuttu. Şaşırmıştım. Fabrikada ilk defa bir tepki ile karşılaşıyordum. Adam oldukça sinirliydi. Tabii bana çekmeyin demekten başka bir şey söyleyemedi.
Fakat beni gezdiren görevli arkadaşa çatıyordu. Ve şöyle söylüyordu “Halen bizimkilerin aklı başına gelmedi mi? Daha geçenlerde gene uyardım. Benim bölümümde kimseye resim çekme izni vermesinler diye”. Meğer adam bütün silah bölümünün sorumlusu imiş ve çok yakın bir geçmişte Japonya’dan ziyaretçiler gelmiş. Silahların detaylı her türlü resmini çektikten sonra aynısını ayrı bir isimle yapmışlar. Bunu da yine kendisi bir Japonya gezisinde hayretler içinde görmüştü.
Atış bölümündeyiz
Bu olaydan sonra namluların yapıldığı bölüme geçtik. Boruya benzer çelikten parçaları dörde bölüyorlar ve makineli tüfek ile tabancaların namluları böyle meydana geliyordu. Önce yiv-set’ler işleniyor son bir torna tesviyeden sonra su veriliyor ve uzun süre yağda bekletiliyordu. Orayı da geçtikten sonra bütün silahların atış denemesi yapılan bölüme yöneldim. Çok sıkı kontrol altodaydı. Bu bölümde, çalışanlar sabah mesaiye başlarken atışa başlıyorlar, akşama kadar aynı işlemi devam ettiriyorlar.
Görevleri ateş etmek
Tabancaların denendiği bölüme geçtim. Bölümün sorumlusu şarjörleri doldurup devamlı atış yapan elemanlarına komut veriyordu. Bu atıcıların kulaklarında gürültüyü duymamaları için bir kulaklık gözlerinde hedefleri seçmek için sağ camında tek bir delik olan siyah bir gözlük vardı. Sorumlu atış yapılacağı vakit sırayla bunlara elle dokunuyordu. Daha sonra sonucu televizyondan izliyordu. Bizi görünce atışı kestirdi. Yan tarafta da makineli tüfekler ateş kusuyordu. Onların başında durana elle işaret etti ve onlara da ateşi kestirdi.
Savaş alanı gibi
Refakatçim gazeteci olduğumu söyleyince, çalışmaları hakkında şunları aktardı “Burası, her gün savaş alanı gibidir. Burada hem mermi kontrolü hem de silahların seriliği, şişmesi, teklemesi ve ısınma zamanı kontrol edilir. Çalışanların hepsi aynı zamanda silahtan çok iyi anlayan ustalardır. Her tabanca ve makineli tüfek tek tek deneniyor. Fabrikada mermilerin silahlarla birleştiği tek bölüm burasıdır. Çok dikkatli olmak gerekiyor. Yılda dokuz milyon değişik ebatta mermi harcıyoruz. Şimdiye kadar yirmi senedir buradayım üç kazaya rastladım. O da namlu şişmesinden. Pek önemli kaza da değildi bunlar. Arkada bomboş bir salon var. Bütün mermiler oraya gidiyor. Atışları ben de televizyondan izliyorum”
Foto Altları
Silah ve mermilerin kontrolünde elektronik büyük TV ekranı kullanılıyor
F.N.Browning silah fabrikasının en gürültülü, fakat en ilginç bölümü deneme kısmıydı. Bir yıl da değişik ebatta dokuz milyon merminin yakıldığı bu bölümde silahlar tüm yönleri ile inceleniyor, tutukluk yapanlar namluları şişenler derhal ayrılıyordu. Uzmanlaşmış kişiler tarafından denenen silahlar, daha sonra ambalajlanıp sandıklara yerleştiriliyordu. Tek kişilik kabinler halindeki sayısız deneme bölümünün üst kısmındaki televizyon ekranı, elektronik, beyin aracılığıyla yapılan atışın sonucunu anında uzman kişiye bildiriyordu.
Satılacağı ülkeleri bekliyorlar
NATO için imal edilen 7.62 milimetre çapındaki çok amaçlı makineli tüfekler gideceği ülkeleri bekliyor. Dakikada 600 ila bin arasında mermi atabilen bu tip makineli tüfekler, hem sehpa üzerine kurularak hem de elde kullanılabiliyor.
Hiçbir iş şansa bırakılmamış
Dünyaya “Ölüm makinesi satan Herstal’daki Browning fabrikalarında hiç bir iş şansa bırakılmamış. Silah bölümünde çalışan uzmanlar fabrikanın açtığı kurslarda uzun süre mesleki eğitim görmüş kişilerden oluşuyor.
YARIN: Türk polisine yapılan tabancaları bende denedim
. . .
Tabancaların denendiği bölümün sorumlusu “Bakın burası sizi yakından ilgilendirir” dedi ve ekledi
Türk polisine yapılan tabanca BROWNİNG fabrikasının en iyi silahlarıdır
Uzmandan sonra ben de elime bu tabancayı alıp tetiğe bastım. Silah aksamadan bir anda boşaldı.
Deneme bölümünün sorumlusu bana silahların denenmesi ile ilgili bilgileri aktardıktan sonra bütün silahların bundan sonra ayrı bir bölümde muhafaza edildiğini ve kimsenin elinin değmemesine dikkat edildiğini söyledi. Çünkü silahlar artık ambalajlanmaya hazır olarak kutularına yerleştiriliyor ve sonra ambalaj bölümüne geçiyordu.
Tabanca, tüfek ve makineli tüfeklerin atışlardan sonra namluları yine aynı ustalar tarafından temizleniyor bu iş elemanlara bırakılmıyordu. Mermilerin denenmesi ise şu esasa göre yapılıyordu. En ufak çaplı mermiden en büyüğüne kadar mermi salonundaki imalattan o günkü gerekli deneme miktarı kadarı alınıyor ve hangi sandıktan alındıysa numarası kaydediliyordu. Böylece hatalı mermilerin hangi makineden çıktığı kolayca belli oluyordu.
Deneme atışı
Daha sonra bana Türk polisine yapılan tabancayı gösteriyor ve bu tabancanın F.N.Browning’in en iyi silahlarından biri olduğunu söyleyerek özelliklerini şöyle sıralıyordu. ‘Bu tabanca krom vanadium çeliğinden yapılıyor 9 mm. çapında olan hassas atış için çok dengeli bir silahtır. Mermisi de 9 mm. olduğundan her ülkede çok kolay bulunur. Tabanca 66 parçadan meydana gelmekte çok güçlü ve güvenli bir silahtır. Süratli şarjör değiştirebilir ve diğerlerine göre çok seri ateş eder. Normal şarjörü 13 mermi alır. Fakat istek üzerine 20’lik de yapılabilir. Beş pozisyonlu emniyeti vardır. Elle başparmakla, horozu yarım pozisyonda tetikle ve şarjör emniyetidir. Kabzası ağaçtan yapılabildiği gibi poliamid’te olabilir. On beş metre uzaklıktan kuru çam ağacına 16cm işliyor. İsterseniz sizinle bir atış yapalım” dedi.
İki şarjör boşaldı
Bana bir kulaklık ve atış gözlüğü ile iş gömleği verdi. Arka salona geçtik. Burası 3 metre genişliğinde ve 50 metreye yakın uzunluktaydı. Salonun sonuna doğru çeşitli büyüklükteki hedefler yerleştirilmişti. Bu salon diğer deneme atışı yapan görevlilerin çalıştıkları bölümden ayrı özel bir atış yeriydi. Önce tabancayı o aldı ve destek sağlamak için yapılan paravana kolunu dayayarak nişan aldı. Arka arkaya iki şarjör boşalttı. Birincisi bitince o kadar seri değiştirdi ki ikinciyi değiştirdiğini biraz evvel silahı özelliklerini anlatmasaydı farkına bile varmayacaktım.
Kabzadaki halka
Daha sonra aynı silahı bana uzattı atış için yerimi aldım. Dokunmamla şarjörü boşaltması bir ölmüştü. Sıkı tuttuğumdan pek tepme yapıp yapmadığını da fark etmedim. Gerçekten çok seri atış yapıyordu. Bana bir kez daha atış yapmak isteyip istemediğimi sordu. Teşekkür ettim. Bu arada tabancanın kabzasındaki küçük bir halka dikkatimi çekti. Öbür aynı marka Browning’lerde bunu görmemiştim. Sorduğumda bu halkanın tabancayı kemere tutturmak için yapıldığını ve Türkiye’nin de bu modeli seçtiğini söyledi. Beraberce dışarı çıktık.
Foto altları
Muhabirimiz Türk polisinin silahını deniyor
Türk polisi için yapılan Browning marka 9 milimetrelik silahların denenmesinde muhabirimiz Muammer Elveren’de hazır bulundu. Gözüne özel bir gözlük takılan Elveren tabancanın bir saat gibi düzenli çalıştığını, ne aksama, ne de tutukluk yaptığını söyledi. Fotoğrafta Muhabirimiz deneme atışında görülüyor.
NATO için yapılan makineli tüfek deneniyor
Belçika’nın Herstal köyündeki F.N. Browning silah fabrikalarının bir ürünü olan 7.62 milimetrelik NATO silahı (M.A.G) makineli tüfek deneme sırasında görülüyor. Tüfekten çıkan yüksek seslerin uzmanların kulaklarını rahatsız etmemesi için özel olarak hazırlanan kulaklıklar kullanılıyor. Atışların hepsi üst bölümde bulunan kapalı devre televizyon aracılığıyla izleniyor.
Makineli tüfeklerin denendiği bölüm…
Browning Silah Fabrikasında yapılan silahların son etabı kontrol odası oluyor. Titiz bir inceleme sonucu “Tamam” notu alan tabanca tüfek ve makineli tüfeklere artık herkesin el sürmesi yasak. Uzmanlarca namlusu ve diğer kısımları silindikten sonra kutulara yerleştirilip, ambalaj bölümüne gönderiliyor.
. . .
Silahın süslü işlemesi en az 16 saat sürüyor 40 gün süren işlemelerde var.
Tabanca ve tüfek kabzaları için ceviz ağacı Türkiye’den ithal ediliyor.
Fabrika silah imal eden makinelerini dışarıya muhtaç olmadan kendi yapıyor
Deneme bölümünden çıktığımızda bir savaş yerinden ayrılmış gibiydim. Mermi
sesleri halen kulaklarımdaydı. Şimdiye kadar bu kadar çok merminin yakıldığını ilk defa görüyordum. Oradakiler bu sesleri kanıksamış olduklarından farkında bile olmuyorlardı.
Araştırma laboratuvarı
Araştırma laboratuvarının içinden geçtik. Son model araştırma aygıtları ile donatılmış olan bu bölümde, yapılacak yeni model silahlar araştırılıyor, sonra yapım safhasına konuyordu. Burası fabrikanın en önemli yerlerinden biriydi. Bu laboratuvarda iki yüze yakın çok değerli silah bilgini model araştırması ve teknik geliş eyi inceliyorlardı. “Odun bölümü” tabir ettikleri bölümde bütün silahlara yapılan dipçik kabza ve tahta bölümler burada işleniyordu. Çok modern bir marangozhaneyi andırıyordu.
Ceviz ağacı Türkiye’den
Otomatik makinelerle sekiz tane tüfek dipçiği aynı anda işleniyordu. Eski makineler de vardı. Ve bunlar üç tane dipçik yapabiliyordu. İşin en ilginç tarafı bütün silahlar için yapılan bu tahta bölümlere gerekli olan ceviz ağacının büyük bir bölümü Türkiye’den ithal ediliyordu. Fransa’ dan da bir kısmı alınıyor, fakat Türkiye’den gelenlerle kıyas kabul etmiyordu. Bu sözleri odun bölümünün sorumlusu bana aktarıyordu. Fabrika o kadar büyüktü ki refakatçim Lucien bir de işleme atölyesini görmemiz gerektiğini söylüyordu.
En fazla para alanlar
İşleme atölyesine giderken torna tesviye ve adlarını bilmediğim başka büyük makinelerin bulunduğu bir salondan geçtik. Sordum, burasının silahları yapan makinelerin tamiri ve parçalarının yapımının gerçekleştirildiği yer olduğunu söyledi. Burada çalışanlar silah fabrikasında en fazla parayı alan teknisyenlerdi. Böylece fabrikanın kendi silahlarını imal eden makineleri de kendisinin imal ettiğini öğreniyordum. Yeni bir model geliştirildiği vakit burada ona uygun makine yapılıyor veya herhangi bir makinenin o işle ilgili parçası imal ediliyordu. Bu da fabrikanın dışarıya ihtiyaç kalmadan kendi kendine yeterli olduğunun bir deliliydi.
16 saatlik çalışma
İşleme atölyesine vardık. Burası çok büyük değildi. En fazla 25 usta çalışıyordu. Fakat sorumlusu bu atölyenin dünyanın en büyük silah işleme atölyesi olduğunu söylüyor ve “İşlemede kalite işin en önemli olan yanı. Bir tabancanın işlemesi on altı saat sürmekte. Önce resim çiziliyor. Yağlı kâğıda çizilen bu resim silahın üstüne iyice yapıştırılıyor, sonra çalışmaya başlanıyor.
Alçı ve mastik kullanılıyor
‘Yeniden aynı resmi yapmak için, aynı kâğıtla birlikte alçı ve mastik kullanıyoruz. Sonra işin incelik isteyen bölümü başlıyor. Desenin silaha kazınması, bir usta ancak yirmi senede bu mesleği öğrenebiliyor. Silahın üzerindeki desen büyüklüğüne göre işleme zamanı da üç hafta hatta kırk güne kadar sürebiliyor. Dediğim gibi bu işte kalite çok mühim” diye sözlerini bitiriyordu
Kadınlı erkekli 25 usta
Browning silah fabrikasının tabanca ve av tüfeklerinin süsleme işini 25 usta yüklenmiş. İçlerinde kadınların da bulundukları süslemeciler, her yılsonunda fabrika içinde açılan yarışma ile ödüllendiriliyor. Fotoğrafta süsleme bölümü
Makine işi değil el emeği
Uzman kişi, tüfek sahibinin beğendiği deseni önce madeni kısma çiziyor, sonra da eline aldığı iğne uçlu çelik kalemlerle titizce deseni madene işliyor.
İşlemeye göre, silahın kıymeti değişiyor
Dünyanın birçok ülkesinden ava meraklı zenginler, özel olarak Belçika’nın Herstal fabrikalarıma gelip kendilerine av tüfeği ısmarlarlar. Binlerce desen arasından seçilen figürler fabrikanın ustaları tarafından el emeği, göz nuru dökerek günlerce işlenir. Tüfeklerin işlemeleri (bazen 40 gün kadar sürer. Av tüfeği meraklıları, tüfeğin üzerindeki desene göre silâhın değer kazandığını söylüyorlar.
. . .
Browninq fabrikası neler üretiyor?
Fabrika, silahtan başka, spor malzemeleri, uçak motorları, koruyucu araçlar da yapıyor.
Özellikte savaş malzemesi tüketimi üzerine kurulan Belçika’nın Herstal Köyü’ndeki silah fabrikalarında silahtan başka F-16 avcı savaş uçaklarının F 100 motorlarının yanı sıra başta tenis raketi olmak üzere birçok spor aracı da yapılıyor. Aşağıda fabrikanın ana imalatı olan silahları ve Özelliklerini veriyoruz.
12S.F.N.9mm Beretta otomatik
32 mermi alan şarjörü var. Hem otomatik hem yarı otomatik çalışıyor. Son derece küçük oluşu en önemli özelliğidir. Çarpmalara karşı kurulu iken bile otomatik emniyetlidir. Küçük namlu görünümünü verir. Ama namlusu gizlidir. Sokak muharebelerinde kullanılır. Yağışlı havalarda özel koruyucusu sayesinde atışı aksatmaz. Tank savar ve uçaksavar personelleri için kullanılıyor. Son zamanlarda askeri polis ve kilit nokta devriyeleri için kullanımı rağbet görmüştür.
7.62 NATO makineli tüfek (üç yüz sekiz İNÇ)
Üç atış pozisyonu olan bu silah değişen savaş koşullarına göre ayarlanabilen gaz regülatörlü el bombası atışında da kullanılır. Ayrıca dürbün” monte edilebiliyor. Özel soğutmalı krom kaplama namlu bomba atışında ateşleme anındaki ışığı gizleme tertibatı var. İkitür süngü takılabiliyor. On çeşit mermi atan bu silah halen doksan ülke tarafından kullanılıyor.
7,62 NATO otomatik ağır makineli tüfek
Hava indirme ve zırhlı birlikler için motorize ve anti gerilla ile gündüz operasyonlarında kullanılan bu silah hafif çok dengeli çok etkili ve güvenlidir.
3 kilo 75 gram ağırlığındadır. Hafif oluşundan ötürü paraşütçü birlikleri için kullanılması tercih ediliyor. Öbürlerinden kısa namlusu katlanabilir. Kabzası var.
5,56 mm. Hafif makineli tüfek
Özel soğutma tertibatı mekanizması olan bu tüfek gaz basınçlı çalışıyor. Ağır makinalı tüfeklerdeki kapasiteye sahip. Hatta birçok şartlarda onlardan daha Avantaj yüksek oranda daha seri atış yapıyor. Beş çeşit mermi kullanılabiliyor.
F.N. Browning 12,7 mm tüfek
Hem canlı hedefler hem de uçaksavar hedeflerine karşı kullanılır. Hareket halindeki araçlara rahatlıkla monte ediliyor. Hafif zırhlı araçlara yüzde yüz
Tenis raketleri beğeniliyor
Silah üretiminin yanı sıra Browning fabrikalarında yapılan spor malzemelerinden av tüfeği, tenis raketi ve golf sopaları görülüyor. Dünyanın birçok ülkesindeki sporcuların kullandıkları bu araçların herkesçe çok beğenildiği belirtiliyor.
Fabrika Müdürü ve en hafif bir öldürücü
Av tüfeklerini Browning fabrikasının spor malzemesi yapan bölümünün bitişiğindeki kısımda çalışan işçiler yapıyor. Aralarında Türk işçilerinin de bulunduğu bölümde yapılan av tüfekleri çok beğeniliyor. Fotoğrafta bir av tüfeğini gösteren fabrika müdürü görülüyor.
Görünüşleri güzel ama hepsi birer “ÖLÜM MAKİNESİ”
Brovning 140 DA:
765 milimetre çapındadır. Kısalan 9 milimetre olabilir. Yan otomatik, sürgülüdür. 170 milimetre uzunluğunda, 660 gram ağırlığındadır. Kabzası ağaç kaplamadır. Tetik çift fonksiyonludur.
- Browning 125:
7.65 çapında, yarı otomatik ve sürgülüdür. 178 milimetre uzunluğunda 720gram ağırlığındadır.
- Browning Baby:
6.35 milimetre çapındadır. El kumandalı, şarjörlüdür. Yakın mesafede öldürücü bir silahtır. 104 milimetre uzunluğunda 204i gram ağırlığındadır.
Browning GP:
Halk arasında 14’lü olarak bilinen 9 milimetre çapındaki Browning GP, sarı kabza ve siyah kabza olmak üzere ikiye ayrılır. Yarı otomatiktir. 200 milimetre uzunluğunda 900 gram ağırlığındadır.
Browning International:
22 kalibrelik Fliber mermiler atar. Yarı otomatik el kumandalıdır. Uzunluğu 298 milimetre. Ağırlığı 1325 gramdır.
NATO’ya yapılan otomatik silah
NATO ülkelerinde kullanılan 7.62 milimetre çapında (M.A.G.) marka ağır makineli tüfek görülüyor. Bu silah, hem ayaklar üzerinde hem de gerektiği zaman elde olmak üzere iki amaçlı olarak düşünülmüş.
Yarın: Ölüme karşı yapılan araçlar
. . .
Belçika’nın Herstal Köyündeki Browning fabrikalarında Ölüm saçan silahların yanında ölümden koruyan araçlarda yapılıyor.
Silah fabrikasında polisten başka önemli devlet adamlarının giyeceği hafif çelik yelekler de imal ediliyor
Belçika’nın dünyaca ünlü Herstal Köyü’ndeki Browning silah fabrikalarında ölüm saçan, silahların yanında koruyucu özelliği olan araçlar da yapılıyor. İkinci planda olan bu üretimin en önemli bölümünü polisler için hazırlanan çelik yelekler teşkil ediyor. Uzun araştırmalar ve denemeler sonucu yapılan çelik yeleklere her açıdan yapılan atışta kurşun etki yapamıyor.
Kalp, ciğerler, karın boşluğu, göğüs kemiği, böbrek, aort damarı ve belkemiğinin korunması ön planda tutularak hazırlanan yeleklerin polisler için olanları 2 milimetre kalınlığında ve 6 buçuk kilo ağırlığında. Kalınlığı daha da fazla olan ve ağırlığı 10 kilo ya kadar çıkan tipleri de yapılmaktadır.
Önemli devlet adamlarının özellikle halk arasına girdikleri zaman korunması göz önüne alınarak hazırlanan tipleri ise elbise kumaşı gibi çok hafif, fakat direnç özelliği olan bir maddeden hazırlanıyor. Elbise içinde fark edilmediği gibi, hareketlere de hiç bir engel teşkil etmiyor.
Hareketleri engellemiyor
Yandaki fotoğrafların üstte bulunanında görülen çelik yeleğin tipi P 300’dür. Kalınlığı 2 milimetre, ağırlığı 3 kilo 600 gramdır. 2.5 milimetreliğinin ağırlığı 4 kilo 400 gram, 3 milimetreliğinin ise 5 kilo 200 gramdır. Alttaki fotoğrafta ise siviller için hazırlanan elbise görünümündeki çelik yelek görülüyor.
Kurşun ve bombaya karşı çelik koruyucu
Toplumsal olaylarda kullanılmak üzere Browning fabrikalarında yapılan çelik koruyucunun önden ve arkadan görünüşü. Makineli tüfek, tabanca mermilerine ve ufak çaptaki bomba ve patlayıcılara karşı dirençli olan koruyucu herhangi bir polis aracı ile istenilen yere götürülebiliyor.
Gözyaşı bombası ve spreyi
Browning silah fabrikalarında polisler için gözyaşı bombası da yapılıyor. M5 tipinin ağırlığı 124 gramdır 30 saniyede gaz çıkartır. M6 tipi daha uzağa makineli ve normal tüfekle atılır (Üstteki fotoğrafta görülüyor). M7 tipi ise elle atılır (Solda). Daha yüksek gaz kapasitelidir. Bunlardan başka sağda fotoğrafı görülen gözyaşı spreyi elle basılır 4 metreye etkilidir, ağırlığı ise, 152 gram.
. . .
NATO “Asrın kontratı’ denilen anlaşma ile F-100 uçak motorlarının yapımını BROWNİNG fabrikasına verdi.
Browning NATO’ya silahtan başka jet uçağı motoru da yapıyor.
FN.Browning Fabrikalarının silah bölümünü bitirdikten sonra uçak motorları bölümünü gezmem için hazırlıklar yapılmıştı. Pazarlama Müdürü Roger Van Espen gelip beni götürecekti. Fabrikayı gezecektim fakat bir şartla fotoğraf makinemi yanıma alamayacaktım. Ama istediğim bölümlerden her türlü fotoğraf verebileceklerdi.
Uçak motorları bölümünün Pazar lama Müdürü Espen çok sempatik bir adamdı. Beni almaya geldiğinde biraz gecikmişti. Onunla fabrikaya vardığımızda, önce odasında uçak bölümünün kuruluşu hakkında bana bazı bilgiler verdi. F.N.de bu uçak bölümünün kurulması çok eski değildi. Fabrika 1950’de Turbo Uçak Motoru yapmaya başlamış daha sonra da F.104 imalatını gerçekleştirmişti.
NATO dört ülkeyi görevlendirdi
1975’de Amerikan Pratt-Whitney Uçak Şirketleri Grubu Avrupa’nın dört NATO ülkesi olan Belçika, Danimarka, Hollanda ve Norveç’le bir yapım kontratı imzalıyor ve bu ülkeler F.16 uçağının çeşitli bölümleri ile F 100 motorunu ve parçalarım üretmek için fabrikalar kuruyordu. Bu anlaşmaya göre Amerika ve bu dört NATO ülkesi 348 adet F.16 avcı savaş uçağı imal edecekti. Ayrıca yedek parçalar da dâhil olmak üzere 400 adet F.100 motoru da bu anlaşma çerçevesinde yapılacaktı. İşte bu asrın kontratı dedikleri anlaşmadan sonra Belçika
- N. Browning F.100 motorunun en ağır bölümlerini yapmaya başlıyordu. Amerika F.16’nın %58’ini Avrupa’ya yerleştirmek isteyince bu dört NATO ülkesini uzun tartışma ve deneylerden sonra seçmişti. Çünkü her Avrupa devletleri tek başlarına uçak ve motor imal edecek kapasitede değildi.
F.N.Browning yapımı üstlendi
Bu anlaşmadan sonra Belçika F. 00 motorunun en önemli kısımları olan emiş türbinleri (Fan ve Core) ile buna bağlı parçaların yapımı yanında F.100 motorunun bütün montajı ve denemesini üstleniyordu. Bu işi de F.N Browning yapacaktı. Danimarka ana dişli kutusunu (Gearbox) Hollanda yakış sonrası bölüm (Augmentorduct) ve egzoz bölümünü, Norveç de türbin modülünü (Fan drive türbine) yapacaktı. 1975 yılı ortalarında da bu dört ülke kendi hava kuvvetlerinde F.16 avcı uçağını kullanmayı tercih etti. Bu durumda on beş NATO ülkesi arasında yer alan bu dört ülke uçakların dolar değerinin % 40’ını imal etme hakkına sahip oluyordu. F.N. aynı zamanda başka ülkelerde de uçağın satışı ile ilgileniyordu böylece kazancın çoğu onlara düşüyordu. Öbür üç ülke önce Belçika’nın yapacağı parçalar ve montaj ile denemeyi yapmak istemişlerse de çok zor bir iş olması nedeniyle bunu Belçika’ya bırakmışlardı.
En yüksek irtifada uçan avcı uçağı
Amerikan Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ lar 15.240 metrede uçabilme kapasitesine sahip dünyadaki tek avcı savaş uçağı. Modeli ve teknik kısımları General Dynamic Şirketi tarafından hazırlanan savaş uçakları havadan havaya ve havadan yerdeki kara hedeflerine karşı yüksek manevra kabiliyetine sahip. 14.62 metre uzunluğundaki uçakların kanatlarının uzunluğu 9.45 metre olan F-16’lar ünlü AİM-9 füzesi de kullanabiliyor.
F-100 uçaklarının motorunu yapıyor
F-N Browning işte bu uçakların motorlarının yapımını NATO ülkeleri için üstlenmiş. Uçuş sırasında görülen F-100 uçaklarının motorlarının yapımı NATO ülkeleri arasında uzun süren tartışmalardan sonra dört ülkeye dağıtılmıştı. Motorların yapımını üstlenen Belçika’da bu görevi dünyaya ölüm makinesi satan Browning firması almıştı. F-100 motorları “F” serisi tüm savaş uçaklarında da ana motor olarak kullanılıyor. BROVVNİNG’in F-100 uçaklarının yapımını üstlenmesi biraz da bu nedene dayanıyor. 1975 yılı başından itibaren NATO’nun uçak yapımı için uygun bulduğu, Hollanda, Danimarka, Norveç ve Belçika’da kendi hava kuvvetlerinde bu uçakları tercih ettiler. Fotoğrafta F-100 avcı uçakları uçuş sırasında görülüyor.
Fabrikanın uçak bölümü
F-100 motorunu şimdi F-N Browning yapıyor. Motorunun diğer kısımlarının Hollanda Norveç ve Danimarka’da yapıldığı F-100’ler NATO ülkeleri arasında uzun tartışmalara neden oldu. Nihayet bu görev Belçika’daki F-N Browning’e verildi. F-100 uçaklarının montaj bölümü (Yukarda) aşağıda ise Browning fabrikası uçak bölümünün dış görünüşü.
YARIN: (Browning) niçin F-16 yapıyor?
. . .
En geliştirilmiş savaş sistemleri ile donatılmış olan F-16’lar havada yakıt ikmali yapabiliyor ve parçaları çok çabuk değiştirebiliyor.
BR0WNiNG niçin F-16 savaş uçağını seçti?
Dış ilişkiler müdürü Van Espen F.16 savaş uçağının en önemli bölümü olan F. 100 motorunu yapmadan evvel bu konuda çok büyük bir çalışma ve araştırma yaptıklarını ve şu anda dünyada en son imal edilen avcı savaş uçaklarının içinde en iyisi olan F.16 avcı savaş uçağını seçtiklerini söylüyor ve özelliklerini şöyle sıralıyordu:
Manevra kabiliyeti yüksek
F.16 avcı savaş uçağı öbür savaş uçaklarına nazaran hafif ve küçük olmasına rağmen son derece etkili manevra ve savaş kabiliyeti vardır. Özellikle havadan havaya savaş kabiliyeti çok yüksektir. F.16 da pilot yeteneğinden en son derecede yararlanabilecek, en son teknolojiye göre hazırlanmış özellikler var. Pilot her türlü akrobasi hareketlerini bu uçakla rahatlıkla yapabiliyor. Bu uçağın hem tam hızla hem de en düşük hızla çok rahat ve emniyetli kullanımı var. Diğer uçakların hızları bunun kadar düşürülürse çok tehlikeli olurlar. Otomatik kanat flapları bu düşük emniyetli uçuşunu sağlamaktadır. İki ses hızı süratindedir. Ve öbürlerine nazaran çok modern silahlarla mücehhezdir. Dakikada 6000 mermi atan makineli tüfek uçağa montelidir. Ve altı ton roket ile bomba taşıma kapasitelidir. Toplam silahları ile kalkış ağırlığı on beş tondur. Havadan havaya savaş kabiliyeti olduğu gibi, havadan yere saldırı özelliği ile radarla veya pilot kontrolünde atış kontrol sistemi var.
Pilot yorulmuyor
Bu uçağın en büyük özelliği uçağa yön veren Levye’den pilot hiç elini çekmeden bütün bu kontrolleri başparmağı ile ayarlayabiliyor. Radarla atış kontrol sistemi çok ileri bir teknikle hazırlanmıştır. Şöyle ki F.16 radarının hedefi bulucu özelliği var. Hedefi bulunca hemen kilitleniyor ve bundan sonraki her atış tam isabet oluyor. Hedef ne kadar süratle yer değiştirse de uçağın radarından bir daha kurtulamıyor. F.16 uçağındaki silahlar hem görerek hem de gece veya bulutlu havada rahatlıkla kullanılabiliyor. Yer hedeflerine karşı normal bomba, güdümlü bomba veya roket ile çok seri ateş yapan makineli tüfeği var. Herhangi bir alarm halinde bir buçuk dakika içinde havalanma özelliği var. Bu da uçağın en önemli özelliklerinden bir tanesidir. Diğer jet savaş uçakları gibi havada yakıt ikmali yapılabiliyor. Bir de tanesi 250 kilo olan sekiz adet bombayı taşıyor. Bakım ve onaranı diğer savaş uçaklarına göre çok daha kolay yapılmakta ve modül sistemi ile imal edildiğinden her parçası çok çabuk değiştirilebiliyor. Van Espen daha sonra işte biz bu özellikleri taşıdığından asrın savaş uçağı olan F.16’nm F.100 motoru ile öbür parçalarının imalatını üstlendik diye sözlerini bitiriyordu.
YARIN: (F.N Browning) uçak motorlarını nasıl yapıyor?
F.N Brwning fabrikasının her imalatında kadın emeği var ama…
Harika uçak F-l 6’nın motor yapımında kadın parmağı yok.
F16 Avcı Uçağı ve F. 100 motoru imalat programı hakkında aldığım bilgilerden sonra bu harika uçağın motorlarının nasıl yapıldığını görmek üzere fabrikanın bölümlerini gezmeye başladık. F.N. Uçak motorları bölümünde 1740 kişi çalışıyor diyen Pazarlama Müdürü Van Espen bu sayının yılsonunda 2 bine ulaşacağım sözlerine ekliyordu. Burada 300 mühendis ve yüksek mühendis kalite ve teknik kontrol işinde çalışıyor, bir o kadar da teknisyen onlara yardımcı oluyordu. Fabrika boş halde 1.7 milyar Belçika Frankı’na (2.5 Milyar Tl’den fazla), makineler de 1.2 milyara mal olmuştu. Arjantin, Amerika ve Norveç’te fabrikanın birer mümessilliği vardı.
Fabrikanın ilk bölümü
Fabrikanın birinci bölümünde F.100 motorunun küçük parçalarının imalatı yapılıyordu. Burada kadın uzmanlar da çalışıyordu. İkinci bölümde motorun krom ve nikelajı yapılıyor, bu bölümün sorumlusu, “Burası Avrupa’nın en modem kaplama atölyesidir” diyordu. Burada çeşitli değişik asitler kullanılıyor ve akşam mesai bitiminde emniyet bakımından otomatik makinelerle zemin kata yerleştiriliyordu. Bu bölümde çalışanların hepsi erkekti ve bu işin teknisyen ile ustalarından oluşuyordu. Üçüncü bölümde ise çeşitli jet olmayan uçakların motorları ve parçalan imal ediliyordu. Bu bölümdeki makineler, eski makinelerdi. Burada Atar C.9J.79 ile Rolls Royce, Tyren motorları imalatı yapılıyordu.
Hepsi erkek eleman
Dördüncü kısımda ise bütün motor parçaları reyon X’ten geçiriliyordu. Bu bölümde çalışanların da hepsi erkek elemandan oluşuyordu ve çoğunluğunu uçak mühendisleri teşkil ediyordu. Parçaların uyumu, elektronik araçlarla kontrol e diliyor, montaja hazır ve uygun olup olmadığı hakkında rapor tutuluyordu. Beşinci bölüm ise F.100 motorunun montaj bölümü idi. Dev motorlar zemin kata doğru inen ve otomatik olarak hareket eden bir bölüme oturtuluyor, böylece ağır parçalar taşımadan motorun yanına inmesi ve çıkması sağlanıyordu. Burada öbür üç ülkeden gelen modül halindeki parçalar kontrolden sonra monte ediliyordu.
Montaj işlemi bitirildikten sonra, motorlar yüksek tonajlı elektronik vinçlerle ağır olan baş
kısmından ve ortasından havaya kaldırılıyor ve sırayla, özel olarak hazırlanmış tekerlekli deneme arabalarına yerleştiriliyordu. Bu bölümde en bilgili ve yetkili mühendisler montaj sonrası kontrolünü yapıyordu. Zaten herkes, taktığı parçayı kendi koduyla deftere işliyor böylece deneme bölümünde bir aksaklık olursa kimin tarafından yapıldığı hemen anlaşılıyordu.
Yedek parça bölümü
Altıncı bölüm ise yedek parçaların bulunduğu bölümdü. Burası çok yüksek çelik bölümlerden yapılmış ve her parça koduna göre yerleştirilmişti. Bir parça lazım olduğu vakit televizyon ekranında yeri saptanıyor ve elektronik olarak çalışan asansörlerle en yüksek kattan dahi kolaylıkla alınması teinin ediliyordu. Bütün bu kumandalar bir elektronik merkezden idare ediliyordu.
Harika uçak F-16
Harika uçak F-16 yüksek manevra yeteneği ve F-100 motoru ile savaş sanayiinin önde gelen jet uçağı. Havadan havaya ve yerdeki hedeflere karşı son derece etkili olan F-16’lar uçuş sırasında (Yukarıda), yanda ki fotoğrafta ise uçağın yedek parçalarının elektronik aygıtlarla yerinden alındığı bölüm görülüyor.
YARIN: Asrın en güçlü motoru F-100
**************************
**************************
. . .
Geliştirilmiş modeli ilk kez “F-15” uçaklarına takılan F-100 motoru sekiz kez “Yükseğe tırmanış” rekoru kırdı
Her F-100 motoru 70 saat deneniyor.
FN silah fabrikası şimdi yeni bir uğraş içinde. F-15 ve F-16 avcı savaş uçaklarında kullandığı F-100 motorunun emiş türbinini F-104 tipi uçağa da takmayı düşünüyor. Ve bu da bu motorun asrın en güçlü savaş uçağı motoru olduğunu kanıtlıyordu. F-100 motoru şimdiye kadar yapılan en güçlü jet motoru olarak biliniyor. Bu motor F-15 uçaklarına ilk defa takıldığında (Çabuk tırmanış) “irtifa kazanma” konusunda sekiz dünya rekoru kırmıştı. Yine deneme uçuşlarının birinde takılı olduğu F-15 uçağı bir dakikadan az bir sürede otuz dokuz bin
fite (Yaklaşık 12 bin metre)ulaşarak bir dünya rekoru kırıyordu.
Beş ayrı bölümden oluşuyor
F-100 motorunun en büyük özelliklerinden bir tanesi beş ayrı modülden (Bölüm)oluşmasıdır. Bu Özelliğiyle son derece kolay bakım ve parça yenileme olanaklarına sahiptir. Her modülün bakım gerektiren süresi 750 saattir. Bu süre sonunda F-100 motorunun bakımını yapmak gerekir. Arıza ve bakımı gerektiren durumlarda, her modül müstakil olarak bakıma alınabilir ve kolaylıkla arızalı modül: değiştirilebilir. Bu gibi durumlarda, eskiden olduğu gibi motorun tamamının indirilmesi söz konusu değildir. Bu işlem rahatlıkla havaalanlarında dahi yapılabiliyor.
F.N fabrikası uçak bölümünün Pazarlama Müdürü Van Espen daha sonra F-100 motorları için bana şu bilgileri aktarıyordu. İlk motor bir yılda bitti. F-100 motorunun sıfır hıza gelmesi için 1300 dereceden fazla ısınması gerekiyor. Bu derecenin tamamı gizlidir. Zaten bu asırda herkes büyük şeyleri biliyor. Bunların gizliliği kalmamıştır. Ama teknikte bu tür ufak tefek şeyler gizleniyor. Düşünün bir kere pilot uçağa bindikten bir dakika sonra bu ısınma temin edilmeden bile uçak otuz dokuz bin fite ulaşabilmiştir. Espen, fabrikanın ilk F-100 motorunu bir yılda bitirdiğini şimdi ise ayda iki motor kapasiteye çıkabildiğini, sene sonunda da yedi veya sekiz motor yapılabileceğini sözlerine ekleyerek “Daha sonraki imalat programında şayet sipariş var ise bu imalat on dörde çıkarılacak yok ise normal çalışma sisteminde on iki adet motor yapılacak. Tabii bu öbür parçaları da yapan devletlerin aksatmadan imalatı sürdürmelerine bağlıdır”
Dev kabinler
F.N fabrikasının uçak motorları bölümünde deneme için tamamen ayrı ve elektronik aletlerle donatılmış dev kabinlerden oluşan kısımlar yapılmıştı. Bu kadar ileri teknikle yapılan bir motorun denenmesi en önemli yeri alıyordu. Montaj bölümünde F-100 motorunun modülleri (kısımları) birleştirildikten sonra elektronik vinçler sayesinde arabalara yerleştiriliyor ve fabrikanın zemin katma otomatik olarak inebilen bu arabaların boyu kadar olan yerdeki kesitlerden meydana gelen bölümden aşağıya indiriliyor ve deneme kabinlerine yerleştiriliyordu. Burası bütün uçak motorlarının denendiği bölümdü. Her motor için ayrı ayrı kabinler kurulmuştu. F-100 motorunun kabinleri daha değişikti. Çünkü motorun sıfır hıza gelmesi için 3000 derecenin üstündeki sıcaklığa dayanıklı olması ve gürültüyü kısmen de olsa azaltacak duvarlara sahip olması özelliği vardı.
Her F-100 motoru bu kabinlerde önce 35 saat çalıştırılıp deneniyordu. Bu işlemin arkasından mühendisler verilerin uygunluğunu kontrol ettikten sonra bu veriler uygun da olsa yeniden motoru parçalıyorlar ve parçaları ayrı ayrı ilk montajı yapanlardan başka mühendis ve teknisyenler grubu tarafından yeniden monte ediliyordu. Böylece ikinci kez 35 saatlik bir deneme için kabinlere sokuluyor ve bunun da neticeleri alındıktan sonra ambalajlanıyordu.
Etkili motor
Bu tür çift yönlü 70 saatlik denemeden sonra motorda en ufak bir arıza olması söz konusu değildi. Ama böyle olduğu halde Amerika motorları alır almaz uçaklara takmadan evvel yeniden deneme kabinlerine sokuyor, denedikten sonra uçaklara takıyordu. Bu tür uzun süreli denemelerde F-100 motorunun son derece dayanıklı ve güç koşullarda tam gaz ve tam devirle çalışması soğuk motorla havalanma özelliği ve ısınma süresi gibi çok önemli özelliklerinden ötürü etkili bir motor olduğunu kanıtladığı belirtilmektedir.
Foto altları
F-100 motorları deneme anında
F-100 motorları asrın en güçlü motoru olarak kabul ediliyor. Amerikan Pratt Whitney Uçak Şirketi F-104 uçakları içinde bu motoru kullanmayı planlıyor. Her F-100 motoru yapıldıktan sonra 2 etapta olmak üzere 70 saat deneniyor. Yandaki fotoğrafta motor deneme anında.
Emiş türbini takılıyor
F-100 motorlarına emiş türbinlerinin takıldığı bölümde bu iş üzerinde ihtisas sahibi, uzmanlar çalışıyor. Bu türbinler şimdi uçak şirketi tarafından diğer avcı savaş uçakları için de düşünülüyor. Motorların denenmesinin yapıldığı yerde elektronik aygıtlarla donatılmış bir kabin var. Burada görevli uzmanlar 70 saat süren bir son denemenin sonuçlarını alıyorlar. Genelde aksaklık görülmüyor.
Muammer ELVEREN
**************************
**************************
Bu kadar pusat üreten bir işletme dünya barışı istemez değil mi?