Genel

UYGUR ANA RABİA KADİR ‘UYGUR TÜRKLERİNE DE SAHİP ÇIKIN’

 

UYGUR ANA RABİA KADİR’İN TÜRK HÜKÜMETİNE ÇAĞRISI:

SURİYELİLERE KUCAK AÇTINIZ, UYGUR TÜRKLERİNE DE SAHİP ÇIKIN…

Türkiye bu kadar Suriyeliyi Müslüman oldukları için alıyorsa, kimsenin yardım elini uzatmadığı Uygurlar hem Türk hem de Müslüman. Onlara da el uzatsın. Çünkü onlar başımıza bir şey gelse Türk olduğumuz için Türkiye bize yardım eder, bize sahip çıkar ümidini taşıyorlar.

Uygur Türklerinin lideri Rabia Kadir “Biz Türk’üz, Irkımız, Dilimiz, Dinimiz bir. Kültürümüz, Özümüz, Sözümüz bir. Türkiye bir milyona yakın Suriyeliye kucak açtı ama Çin’e iadeleri halinde ya müebbet hapis ya da idam tehlikesi ile karşı karşıya olan aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların bulunduğu Tayland’daki 290 Doğu Türkistanlı Uygur Türkü’ne de sahip çıkmalıdır”

Çin’deki Uygur Türklerinin hak arayışını dünya gündemine taşıdığı için ‘Uygur Ana’ adıyla anılan “Dünya Uygur Kongresi Başkanı” Rabia Kadir’le Brüksel’de görüşme fırsatım oldu. Avrupa Parlamentosunda benimde davetli olduğum konferans bitince onunla uzun uzun sohbet ettikten sonra Akşam Parlamento’dan birlikte çıktık. Amerika’dan birlikte geldiği Kongre Başkan Yardımcısı Ömer Kanat’ında katılımıyla birlikte yemeğe gittik, fotoğraf çektirdik, sorularıma cevap verdi, anlattıklarını kaydettim. Hem 10 yıldır vize verilmediği için halen Türkiye’ye sokulmadığını, hem Uygur Türklerinin sorunlarını hem de Tayland’da Türkiye’ye iade edilmek isteyen kadın, çocuk, yaşlı genç bir avuç insan ve onları kaçıran ‘İnsan kaçakçılarının yaptıklarını anlattı. Anlatırken bazen üzüldü, bazen güldü, bazen ağlamaklı oldu.

İşte Rabia Kadir’in ağzından tüyleri diken diken eden açıklamalar…

TÜRKÜZ, IRKIMIZ, DİLİMİZ, DİNİMİZ BİR

Biz Türk’üz, Irkımız, Dilimiz, Dinimiz bir. Kültürümüz, Özümüz, Sözümüz bir ama Türkiye bir milyona yakın Suriyeliye kucak açtı, Iraktan kaçanlara, Filistin’e, Libya’ya, Somali’ye başta para olmak üzere çeşitli yardımlarda bulundu.  İyi de yaptı ancak, Tayland’daki kamplarda tutulan ve Çin’e iadeleri halinde idam tehlikesi ile karşı karşıya olan aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların bulunduğu 290 Doğu Türkistanlı Uygur Türkü’ne de sahip çıkmalıdır. Uygur Türklerinin tek umudu, tek güvendiği ülke Türkiye’dir. Biz, Türkiye’nin Çin’e söz verdiğini de biliyoruz ama bu şartlar altında hiç olmazsa bizim Tayland’daki mültecilerimize sahip çıksın. Türkiye savaştan kaçanlara yardım ediyor, çadır kuruyor, yemek veriyor. Hastanelerini, kısacası her şeylerini temin ediyor. Bu alicenaplık çok güzel, buna bir diyeceğimiz yok takdir ediyoruz ama Uygur Türklerine neden yardım yapılmıyor.  Neden?

BEN BİÇARE BİR LİDERİM

Onlarda Çin zulmünden, ölümden kaçıyor ama sahip çıkılmıyor. Türkiye bu kadar Suriyeliyi Müslüman oldukları için alıyorsa, kimsenin yardım elini uzatmadığı Uygurlar hem Türk hem de Müslüman onlara da el uzatsın.  Çünkü onlar başımıza bir şey gelse Türk olduğumuz için Türkiye bize yardım eder, bize sahip çıkar ümidini taşıyorlar. Ancak Türkiye Uygurları, bir şeyler yapıyormuş gibi kandırıyor, yani ağızlarına kuru bir emzik verip oyalıyor. Ben biçare bir liderim, ona rağmen bu çaresiz halkımız için elimden geldiğince bir şeyler yapmaya halkımızın umudunu canlı tutmaya çalışıyorum. Başkanı olduğum ‘Dünya Uygur Kongresi’ndeki başkan yardımcılarımla 5-6 kişi mali ve siyasi imkânsızlıklar içinde Uygur Türkleri için bir şeyler yapıyor ve sahip çıkmaya çalışıyoruz.

 

TÜM AVRUPA 10 YILDIR VİZE VERİYOR AMA TÜRKİYE VERMİYOR

Tüm Avrupa ülkeleri bize meclislerini açtığı,  konferanslar, toplantılar yapmamız için hem izin hem de vize verdiği halde Türkiye 10 yıldır bana vize vermiyor. Bir Türk olarak ikinci vatan olarak kabul ettiğim Türkiye’ye halen girmem yasaklanıyor. Araplara kapılar açıldığı gibi Türkiye’nin artık kapısını bana da açması lazım, girmeme izin verilsin. Benim dışımda Türkiye’nin vize vermediği Kongre Başkan yardımcıları ve üyelerimiz Dolkun İsa, Asgar Can, Enver Tohti, Mehmet Tohti ve Dilşat Reşit. Bu yasak ne için alınmış, hangi kurum bu yasağı getirmiş, böyle bir genelge olmadığı halde bize Türkiye’nin neden vize vermediği konusunda herhangi bir açıklama da yapılmıyor. Yani biz Fransa’da konferans veriyor, Senato’ya davet ediliyoruz, Almanya’da, Belçika’da, İsveç’te, Hollanda da diğer Avrupa ülkelerinde ve şimdi olduğu gibi Avrupa Parlamentosunda toplantılara davet ediliyoruz, vize veriyorlar. Bizler batılı ülkeler için tehlike oluşturmuyoruz da Türkiye’ye mi tehlike oluşturuyoruz? Bu aklımızın alacağı bir uygulama değildir.

 

İNSAN KAÇAKÇILARI GENÇLERİMİZİ KANDIRIYOR

Uygur bölgesine komşu ülkelerden gelen, saçı sakalı giysisi din adamı veya ulema kılığındaki Cihatçı gruplar yalan yanlış dini propagandalarla gençlere yanaşarak Allah için Suriye’ye, Irak’a Cihat yapmak ve gerekirse şehit olup cennete gitmek üzere kandırıp bölgeden çıkmalarına yardım ediyorlar. Dini propaganda ile kandırılan bu Uygur gençleri Irak’a ve Suriye’ye savaşmaya ikna ediliyor sonrada Türkiye’deki insan kaçakçıları bunları Irak Şam İslam Devleti örgütü – IŞİD’e ve Özgür Suriye Ordusuna katılmak üzere cepheye gönderiyorlar. Bu insan kaçakçılarının çoğu halen Türkiye’deler biz bunların hepsini tanıyoruz. Kim olduklarını da biliyoruz. Türkiye’de bizim tanıdığımız, adlarını bildiğimiz en az on insan kaçakçısı var. Bunları Türk hükümetine bildirdiğimiz halde halen Türkiye’de elini kolunu sallayarak geziyorlar. Bu insan kaçakçılarını Türkiye’nin niye yakalamadığına hayret ediyoruz. Bunlar uluslararası çalışan çeteler onları tanıyan Uygur Türklerini. ‘adımızı verirseniz sizi öldürürüz’ diye tehdit ediyorlar. Belki Türk hükümeti bunlarla ilgili soruşturma başlatmıştır bilemiyorum ama bildiğim bir şey varsa hala serbestçe insan kaçakçılığını sürdürmeleridir.

 

ULUSLARARASI İNSAN KAÇAKÇILARI BATI’DA RAHAT YAŞAM VADEDİYOR

Aslında memleketten kaçan Uygur Türkleri insan kaçakçılarının mal, mülk ve paralarını çarpmak için batı ülkelerinde daha rahat yaşam şartları vaatlerine kanıyorlar. Tabii bütün bunlara Çin’in bölgede uyguladığı baskı politikaları da eklenince insanlar evini, bağını bahçesini beşte bir fiyatına satarak çocuklarıyla ailece insan kaçakçılarının eline düşüyor. İnsan kaçakçıları değişik milletlerden Çinli, Malezyalı, Taylandlı, Uygur Türkü ve Türkiye’deki Türklerden oluşuyor. Bunlar uluslararası bir çete halinde işbirliği yaparak bu insanları kandırıyor ve kişi başına 5-10 bin dolara kaçırmak üzere anlaştıkları halde evini barkını satan insanların üzerindeki paralara da göz dikiyor ve yollarda bu paralarına da el koyarak çoluk çocuk aç susuz terk edip gidiyorlar.

VATANDAN AYRILMA, EVİNİ TOPRAĞINI TERKETME UYARISI YAPACAĞIZ

Dünya Uygur Kongresi olarak yeni yıl faaliyetlerimizde birinci hedefimiz, artık halkımızın Doğu Türkistan’dan çıkmaması için uyarıda bulunacağız. Batı ülkelerinde iyi yaşayacağım hayaliyle evini barkını üç paraya satanların insan tacirlerinin elinde yaşam mücadelesine mahkûm bırakıldıklarını açık açık anlatacağız. Halkımıza ‘Vatandan ayrılma, memleketini, evini, toprağını terk etme, hastalanacaksan orada hastalan, öleceksen orada öl’ mesajını vereceğiz. İnsanlarımızın bu konularda uyanık olması asılsız dini propagandalara inanıp yerlerinden yurtlarından ayrılmamaları gerektiğini tanınmış din adamları ve âlimler vasıtasıyla anlatmaya çalışacağız, çeşitli ülkelerde bu konularda uyarı konferansları düzenleyeceğiz. Bu çerçevede 20 ülkeye gidip bu ülkelerdeki Uygur Türklerini uyaracağız, onlarda İnternet olsun, sosyal medya olsun, giden gelenle olsun bunu memlekete yayacaklar. Memleketten kaçanların başına gelenleri bir bir anlatacağız. Bu propagandayı yaptığımızda eminim ki bu kaçak göç hareketi ya yavaşlar ya da durur.

GİYSİLER TÜRBAN, ÇARŞAF DEĞİL ÖRF VE ADETLERİMİZE GÖRE OLACAK

İkinci önemli faaliyetimiz ise giyim kuşamla ilgili olacak. Bizim gelenek ve göreneklerimize göre giysilerimiz var. Kadın ve erkeklerin başlarına taktıkları farklı Takke’ler var, Türban bizim geleneğimiz değildir, kadınlar çarşaf giymez yüzlerini örtmezler. Kendi milli giysilerimiz, müziğimiz, birbirinden güzel kızlarımız, yakışıklı yiğitlerimiz var. Biz elhamdülillah Müslümanız ama kendi örf ve adetlerimizle Müslümanız. Bu kültürü, bu örf ve adetleri yaşatmak için bugünlere kadar on binlerce insan can verdi. Bizde bunu yaşatmak için elimizden geleni yapacağız. Doğu Türkistan’a huzur ve istikrar getirmek için Çin hükümetinin Uygur Türklerine kulak vermesi, sorunlara birlikte çözüm yolu araması gerekir.

ÇİN’İN SİNCAN BÖLGESİ DİYE ADLANDIRDIĞI ‘DOĞU TÜRKİSTAN‘DAKİ UYGUR TÜRKLERİ VE LİDERLERİ RABİA KADİR ve DOĞU TÜRKİSTAN’LA  İLGLİ HABERLERİMİ OKUMAK  VE BÖLGEDEN İLGİNÇ FOTOĞRAFLARI GÖRMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ TIKLAYIN…

Rabia Kadir Muammer Elveren’le Avrupa Parlamentosunda. Alttaki linki tıklayıp fotolara bakın..

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/77216/2/1/muammer-elveren-rabia-kadir-avrupa-parlamentosunda

Uygur Ana Rabia Kadir’den Cenevre’de Çin’e karşı ortak cephe. Alttaki Linki tıklayıp okuyun…

http://www.hurriyet.com.tr/planet/22823334.asp

Rabia Kadir Tokyo’da Muammer Elveren’e ne demişti? Alttaki Linki tıklayıp okuyun…

http://www.hurriyet.com.tr/planet/20578295.asp

Rabia Kadir Tokyo’da Muammer Elveren’le; Fotoğraflar için Alttaki linki tıklayın

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/56468/2/1/rabia-kadir-roportaji-muammer-elveren

Çin’in Medyaya kapalı Uygur bölgesinden geliyorum. Başkent Urumçi, Kaşgar ve Turfan kentleriyle ilgili birbirinden ilginç bilgilerle Doğu Türkistan’ı tanımak için alttaki linki tıklayın…

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/muammer-elveren_237/makale/cin-in-medya-ya-kapali-uygur-bolgesinden-geliyorum_74260

Uygur Bölgesinden birbirinden ilginç  ve tarih kokan fotoğraflar görmek için alttaki linki tıklayın

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/88396/2/1/muammer-elveren-cinin-temmuz-2009-katliamindan-bu-yana-gazeteci-sokmadigi-uygur-ozerk-bolgesinde

Uygur ana Rabia Kadir 2016 Dünya Uygur kongresinde yine Başkan seçildi

http://muammerelveren.com/2016/07/uygur-ana-rabia-kadir-yine-baskan.html

***************************

**************************

 

MuammerELVEREN

İstanbul Üniversitesi Yüksek Gazetecilik mezunu olan Muammer Elveren, 12 Şubat 1948 yılında Mardin’de doğdu. Evli ve bir kız babası olan Elveren, 1974’te Haldun Simavi‘nin kurduğu GÜNAYDIN GAZETESİ’ne girdi.

1977’de GÜNAYDIN GAZETESİ BRÜKSEL BÜROSU’nu kurmakla görevlendirildi ve BRÜKSEL BÜRO ŞEFİ oldu. 1989’da Brüksel temsilciliğinin yanında, Mihail Gorbaçov’un liderliğindeki Komünizm’in merkezi kabul edilen SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ-SSCB’nin başkenti MOSKOVA temsilciliği görevini de üstlendi.

1991 yılında HÜRRİYET GAZETESİ’ne girdikten sonra hem Brüksel hem Moskova görevini birlikte yürüttü. Bu dönemde başta AZERBAYCAN olmak üzere Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri ile BULGARİSTAN ve ROMANYA’da Komünizmin çöküşüyle ilgili olayları yerinde izledi.

Elveren, 1991’de Azeri ve Ermeni çatışmalarının en yoğun olduğu dönemde tüm tehlikelere rağmen DAĞLIK KARABAĞ’a girip röportaj yapmayı başaran ilk gazeteci oldu. Bu başarısıyla YILIN GAZETECİSİ seçildi ve SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’ne layık görüldü. Aynı yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin SERİ RÖPORTAJ ÖDÜLÜ’nü de kazandı.

1992’de Fransa’ya atanarak HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİSİ oldu. 1998’de ise, Devlet Bakanı EYÜP AŞIK’ın Fransa’da tutuklanan yeraltı dünyasının tanınmış isimlerinden ALAATTİN ÇAKICI ile yaptığı konuşmayı içeren kaseti elde ederek gündeme damga vurdu. “ÇAKICI’YA KAÇ DİYEN ANAP’LI BAKAN” başlıklı bu haberle ikinci kez SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’nü aldı. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi tarafından da YILIN GAZETECİSİ ÖDÜLÜ’nü kazandı.

1999’da Nokta dergisinin düzenlediği DORUKTAKİLER 98 yarışmasında YILIN GAZETECİSİ unvanını aldı. Kasım 2023’te ise TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ BURHAN FELEK BASIN HİZMET ÖDÜLÜ’ne layık görüldü.

Fransızca ve Arapça bilen Elveren, 1977’den itibaren uluslararası alanda çalıştı. AVRUPA BİRLİĞİ, NATO, AVRUPA KONSEYİ, AVRUPA PARLAMENTOSU, UNESCO ve OECD gibi kurumlarla ilgili yazılar kaleme aldı. Ayrıca SARAYBOSNA ve KOSOVA’da görev yaptı.

1995’te gazeteciliğin yanı sıra KANAL-D’de televizyon haberciliğine başladı ve bu görevini 2008 sonuna kadar sürdürdü. 2010 yılına kadar HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİLİĞİ görevini yürüttü.

ARAP BAHARI sürecinde TUNUS ve MISIR’da görev yaptı. Mısır’da HÜSNÜ MÜBAREK dönemini, TAHRİR DEVRİMİ’ni ve MUHAMMED MURSİ dönemini takip etti. MÜSLÜMAN KARDEŞLER’in RABİA MEYDANI ayaklanmalarını ve askeri darbe sürecindeki olayları izledi. Daha sonra, darbeyi gerçekleştiren ABDÜLFETTAH EL SİSİ’nin seçimlerinde KAHİRE’de bulundu. Ayrıca MİNYE kentine girerek röportaj yaptı.

UKRAYNA’da ayaklanmalar başlayınca KIRIM’a geçti. Rus ordusunun işgali sırasında SİMFEROPOL, BAHÇESARAY, YALTA ve özellikle yasaklı SİVASTOPOL’e girdi. Burada GOOGLE GÖZLÜĞÜ kullanarak Türk basınında ilk kez bir çatışma bölgesinde görüntü aldı.

Elveren, HÜRRİYET GAZETESİ’ndeki görevini 31 Aralık 2018’de emekliye ayrılarak noktaladı. Halen muammerelveren.com adresinde yazılarını yayımlamaktadır.

Elveren, FİJ, AGJPB, AJPE, APE, APP ve TGC üyesidir. Ayrıca FİJ KARTI, BELÇİKA BASIN KARTI, FRANSA BASIN KARTI ve SÜREKLİ SARI BASIN KARTI sahibidir.