24 ŞUBAT 2019
Fotoğraf: Büyükelçi Ender Arat, Muammer Elveren, Büyükelçi Onur Öymen ve Büyükelçi Varol Özkoçak
BOLŞEVİK İHTİLALİNDEN SONRA TÜRKİYE’YE
SIĞINAN BEYAZ RUSLARIN İLGİNÇ HİKÂYESİ-
Emekli Büyükelçi Ender Arat, ‘Türklere Güvendiler’ kitabından yola çıkılarak hazırlanan belgesellerin ‘Beyaz Ruslar’ bölümünü Caddebostan Büyük Klüp Balo salonundaki gösterimden sonra verdiği konferansla anlattı. Tarih boyunca değişik nedenlerle kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalan çeşitli millet ve dinden yüzbinlerce insan Osmanlı İmparatorluğu’na, daha sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne sığındı. Kimileri ilk durak olarak, kimileri ise ömürlerinin sonun kadar yaşamak için Türk topraklarını seçtiler. Türkler asırlardır vatanlarını, evlerini barklarını terk etmek zorunda kalan binlerce, milyonlarca çaresiz insanı, ırk, din, dil farkı gözetmeksizin bağırlarına bastılar. Hayatları tehlikeye giren, şiddet, baskı ve eziyete uğrayan, tehdit edilen, aşağılanan bu insanlara kucak açtılar. Tereddüt göstermediler, ayrımcı, seçici olmadılar, kısıtlı imkânlarına rağmen evlerini, ekmeklerini zor durumdaki bu insanlarla cömertçe paylaştılar.
Türk topraklarına sığınan bu insanlar mensubu oldukları ülkelerin kimi zaman liderleri, ulusal kahramanları, komutanları, askerleri, kimi zaman bilim adamları, seçkinleri, çoğu zaman da mütevazı bireyleriydiler. Değişik milletlere ve kültürlere mensup bu sığınmacılar Türklere itimat ettiler, en değerli varlıklarını, canlarını, ailelerini, çoluk ve çocuklarını emanet ettiler. Bir kısmı daha sonra ana vatanlarına dönme imkânı bulabildiler. Bir kısma başka ülkelere göç ettiler. Birçoğu ise Türk vatandaşı oldular, ömürlerinin sonuna kadar Türkiye’de kaldılar, bizlerden biri oldular.
Son 20 yıl boyunca hazırladığım sergilerde, yayımladığım “Türklere Güvendiler” kitabında, çektiğimiz 8 Belgesel filmde Türk topraklarına sığınanların başlıcalarını bulacaksınız. Bu insanlar ne tür sıkıntılarla karşılaştıklarını ve zor zamanlarında Türklerden nasıl yardım ve dostluk gördüklerini bizzat kendileri anlatıyorlar. Amacım, söz konusu çeşitli milletten mültecilerin Türk ve Dünya kamuoyuna tanıtılmasının ötesinde, bu insanların- toplulukların kimliklerinin, ülkelerini terk etme nedenlerinin, Türk topraklarında yaşadıkları sürelerin, ikamet ettikleri şehirlerin, evlerin, yaptıkları faaliyetlerin, bıraktıkları eserlerin, bizlere kazandırdıklarının, Türkiye’den ayrılanların akıbetlerinin, haklarında yazılmış kitapların gün ışığına çıkarılması için tarihçi ve araştırmacıları teşvik etmektir.
Bu amaçla kurulacak bir müzenin İstanbul’a değer katacağı ve Türkiye’nin tanıtılmasında önemli bir rol oynayacağı da aşikardır.
Ruslar
Tarihte değişik zamanlarda sıkıntıda kalınca kurtuluşu Türklere sığınmakta bulan Ruslar var:
-Dünyada da Nekkrasov Kosakları, aşırı muhafazakâr bu tarikat mensupları, Çar Büyük Petro dinde reform yapınca ayaklandılar, 1740’da Osmanlı İmparatorluğuna sığındılar.
-Zaporojye Kosakları, Çariçe II.Katerina 1775’de Ukrayna’da Zaporojye Sich yerleşim ve idare merkezini lağvedince Osmanlıya sığındılar.
-Malakanlar, Süt için perhiz bozanlar. 1860’da Osmanlıya sığındılar. Kars’ın Arpaçay, Çalkavur, Yalçınçayır köylerine yerleştiler. 1962’de kendi istekleriyle SB.ABD ve Avustralya’ya gittiler. Kars bölgesinde halen 11 Malakan aile yaşıyor.
-Beyaz Ruslar, 17 Ekim 1917’de başlayan Bolşevik İhtilali’nde Lenin’in liderliğindeki Bolşeviklerin, işçi ve köylülerin desteğiyle gerçekleştirdikleri sosyalist devrim ülkedeki bütün dengeleri değiştirdi. Troçki’nin başında bulunduğu Kızıllara karşı mücadeleye girişen General Vrangel’in kuvvetleri yenilince. Çarlık rejiminin güçlü insanları mülklerini, rütbelerini, itibarlarını, iktidarlarını kaybettiler. Rusya’nın aristokratları, ordu komutanları, sanayicileri, tüccarları, doktorları, mühendisleri, entelektüelleri, müzisyenleri, ressamları kaçmaya başladılar, 1919’dan itibaren akın akın İstanbul’a geldiler. Bolşevik aleyhtarı bu Rus mültecilere “Beyaz Ruslar” veya bazen kısaca “Beyazlar” adı verildi. Mülteci Beyaz Rusların içinde çoğunlukta Ruslar olmakla beraber, birçok ırktan kişiler de vardı. İstanbul’da Beyaz Rus olgusu 1918 yılından 1940’lara kadar yaşandı. Çoğu zamanla Türkiye’den ayrıldı, Avrupa ülkelerine ve ABD’ye, Avustralya’ya gittiler. Bir bir kısmı Rusya’ya geri döndü. Bir kısmı ise Türkiye’de kalmayı tercih ettiler. 1936’da çıkartılan kararnameyle çok sayıda Beyaz Rus vatandaşlığa alındılar, bizlerden biri oldular:
-Lydia Krassa Arzumanova, bale hocası Leyla Arzuman oldu. Nikolay Kalmıkkof, ressam Naci Kalmukoğlu oldu. Rahman Safiyef, ressam İsmail Safi oldu. Michel Rottenberg, yazar Erol Güney oldu. George Karpovich, Karpiç oldu restoranlar açtı. Jorj Baba, Rauf Soykat adını aldı, Bursa Çelik Palas’ta şeflik yaptı. Serj Homyak, Süreyya oldu, Bebek’te restaurant açtı, Moda Kulübü’nde şeflik yaptı. Barones Valentine Taskin piyanistlik yaptı. Gheorghi Kirpichev, boksör Kirpiç oldu, Alexandre Holyavkin, Valentin Holyavkin kardeşler, Beyoğlu Spor kulübünde voleybol oynadılar, Türkiye’ye madalyalar kazandırdılar. Beyoğlu’nda fotoğraf stüdyosu açan Jules Kanzler, devlet büyüklerinin en güzel fotoğraflarını çekti. Kadıköy’de 3,5 yıl piyano dersi vererek yaşayan Akim Tamiroff, yıllar sonra “Topkapı” filminde rol almak için İstanbul’a geldi, hasret giderdi. Büyükdedesi Çarın Votka Çeşnicisi olan Vladimir Petroviç Smirnoff, ilk votka üretimini İstanbul’da yaptı. General Vrangel’in ordusunun bir kısmı Çatalca’da, General Kutepov komutasındaki ordu ise Gelibolu’da konuşlandı. İstanbul’dan ayrılan Beyaz Ruslar Fransızca, İngilizce ve Rusça bir teşekkür kitabı yayımladılar. Bir örneği Salt Kütüphanesinde bulunan, “Spassibo Constantinoble”(Şükran İstanbul) adlı bu kitapta şu ifadeler yer alıyor:”Bize Kardeş unvanını veren Türk Ulusu, kahraman olduğu kadar duygusal olduğunu da kanıtlamıştır. Biz Ruslar hiçbir zaman bu kadar iyilik ve cömertlik görmedik. Bu nedenle kardeşçe şükranlarımızı ve vedamızı lütfen kabul edin. Aslanın soyluluğunu, gururunu ve cesaretini bir araya getiren Türk ulusuna her zaman hayran kalacağız.”
Troçki: Kaderin cilvesi, Beyaz Rusların kâbusu Kızıl Ordu’nun komutanı Troçki, devrimden sonra Stalin ile anlaşmazlığa düşünce Sibirya’ya sürüldü. Fransa’ya girmek istiyordu, Stalin müsaade etmedi. Türkiye’nin kabul etmesi üzerine İstanbul’a sürgüne gönderdi. Troçki ve ailesi önceleri kısa süre Beyoğlu’nda ve Kadıköy’de Şifa Sokakta oturdu. Sonra güvenlik nedeniyle Büyük Ada’ya yerleştirildi, burada 4,5 yıl korundu. Nihayet Paris ve Stokholm’e gitti, ama buralarda kalamadı, Meksico City’e yerleşti. Orada 3,5 yıl yaşadı, suikasta kurban gitti. Evi kapısında kuyruklar oluşan bir müze, Büyükada’da oturduğu ev ise harabe halinde.
Emekli Büyükelçi Ender ARAT:
Büyükelçi Ender Arat, Galatasaray Lisesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 1973 yılında Dışişleri Bakanlığına girmiş ve Halep Başkonsolosluğu, Buenos Aires Büyükelçiliği, Brüksel’de AB Daimi Temsilciliği, Bonn Büyükelçiliği ve Büyükelçiliği açmak üzere Kişinev’de Çalışmıştır. Müteakiben Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü (1996-1998), Budapeşte Büyükelçisi (1998-2002), Başbakanın Dışişleri Başdanışmanı (2002-2004), Dışişleri Bakanlığında Ekonomi ve Kültür İşlerinden sorumlu Müsteşar Yardımcısı (2004-2006) ve Madrid Büyükelçisi olarak görev yapmıştır. 15 Haziran 2011’de emekli olan Arat, 2013 Aralık ayından beri ‘Türk – Rus Toplumsal Forumu’nun Genel Sekreterliğini yapmaktadır.
Arjantin’in “Liyakat”, Macaristan’ın “Yüksek Liyakat”, Avrupa’yı Teşvik İspanyol Grubu’nun “Altın Haç” madalyası ve Moldova/Gagavuz Özerk Yönetimi Üstün Hizmet Madalyası sahibidir. Eserleri:
-Dünya Türk İşadamları 1.Kurultayı’nın düzenleyicisi ve kurultay kitabını yayına hazırlayan.
-Török Macaristan kitabının yazarı
-Tarih boyunca Türk topraklarına sığınanlar hakkındaki ‘Türkiye’ye Güvendiler” sergisi proje danışmanı ve sergi kataloğunun editörü.
-Türklere Güvendiler, Tarih Boyunca Türk Topraklarına Sığınanlar” kitabının yazarı.
-Türklere Güvendiler-Ruslar” sergisi küratörü.
Muammer ELVEREN
* * *
Türkiye’ye Güvendiler Konferansında; Bir döneme damgasını vurmuş Büyükelçilerimiz (Soldan) Fuat Tanlay, Ali Köprülü, Osman Ulukan, Ahmet Erozan ve Ender Arat ile
Dün akşam Yalçın Bayer’le birlikte Moda Deniz kulübünde Emekli Büyükelçi Ender Arat’ın “Türklere Güvendiler: Tarih boyunca Türk topraklarına sığınanlar” kitabıyla ilgili düzenlediği söyleşiyi izledik.
Brüksel temsilciliği yaptığım 80’li yıllardan beri dostluğumuzun sürdüğü Emekli Büyükelçi Ender Arat’ın Türkiye’ye sığınıp yaşamlarını sürdüren ve aralarında dünyaca ünlü isimlerin olduğu kişilerle ilgili yaşamlarını anlattığı kitabın ikinci baskısı yayınlandı.
Muammer Elveren, Ayşe Arat, Büyükelçi Ender Arat, Kader Elveren, Yalçın Bayer
. . .
Arat, kitabın ilk baskısında; Macarlar, Polonyalılar, Museviler, Almanlar, Avusturyalılar, Fransızlar, İtalyanlar, Estonyalılar, İspanyollar, Ruslar, Arnavutlar, Kırım Tatarları, Çerkesler, Abhazalar, Romenler, Gürcüler, Azeriler, Hintliler, İranlılar, Suudi Arabistanlılar, Kazaklar, Afganlar, Cezayirliler, Tunuslular, Moritanyalılar, Boşnaklar, Karadağlılar, Hıristiyan Topluluklar, Sırplar, Yunanlılar, Irak’tan kaçan Kürtler, Suriyelilere yer vermişti.
Büyükelçi Ender Arat dünkü söyleşiden sonra dağıtılan kitabın ikinci baskısının önsözünde Yalçın Bayer’in “Kitapta önemli bir eksiklik gördüm, Romanlara da yer verilmesi gerekirdi ” demesi üzerine Romanları da eklediği gibi, eksik gördüğü Ezidiler, Sri Lankalı Tamilli mülteciler ve uluslararası bazı önemli şahsiyetleri de eklediğini söyledi.
Daha önce “Török Macaristan” başlıklı kitabı ile Türkiye-Macaristan ilişkilerine ışık tutan Arat, bu kitabında tarih boyunca değişik nedenlerle kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalan çeşitli millet ve dinden yüz binlerce insanın önce Osmanlı İmparatorluğu’na, daha sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne sığınma hikayelerini anlatıyor.
Büyükelçi Süha Umar, Muammer Elveren, Yalçın Bayer, Fuat Tanlay
. . .
Büyükelçi Ender Arat, Galatasaray Lisesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 1973 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girmiş, Halep Başkonsolosluğu, Buenos Aires Büyükelçiliği, Brüksel’de AB Daimi Temsilciliği, Bonn Büyükelçiliği ve Büyükelçiliği açmak üzere Kişinev’de çalışmıştır. Müteakiben Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü (1996-1998), Budapeşte Büyükelçisi (1998-2002), Başbakanlık Dışişleri Başdanışmanı (2002-2004), Dışişleri Bakanlığı Ekonomi ve Kültür İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı (2004-2006) ve Madrid Büyükelçisi olarak görev yapmıştır. Haziran 2011’de emekliye ayrılmıştır. Arjantin’in “Liyakat”, “Macaristan’ın “Yüksek Liyakat” ve Avrupa’yı Teşvik İspanyol Grubu’nun “Altın Haç” madalyaları sahibidir.
Muammer Topaloğlu (Avrupa Konseyi), Büyükelçi Süha Umar ve Muammer Elveren
. . .
İŞTE “TÜRKLERE GÜVENDİLER SERGİSİ
SERGİDEKİ KONUŞMASINDA ENDER ARAT NE DEDİ
RUSLAR
40 değişik ülkeden krallar, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, bakanlar. Generaller, Subaylar, askerler, işadamları, yazarlar, şairler, vs… Çoğunlukla varlıksız masum insanlar canlarını kurtarmak için gelmişler, kucaklanmışlar.
Bu akşamki konumuz ve sergimiz Ruslarla ilgili:
tarih boyunca Türk topraklarına sığınanlar arasında Ruslar önemli bir yer alıyor. Toplumun tük kesimlerini teşkil eden Ruslar Türklere sığınarak yaşamlarının kurtarmışlar.
Ruslar deyince ilk akla gelen beyaz Ruslar oluyor, ama onlardan 200 yıl önce gelen Ruslar var…
NEKRASOV KOSSAKLARI:
Belki hiç duymadınız, aşırı muhafazakâr Ortodoks bir etnik grup. 18. yy’ başında, çar dinde reform yapınca karşı çıkıyorlar, 1707-1709, iki yıl savaşıyorlar, yenilince Osmanlı imparatorluğunun Kuban ordusuna sığınıyorlar. Osmanlı o topraklardan çekilince, III. Ahmet onları Köstence civarına ve Balıkesir Manyas gölü civarına yerleştiriyor (1740). Romanya 1880 ‘de Osmanlı egemenliğinden çıkınca Köstence’den ayrılan Kossaklar Beyşehir gölünde Mada adasına ve Konya-Akşehir gölü kıyısına yerleşiyorlar.
SSCB büyükelçisi Averof 1936 cumhurbaşkanı Atatürk’ü ziyaret ediyor. Görüşme sonunda ayrılırken Atatürk büyükelçiye Konya civarında sizin soydaşlarınızın yaşadığı bir köy var, Cigidiya köyü, biliyor musunuz diyor. Yaverini rehber olarak veriyor, Averof gidip soydaşlarıyla buluşuyor. İki sıkıntıları var, birincisi zaman zaman eşkıya basıyormuş, ama ikinci sıkıntıları daha önemli, yedi göbek evlilik yasağı, birbirleriyle evlenemiyorlar. Averof beş altı aileyi Rusya’ya gönderiyor. Evlenme yasağı 5 göbeğe indiriliyor ama yeterli olmuyor. Neticede 1962’de çoğunluk Rusya, bir kısmı ABD’ye ve Avustralya’ya gidiyor. 220 yıl sonra Türkiye ‘den ayrılıyorlar. Kalanlar var.
ZAPOROJYE KOSAKLARI:
Çariçe I.Katerina 1775’de Ukrayna’da Zaporojye sich yerleşim ve idare merkezini lağvedince, 10 bin dolayında Zaporojye Kozağı, Nekrasovlar gibi, Osmanlıya sığınıyor. Dobruca’ya yerleştiriliyor, Kekrasovlarla geçinemeyince Silistre-Rusçuk’a naklediliyorlar. 1885 de 8 bini Avusturya-Macaristan topraklarına göç etti, baskı görünce 1811-12’de tekrar Dobruca’ya döndüler.
MALAKANLAR: SÜT İÇİN PERHIZ BOZANLAR TARİKATI
Çar. I.Nicholas, dinsel anlaşmazlık nedeniyle 1839’da güney Kafkasya’da Türk İran sınırına sürdü. Tolstoy destekliyor, diriliş romanı onlar hakkında. Bazıları Osmanlıya sığındı, Kars dolayına yerleştirildi. 1877-78 Rus harbinde karşı kaybettik. Ruslar Malakanları bu bölgeye yerleştirdi.
1920’de karşı geri aldık, 1921’de Moskova ve Kars anlaşmaları ile sınır çizildi. Malakanları önemli kısmı Rusya’ya geri döndü. bir kısmı kaldı. 100 yıl huzur içinde yaşadılar. 1962’de özgür kararlarıyla Rusya ABD ve Avustralya’ya göç ettiler. Neden yakın akraba ile evlenme sıkıntısı. Bugün Kars bölgesinde 11 Malakan ailesi yaşıyor.
BEYAZ RUSLAR:
17 Ekim 1917 çarlık rejimini yıkan Bolşevik ihtilali başladı. Lenin’in liderliğindeki Bolşeviklerin işçiler ve köylülerin desteğiyle gerçekleştirdikleri sosyalist devrim. Kızıllara karşı beyaz Ruslar. Ülkedeki bütün dengeler değişti.
Çarlık rejiminin güçlü insanları mülklerini, rütbelerini, itibarlarını, iktidarlarını kaybettiler.
– Rusya’nın aristokratları
– Ordu komutanları,
– Sanayicileri,
– Tüccarları,
– Doktorları,
– Mühendisleri,
– Entelektüelleri,
– sanatçıları, müzisyenleri, ressamları, kaçmaya başladılar. 1919’dan itibaren akın akın İstanbul’a gelmeye başladılar.
O sırada İstanbul 1. dünya savaşının yorgunuydu
– İngiliz ve Fransız işgali altındaydı (esir şehrin insanları-Prof. Bülent Bakar)
– Balkan savaşından sonra İstanbul’a sığınan balkan muhacirleri hala yerleştirilememiş, ne olacakları da belli değildi. Üstelik 1918-19’da vefa ve Fatih yangınları olmuş, 15-20 bin kişi evsiz kalmış, çadır kamplarda yaşamaktaydı. Buna rağmen İstanbul beyaz Ruslara kucak açtı.
– 1919 ilkbaharında ilk gelenler genelde varlıklı ailelerdi. Aristokrat ve eğitimliydiler. Beyoğlu’nda evler tuttular, eğlence hayatına girdiler, bol para harcadılar ve çoğu Paris başta batının önemli şehirlerine gittiler. Çarın Votkacısı Smirnov da bu ilk gelenler arasında. İstanbul’da votka üretmeye başlıyor, sonra Paris’e gidiyor orada Smirnof votkası dünya markası oluyor.
– 1920 Nisan’ında beyaz Rusların başkomutanı Denikin bozguna uğrayınca, başkomutanlığı vrangler’e bırakarak, Novorossik’ten kurtarabildiği sivillerle İstanbul’a geldi. Adalara yerleştirildi. Kiliselerin bahçelerine çadırlar kuruldu.
– işgal kuvvetleri tarafından varlıklı Türk ailelerin evlerine yerleştirilen Ruslar, vaade dilen kiraların ödenmemesine rağmen dışlanmadı. Kadıköy’de Ruslar için battaniye toplama kampanyası başlatıldı.
– General Vrangler’in ordusu da çok geçmeden bozguna uğradı, Fransızlar Rus donanmasına el koyma karşılığında beyaz orduyu Kırım’dan çıkarmayı ve beslemeyi üstlendiler.
– 15 Kasım 1920 sabahı İstanbul uyandığında, Kalamış açıklarında demirlemiş, içlerinde binlerce mültecinin olduğu 103 gemiden oluşan bir filo gördü. Gemilerdeki asker ve siviller 4 gündür aç ve susuzdu.
– üçüncü dalga Vrangel ile gelenlerin yüz bini asker, 40 bini sivildi. Dünyada belki ilk kez bir ordu silahlarıyla birlikte göç ediyordu.
– 1,2 ve 3. dalga sonucu gelen beyaz Rus mültecilerin toplamı 170 bin dolayındadır. Prof. Jak Deleon 200 bin dolayında olduğunu bildirir.
Fransızlar Vrangel ordusundaki Kosakları Çatalca’ya ve Ege’deki Limni adasına, ordunun ana iskeletini oluşturan Kutepov komutasındaki 1.orduyu ise Gelibolu’ya yerleştirdiler. Zamanla Fransızlarla Ruslar arasında anlaşmazlıklar çıktı. Fransızlar bir ara Anadolu’da ulusal kurtuluş savaşı veren ve Bolşeviklerin desteklediği Ankara hükümetine karşı beyaz orduyu kullanmak istediler. Ama beyaz ordu komutanları bunu reddetti. Hatta İstanbul’daki bazı beyaz Rus askerleri ve subayları, gizli yollarla Ankara’ya ulaşmaya çalışır, bir kısmı İzmit yakınlarında yakalanır ve kurşuna dizilir. Gelibolu’da yaşayan beyaz Rus subaylardan Nıkolay Revitski, günlüğünde Türklere ve Anadolu direnişine duyulan sempatiyi anlatıyor: “Türkler nerede bizi görseler, bir masa kurarlardı, bizi hiç aç bırakmadılar. Biz bunun nedenlerini çok düşündük… Sonra anladık ki, bu iki devlet de iç savaş yaşıyor ve topraklarını kaybetmiş. Bu nedenle iki halk arasında iyi ilişkiler kuruldu.” Ruslar Gelibolu’da sorunsuz yaşadı: Mevlevihane Ruslara yurt verildi, içine ahşap bir Kilise yapıldı. Ölen 343 Rus asker ve sivil için 3 mezarlık ve bir anıt yapıldı. Yardım eden Türklere madalya verdiler. Anıt 1940’larda depremde yıkıldı. 1999’da aslına uygun tekrar yapıldı. Beyaz Rus ordusu Gelibolu’da 25 ay kaldı. Fransızlar iaşeyi kesince, beyaz ordu mensupları gemilere binerek, kendilerini kabul eden Sırbistan ve Bulgaristan’a gittiler. Rus kadınlardan evlenerek kalanlar oldu.
Gelelim İstanbul’daki beyaz Ruslara, Kadıköy’de yaşayan ve bizlerden biri olanlardan başlayalım:
Nikolay Kalmikof / Nacı Kalmukoğlu – Ressam – Süreyya operası duvar resimleri
Serj Homyak / Süreyya Karpiç ile Ankara’da.
Sıhhiye’de restoran, Bebek’te ve moda kulübünde.
Ankara palas ve Bursa Çelik Palas’ın Baş Ahçısı baba Jorj.
Michel Rottenberg / Erol Güney , Odessa,da doğdu, baba adı varlıklı petrol uzmanı, Bolşevik devrimi üzerine Tiflis’e yerleştiler. Kızıllar gelince babası, eşi ve iki oğlunu İstanbul’a gönderdi. Moda’da ev kiralıyorlar. Bir gün satıcının sesi “Ponçik, Goraçeyi Ponçik/sıcak Poğaça”, kaçak beyaz ordu subayı ponçik satıyor. İÜ’de felsefe, İngiliz ve Fransız edebiyatı eğitimi alıyor. 1937 Türk vatandaşı, 1938 mezun, tercüme bürosu, Hasan Ali Yücel’in dünya klasiklerini tercüme projesinde çalışıyor. Arkadaşları Sebahattin Eyüpoğlu, Melih Cevdet, Necatı Cumalı, Orhan Veli. Orhan Veli baldızı Bella’ya âşık. Sere serpe, şiiri ona yazmış. Gazetecilik yapıyor, bir haberi üzerine 1955’de sınır dışı ediliyor. Paris sonra Tel Aviv 1990’da, 35 yıl sonra, İstanbul’a geliyor. İlk işi aşiyanda Veli’nin mezarını ziyaret oldu. 2005’de Tel Aviv’de görüştüm. Orhan Velî kedimi benden daha meşhur etti, dedi. 2009’da 95 yaşında vefat etti.
Akim Tamirof, Hollywood yıldızı, 3,5 yıl İstanbul’da oturuyor, Kadıköy’de piyano dersi veriyor. ABD’ye gitti, artist oldu. Bu Çanlar Kimin İçin Çalıyor filmindeki rolüyle Altın Küre ödülünü aldı. Biz onu Topkapı filminden tanıyoruz, Melina Mercurie ile bu filmin çekimi için 1964’te İstanbul’a geldi hasret giderdi.
Lydia Krassa Arzumanova, bir başka Kadıköylü. St. Petersburg bale okulu mezunu, bolşoy balerini, 1921’de 21 yaşında geldi. Bale dersleri verdi, bale okulu kurdu, Türk devlet balesinin kurucusu Fransız Ninette de Valois’dan 17 yıl önce Müslüman oldu, Leyla Arzuman adını aldı. Yaşamının son yirmi yılını yoksulluk içinde geçirdi. öğrencısı yıldız alpar ona sahıp çıktı, kadıköydeki evınde ona baktı.
Veda
Beyaz Ruslar İstanbul’dan ayrıldıktan sonra Fransızca, İngilizce ve Rusça bir kitap yayınladılar “Sipasibo Constantinoble. Bir örneği Doğuş grubunun kültür merkezi Karaköy’deki bankalar sokağındaki salt kütüphanesinde. ” Kardeş unvanınızın veren Türk ulusu, kahraman olduğu kadar duygusal olduğunu da kanıtlamıştır. biz Ruslar hiçbir zaman bu kadar iyilik ve cömertlik görmedik. Bu nedenle kardeşçe şükranlarımızı ve vedamızı lütfen kabul edin. Aslanın soyluluğunu, gururunu ve cesaretini bir araya getiren Türk ulusuna her zaman hayran kalacağız”.
Kader’in cilvesi
Beyaz Rusların kabusu kızıl ordunun komutanı Leon Troçki, devrimden sonra Stalin ile anlaşamadı. Stalin onu Sibirya’ya sürdü. Troçki Fransa’ya gitmek ısıtıyordu. Stalin müsaade etmedi. Fransa da istemedi. 1929 yılında İstanbul’a sürgüne gönderildi. Kısa süre Beyoğlu’nda ve Moda’da şifa sokakta 22 numaralı binada oturdu. Sonra Büyükada’ya yerleştirildi. 4,5 yıl adada kaldı. Sonra Paris ve Stockholm’e gitti ama buralarda kalamadı. Meksiko City’ye yerleşti, 3,5 yıl yaşadı, uzun süre ressam Diego Rivera ve eşı Frida’nın evinde yaşadı. Frida ile gönül macerası oldu. Sekreterinin sevgilisi, Rus casusu tarafından öldürüldü. Suikast evi müze oldu ama Diego ve Frida’nın müzesi oldu. Başlangıçta Troçkist olan Diego sonra Stalinist oldu ve evindeki Troçki’nin çalışma odasına Stalin’in bir büstünü koydu. Belki de Frida olayının intikamını böyle almış oldu. Troçki’nin Büyükada’daki evi ise Harabe. Oysa müze haline getirilse bütün Rus turistleri çeker.
Mesaj :
Türk topraklarına sığınanların sergisini 2006 yılında hazırladım, tüm dünyayı dolaşıyor. Hükümetin finansmanı ile. Birand yapım tarafından belgesel filmi yapıldı, uygun zamanda yayımlanacak. Kitabını yazdım, Tarihçi kitap evi tarafından yayımlandı, kısa zamanda tükendi, genişletilmiş ikinci baskısı yapıldı. Sıra geldi müzesinin kurulmasına, tüm sığınanlar için İstanbul’da bir müze kurulması şehrimize hiç şüphesiz katma değer yaratacaktır.
Stalin’den Karpiç’e Türkiye’ye güvenenler
Osmanlı Sarayı’nın “Macar Kralı Rakoczi’nin ihtiyacı olan şarabı temin edin” diye yeniçeri ağasına ferman göndermiş olabileceği aklınıza gelir miydi? Polonya milli şairi Adam Mickiewicz’in oturduğu evin Dolapdere’de kapkaççıların yoğun olduğu karanlık sokaklardan birinde bulunduğunu ve bu evin Polonyalıların en çok ziyaret ettiği yer olduğunu duymuş muydunuz? Stalin’in 1910 yılında çarlık rejimine karşı yapılan başarısız ayaklanma sonucu kaçıp Batum üzerinden Anadolu’ya geldiğini? Bütün bunlar ve daha fazlası 5 Eylül’de Dışişleri Bakanlığı Sanat Galerisi’nde açılan “Türkiye’ye Güvendiler” sergisinde, izleyicileri şaşırtmaya devam ediyor.
Çeşitli nedenlerle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalıp Osmanlı İmparatorluğu’na ve Türkiye’ye sığınan farklı millet ve dinlerden binlerce insanın hikayelerinin görsel ve yazılı malzemeyle anlatıldığı serginin fikir babası Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ender Arat. Serginin küratörü ise Galeri Sanat Yapım’ın sahibi, fotoğraf sanatçısı İbrahim Demirel.
Budapeşte’de Dışişleri Bakanlığı önündeki Jozef Bem heykelinin Murat Paşa heykeli olduğunu biliyor muydunuz? Peki, Macarların Atatürk’ü diyebileceğimiz Lajos Kossuth’un anılarında “Türkiye’nin bugün ve istikbalde mevcut olması Avrupa’nın ve insanlık âleminin yararınadır” diye yazdığını Fransa’daki UMP Partisi’nin lideri Macar asıllı Nicolas Sarkozy okumuş mudur?
“Türkiye’ye Güvendiler” sergisi, tarih boyunca Türkiye’ye göç edenler temasından hareketle Ankara’da bir müze kurma fikriyle yola çıkan Ender Arat’ın projesinin ilk ayağı. Büyükelçi Arat projesini şöyle anlatıyor: “Tarih boyunca Türk topraklarına sığınanlar yeterince bilinmiyor. Oysa çok zor zamanlarda dahi Türkler hep sığınmacılara kucak açmış. Devlet başkanlarını, kralları, başbakanları, bakanları, aynı zamanda binlerce çaresiz insanı kabul etmiş. Riskler almış, tehdit edilmiş ama bu insanları geri vermemiş. Bunu hem Türk kamuoyuna hem dünya kamuoyuna yeterince duyuramamışız. Sığınmacıların çoğunun başından geçenlerin her biri bir film konusu olur. Onun için esas amacımız bu konuda bir müze açmak. Projeyi görüştüğümüz herkes onayladı. Ne var ki müze açmak yıllar ve büyük masraflar gerektiriyor. Kısıtlı imkânlarımızla öncelikle sergiyi gerçekleştirmenin uygun olacağını, böylece ilk tohumun atılacağını, daha sonra müze üzerinde çalışılabileceğini düşündüm.
“Büyükelçi Arat sergi için zihni hazırlığı 1998-2002 tarihleri arasındaki Budapeşte Büyükelçiliği sırasında yapmış. Macarlarla ilgili malzemeyi bu sırada toplamış. Daha sonra yurtdışındaki büyükelçilikler vasıtasıyla bu ülkelerden gelen sığınmacıların envanterini çıkarttırmış. Ankara’daki Rusya Federasyonu ve Polonya temsilcileri gibi bazı büyükelçilikler de önemli katkılarda bulunmuş projeye.”Bu sergiyi gören başka büyükelçiliklerin, ‘Bizden de şu kişiler Türkiye’ye gelmiş’ diyerek ileride katkıda bulunacaklarından eminim” diyen Arat, sergi davetiyesini alan birkaç elçinin şimdiden bu yönde beyanda bulunduğunu sözlerine ekliyor.
Hedef bir müze kurmak “Türkiye’ye Güvendiler” sergisinde yer alan 57 panoda son Lübnan olayları sonucu Türkiye üzerinden tahliye olan yabancılarla ilgili gazete kupürlerinden İsveç Kralı Karlos’un 1709’da Osmanlı’ya gönderdiği teşekkür mektubuna kadar çok sayıda envanteri bir arada görmek mümkün. Başta İstanbul olmak üzere diğer kentlere de gitmesi planlanan serginin hedefleri arasında Strazburg’daki Avrupa Konseyi ve Brüksel bulunuyor. Kısıtlı imkânlarla açılan bu serginin bir an evvel müzesine kavuşması için Büyükelçi Ender Arat çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmaların hızlanması için sponsorlara ihtiyaç var. Arat sözünü ettiği müze açıldığı takdirde, Ankara’daki büyükelçiliklerin ziyarete gelen heyetlerini buraya götürebileceklerine, bu müzenin bir araştırma merkezi olarak da çalışabileceğine dikkat çekiyor.
Büyükelçi Arat’ın verdiği bir örnek serginin önemini yeterince açıklıyor: “Alman bilim adamı Ernst Reuter, Nazilerden kaçıp Ankara’ya gelmiş. Üniversitede ders vermiş, sonra Almanya’ya dönünce Berlin belediye başkanı olmuş. Bu hafta İstanbul’a gelen Alman dışişleri bakanı, meslektaşı Abdullah Gül ile kültürlerarası diyalog çağrısında bulundu. Manifestoya ‘Ernst Reuter Manifestosu’ adının verilmesinin nedeni de bu geçmiş.”
Sponsor gerekiyor
Sergiye eşlik eden katalogda birbirinden ilginç anekdotlar bulunuyor. Bizzat adı geçen sığınmacıların, yakınlarının veya mensup oldukları milletlerin tarihçilerinin anlattıklarından bazıları şöyle…
Polonya’nın işgaline karşı 1848 Ayaklanmasına önderlik eden grubun içinde yer alan Konstantyn Borzecki, önce Fransa’ya sonra Osmanlı’ya sığındı. Müslüman olup Mustafa Celaleddin adını alan Borzecki, Ömer Lütfü Paşa’nın kız kardeşiyle evlendi. Oğlu Hasan Enver Paşa, şair Nâzım Hikmet ise torunu. Yani Konstantyn Borzecki, Nâzım Hikmet’in dedesi oluyor.
(Hasan Enver Paşa ve Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa, yani Ludwing Karl Friedrich Detroit’in kızı Leyla Hanım’ın kızıydı; çok iyi Fransızca konuşuyor, piyano çalıyor ve resim yapıyordu. Nazım da annesine çekecek, sanatsal yönü ağır basacaktı. Babası Hikmet Bey, Çerkez Nazım Paşa’nın oğluydu; Matbuat Umum Müdürlüğü ve Hamburg Şehbenderliği yapmıştı. Nazım’a göre, babası Türk’tü. Annesi ise, Alman, Fransız, Gürcü, Polonyalı ve Çerkez kökenli idi. Hikmet Bey, Selanik’in son valisiydi. Nazım henüz çocukken memuriyetten ayrıldı ve ailecek Nazım’ın dedesinin yanına Halep’e yerleştiler)
Macar Kralı II. Frenc Rakoczi ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan sekreteri Mikes Kelemen’in Tekirdağ’da kaleme aldığı anıları Macar edebiyatının ilk nesir örneği kabul edildi. Yeniçeriler İsveç Kralı XII. Karl’a beş yıldan fazla misafirimiz olduğu için “Demirbaş” adını taktı.
Alman filolog Prof. Dr. Traugott Fuchs iki vasiyette bulundu: “Beni İstanbul’da defnedin, eserlerim de Türkiye’de kalsın, bir sergide teşhir edilsin.”
Azerbaycan’ın ilk cumhurbaşkanı Resulzade Ankara’da, Cebeci Kabristanı’nda yatıyor.
Tolstoy’u ilk kez filme alan ünlü Rus oyun yazarı ve mizahçı Arkadiy Timofeyeviç Averçenko, Ekim 1920’de Kırım’dan İstanbul’a geldi ve 1922’de Prag’a gidinceye kadar İstanbul’da yaşadı.
Troçki, 1924’te Lenin’in ölmesinin ardından Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybetti. 1929’da Türkiye’ye sürüldü. Troçki 1933’e kadar İstanbul’da, Büyükada’da oturdu.
George Karpovitch Rusya’dayken otel ve lokanta işletmeciliği yaptı. İstanbul’da bazı lokantalarda çalıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra Ankara’ya gitti. Şölen adlı lokantayı işletti. Lokantaya sık sık gelen Atatürk, bu gelişlerinden birinde pek sevdiği Karpovitch’e Karpiç dedi. O günden sonra da adı Karpiç olarak kaldı.
HANGİ ÜLKEDEN KİMLER TÜRKİYE’YE SIĞINMIŞ
MACARLAR
İmre Thököly, İlona Zrinyi, 1705’de Thököly’nin maiyetindekiler, Szantolu Janos Komaromi,
Gaspar Papay, Zsigmond Szöllösy, XVIII. yüzyıl Macar mültecileri, Kuruc dönemi,
II Ferenc Rakoczi, Jozsef Rakoczi, György Rakoczi, Mikes Kelemen, Kont Miklos Bercsenyi,
Kont Mihaly Csaky, Kont Antal Esterhazy, Dr. Jacab Ambrus Lang, Janos Papai,
XIX. yüzyıl Macar mültecileri, Kossuth dönemi, Kossuth Lajos, Kont Gyula Andrassy,
Janos Balogh, Janos Bangya, Laszlo Berzenczey, Karoly Eberhardt, Gabor Egressy, Janos
Fiala, Gusztav Adolf Fritsch, Richard Guyon, György Kmety, Josef Kohlman (Kolliman),
Ede Lörödy, Antal Schneider, Lanos Spleny, Maximilian Stein, Daniel Szilagyi, Ferenc
Szöllösy Nagy, Lajos Tköry, August Ludwig Wepler, II. Dünya Savaşı öncesinde Alman
bilim adamları ile birlikte Türkiye’ye sığınan Macarlar, Tibor Peterfi, Philipp Schwartz,
Andreas Bertolan Schwartz, Prof. Halasi-Khun, II. Dünya Savaşı sırasında Budapeşte
Türkiye Büyükelçiliği’ne sığınan Macarlar, Miklos Kallay, 1956 Ayaklanması sonrası
Türkiye’ye sığınan Macarlar.
TÜRKLERİN XIX. VE XX. YÜZYILLARDA
İŞGAL ALTINDAKİ POLONYALILARA UZATTIĞI
YARDIM ELİ
. Abdülkerim Paşa, Tomasz Bartmanski, Jozef Zachariasz Bem, Ryszard Berwinski, Konstantin
Borzecki, Alfred Bilinsky, Adolf Biskupski, Feliks Klemens Breanski, Karol Brzozowski,
Boguslawski, Roman Bojanowski ve Wincenty Bojanowski, Piotr Bonkovski,
Ludwik Borowicz, Ludwik Bystrzonowski, August Cieszkowski Stnislaw Poray Chlebowski,
StnislawPoray Chlebowski, Wojciech Chranowski, A. Czarniecki, Prens Wladyslaw
Czartoryski, Michal Czaykowski, Adam Czajkowski, Wladyslaw Czajkowski, Prens
Czetwertynski, Henri Dembiski, Dr. Adam Dobrowolski, J. E. Dobrowolski, Dobrudzki,
Stanislaw Drozdowski, Wladyslaw Englert, Jan Aleksander Fredro, Freund, Gerlicz, Kazimierz
Gordon, Jan Goscimski, Stanislaw Grabowski, Jozef Adam Grekowich, Dr. Rudolf
Gutowski, A. Hoszowski, Antoni Alexsander İlinski, Dr. Iinicki, Wladyslaw Koscielski,
Dr. Wladyslaw Jablonowski, Jozef Jagmin, Jakubowski, J. Jankowski, W. Jaraczewski,
Wladyslaw Jordan, Zygmunt Jordan, Karol Kaczanowski, Kaneli, Dr. J. Karlinski, Koniarski,
Wladyslaw Kossak, İldefons Kossilowski, Dr. Wlodzimierz Kozlowski, Kowalenk
Kowalewski, Kuczowski, Dr. August Kwasnicki, Stefan Lanckoronski-Pracki, Edward
Lange, Marian Laniewicz, Teofil Lapinski, Aleksander Laski, Lisikiewicz, E. Lochhman,
Luboradzki, Adam Mickiewicz, Miziewicz, Jan Nepomucen Mlodecki, Dr. Wladyslaw
Pieniaxek, Baltazar Piotrowski, Wladyslaw Poninski, Prorok, Pruski, Walerian Przewlocki,
Pulawski, Josef Purzycki, Benedykt Rahoza, Rajski, Wincenty Rawcki, General Ludomil
Rayski, Teodor Rayski, Julian Konstanty Ordon, Dr. Tadeusz Orzechowski-Oksza,
Maurycy Michal Ostoja-Chodylski, Ludwik Monastryski-Sas, Wincenty Slubicki, Michal
Sokolnicki, Franciszek Sokulski, Piotr Suchodolski, W. Szoldrski, Dr. Ludwik Szpaczek,
August Szulc, Tabaczynski, Wladyslaw Towarnicki, W. Unrug, W. Unrug, Antoni
Wieruski, Tomasz Wierzybicki, Wolski, Janusz Woronicz, Wojcik, Jozef Wysocki, Zaborski,
Wladyslaw Zamoyski, Dionizy Zarzycki, Dr. Zebrowski, Franciszek Zima, Artur
Zimmerman, Aleksander Zwierzchowski
ADAMPOL-POLONEZKÖY
İSVEÇ KRALI XII. KARL-DEMİRBAŞ ŞARL
MUSEVİLER
. 400. yıldönümünde padişaha gönderilen dilekçe, Mesilla Hadaşa Çiftliği, Türkiye’nin
Nazi zulmünden kaçan Yahudilere kucak açması ve Struma Olayı, 222 Transport Olayı,
Papa XXIII. John-Angelo Guiseppe Roncalli, 500. Yıl Vakfı ve Türk Musevileri Müzesi,
II. Dünya Savaşı sırasında Musevilere yardım eden Türk diplomatlar
ALMANLAR
. Almanya’da Hitler’in iktidara gelişi ve Nazi uygulamaları, Almanya’yı ilk terkedenler: Bilim
adamları, Einstein’ın Türk hükümetine gönderdiği mektup, göçmen profesörler ve
çalışma alanları: Licco Amar, Heinz Anstock, Fritz Arndt, Ernst Von Aster, Erich Auerbach,
Fritz Baade, Rudolf Belling, Cornelius Bischoff, Frederick Simon Bodenheimer,
Clemens Emile Bosch, Theodor Helmuth Bossert, Hugo Braun, Leo Brauner, Friedrich
Breusch, Dr. Erika Bruck, Rosemarie Heyd-Burkart, Peter Calvi, Ernst Wolfgang Caspari,
Harry Dember, Friedrich Dessauer, Wolfram Eberhard, Carl Ebert, Albert Eckstein,
Erna Eckstein-Schlossman, Alfred Frank Erich, Erwin Findlay Fruendlich, Traugott
Fuchs, Gustav Gassner, Otto Gerngross, Wolfgang Gleisberg, Walter Gottschalk, Hans
Gustav Güterbock, Felix Haurowitz, Karl Heckmann, Alfred Heilbronn, Karl Hellmann,
Ernst Edward Hirsch, Julius Hirsch, Paul Hindemith, Susanne Hoffmann, Richard Honig,
Joseph Igersheimer, Alfred Isaac, Alfred Kantorowicz, Gerhard Kessler, Max Klein ve
karısı Steffi Klein, Kurt Kosswig, Walter Kranz, Fritz Kraus, Peter Ladewig, Benno Landsberger,
August Laquer, Kurt Laqueur, Bernhard Lichtenberger, Wilhelm Liepmann,
Grete Lindenbaum, Kurt Lion, Werner Lipschitz, Lotte Loewe, Ewald Loewenthal, Karl
Loewenthal, Herbert Louis, Hans Marchand, Alfred Marchionini, Günter Martiny, Eduard
Otto Melchior, Hubert Melzig, Karl Heinrich Menges, Max Meyer, Clemens Moller,
Fritz Neumark, Andre Neville, Rudolf Nissen, Siegfried Oberndorfer, Gustaf Oelsner,
Berta Ottenstein, Max Pfannenstiel, Wilhelm Prager, Dr. Ernst Praetorius, Paul Pulewka,
Hans Reichenbach, Ernst Reuter, Hellmut Ritter, Georg Rohde, Harry Rosenbaum,
Hans Rosenberg, Thomas Royds, Wilhelm Ropke, Walter Ruben, Alexander Rüstow,
Ludwig Schnee, Wolfgang Schocken, Alfred Schüncking, Wilhelm Schütte, Walter
Schlösinger, Friedrich Schönfeld, F. Ernet Silberknoft, Leo Spitzer, Kurt Steinitz, Walter
Stephan, Karl Steurwald, Bruno Taut, Erich Uhlmann, Arthur R. Von Hippel, Richard
Edler Von Mises, Robert Vorhoelzer, Martin Wagner, Carl Weisglass, Hans Wilbrandt,
Adolf Winkler, Egon Winter, Hans Winterstein, Nikolaus Wolodkewisch, David Zirkin,
Eduard K. Zuckmayer
AVUSTURYALILAR
. Joseph Dobretsberger, Franz Doppler, Herbert Eichholzer, Richard Edler von Mises, Hilda
Geiringer (von Mises), Philipp Gross, Clemens Holzmeister, Fritz Kraus, Wilhelm
Peters, Walter Reininger, Margarethe Reininger, Margarete Schutte-Lihotzky, Max Sgalitzer,
Dr. Joseph Stummvoll, Andreas Tietze, Martin Wagner, Karlo De Kotzi.
FRANSIZLAR
. Comte de Bonneval, Leopold Levy, II. Dünya Savaşı’nda İskenderun’a sığınan Fransız
savaş gemileri, Alphonse de Lamartine
TÜRKİYE’DEKİ İTALYA
ESTONYALILAR
İSPANYOLLAR
RUSLAR
Don ya da Nekrasov Kossakları, Zaporojye Kosakları, Malakanlar, Beyaz Ruslar, birinci
dalga mülteci akını, ikinci dalga mülteci akını, Şile Olayı, üçüncü dalga mülteci akını,
Beyaz Rusların İstanbul’da sosyal ve kültürel hayata etkileri, Nikola Kalmikof-Naci
Kalmukoğlu, George Karpovitch-Karpiç, Serj Homyak-Süreyya, Baba Jorj, Michel
Rottenberg-Erol Güney, General Pyotr Nikolayeviç Vrangel, General Abatsiyev Dmitri
Konstantinoviç, General Averyanov Pyotr İvanoviç, General Amilahvari Givi İvanoviç,
General Anguladze Georgi Bejanoviç, General Berhman Nikolay Eduardoviç, General
Bolhovitnikov Leonid Mitrofanoviç, General Yuzefoviç Yakov Davidoviç, Prof. Bunatyan
Mentor Abramoviç, Hekim Ağacanyan Garabet Sarkisoviç, General Pavloviç Alexandr
Kutepov, Yakov Aleksandroviç Slaşov, İvan Andriyanov, Akim Tamiroff, Olga Çekova,
İvan Mozhukhin, Gheorghi Kirpichev-Boksör Kirpit, Alexandre Holyavkin-Valentin
Holyavkin, Rus Şoförler Kulübü, Vladimir Petroviç Smirnoff, Nadejna Vasilyevna Plevitskaya,
Aleksandr Nikolayeviç Vertinski, Nikolay Agnivtsev, Arkadiy Timofeyeviç Averçenko,
Nikolay Nikolayeviç Çebişev, Pavel Çelişev, fotoğrafçı Jules Kanzler, Beyaz Rus balerinler,
Lydia Krassa Arzumanova, Krioukovsky Triosu, Barones Valentine Taskin, Prof.
Dr. Jak Deleon, Natasha Khomiakova Deleon, Leonid Senkopopowsky, İrina Baydak,
Robert Kolej’de Beyaz Ruslar, Nikolai Gheorghievich Timçenko, Prokofy Evstafiyevich
Slita, Krasosvsky Ailesi, Shuvaloff Ailesi, P. A. E. Fukaraperver Derneği, İosif Vissariyonoviç
Çugaşvili-Josef Stalin, Troçki-Leon Davidoviç Bronstein
ARNAVUTLAR
. Arnavut Abdurahman Abdi Paşa, Şemsettin Sami, Tepedelenli Ali Paşa, İbrahim Temo,
Luca Zigoris
KIRIM TATARLARI
ÇERKESLER
. Şeyh Şamil
ABHAZALAR
ROMEN MÜLTECİLER
. Jean Miclesco
GÜRCÜLER
. Giorgi Saakadze, I. Teimuraz, İmereti kralı II. Solomon, Kraliçe Sopio
AZERİLER
. Mehmet Emin Resulzade, Ahmet Ağaoğlu
HİNDİSTAN
. Baysungur Mirza
İRANLILAR
. Ahmed Han, Horasan hükümdarı Mehmed Han, Hacı Hüdaverdi Ağa, Mülküm Han,
Seyid Cemalettin Muhammed Afgani, Melik Mansur, Selmas ahalisi, İmam Humeyni,
Humeyni rejiminden kaçan İranlılar,
SUUDİ ARABİSTAN
. Abdulaziz İbnu’r-Reşit’in küçük oğlu Suud
KAZAKLAR
AFGANİSTAN BÖLGESİNDEN GELENLER.
. Buhara emiri Alim Han, Mehmet Azim Han, Mahmud Tarzi, Doç. Dr. Ahmet Kasım
Han, Sovyet işgali sonucu gelen Afganlar, Ceylanpınar’a yerleşen Özbek asıllı Afgan
göçmenler, Rahman Kul Han ile gelen Kırgızlar, Gaziantep’te yaşayan Afgan Türkleri,
Antakya’nın Ovakent beldesine yerleştirilen Özbekler
CEZAYİRLİLER
. Emir Abdulkadir, Cezayirli Mehmet Efendi
TUNUSLULAR
Ali Bin Halife ve Hüseyin Bin Mus’i
MORİTANYALILAR
BOŞNAKLAR
. 1879-1912 göçü, soykırım sonucu Türkiye’ye sığınanlar
KARADAĞLILAR
HIRİSTİYAN TOPLULUKLAR VE SIRPLAR
. Josip Broz Tito, Frayo Rakoci ve Velena Zrinski
YUNANLILAR
. Filip Lenas, Harry Lenas
IRAK’TAN KAÇAN KÜRTLER
. Tarık El-Haşimi
SURİYE’DEN KAÇANLAR
. Arap Baharı, Arap Baharı’nın Suriye’ye yansıması, Türkiye kapılarını ardına kadar
açıyor, Muhammed Ahmed Faris
EZİDİLER
ÇİNGENELER / ROMANLAR
SRİ LANKA’DAN GELEN TAMİLLİ MÜLTECİLER