GÜLE GÜLE… BENİM DENİZ GÖZLÜ GÜZEL ANNEM
MUAMMER ELVEREN- Benim deniz gözlü, asırlık çınar güzel Annem 6 yıl öce Aralık 2017 de melek olup uçuverdi. 100.cü yaşını kutlayalı beş ay olmuştu. Abilerimle bir araya geldiğimiz için o maviden yeşile çalan güzel gözleri gülüyor her zaman yaptığı gibi bizlere bir şeyler ikram etmek, yedirmek istiyordu. Şimdi o hakka yürüdü, 67 yıl önce vefat eden babamı gücendirmemek için dört erkek çocukla kalmış ama evlenmemişti.
Sorulduğunda ‘öbür dünyada babanızın yüzüne nasıl bakarım’ diyen itikatlı bir Müslümandı. Gözümüzü açtığımızda evin duvarlarındaki Hazreti Ali’nin portresi ve kılıcı ‘Zülfikar’ın olduğu bir halı duvarda asılıydı. Bize “O Hazreti Muhammed’in İslam’a davetini kabul eden ilk erkek ve İslam’ın 4.Halifesi, Peygamberin damadıdır” derdi. Bize Sünniliği, Şafiiliği, Sahabeyi, Namaz kılmayı, Oruç tutmayı o öğretirdi. Hacıydı ama bizleri Cumhuriyet okullarında, İstanbul’da Üniversitelerde okuttu, İşadamı, Sanatçı, Yüksek Mühendis- Mimar, Gazeteci olduk.
Din, dil, ırk, mezhep, kadın-erkek ayırımı yapmaz, bize de kesinlikle yaptırmazdı. İstanbul’a geldiğimizde babamın Mardin Süryani-Kadim Cemaatinden yakın arkadaşlarını da bana o tanıştırmıştı. ‘Gel seni ‘Edib’is Saaçi’yle tanıştırayım diyerek beni Bakırköy’de ‘Edip Saat Galerisi’ sahibi merhum Edip Gürdal ve çocuklarına götürmüştü. Onun sayesinde başta Metropolit olmak üzere Süryani Cemaatinin önde gelenleriyle çok iyi ilişkiler kurdum ve hepsiyle dostluğum devam ediyor. O, dini, hoşgörüyü böyle gören bir kadındı.
O, Kadının ailenin direği, dört gelininin bize ‘annelerinin emaneti’ olduğunu söyler haklarını bizden fazla korurdu. Kızımın uluslararası bir kurumda ‘Kadın-Erkek eşitliği ve Kadın hakları sorumlusu’ olduğunu öğrendiğinde nasıl sevindiğini anlatamam. O Atatürk Türkiye’siydi, O Anadolu’ydu, O İstanbul, Brüksel, Paris’ti. Gazeteci olarak görev yaptığım yerlere geldiğinde hemen oraya uyum sağlar vatanımızı, gelenek göreneklerimizi unutmadan oraların insanlarına, dinlerine ve yaşam tarzlarına saygı duymamız gerektiğini söylerdi.
Vefat ettiği gün gazetedeydim, akşamüzeri haberi geldi. Zatürre teşhisi ile yattığı hastanede kalbi durmuş ama çalıştırmışlardı, içimden bir şey koptu, gözlerim doldu, boğazım düğümlendi. O an geri bırakılmış bir güneydoğu şehri, diller ve dinler kenti, Cami ve Kiliselerin yan yana olduğu, farklı dinlerin, kültürlerin iç içe geçtiği Mardin’den kalkıp İstanbul’a gelişimizi hatırladım. Üniversite yıllarımızda, evliliklerimiz ve çoluk çocuk sahibi olduğumuzda bile bize, çocuklarımıza ve 55 kişiyi bulan çocuklarımızın çocukları hatta onların çocuklarına nefesinin son damlasına kadar nasıl kol kanat gerdiği bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
Gazeteden çıktım hastaneye gidecektim ama yoldayken o acı haber geldi. Güzeller güzeli Annem hakka yürümüş Melek olup uçuvermişti. Allah’ın emri… Ona dua etmekten başka yapacak bir şey yoktu… Birinci dünya savaşının bitiminde doğmuş, Cumhuriyetin kuruluşunu, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünü, ikinci dünya savaşını, tek partili, çok partili dönemi görmüş bir Cumhuriyet kadınıydı güzel Annem. Ertesi gün ikindi sonrası cenaze namazı kılındıktan sonra Topkapı’daki tarihi ‘Merkez Efendi Mezarlığı’nda toprağa verdik.
Onu toprağa verdiğimiz mezarlıkta başka kimler yatıyormuş biliyor musunuz?
Osmanlı’da Kanuni Esasiyi hazırlayan kurulun başkanı Sadrazam Mithat Paşa,Tepedelenli Ali Paşa, Atatürk’ün hafızı Yaşar Okur, Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Yazar Halide Edip Adıvar, Akademisyen Sabahattin Eyüboğlu, Sanat tarihçisi Tahsin Öz, Ord.Prof. Mükrimin Halil Yinanç, Tanburi Cemil Bey, Hattat Şevki Efendi, Hattat Halim Özyazıcı, Seyyid Nizam, Ahmet Kemal Dede, Hafız Osman Efendi, İbnülemin Mahmut Kemal, Merkez Efendi ve onun yetiştirdiği âlimler, Şeyh Hüseyin Efendi, Şeyh Ahmed Mesud, Nurullah Efendi, Hatice Hanım, Sıdıka Hanım, Şeyh Mehmed Nureddin ve niceleri.
Yani yeni komşuları tam onun istediği gibi Türkiye’nin her renginden her kesiminden oldu. Nurlar içinde yat temiz kalpli güzel Annem. Allah’ın rahmeti üzerinde, mekânında Cennet olsun.
BAYRAMDA ANNEMİN MEZARINDA
Bayramlarda ilk gün hayır duasını almak ve ellerinden öpmek için abilerimle gittiğimiz annemi hakka yürüdükten sonra artık İstanbul merkez efendi mezarlığında ziyaret ediyoruz. o çocukluğumuzda, okul ve üniversite yıllarımızda, evliliklerimizde çoluk çocuk sahibi olduğumuzda bile bize, çocuklarımıza ve 55 kişiyi bulan çocuklarımızın çocukları hatta onların çocuklarına nefesinin son damlasına kadar kol kanat germişti. Ramazan bayramının birinci günü onu ziyaret ederken vefat ettiği gün gibi yaptıkları yine bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Her birimiz İstanbul’un ayrı semtlerinde oturduğumuz için maalesef mezar ziyaretine artık farklı saatlerde gidiyoruz. Allah’ın rahmeti üzerinde, mekânı da cennet olsun. Nurlar içinde yatsın.4 Haziran 2019.
. . .
8 ARALIK 2019
Bugün 8 Aralık 2019 Kader’le Annemi ziyaret ettik
. . .
. . .
. . .
M.ELVEREN
1 yorum