–Muammer ELVEREN-
11 Mart 2004 günü İspanya’nın başkenti Madrit’i vuran terör eyleminden hemen sonra Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök hemen ilk uçakla Paris’ten Madrid’e geçmemi istedi. Sonra da İstanbul’dan Dış Haberler Müdürü Ferai Tınç’ın da yola çıktığını ve birlikte hem terör olayını hem de 3 gün sonra gerçekleşecek İspanyol seçimlerini birlikte izleyeceğimizi söyledi. Ben ilk uçakla Madrid’e geçtim ve hemen Tren istasyonundaki terör olayıyla ilgili bilgi ve fotoğrafları geçtim, ertesi gün Ferai geldikten sonra da birlikte çalışmağa başladık.
SOSYALİST PARTİNİN KAPILARINI NASIL AÇTIRDIK?
İspanya 2004 seçimleri akşamı sonuçlar açıklanmadan kamuoyu yoklamalarında yüzde 6 önde olan iktidardaki Aznar’ın halkçı parti merkezine yerel ve uluslararası basın akın edince nasıl olsa bütün ajanslar orayı verecek düşüncesiyle Ferai ile tek bir gazetecinin bile gitmediği muhalefetteki Zapatero’nun Sosyalist parti merkezine gitmeye karar verdik. Gittiğimizde birde ne görelim parti merkezinin kapısı ardına kadar kapalı. Israrla zili çaldık içerden nöbetçi çıkınca bize “Partide hiç kimse yok, kapalı” deyice Türkiye’den geldiğimizi ve mutlaka bir yetkili ile görüşmek istediğimizi söyledik. Israrlarımız üzerine nöbetçi Jose Louıs Rodrigeuz Zapatero’nun dış politika danışmanı olan AB Ortadoğu temsilcisi Miguel Angel Moratinos’a evinden ulaşabildiğini onunla konuşmak istiyorsak gelebileceğini söyledi, biz belki Zapatero’yu yakalarız düşüncesiyle gitmiştik ama tamam dedik ve 20 dakika kadar bekledikten sonra Moratinos geldi.
. . .
BÜTÜN BASIN HALK PARTİDE SİZ NİYE BURAYA GELDİNİZ?
Parti merkezinin kilitli kapılarını açarak bizi başkan bürosunun yanındaki büroya aldı. Sorduğu ilk soru “Başkana uluşamadım, biz muhalefet partisiyiz herkes halkçı partide siz niye buraya geldiniz?” oldu. Bizde, 3 gün önce Madrid garına giren trende El Kaide’nin gerçekleştirdiği terör saldırısında 200 kişinin yaşamını yitirdiği 400 den fazla yaralı olduğu, oysa Aznar hükümetinin El Kaide izlerine rağmen medyada ETA’yı hedef gösterdiğini bununda seçimde aleyhlerine olabileceğini ve Sosyalist Partinin seçimden zaferle çıkacağını düşündüğümüz için buraya geldik” cevabını verdik. (ETA-Euskadi Ta Askatasuna-Bask Vatanı ve Özgürlük) örgütünü İspanya’nın Bask Özerk Bölgesinin bağımsızlığı için savaşan örgüt ). Gerçekten de Aznar hükümeti ETA’ya karşı halkı harekete geçirerek oy toplamaya çalışmış ancak halkın ülke çapında sokaklara dökülmesiyle seçimden bir gün önce sabaha karşı saldırının El Kaide bağlantısı olduğu gerçeğini açıklamak zorunda kalmıştı.
SİZ GERÇEKTEN KAZANACAĞIMIZA İNANIYORMUSNUZ?
Moratinos İspanyol gazetecilerden bile hiç kimsenin onları aramadığını buna karşın iki Türk gazetecinin böyle düşünmesine hem şaşırmış hem de sevinmişti ve “Siz gerçekten bizim kazanacağımıza inanıyor musunuz?” diye sordu biz yine “evet” deyince ” O zaman söz kazanırsak ilk röportajı size vereceğim” dedi ve gelmişken terörle ilgili değerlendirmelerini bize aktardı. Ertesi gün seçimler sonrası sonuçlar açıklanınca Zapatero’nun Sosyalist Partisi yüzde 43, Aznar’ın Halkçı Partisi yüzde 37 de kaldı. Hâlbuki bir gün öncesine kadar bütün kamuoyu yoklamaları aynı sonuçların tersini veriyordu yani halkçı partiyi yüzde 43 Sosyalist Partiyi yüzde 37 de gösteriyordu.
SOSYALİST HÜKÜMETİN DIŞİŞLERİ BAKANI OLDU
Aslında biz Ferai Tınç ile seçim akşamı iki dönem 8 yıldır iktidarda olan Jose Maria Aznar’ın Halk Parti merkezine gittik, birde ne görelim partinin içi tıklım tıklım dolmuş gazetecilerin çoğu dışarda kamp kurmuş adım atacak yer yok. Ben Ferai’ye “Müdire bizim burada durmamıza gerek yok medya zaten buraya kamp kurmuş, İspanyol ajansları da içerde dakika dakikasına haberleri aktarıyorlar istersen biz muhalefet partisinin görüşünü gidip alalım, belki Zapatero partidedir hiç değilse terör saldırı ile ilgili röportaj verebilir deyince aklına yatmış ve sosyalist partinin yolunu tutmuştuk. Sonra ne mi oldu? Kurulan Sosyalist hükümetin Dışişleri Bakanı Moratinos oldu. Fakat biz hükümet kurulmadan İspanyada ayrıldığımız için bize söz verilen ilk röportajı almak için gitme isteğimizi yazı işlerine ilettiğimizde “Her şey yazıldı, çizildi yeni neyi söyleyecek gitmenize gerek yok” denildiği için Madrid’e gidip bize sözü verilen özel söyleşiyi yapamadık.