Genel

BU DÜNYADAN BİR “HALİS AĞA” GEÇTİ

 

HALİS AĞA’YI CANNES’DA NASIL BULDUM

Bugün 3 Ocak 2016

Pazar günü haberleri tararken hürriyet.com.tr’ ye “İş adamı Halis Toprak (78), Fransa’nın Nice şehrinde kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetti” haberi düşünce beni tam 20 yıl geriye götürdü.

Haber “1938 yılında Diyarbakır Lice’de doğan ve iş hayatına Adana’da başlayan sanayici, iş adamı Halis Toprak Fransa’nın Nice kentinde kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Seramik, kâğıt, ilaç gıda gibi 30’a yakın sektörde faaliyet gösteren Toprak Holding’i Türk sanayine kazandıran Halis Toprak’ın cenazesi bugün Fransa’dan İstanbul’a getirilecek” diye devam ederken

26 Nisan 1996 öğlen saatleri…

Hürriyet Paris bürosunda gündemle ilgili haberleri hazırlarken dönemin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök aradı.  “Muammer, işadamı Halis Toprak’ın sevgilisiyle ön balayı için Fransa’nın Côte d’Azur sahiline gittiği haberini aldık ancak tam nereye gittiğini öğrenemedik. Sen bölgeyi iyi bilirsin Hürriyet Haber Ajansı Genel Müdürü (şimdiki DHA) Uğur Cebeci, Toprak’ın özel uçakla Nice havalimanına gitmiş olabileceğini söyledi, buradan yola çıkarak araştırma yapılabilir, bir bak nerede olduğunu bulursan derhal atla git mahkemelik bir olay var çok önemli” diyerek kapattı.

Özkök’ün bahsettiği sahil Fransa’nın hemen hemen tüm güneyini kaplayan Nice, Antibes, Cannes, Théoule-sur-Mer, Saint Raphael, Sainte Maxime ve Saint Tropez’nin olduğu ve özel olarak korunan dünya sosyetesi yazlıklarının bulunduğu geniş bir bölge, yani denizde balık aramak gibi bir şey. ‘Mahkemelik önemli olay’ dediği de Halis Toprak’ın boşanmak istediği 25 yıllık eşi Ayşe hanımın istediği 100 Milyon dolar, o günün parasıyla tam 7 Trilyon Türk lirası…

CANNES-HALIS TOPRAK BE ESI ILE

İlk iş bölgedeki tanıdıkları telefonla arayıp bir bilgileri olup olmadığını sormak oldu.  Hemen hemen hepsinin cevabı ‘Delirdin mi? bu kadar geniş bir bölgede bulman imkânsız boşuna gelme araştırır haber alırsak gelirsin’ oldu.  Bunların arasında aradan yıllar geçtiği için artık adını yazabilirim, Nice Havalimanında Air France kontuarda görevli arkadaşım Anne “Bana yolcunun adını yazdır en kısa zamanda sana buraya inip inmediklerini bildiririm’ dedi.  Yarım saat sonra Anne telefondaydı “Buldum Nice havalimanına inmişler ve havalimanından şoförlü özel bir araçla Cannes’a gitmişler” dedi.

Haberi alır almaz hemen Orly Havalimanında Nice’e kalkan ilk uçağa oradan da Cannes’a geçip otele yerleştim. Akşam olmuştu otelden Monaco’dan başlayarak bölgede kimi tanıyorsam arayıp Cannes’da olduğumu ve dedikodu bile olsa en ufak bir bilgi aldıklarında beni aramalarını söyledim. Ertesi gün Mayıs aylarında Cannes Film Festivaline gelen işadamlarının kaldıkları Villa ve Malikâneleri taradım, otellere baktım, yatlarda kaptanlık yapan tanıdıklara uğradım kimse bir şey bilmiyordu.  Pazar Sabahı erkenden kalkıp Cannes’in sahilini kapsayan La Croisette bulvarında denize bakan binaları tek tek inceleyerek balkonlarında uydu anteni olanları saptadım. Fransızların yapmadığı ancak bölgede ev satın alan ya da kiralayan Türk işadamlarının Türk televizyonlarını izlemek için balkonlara çanak anten taktırdığını biliyordum.

HALIS TOPRAK CANNES-EV

Aralıklı mesafelerle üç binanın bazı katlarında anten olduğunu gördüm ilk bina Festival Sarayına ve restoranların olduğu merkeze yakın olan  “Relais de la Rennes- Kraliçe Konağı’ydı. Sadece denize bakan 4.cü katının balkonunda çanak anten vardı.  Karşısında deniz kenarında dinlenmek için konulan banklardan birine oturdum. Bir ara balkona elbiseli bir kadın çıkıp denizi seyretmeye başladı. Ne olur ne olmaz fotoğrafını çekeyim diyerek birkaç kare çekerken kadının aşağıya bakıp beyaz eşofmanlı birine bir şeyler söylediğini gördüm. Bulvarın karşısında olduğum için konuştuğu kişinin yaklaşmasını bekledim. Bana doğru gelirken uzaktan bir iki kare fotoğrafını çektim. Çektiğim kişi oturduğum yere yaklaşınca o güne kadar sadece fotoğraflarından tanıdığım işadamı Halis Toprak olduğunu gördüm. Böylece hem 10 günlük Kurban Bayramı tatili için birlikte geldiği sevgilisi Gülümser Şen’i hem de önümden geçip deniz kenarında tempolu bir şekilde yürümeye başlayan Halis Ağa’yı görüntülemiş oldum.

İş konuşmaya kalmıştı Halis Toprak’ın biraz arkasından yürüyerek takip ederken bir ara yanına yaklaşıp “Halis Abi Selamlar ben Hürriyet Gazetesi Paris Temsilcisi Muammer Elveren, uygun görürseniz biraz konuşabilir miyiz?” diye sorunca ‘Yürüyüşe çıkmıştım ama istersen benimle yürürken konuşalım’ dedi. Bende sevgilisinden bahsetmeden eşinin istediği rekor tazminat için ne düşündüğünü sordum. İş dünyasının ‘Halis Ağa’ olarak anılan Toprak “ Böyle mantıksız tazminat olmaz” diyerek özetle şunları söyledi.

TOPRAK-3

 

“Böyle mantıksız bir tazminat davası dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiştir.  Bu kadar paranın istenmesi kadar ödenmesi de çılgınlık olur. Sonra Ayşe Hanım Türkiye’nin en zengin kadınlarından biridir Muammer Bey, paraya ihtiyacı yoktur.  Üstelik aramızda sürtüşme de yoktur. Ayşe Hanım, çocuklarımın anasıdır, babasıdır, her şeyidir.  Geçimsizlik nedeniyle hukuki yollarla ayrılmak istiyoruz. Bu rekor tazminat rakamları da onun başının altından çıkmıyor. Ben bunu çok iyi biliyorum. Tazminat meselesi hukuk müşavirlerinin bir savaşı haline dönüştürüldü.  Avukat böyle yüksek bir rakam isteyebilir. 100 milyon Dolar için yatırılması gereken tazminatı biliyor musunuz? Bu bile çok büyük bir rakamdır. Bir de anlamadığım bir şey var çocuklarımız işin başında, hatta ortaktır. Sadece Ahmet ve Mehmet’in hisseleri yüzde 44 civarındadır. Benim param şirketteki paradır. Peki, Ayşe Hanım çocuklarının bu hisselerinden de mi tazminat istiyor? Olacak şey mi bu? Uzun zamandır Ayşe Hanımla ayrıyız ve görüşmüyoruz. Artık bu kararın geri dönüşü yoktur.”

1

Röportaj Hürriyet’te 26 Nisan Pazartesi günü birinci sayfa Manşetten “Hürriyet Cannes’da yakaladı, Halis Ağa’nın 7 Trilyonluk aşkı” başlığıyla yayınlandı.  Daha sonraları yine Cannes’da artık ‘Halis Abi’ dediğim Halis Toprak’la birkaç kez görüştüm. Hiçbir zaman bana ‘ Benimle ilk röportaj yaptığında neden balkonda sevgilimin fotoğrafını da çektiğini söylemedin’ diye sormadı. Bir kez yeni evlendiği genç eşi Güzin Hanımla 18 Mayıs 1999 günü Cannes Film Festivali sırasında sahilde gezerken rastladım.  Beni gece elbisesi ve papyonlu görünce eşine dönerek “ Ooo Mardin’li hemşerime bak hadi böyle birlikte bir fotoğrafımız olsun” demişti. Biraz sohbet ederken çok mutlu bir evlilik yaşadıklarını ve çocuk yapmayı düşünmediklerini Cannes’daki evlerinde dinlenerek tatil yaptıklarını söylemişlerdi..

 

 

Bugün Halis Ağa’nın öldüğü haberi geldi… Üzüldüm…

Çok üzüldüm…

Sıcakkanlı babacan bir adamdı… Nurlar içinde yatsın…

Mekânı cennet olsun…

Hürriyet İnternet Yazı linki: http://www.hurriyet.com.tr/halis-aga-yi-cannes-da-nasil-buldum-36568036

***************************

**************************

MuammerELVEREN

İstanbul Üniversitesi Yüksek Gazetecilik mezunu olan Muammer Elveren, 12 Şubat 1948 yılında Mardin’de doğdu. Evli ve bir kız babası olan Elveren, 1974’te Haldun Simavi‘nin kurduğu GÜNAYDIN GAZETESİ’ne girdi.

1977’de GÜNAYDIN GAZETESİ BRÜKSEL BÜROSU’nu kurmakla görevlendirildi ve BRÜKSEL BÜRO ŞEFİ oldu. 1989’da Brüksel temsilciliğinin yanında, Mihail Gorbaçov’un liderliğindeki Komünizm’in merkezi kabul edilen SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ-SSCB’nin başkenti MOSKOVA temsilciliği görevini de üstlendi.

1991 yılında HÜRRİYET GAZETESİ’ne girdikten sonra hem Brüksel hem Moskova görevini birlikte yürüttü. Bu dönemde başta AZERBAYCAN olmak üzere Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri ile BULGARİSTAN ve ROMANYA’da Komünizmin çöküşüyle ilgili olayları yerinde izledi.

Elveren, 1991’de Azeri ve Ermeni çatışmalarının en yoğun olduğu dönemde tüm tehlikelere rağmen DAĞLIK KARABAĞ’a girip röportaj yapmayı başaran ilk gazeteci oldu. Bu başarısıyla YILIN GAZETECİSİ seçildi ve SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’ne layık görüldü. Aynı yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin SERİ RÖPORTAJ ÖDÜLÜ’nü de kazandı.

1992’de Fransa’ya atanarak HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİSİ oldu. 1998’de ise, Devlet Bakanı EYÜP AŞIK’ın Fransa’da tutuklanan yeraltı dünyasının tanınmış isimlerinden ALAATTİN ÇAKICI ile yaptığı konuşmayı içeren kaseti elde ederek gündeme damga vurdu. “ÇAKICI’YA KAÇ DİYEN ANAP’LI BAKAN” başlıklı bu haberle ikinci kez SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’nü aldı. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi tarafından da YILIN GAZETECİSİ ÖDÜLÜ’nü kazandı.

1999’da Nokta dergisinin düzenlediği DORUKTAKİLER 98 yarışmasında YILIN GAZETECİSİ unvanını aldı. Kasım 2023’te ise TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ BURHAN FELEK BASIN HİZMET ÖDÜLÜ’ne layık görüldü.

Fransızca ve Arapça bilen Elveren, 1977’den itibaren uluslararası alanda çalıştı. AVRUPA BİRLİĞİ, NATO, AVRUPA KONSEYİ, AVRUPA PARLAMENTOSU, UNESCO ve OECD gibi kurumlarla ilgili yazılar kaleme aldı. Ayrıca SARAYBOSNA ve KOSOVA’da görev yaptı.

1995’te gazeteciliğin yanı sıra KANAL-D’de televizyon haberciliğine başladı ve bu görevini 2008 sonuna kadar sürdürdü. 2010 yılına kadar HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİLİĞİ görevini yürüttü.

ARAP BAHARI sürecinde TUNUS ve MISIR’da görev yaptı. Mısır’da HÜSNÜ MÜBAREK dönemini, TAHRİR DEVRİMİ’ni ve MUHAMMED MURSİ dönemini takip etti. MÜSLÜMAN KARDEŞLER’in RABİA MEYDANI ayaklanmalarını ve askeri darbe sürecindeki olayları izledi. Daha sonra, darbeyi gerçekleştiren ABDÜLFETTAH EL SİSİ’nin seçimlerinde KAHİRE’de bulundu. Ayrıca MİNYE kentine girerek röportaj yaptı.

UKRAYNA’da ayaklanmalar başlayınca KIRIM’a geçti. Rus ordusunun işgali sırasında SİMFEROPOL, BAHÇESARAY, YALTA ve özellikle yasaklı SİVASTOPOL’e girdi. Burada GOOGLE GÖZLÜĞÜ kullanarak Türk basınında ilk kez bir çatışma bölgesinde görüntü aldı.

Elveren, HÜRRİYET GAZETESİ’ndeki görevini 31 Aralık 2018’de emekliye ayrılarak noktaladı. Halen muammerelveren.com adresinde yazılarını yayımlamaktadır.

Elveren, FİJ, AGJPB, AJPE, APE, APP ve TGC üyesidir. Ayrıca FİJ KARTI, BELÇİKA BASIN KARTI, FRANSA BASIN KARTI ve SÜREKLİ SARI BASIN KARTI sahibidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir