Muammer ELVEREN Belçikalı kadın askerlerin yaşamını inceleyip fotoğrafladı.
GEL TEZKERE GEL
7 Eylül 1980
17 yaşından 30 yaşına kadar sağlıklı ve kurallara uygun her Belçikalı kadın askere almıyor.
Külotundan sutyenine, kombinezonundan geceliğine kadar her türlü giyim ve yeme
İçme ihtiyacını ordu karşılıyor.
18 yaşına kadar 18 bin Belçika Frangı (Yaklaşık 54 bin TL.) daha sonraki yaşlar için 22 bin Belçika Frangı (Yaklaşık 66 bin TL) aylık Ödeniyor.
Belçika Ordusunda kara, deniz, hava ve sıhhiye olmak üzere halen 2893 kadın asker görev yapıyor.
Ve daha birçok ilginç konu…
Muammer ELVEREN Belçikalı kadın askerlerin yaşamını inceleyip fotoğrafladı.
8 Eylül 1980
GEL TEZKERE GEL
Belçika’da kadının asker olabilmesi için göz önünde bulundurulan en büyük şart hamilelik durumudur. Hamile bir kadın kesinlikle orduya alınmaz…
Kadın asker, kazaen hamile kalırsa iş yine orduya düşer. Böyle bir durumda hamile kadın birçok hakka sahip olur…
Askerliği sırasında hamile kalan kadın eğitim yaparken çocuğunu düşürürse ne olur?. Bunun sorumlusu kimdir?
Ve daha birçok ilginç sorunun cevabı…
9 Eylül 1980
Kadın, asker de olsa kadındır… İşte çavuş Lut Mayaert… Az önce yorucu bir eğitimden çıkmış, duşunu aldıktan sonra koğuşundaki yumuşacık yatağında dinlenmeye hazırlanıyor. Lut Mayaert daha sonra kadın giysilerine bürünüp cazip bir dişi haline gelecek ve garnizondan şehre inip çılgın gibi eğlenecek… Yanda ise Lüt Çavuş, muhabirimiz Muammer Elveren’e bilgi verirken görülüyor…
GEL TEZKERE GEL
10 Eylül 1980
Başlarken…
Kadınlar neden asker oluyorlar?
Dünyanın hemen her yerinde kendini iyice hissettiren ekonomik kriz kadınların da her meslek dalına el atmalarına neden oldu. Özellikle son yıllarda kadınların da yüzyıllardan beri erkeklerin yapageldiği bazı mesleklere el atmaları oldukça dikkati çekiyor. Bunun en son ve en ilginç örneklerinden biri,
kadınların askerlik yapmalarıdır. Kadınlar için de bazı memleketlerde mecburi olan bu meslek dalı, ülkelerin bazılarında ise gönüllü ve hatta maaş karşılığında yapılmaktadır. Ancak dünya genelinde askere alınan kadınların çoğunun “Paralı asker olarak” bu göreve talip oldukları saptanmıştır.
Bu konuyu incelemek ve kadınların bu meslekte ne denli başarı sağladıklarını öğrenmek, hepsi birbirinden güzel olan kadın askerlerin nasıl bir eğitim yaptıklarını izlemek istedim. Onların başarı dereceleri, orduya girerken beraberlerinde getirdikleri sorunların olup olmadığını, yararlarını kısacası “Kadın askerler” hakkındaki tüm bilgileri öğrenip, fotoğraflayarak siz GÜNAYDIN okurlarına aktarmak amacıyla Belçika ordusundaki kadın askerlerin yaşamlarını onların arasında bizzat günlerce kalarak inceledim.
Bugüne kadar Belçika dâhil tüm dünya basınında bile birkaç fotoğraflı haber dışında kadın askerlerin eğitim, eğitim sonrası, yattıkları koğuşları, özel hayatları ve ailelerinin düşündüklerini kısacası kadın askerlerin yaşamlarındaki her soruyu cevaplayacak böylesine bir yazı serisi hazırlanmamıştı. Bu röportajın yapılışı sırasında yakın ilgilerini gördüğüm Belçika Savunma Bakanlığı yetkililerine, Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Albay Vanderberge’ye, aynı serviste görevli Binbaşı Genot ile 4’üncü Er Eğitim Merkezi Kadın Askerler Komutanı Binbaşı Vuylsteke’ye, Belçika Genel Kurmayı, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri ilgililerine, bu arada Eğitim Merkezi’ndeki çalışmalarım esnasında büyük yardımlarını gördüğüm kadın askerlere, bölük subay ve astsubaylarına teşekkürü bir borç bilirim.
Muammer ELVEREN
Elimizi kolumuzu sallayarak karşıdaki binanın kapısına vardık.
Birden sert fakat tatlı bir “Durun” emri ile karşılaştık…
Koğuşlara komutan bile izin almadan giremez.
Herhangi bir teftiş sırasında, önce bir kadın çavuş içeri girer ve çıplak kızlara giyinmelerini söyler, daha sonra da komutanı koğuşa davet eder…
Acı acı çalan bir alarm sesi…
Saatler gecenin dördünü gösteriyordu.
Binbaşı Vuylsteke kadın çavuş Michiels’e, “Çavuş bölüğü topla ’’ komutunu verdi. Kadın asker çavuş Michiels sert bir selam vererek “Emredersiniz komutanım” dedi ve koştu. Az sonra yataklarında mışıl mışıl uyuyan yüzlerce genç ve güzel kadın asker ayaktaydı. Kadın askerler koğuşlardan fişek gibi fırladılar. Botlarını yolda bağlayanlar, matarasını takamadan eline alan, kütüklük ve kemerlerini ilikleyemeyen, koşarken kendine çeki düzen veren kadın askerler çavuş Michiels’in komutasında ormana daldılar. Bu normal bir eğitim değildir alarm tatbikatıydı.
Üç aylık bir çalışma sonucu…
Belçika’da kadın askerler ülke içinde birkaç yerde eğitilirler. Bunlardan biri de ‘Peutie Er Eğitim Merkezi’dir. Kadın askerlerle ilgili röportajı hazırlamak için Belçika Savunma Bakanlığı’na başvurdum. Belçika Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü Sorumlusu Albay Vanderberge yanıma aynı serviste görevli Binbaşı Genot’u verdi ve sabah altıda yolculuğa başladık. Peutie Er Eğitim Merkezi’ne varınca nizamiyedeki görevli erkek asker nöbetçiler bizi dur durdu. Üç aydır kadın askerlerin eğitim merkezine girmek için çeşitli girişimlerim oldu. Ancak şimdiye kadar Savunma Bakanlığı yetkililerinin de belirttiğine göre Belçika gazeteleri dâhil hiç bir gazeteye birkaç fotoğraflı haber dışında kadın askerlerin yaşamlarım detaylı inceleme izni verilmemişti.
Koğuşlara erkeklerin girmesi kesintide yasak
Binbaşı Genot izin belgesini nizamiyedeki nöbetçilere gösterdi. Er Eğitim Merkezi yalnızca kadın askerlere ayrılmış zannediyordum oysa aynı garnizonda erkek askerler de eğitiliyorlardı. Nöbetçilerin
Refakatinde kadın askerler için ayrılan binaya doğru gittik Kapıda bir kadın asker nöbet tutuyordu. Yaklaşınca kadın asker bizi durdurdu. O binaya kesinlikle erkeklerin girmesi yasaktı, hele kadın askerlerin yattıkları koğuşlara komutan dahi girmek istediği vakit kadın çavuşlardan birisi ona refakat ederek önce kendisi koğuşa girer, komutanın geleceğini bildirir, kızlar çıplak iseler hemen üzerlerine bir şeyler geçirir veya yatak çarşaflarını üzerlerine iyice örterlerdi.
Ortalıkta devamlı kadın asker dolaşıyor, alışmadığım daha doğrusu hep erkek er gördüğüm için bir anlık yadırgadığım eğitim kıyafetli kadın askerler ortalıkta koşturuyor, komutanları veya üstleri geçince selam veriyordu. Bir kısmının elinde haritalar, bir kısmının elinde otomatik tüfekler bulunuyor, bir kısmının ise üzerlerinin kamuflaj için çeşitli otlarla donatıldığı görülüyordu.
Binbaşı Vuylsteke neler anlattı?
Nöbetçi kadın asker bizleri kadın askerlerden sorumlu Binbaşı Vuylsteke’ye götürdü. Komutanla tanıştıktan sonra bizi bir salona aldı. Bu salonda da birkaç kadın asker vardı, eğitim kıyafetli kadın askerlerden biri asker elbisesi giydirilmiş bir mankenin saçlarını tarıyordu öbür köşede bir başka kadın asker boş bir üniformaya saman dolduruyor, bir başkası ise gizleme ağını onarmakla meşgul oluyordu. Binbaşı Vuylsteke bana 4’üncü Er Eğitim Merkezi kadın askerlerinin Belçika’nın 150’nci kuruluş yıldönümü nedeniyle bir gösteriye katılacaklarını ve gene bu kutlamalar nedeniyle Kuzey Denizi kenarındaki Belçika’nın liman şehri Ostand’ın Lombardsijde askeri bölgesinde açılacak askeri fuarda Belçika Ordusu’ndaki kadın askerleri temsilen bir (stand) pavyon hazırladıklarım belirtiyordu.
Türk halkı kadm askerler hakkında tam bir bflgiye sahip olacak
Binbaşı nasıl bir röportaj hazırlamak istediğimi sordu. Kadın askerlerin tüm yaşamlarını bütün ayrıntılarıyla hatta bazılarının aileleri ile de görüşmek istediğimi söyleyince çok hayret etti. Şaşırdı. Bir iki fotoğraf çekip bilgi almak için, daha doğrusu kadın askerler konusunda bir haber hazırlamak için geldiğimi zannetmişti. Refakatçim Binbaşı Genot’a bir baktı, binbaşı “evet” anlamında başını salladı ve ekledi “Arkadaş uzun süreli bir röportaj hazırlamak için bize başvurdu ve gerekli izni bu şekilde aldı. Bu bakımdan gerekli yardımlarınızı bekliyoruz” deyince Kadın Askerler Eğitim Komutanı Binbaşı Vuylsteke “Belçika gazeteleri yani bizim basınımız dahi 1975’ten beri ordumuzda kadın asker olduğu halde bu kadar detaylı ilgilenmedi. Ddoğrusu tanımadığım halde ve bu vesile ile ismini öğrendiğim ‘Günaydın’ gazetesini Türk halkına ışık tutmak amacıyla kadın askerler hakkında böyle bir röportaj hazırlamak istediği için kutlarım. Bu belki bizimkilere de bir örnek olur” dedi. Binbaşı daha sonra bu konuda elinden gelen yardımı esirgemeyeceğim de ifade ederek “Türkiye kadın askerler hakkındaki tüm bilgileri böylece okumuş olacaktır” diyerek sözlerini bitirdi.
Foto altları
Belçikalı kadın askerler 3 yerde eğitiliyor
Belçika’da kadın askerler üç yerde eğitilirler. Bunlardan birisi “Peutie Er Eğitim Merkezidir. Brüksel’e bir saat uzaklıktaki bu eğitim merkezinde kadın askerlerin yanı sıra erkek askerler de eğitiliyor. Ancak kaldıkları binalar ayrıdır. Fotoğrafta arkadaşımız Muammer Elveren kadın askerlerin de eğitildiği “Peutie Er Eğitim Merkezi giriş levhasının önünde. Arkadaki arabaların çoğu kadın askerlerin özel arabalarıdır.
Eğitimler erkeklerinki kadar ağırdır
Belçika ordusunda erkeklere uygulanan statünün aynısı kadın askerlere de uygulanır. Atış, taktik, manevra, nükleer savaş eğitimi ve spor. Kadın askerler, silahla, yapılan bütün eğitimleri sevdikleri halde yürüyüş saatlerini hiç sevmediklerini ve bir an önce bitmesini, istediklerini belirtiyorlar. Fotoğrafta 4’üncü Er Eğitim Merkezi kadın askerlerinden bir grup bir kamuflaj (gizleme) eğitiminden sonra toplu halde görülüyorlar.
Giyimlerine büyük özen gösterirler
Belçika ordusunda kadın askerlerin giyimine son derece özen gösteri lir. Fotoğrafta kadın askerlere ayrılan binada Mireiİle Knokaert adlı kadın asker harici elbisesinin provasını yaptırırken.
2′ şer saat nöbet tutarlar
Kadın askerlere ayrılan binanın kapısında kadın askerler sırayla nöbet tutarlar. İkişer saat olan bu nöbetlerde kadın asker Martine Duchesne görülüyor. Martine savaş romanı okumayı seviyor.
Kadınlar hangi dalda askerlik yapabilir
Belçika Ordusu’nda toplam 2893 gönüllü kadın asker var. Bunların 1748’i Kara, 774’ü Hava, 227’si Deniz 114’ü ise Sıhhiye bölümündedir. Temmuz 1980 Belçika Milli Savunma Bakanlığı’nın verdiği istatistiklere göre bu sayılar yeni müracaatlarla çoğalabilecektir. 1975’te Belçika önemli bir değişiklikle orduya 2080 kadının askere alınmasını belirlemiş ve bunu kadınlar yılı olması nedeniyle kararlaştırıldığı açıklanmıştır. Belçika ordusuna kadınların alınması ile bazı problemler ortaya çıktığını bazı askeri çevrelere göre erkeklerin rahatı bozulurken diğer çevrelerde bu işin erkekler tarafından benimsendiğini belirtiyorlar, ilk önce birçok aksaklıklar olduysa da bunların daha sonraki çalışmalarla düzeltildiği belirtilmekte. Şimdi ise kadınlar erkekler gibi atışlara, manevralara ve öteki zor işlere katılmaktalar. Kadınların asker olabilmesi için Belçika gazetelerinde çıkan gönüllü kadın asker arama fişini doldurup göndermek veya bizzat müracaat etmek yeterli oluyor. Ondan sonra işler sıhhi muayenelerle kontrat imzalamaya kalıyor. Belçika Ordusu’nda kadınlar Ulaştırma, Levazım, Muhabere, Lojistik gibi bölümlere alınıyorlar. Bunun yanında komando taburlarında da görev alanlar var.
“Gel Tezkere Gel ” röportajının hazırlanışı sırasında
Belçika muhabiri Muammer Elveren’e en çok yardımı Binbaşı Vuylsteke yaptı.
YARIN: Nükleer savaş tatbikatında kadın askerler
GEL TEZKERE GEL
Sabahın erken saatiydi, elimde makinelerim ormanın içinde yürüyordum. Birden önümde bir namlu belirdi.
Yeşil gözlü kadın asker tüfeği doğrultup “Parola” diye bağırdı
İmdadıma ilerdeki nöbetçi kadın yetişti, izin aldığımı söyleyerek beni kurtardı…
Sabahın erken saatleriydi, Er Eğitim Merkezi’nin biraz uzağında bulunan ormana ilerliyordum. Birden önümde bir makineli tüfek namlusu belirdi. Miğferinin altından çıkmış birkaç bukle saçtan anladığım kadarıyla bu sarı saçlı bir kadın askerdi. Yemyeşil gözlerim bana dikerek “Dur” dedi. Olduğum yerde durdum. Yeşil gözlü kadın asker yine sordu “Parola”… Aramızda belli bir mesafe bırakmaya özen gösterdiği gözden kaçmıyordu. Tüfeğin namlusu hâlâ üzerime çevriliydi soğuk soğuk terlediğimi hissettim. Eğitim Komutam Binbaşı Vuylsteke benden önce gitmişti. Parolayı bilmiyordum kadın asker yine sorunca “Ben gazeteciyim komutanınızdan izinli olarak eğitimlerinizi izleyeceğim kendisi benden biraz önce ormana gelmiş”’ dedim. Bu sırada ilerden bir başka nöbetçinin bize doğru koştuğunu gördüm. Beni durduran nöbetçi kadın askere “Marianne… Marianne… Oradaki beyi komutanımız bekliyor bilgisi var salıver gelsin” diye bağırıyordu.
Eğitim elbisesiyle başka güzel…
Öbür nöbetçi de gelince yola devam ettim. İki yüz metre kadar ilerde yine bir başka kadın asker nöbetçi duruyordu, haberi olduğu için bizi durdurmadı. Gerçekten çok değişik bir durumla karşı karşıya idim tüm yaşamım boyunca gözlerim asker elbisesi içinde erkek görmeye alışmıştı. Şimdi ise aynı giysilerle kadınları görüyordum. Eğitim elbiseleri kızlara bir başka güzellik veriyordu.
Erkek askerlerden farkları yoktu…
Bana refakat eden kadın asker anlatıyordu Parolayı bilmeyenleri tamsalar dahi bu tarafa geçirmezler, onların böyle sessiz ve sevimli durduklarına aldanmayın çok iyi silah kullanırlar ve attıkları hiç boşa gitmez” diyordu. Ormanın koyuluklarında ilerlemeye devam ediyorduk, iki nöbetçi kadın askere daha rastladık. Bunlar da tam teçhizatlı ve otomatik tüfekli idiler. Erkek askerlerden bir farkları yoktu. Yanlarına yaklaşınca kadın oldukları anlaşılıyordu. O nöbetçileri de geçtikten sonra eğitim bölgesine girdik. Binbaşı Vuylsteke yanıma geldi ve kadın askerlerin kamuflaj (Gizlenme) eğitimi gördüklerini bir kısmının da nükleer savaşa karşı korunma önlemleri üzerine eğitim yaptıklarım söyleyerek istediğim şekilde aralarında serbestçe çalışabileceğimi belirtti.
Böyle çekmeyin güzel gözükmem
Ağaçların arasına daldım, makinemdeki film bittiği için değiştirmek amacı ile bir ağacın altına çöktüm. Otlar birden kımıldamaya başladı ve kırmızı namlulu bir makineli tüfek burnumun ucunda belirdi. Sonra da üzeri otlarla bezenmiş bir miğfer çalıların arasından yükseldi. Yüzü siyahla bölüm bölüm boyanmış bir kadın askerdi bu araziye uydurulmuş renkteki elbisesi, matarası, kütüklüğü, süngüsü ve tüfeği ile tam teçhizatlı ve eğitim düzeninde bulunan bir erkek askerden farkı yoktu. Elimdeki fotoğraf makinesini görünce “Beni bu halde çekmeseniz olmaz mı? Öğleden sonra harici elbiselerimle çekerseniz daha iyi olur. Üstüm başım simsiyah, üzerim otlarla kaplı yüzüm boyalardan kapkara güzel gözükmem” diyordu.
Kadın askere, böyle de güzel olduğunu ve bu kıyafetle de fotoğraf gerektiğini bildirerek öbür giysilerle de çekeceğimi söyleyince fotoğrafını çekmemi kabul etti.
Nükleer savaş eğitiminde kadınlar
Ormanın içini bir gaz ve duman tabakası sarmıştı. Göz gözü görmüyordu. Gözlerim yavaş yavaş yanmaya başlamıştı, aksıra öksüre ağaçların arasında ilerliyordum. Nükleer savaşa karşı korunmak amacıyla gaz maskelerini takan kadın askerler oradan oraya koşuşuyor eğitim düzeni alıyorlardı. Teçhizatlarının ağırlığı ve ayaklarındaki askeri botların çamur toplamasından yalpa yapa yapa ilerliyorlardı. Kadın askerlerden birisi yanıma sokularak “Nükleer savaş tatbikatı yapıyoruz sizin maskesiz durmanız sakıncalı gözleriniz ve genziniz akşama kadar yanar ya uzaklaşın ya da bir maske edinin” diyordu. Gaz ve dumanın az olduğu bir bölüme doğru koştum komutan birkaç kadın askere maskenin takılmasını anlatıyor ve daha çabuk olmaları gerektiğini söylüyordu, bana eliyle işaret ederek gaz maskelerinin takılması hakkında bilgi verdi ve maske takmazsam öbür bölümdeki eğitimi izlemem gerektiğini söyledi.
Çadırdaki güzel kadın asker
Ormanın bir başka bölümünde kadın askerlerden birisi sahra çadırında görev yapıyorlardı, iki kişilik olan bu sahra çadırların içinde muhabere malzemeleri bulunuyordu. Burada görevli kadın askerler ise merkezle haberleşir ve gelen komutları bölüklere bildirirlerdi. Buradaki askerler de tam teçhizatlı ve silahlı idiler. Kadın askerler geceleri bu çadırlarda kaldıklarını söyleyerek “Manevra ve tatbikatlarda arazide birkaç gün kalındığı zaman bizim yatma yerimiz de burasıdır. İlk zamanlar geceleri çok korkuyorduk. Ancak iki kişi olduğumuz için birbirimize güç veriyorduk, sonraları alıştık” diyorlardı.
Kadın askerlerden biri çadırın içinde zili çalan sahra telefonunu aldı ve şöyle konuştu: “Tayfun bir… Tayfun bir… Sizi dinliyorum… Anlaşıldı Deniz Kurdu… Tamam” diyerek telefonu kapattı. Kadın asker bize dönüp eğitim molası verildiğini söyledi. Kadın askerlerin eğitimini kadın çavuş ve onbaşılar yaptırıyordu. Ayrıca bir erkek astsubay da bölüğe komuta ediyordu. Bütün eğitimler binbaşının komutasındaydı. ast’lar eğitim eksikliklerini ona bildiriyorlardı. “Toplan” komutu ormanda yankı yaparken kadın askerler çavuşlarının önünde toplanmaya başlıyordu.
Kadın askerler orduyla 2 ile 5 yıl arası kontrat yapabiliyor.
Kadınların askerliği seçmesinde Belçika’daki ekonomik krizin etkisi görülmektedir. Öte yandan işsizlik veya kendi mesleklerinde iş bulamayan kadınlar da askere müracaat ediyorlar. Örneğin ‘telefon memuresi, sekreter’ gibi. Temel eğitim süresi altı haftadır sonra kadın askerler asıl görev yapacakları kıtalara dağıtılırlar. Kadın askerler bu mesleği seçmelerinin bazı nedenlerini şöyle izah ediyorlar. “Özel ve devlet sektöründeki işler ve bürokratik çalışmalar daha ağırdır askerde ise daha kolaydır.” Bir kısmı kocaları da asker olduğu için bu mesleği seçtiklerini belirtirken askere başvurduklarında eşleri ile aynı kıtada göreve verildiklerini bu açıdan da bu mesleği tercih ettiklerini belirtiyorlar. Kadın askerlerden bir kısmı sivil hayatın bıktırıcı monotonluğundan şikâyet ederken bir kısmı da yalnızlıktan bilhassa ailelerine kızıp geçinemeyenler bazı psikolojik problemleri olanlarda bu işe istekli oluyorlar. Bütün bunlar kışlada ortak bir yaşam olduğunu ve toplu olarak yaşayınca bu tür problemlerin ikinci plana atıldığını belirtiyorlar.
KADINLAR ORDUDA SAVAŞÇI DEĞİLDİRLER
Belçika ordusundaki kadın askerler orduya savaşçı olarak alınmıyor ancak silah eğitimi yaptırılıyor. Bu da geri hatlarda görev yapacak olan kadın askerlerin kendilerini müdafaa edebilmeleri içindir. Atışlar tabanca, makineli tüfek roket atar gibi silahlarla yaptırılır. İlk yardım İse bütün kadın askerler için mecburidir. Şu aralar çok müracaat olduğu İçin müracaatçılar arasından seçim yapılıyor. Personel dairesi kadın askerleri kendi branşlarına göre dağıtıyor. 15 Temmuz 1976’da çıkartılan bir kanun kadınlara askerde hangi ve nasıl işler verileceğini belirtmiş. Yani erkek askerlerin yaptıkları bütün işler kadın askerlere yaptırılamıyor. Kadın askerlerin ordu ile yaptıkları kontratların süreleri 2..3…5 yıl olabiliyor isteyen daha da uzatıp devamlı asker kalabiliyor. İsteyen kontrat bitimi ayrılıyor. Teçhizatlar her kadın askere tam olarak teslim edilir, ancak kadın askerlerin teçhizat taşıması 25 kilo ile sınırlandırılmıştır. Kadının fizik olarak erkekten zayıf olması göz önünde tutuluyor. Kadın askerlerin eğitimci olarak çalıştıkları bölümlerde erkek askerlerin başarı derecelerinin arttığı saptanmıştır.
Çakı gibi asker oluyorlar
Kadın askerlerin hepsi 6 haftalık temel eğitim sırasında çakı gibi bir vücuda sahip olurlar. Kadın askerler bir eğitim dönüşünde
Francine attığını vuruyor
Belçika’da kadın askerler erkekler gibi eğitilirler. Tatbikatlarda gizleme(Kamuflaj) görevi yapan Francine Malherbeadlı kadın asker.
25 kiloluk teçhizat taşırlar
Kadın askerler de erkekler gibi teçhizat taşırlar. Bunların başında sırt torbası, kütüklük, matara ve tatbikatlarda kullanılan miğferler gelir. Ancak bu teçhizat 25 kiloyu geçemez.
Dominique ve çadırı
Kadın askerler tatbikatlarda geceleri iki kişilik sahra çadırlarında kalırlar. Santral olarak da kullanılabilen bu çadırlardan birinin yanında Dominigue Theys adlı kadın asker görülüyor.
Beş çiçeğe bir böcek
Kadın askerlerin başında erkek komutanlar da bulunur. Bölüğün eğitiminden tamamen sorumlu olan as subay rütbesindeki bu komutanlar kadın askerlerin her türlü sorunlarını daha üst rütbedeki komutanlara iletirler. Fotoğrafta bir tatbikattan sonra kadın askerlerin bölük sorumlu astsubayı Pierre Haove kadın askerler MarianneGeritzen, Anne Bierlaine, Marianne Saey, Franka Vergine ve Beatrice Wauthion görülüyor.
YARIN:
Kadın askerler kadın çavuşa niçin “İnsafsız Lut” adını taktılar?
11 Eylül 1980
Eğitim elbiselerinin altından artist gibi kızlar çıktı…
Kadın askerler Çavuş Lut’tan çok korkuyorlardı. Son derece titiz ve düzenli çavuşa “İnsafsız Lut” adını takmışlardı!
Rahat… Hazır ol… Tüfeeeeek omza…Selaaaam dur. Bu sert komutu kadın çavuş Michiels veriyordu. ‘Kadın askerler komutları eksiksiz yerine getiriyorlardı. Eğitim sonrası komutana tekmil vermek bölüğün adedini bildirmek için yapılırdı. Askeri tabirle “Tadat” adı verilen bu sayım işleminde aynı zamanda kadın askerler teçhizatlarını tetkik eder ve eksikleri olup olmadığını kontrol ederlerdi. Çavuş tekmilini verdikten sonra kadın askerlere dönerek…TÜfeeeek omza…Rahat… dedikten sonra kadın askerler bölüğünün sola dönüp yürüyüşe geçmesini emretti… Solaaaa….dön….Uygun adıııım marş Kadın askerler uygun adımlarla yürümeye başladılar.
Büyük dayanışma var
Ormanda yapılan gizleme, ve nükleer savaş eğitiminden sonra kadın Çavuş Michiels toplan komutu vermişti, Kadın askerler gizlendikleri yerlerden ağaçlann arasından birer birer fırlıyor ve komutanın işaret ettiği yerde toplanıyorlardı…Kısa zamanda bütün bölük bir yerde toplandı.
Çavuş sert bir şekilde “Eğitim bitti… Dağılın” dedikten sonra kadın askerler dağılıp sigara molasına geçtiler. Dikkatimi çeken bir husus kadın askerler istirahat anında birbirlerinin sigaralarını yakıyorlar, teçhizatları çıkarmalarına yardımcı oluyorlardı. Kısacası aralarında ilginç bir dayanışma göze çarpıyordu. Bir kısmı yüzlerindeki siyah boyayı silmeye çalışırken koğuşlara gidinceye kadar da olsa yüzlerinin azıcık dahi temiz olmasına itina ediyorlardı. Hâlbuki garnizonda eğitim saatlerinde sadece birbirlerini görebiliyorlardı, ama kadın her yerde kadınlığını belli ettiği gibi burada da aynı oluyordu.
Silah kaybetmenin cezası
Teçhizatlarının ağırlığından bir kısmı miğferini eline alıyor, bir kısmı matarasını kütüklüğünü çıkarıyordu. Her şeyi yere bıraktıkları halde en çok dikkat ettikleri şey ise silahlarını kollarına dolayıp yere bırakmamalarıydı. Kadın askerlerden birine bunun nedenini sorduğumda silah kaybetmenin cezasının çok büyük olduğunu öbür eşyaların ise bedellerinin ödetilerek cezalandırıldıklarını söylüyordu.
Türk ordusunu övüyor
Kısa bir istirahatten sonra kadın askerler ormanın çıkış yolunu tuttular. Ben de arkalarından
yürüdüm toplu halde yürürlerken bile ikişer üçer gruplar halinde sohbet ederek çıkıyorlardı. Ormanın çıkışında toplanan bölük, tekmil işlemi bittikten sonra kadın çavuşlar komutasında sol… sağ…sol… sağ. Komutlarıyla kışlanın yolunu tuttular. Yemek saati gelmişti. Kadın askerlerin bizdeki gibi “Karavana başına” gideceklerini sandığım için arkalarından ben de yemekhaneye girdim. Bütün kadın ve erkek askerlerin beraber yemek yedikleri lüks bir lokantadan farksız self servis usulü ile yemek verilen bir yemekhaneye girince şaşırdım. Garnizonun girişinde de binalar tertemiz pırıl pırıldı, her şey sivil hayattaki gibiydi tek fark içeridekilerin asker giysili olmasıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse bizim garnizonlardaki sıkı disiplin burada göze çarpmıyordu, bunu kendi komutanları da itiraf ediyordu. Beni gezdirmekle görevlendirilen Binbaşı Genot beş defa Türkiye’ye gelmişti ve Türk ordusunu öve öve bitiremiyordu. Önüne gelene Türk askerinin disiplinini anlatıyordu. Ancak ekonomik nedenlerden ötürü bizim askerimizin güç şartlar altında yetişmesi karavana usulü yemek yemesi, modem binalarda kalamaması gibi ihtiyaçlardan yoksun olduğunu da sözlerine ekliyordu.
İnsafsız Lut
Yemek saatinin sona ermesinden sonra kadın askerler eğitim elbiselerini çıkartmışlardı. Öğleden sonra saat 13 30’da başlayan eğitim için kadın askerler ‘Tek tip’’ adını verdikleri hariçte giyilen elbiselerini giymişlerdi. .Kadın askerler kendilerine ayrılan binanın önünde yürüyüş eğitimi için hazırlanmışlardı. Kadın asker Çavuş Lut oldukça sert bir çavuştu, hiçbir hatayı affetmiyordu. Kadın askerler ona ‘İnsafsız Lut’ adını takmışlardı. Kontroller sırasında eksiğini’ gördüklerini derhal cezalandırırdı… Kadın askerler önce dizildiler. Çavuş Lut hepsini kontrolden geçirdi. Şapkası doğru olmayan, yakası düzgün olmayanı bizzat eliyle düzeltti ve eksiklerini tamamlamalarını bekledi. Çavuş Lut daha sonra sert bir şekilde… “Rahat” “Hazır ol” komutu çektikten sonra… “Dirsek teması hizaya gel” diyerek selam durmalarını emretti. Kadın askerler gerçekten tam bir eğitimden geçmiş ve bütün komutları sertçe ve bir asker gibi eksiksiz yapıyorlardı. Sivil hayatta her işte gördüğüm kadınlar şimdi çakı gibi birer asker olmuşlardı.
Ne kadar aylık alıyorlar?
Belçika’da 17 yaşından 30 yaşına kadar genç kız ve kadınlar asker olabiliyor. 18 yaşına kadar olanlar 18 bin Belçika Frangı yaklaşık 54 bin Türk lirası daha sonraki yaşlar için 22 bin Belçika Frangı yaklaşık 66 bin Türk lirası maaş alıyorlar. Erkek askerlerinin katsayısı aynen kadın askerlere de uygulanır. Kadın
askerler muvazzaf (Devamlı asker) olmak isterlerse en az altı sene askerlik yapmak mecburiyetindedir. Ondan sonra orduda kalabilirler. Bu durumda Belçika ordusunda ilk muvazzaf kadın asker 1981 yılında olabilecek. En başarılı oldukları bölümler Lojistik ve ulaştırmadır. Belçika ordusunda gönüllü kadın askerlerin oranı yüzde 8’dir. Bu rakam daha fazla olması, yükseltilmesi istenmiyor.
Foto altları
Çavuş tut, kadın askerlerin giysileriyle Tek tek uğraşır
Kıyafet düzgünlüğü ve düzenli bir askerlik
Kadın asker Çavuş Lut Mayaert’in üzerinde titizlikle durduğu konular 4’üncü Er Eğitim Merkezi kadın askerleri Çavuş Lut’tan çok korkarlar. Son derece disiplinli bir çavuş olduğundan ve sık sık karşısındakini azarlayışından ona “insafsız Lut” adını takmışlar. Fotoğrafta Çavuş Lut Mayaert teftiş anında kadın asker Penny Lucy’nın yakasını kendi eliyle düzeltirken görülüyor.
Erkek askerlerden farkları yok
Eğitimden böyle dönüyorlar
Kadın askerlerin eğitimde sabırsızlıkla bekledikleri an çavuşun “Toplan” komutunu verdiği andır. Kadın askerler bu komutla eğitimin bittiğini anlar ve kışlaya dönmek için sıralanırlar. Fotoğrafta kadın askerler Çavuş Christiane Robert komutasında eğitim sonrası görülüyor
En mutlu an
Bu giysilerle dişi oluverirler
Selam durmak askerliğin temel şartlarındandır. Eğitim süresince kadın askerlere selamın önemi anlatılır. Yine de üstleri geçerken selam vermeyi unutanlar olur. Fotoğrafta harici kıyafetle “Selâm dur” komutunu yerine getiren Belçikalı güzel kadın askerler görülüyor.
Bu giysilerle tanımak güç
Eğitim kıyafetini K çıkarıp “Tek tip” adı verilen harici elbiselerini giyen kadın askerler tamamen değişirler. Törenlerde ve dışarda giyilen bu kıyafetle kadın askerler tam bir dişi olurlar. Solda kadın asker Mirelle Knokaertv ve (Sağda) Karine Uyvey harici kıyafetiyle görülüyor.
Sabırsızlıkla beklenen sigara molası
Kadın askerlerin sabırsızlıkla bekledikleri anlardan biri de sigara molasıdır. Yorucu eğitimden sonra dinlenme komutu alan kadın askerlerin ilk işi sigaralarını yakmaktır. Sigara molalarında sohbet koyulaşır ve uzaklarda kalan sevgililerden bahsedilir.
Arkadaşa yardım etmek de görev
Askerlikte önemli olan bir husus da arkadaşlar arasındaki dayanışmadır Asker ocağında bu dayanışmayı her an görmek mümkündür. Üstte kadın çavuş Nadine (Bereli) kamuflaj (Gizlenme) eğitimi için boyanmış arkadaşı çavuş Christine’in yüzünü temizlerken
YARIN: Koğuşlar panayır yeri gibiydi.
12 Eylül 1980
Gel Teskere Gel
GÜNAYDIN Belçikalı kadın askerler arasında
Kiminin duvarında Alain Delon, Elvis Presley, kimininkinde seksi bir kadın resmi vardı…
Talimden sonra hepsi tam bir dişi oluyordu.
Flamanca konuşanlarla, Fransızca konuşanlar ayrı ırklardan olduğundan, ayrı koğuşlarda kalıyor, ayrı ayrı toplanıp eğleniyordu.
Alain Delon, Elvis Presley, Julio Inglesias, John Travolta’nın boy boy posterleri duvarlarda asılıydı. Bu manzaralara bakınca evlerdeki genç kızlara ayrılan odalarda olduğumu zannettim. Ülkemizde genç kızların odalarına asmasına izin verilmeyen posterler kadın askerlerin koğuşlarını süslüyordu.
Koğuşlar hareketlenmişti. Bir kısım kadın askerler yürümekten şişen ayaklarındaki askeri botların iplerini çözmeye çalışırken bir kısmı da botlarını boyuyordu. Kadın askerlerin koğuşlarında bilinen iki ve üç kişilik üst üste ranzalar yoktu. Her kadın askere ayrı karyola konmuştu. Odaların bazılarında dört bazılarında ise beşer kişi kalıyordu. Bu koğuşlar lüks bir otel odasından farksızdı. Her kadın asker hayran olduğu artist veya şarkıcının posterini başucuna asmıştı. Bir kısmının yatağında çeşitli oyuncak ve bebekler duruyordu. Bazıları çıplak kadın resimleri de asmışlardı. Bizim askerlerin değil, subayların hatta sivil hayatta birçok erkeğin dahi odasına asmaya çekindiği çıplaklıkta kadın resimleri duvarları süslüyordu. Bir kısım kadın askerler başuçlarına anne, baba, kardeş nişanlı veya sevgililerinin resimlerini koymuşlardı.
Lut’un odası resim sergisi gibiydi.
Kadın çavuşlardan Lut Mayaert’in odası daha doğrusu askeri deyimle yattığı koğuş adeta bir resim sergisini andiriyordu. Bu koğuşu çavuş Lut dört çavuş arkadaşıyla paylaşıyordu. Duvarların da modern ve klasik resimlerden her türlüsü asılıydı. Yataklar ise her koğuşta olduğu gibi çok düzenli ve tertemizdi. Belçika’da WallonIar ve Flamanlar olmak üzere iki ayrı ırktan insan yaşamaktadır. Wallon’ların dili Fransızca, Flaman’ların dili ise Hollanda’nın konuştuğu dil olan Flamanca’dır. Yıllardan beri bu iki ırk bir türlü anlaşamamaktadır. Başkent Brüksel’de caddelerin isimleri yol işaretleri şehir isimleri iki dilden yazılmaktadır. Bir caddede Fransızca isim üstte ise öbür caddede Flamanca isim üste yazılarak denge sağlanır. Bakanların çoğu yaptıkları toplantılarda hem Fransızca hem de Flamanca konuyu anlatmak durumunda kalıyorlar. Belçika’nın Fransa ve Almanya hududuna yakın bölgeleri Fransızca konuşurken Hollanda ve Kuzey Denizi tarafı Flaman bölgelerinden oluşmaktadır. Bu bölgelerde ise birbirlerinin dilini konuşmamaya özen gösterirler. Örneğin Flaman bir polisle Fransızca konuşursanız size Flamanca cevap verir. Aynı şekilde Fransızca konuşan da Flamanca bir şey sorarsanız Fransızca cevap verir. Brüksel’de polisler ve jandarmalar çift çift gezerler bunlardan birisi Wallon asıllı birisi Flaman asıllı olur.
İki ırk da kendi aralarında gruplaşır.
Ormanda gizleme ve nükleer savaş eğitimi gören kadın askerler, Wallon asıllı ve Fransızca
dilini konuşanlardı. Daha sonra görüştüğüm tek tip elbiseleriyle yürüyüş eğitimi yapan kadın askerler ise Flamanca konuşanlardan oluşuyordu. Askerde dahi ayrı tutulan bu iki ırk daima birbirleriyle gruplaşır kendi aralarında eğlenirlerdi. Aynı binalarda olmalarına rağmen koğuşları ayrı ayrı idi, yani bir koğuşta hem Flaman hem de Wallon asıllı kadın asker kalmıyordu.
Beni karşılarında görünce şaşırıyorlardı
4’üncü Er Eğitim Merkezi’nin kadın askerleri ben bu röportajı hazırlarken Belçika’nın 150’nci kuruluş yıldönümü törenlerine hazırlanıyorlardı. Bu nedenle her gün eğitim yapıyorlardı.Eğitimden dönen kadın askerlerin bir kısmı yüzlerine sürdükleri siyah boyaları çıkartmak ve terlerini atmak için banyo ve musluklara dalıyorlardı. Beni de yukarıda görünce şaşırıyorlardı Başta da belirttiğim gibi bu bölüme kesinlikle erkeklerin girmesi yasaktı. Kadın askerlerin bir kısmı istirahat ederken bir kısmı da ailelerine ve yakınlarına mektup yazıyorlardı.
Foto altları
Muntazam bir vücudu var
Kadın askerlerin koğuşları bir otel odasından farksızdır. İstedikleri gibi süsleyebilirler. Yataklar İse ranza şeklinde değil, tek yataktır. Her koğuşta dört kadın asker kalır. Dolapları da ayrı ayrıdır. Fotoğrafta kadın Çayuş Lut Mayaert koğuşta yatağının üzerinde ve küçük fotoğrafta ise asker elbisesiyle görülüyor.
Birde çavuş Lut olmasa
Kadıni askerler İçin belki de en mutlu an tek tip elbiseleri giyip garnizon dışına çıkmalarıdır. Ama Çavuş Lut’ün titiz hareketleri onları korkutur.
Terzileri de kadın asker
Kadın askerlere ayrılan binada bir de terzihane vardır. Terzihanede genellikle kadın askerler görev alırlar. Fotoğrafta arkadaşlarının elbiselerini daha güzel durması için düzelten iki asker görülüyor.
Üçü aynı odada kalıyor…
Kadın askerlerin koğuşları panayır yeri gibidir. Duvarlarda artist şarkıcı ve tıpkı erkek askerlerin odası gibi çıplak kadın resimleri asılıdır. Fotoğrafta Patricia Marianne ve Anne koğuşta görülüyor.
Doğruca duş ve musluklara koşarlar
Kadın askerler yorgunluklarını atmak İçin duşlara ve musluklara koşarlar. Günün yorgunluğunu böylece üzerlerinden atan kadın askerler dışarı çıkmaya hazırlanırlar. Fotoğrafta kadın askerlerden Anne Vergine Dominigue ve Maria temizliklerini yaparken. Üstte Çavuş Nadine Michiels botlarını çıkarırken görülüyor.
Harıl harıl çıkışa hazırlanıyorlar
Kadın askerler eğitim dönüşü soluğu koğuşlarda alırlar. Kimi botlarını temizler, kimi duş alır. Fotoğrafta Marianne Gerltzen, Francine Malers, Karine Hanneton, Maria Gonzales ve Betina Biliot görülüyor.
YARIN: Garnizonda bir hamle asker
Kadın askerler arasında sivil giysili, üstelik de karnı şiş bir kadın görünce şaşırdım.
Garnizonda bir hamile asker!
Genç kadın “Aslında askere kaydolurken hamile değildim, izin günlerimden birinde hamile kalmışım, babasını bilmiyorum” dedi.
Kadın askerler eğitim ardındaki temizlik telaşından sonra istirahat saatlerini merdivenlerde geçirirler. Bir kısmı da köşede bucakta gruplar halinde sohbet ederek zaman öldürürler.
Çoğunluğun sigara içtiği gözden kaçmaz. Binanın kapısındaki nöbetçi kadın askerler iki saatte bir değişiyorlardı. Genç kadın askerler bu istirahat boşluklarında beni soru yağmuruna tutuyorlardı: ‘Hangi millettensiniz? Gazetenizin adı? gibi sorular soran kadın askerler “GÜNAYDIN”ı merak ettiklerini belirterek benden gazetenin bir nüshasını istiyorlardı. Gazeteyi verdim incelediler. Hepsi de söz birliği edermişçesine “Bizim gazeteler bile bizim yaşantımızla bu kadar ilgilenmedi bir Türk gazetesi hayret” demekten kendilerini alamıyorlardı.
Kadın askerlerin yazıcıları kendilerinden seçilirdi. Onbaşı ve çavuş rütbesindeki kadın askerler yazıcılık görevini yürütüyorlardı. Bir ara yazıcı çavuşun odasına girdim. Nasıl çalıştıklarını merak etmiştim. Odada sivil giysili bir kadın oturuyordu. Bir ara ayağa kalkınca hamile olduğunu fark ettim. Merak etmiştim. Komutanlar kadın askerler hakkında bilgi verdikleri zaman kesinlikle hamile kadınların askere alınmadığını ve çok sıkı muayenelerden sonra kontratlarının imzalandığını belirtmişlerdi. Bu hamile kadını, bir kadın askerin ziyaretçisi zannetmiştim, daha sonra sormaya karar verdim.
Çocuğunuzun babası kim?
Siz de asker misiniz?
-Evet… Dedi hamile kadın.
-Peki, niye sivilsiniz? Yasak değil mi? İzinli misiniz yoksa?
‘Normal şartlar altında sivil kıyafetle burada durmam yasak. Ancak gördüğünüz gibi benim durumum özel. O açıdan böyle giyindim. Yalnız şunu da belirtmek isterim ki dünyada hamile kadınlar için henüz askeri elbise yapılmamış. Belçika’da ise kadın askerlik konusu 1975’de başladı. Normal şartlar altında hamile kız veya kadınları askere almıyorlar. Bu açıdan da böyle durumlarda bazı aksaklıklar oluyor, örneğin bir hamilelik olayında doğum gününe kadar bir kadın askerin giyeceği kıyafet düşünülmemiş.
Aslında düşünmemeleri de çok normal. Çünkü dediğim gibi gebelik halinde askere kabul etmiyorlar. Ben girerken hamile değildim. Kontratı imzaladım aradan epey zaman geçti hamile kaldım. Bu durumda kontratımı da feshedemiyorlar, öylece devam ediyorum. Benim bu olaydan sonra ilk defa Belçika ordusunda hamile kadın asker elbisesi yapma çalışmaları sürdürülüyor.
-Peki, çocuğunuzun babası da asker mi? Yoksa eşiniz sivil mi?
-Chasseur Anne adlı hamile kadın asker, biraz durakladı ve şöyle dedi:
-Hayır, ne asker ne de sivil babası yok. Ben de bilmiyorum. Daha sonra yazıcı kadın asker ve odadakiler ile hamile kadın asker aralarında gülüştüler. Hamile kadın asker Chasseur bana dönerek biz eğitim saati bittikten sonra yani saat on yediden sonra serbestiz gece yirmi ikiye kadar istediğimizi yaparız. Doğum sırasındaki izinden başka, bir şey istemiyorum ve sonra yine göreve devam edeceğim diyerek konuyu kapattı.
Belçika ordusuna 1975 yılından itibaren kadınlar askere alınmaya başlandı. O yıl yayınlanan bir kanunla bundan sonra kadınların da askere alınacağı belirtilerek bu kararın 1975 yılının “Kadınlar Yılı” olmasından ötürü Belçika’daki kadınlara tanınan yeni bir hak olduğu açıklanmıştı.
Bir başka hamile asker
Belçika’da kadınların askere alınmaya başlanmasından sonra orduda bir düzen değişikliği yapma gereği ortaya çıktı. Bu yönde çalışmalar yapılmaya başlandı. Ancak kadınlar askere alındıktan sonra da eksikliklerin daha iyi görüldüğü ve bunların düzeltilmesine çalışıldığı belirtiliyor. Ordu bu kararı alırken hamilelik olayının üzerinde titizlikle durmuş ve ilk doktor muayenelerini çok sıkı tutmuştu. Gebelik muayenesinden geçen aday kadın askerler, daha sonra psikolojik bir muayeneden de geçiriliyor ve ruh saplantıları veya başka psikolojik hastalıkları olup olmadığına dikkat ediliyordu. Şimdiye kadar yapılan uygulamalarda başarı elde edilmişti. Ancak bu arada birkaç olay da meydana gelmişti.
Muayene sırasındaki hata
Hamileliğin üzerinde ordunun bu kadar durmasının nedenini yetkililer şöyle izah ediyorlardı. “Kadın asker hamile olduğu vakit ordunun başına bir hayli ağır mali külfet yüklüyor, örneğin hamilelik boyunca kadın askere maaş ödemek ve izin vermek gibi. Bunların dışında hamile kadın asker normal silahaltındaki kadın asker arkadaşlarının yararlandığı bütün haklardan yararlanmaktadır. Belçika ordusunda ilk defa askere alınmada bir hamile kadın doktorların gözünden kaçmış daha doğrusu tıbbı muayenede kadının hamile olduğu anlaşılmamış ve eğitim devresinde meydana çıkmış. Tabii komutanlar muayeneyi yapan hastaneye başvurmuşlar. Ancak raporların tek tek incelendiğinde kontrolde tıbbi bir hata olduğu saptanarak kadın askerin göreve devam etmesi uygun görülmüş.
Foto altları
Hamileler için askeri elbise yok
Chasseur Anne adındaki asker kadın siyil giysi içinde ve karnı şiş olarak görülüyor. Şimdiye kadar orduda hamile kadın olmadığı için bu tür elbisede düşünülmemiş. Bu nedenle Chasseur çocuğunu dünyaya getirene kadar bu şeklide gezecek. Genç kadın doğumdan önce ve sonra bir süre İzin hakkına sahip oluyor. Hamile kaldı diye ordudan atılması söz konusu değil.
Biraz dinlenme, biraz da dedikodu
Kadın askerlerin başta gelen zevklerinden biri de dedikodu. Hele aralarında ırk ayrımı olursa bu dedikodu onlara göre daha değişik ve zevkli oluyor. Talim sonucu, koğuşlarına çekilen kadın askerler hemen bir merdiven başı tutup buraya oturuyorlar. Yakılan bir sigara ile akşam saatlerinde hangi diskoteğe gidileceğinin, hangi erkekle buluşulacağının kararı, bu dakikaları daha da tatlılaştırıyor.
Güzel nöbetçi
Erkeklerin içeri girmesini önlemek için koğuş kapılarında kadın askerler nöbet tutuyorlar, işte Brigitte Leunis Ana girişte nöbet sırasında, görülüyor.
Muammer Elveren, Andrea ve Karina ile
Uzun ve titiz bir çalışma sonunda “Gel tezkere gel” adlı röportaj dizisini hazırlayan Günaydın’ın Belçika muhabiri Muammer Elveren Andrea De Pauw ve Karina Roy adlı iki Belçikalı kadın asker arasında görülüyor. Askerlerin üzerinde harici elbiseleri var.
YARIN: Hamile askerin çocuğu düşerse sorumlu kim oluyor?
14 Eylül 1980
Çocuk düşürme olayları daha çok manevralarda ortaya çıkıyor…
Hamile askerin çocuğu düşerse, ordu bütün sorumluluğu yükleniyor.
Doğum öncesi 6, doğum sonrası 8 hafta izin alan kadın askere maaş aynen ödenir.
Belçika ordusunda kadın askerlerin alınmasından sonra çıkan problemlerden biriside kadın askerin görev anında çocuk düşürmesidir. Böyle hallerde ordunun sorumlu tutulduğunu belirten yetkililer, eğitim zamanlan herhangi bir kadın asker hamile ise o bölük komutanının Onu hemen istirahate göndermesi gerektiğini belirterek “Hamile kadının çocuğu düşerse ordu bütün sorumluluğu yüklenir” demektedirler. Hamile kadın askerin karnı büyümeye
başlayıncaya kadar askeri elbiseleri giymek mecburiyetindedir. Karnı gözükecek kadar büyüdükten sonra da hamile kadın asker elbisesi olmadığından sivil elbiselerle askerlerin arasında kalabilmektedir.
Hamile kadına 14 hafta izin.
Belçika ordusunda hamile kalan kadın askere 14 haftalık bir izin verilir. Bu izin süreleri doğuma göre ayarlanır ve doğum tarihinden 6 hafta evvel ve doğum tarihinden 8 hafta sonrasını kapsamaktadır. Kadın askerlerin izinli bulundukları bu süre içinde aldıkları maaşlar aynen ödenir. Belçika’da henüz kadın askerlerin yeni doğan çocukları için kreşler yok, ancak ilgililer Almanya’daki Belçika birliklerinde garnizonların içinde kreşler olduğunu belirtmektedirler. Almanya’da kadın askerlerin çocuklarına kreş yapılmasının nedenini o birliklerde görevli kadın askerlerin çoğunun aynı birliklerdeki askerlerle evli olmalarına bağlıyorlar.
Manevra sırasında anlaşılıyor
Kadın askerlerin erkek askerlerle ilişki kurmaları mesai saatlerinde yasaktır. Mesai sonrası kantinde ve yemekhanede bir arada olan kadın ve erkek askerlerin ilişki kurmasına pek engel olunamıyor. Yetkililerin belirttiğine göre uzun süreli manevralarda, kadın askerlerin erkek askerlerle ilişkide bulundukları saptanmış. On veya on beş gün süren tatbikatlarda bir kadın şoför askerin yanına orduda kadın asker sayısının az olması nedeniyle bir erkek asker düşmektedir. Bunun sonucunda on beş gün gece gündüz beraber kalan erkek ve kadın asker arasında ilişki doğmaktadır. Bu tür ilişkilerden sonra hemen hemen çoğunun evlendikleri saptanmıştır. Araç şoförü erkek ise yanma telsizci kadın düşmektedir. Bu tür olayların kışlada geçmesi söz konusu değildir. 4’ncü Er Eğitim Merkezi kadın askerler komutanı Binbaşı Vuylsteke “Garnizonda bir erkek ile bir kadın asker kol kola girse bile disiplin cezasına
çarptırılır Mesai saatlerinin dışında hepsi hareketlerinde serbesttir. Bilirler ki erkek askerlerle ilişkileri anlaşılırsa veya şikâyet edilirse şiddetli cezalara çarptırılırlar. Şimdiye kadar gece nöbetçilerinden de böyle bir şikâyet gelmedi kadın ve erkek askerler mesai sonrası medenice aynı yerde yemek yer ve herkes kendi binasındaki koğuşlara çekilir’ ’dedi.
“5’ten sonra kızları tanıyamıyorum”
4’ncü Er Eğitim Merkezi kadın askerler komutam Vuylsteke kadın askerlerin nöbetçi oldukları takdirde gece nöbet yerini terk ederek veya nöbet yerinde erkek askerlerle konuşmalarının veya ilişki de bulunmalarının yasak olduğunu söyleyerek “Kadınların askere alınmasının yeni olduğu yıllarda ilk önceleri kadın ve erkek askerler kantinde çaylar düzenliyorlardı. Bu tür çaylarda tabii ki erkek askerlerle ilişkilerde bulunuyorlardı. Kızlar saat beşten sonra sivil kıyafetleriyle saçları yapılı ve makyajlı ben bile tanıyamıyordum. Çok çok değişiyorlar” diyerek sonraları bu tür çayların sakıncaları anlaşıldığından yasaklandığım belirtiyordu.
Belçika’daki kadın askerlerin evlenmelerine hiçbir engel yok. İstedikleri kimseyle evlenebilirler. Evlendikten sonra görevlerine devam edebilirler. Evlenmenin yasak olmaması çok kadın askerin garnizonlarda tanıdığı erkek askerlerle evlenmesine neden oluyor. Böylece kan koca ikisi birden maaş aldıklarından ekonomik durumları daha da düzeliyor. Zaten Belçika ordusuna müracaat eden kadın askerlerin çoğunun iş bulamama ve ekonomik nedenlerden bu işe talip olduğu belirtilmekte.
Foto altları
Mutlu saatler çabuk geçiyor ama…
Belçika’daki iki binin üzerindeki kadın asker arasında, askerlik mesleğini gerçekten aşırı derecede benimseyenler de var. Özellikle evli olan kadın askerler, bekârlar, kışla dışına çıktıkları zaman, garnizonda kalıp, birbirleri ile dertleşmeyi tercih ediyorlar.
Aşk her yerde aşktır.
Kadın her yerde kadın, erkek her yerde erkek, aşk ise her yerde aşktır. Nadina Van Melleart, sevgilisi Marc Decoster’in kolları arasında mutlu. Delikanlının yüzünden de aynı mutluluk okunuyor.
Kışlada kalanlar da var.
Kadın askerler için, katı askeri kurallar saat 5’ten sonra kısa da olsa bir süre için bitiyor. Üzerini değişip, makyajını tamamlayan kadın asker, doğru sevdiği erkeğin yanına koşuyor. Tatlı saatler çabuk geçiyor. Sonra, yine kışla, yine eğitim, yine askerlik. İşte Karina Florsal, sevgilisi Dirk Bohez ile başbaşa.
YARIN: Kadın askerler diyor ki
İşsizlik nedeniyle kadınlar askerlik mesleğini seçiyor.
Belçikalı kadın askerler, “Korktuğumuz halde savaş olursa gideriz” diyorlar.
Saat beş buçuğu gösteriyordu.
Kadın askerler gruplar halinde aşağı iniyorlardı. Nöbetçiler hariç hepsi sivil giysilerini giymişlerdi. Eğitim anında yüzleri siyah boyalı, üstü otlarla kaplanmış ayağında botları, bellerinde teçhizatları olan kadın askerler gitmiş, yerlerine makyajlı, saçım yapmış, rujunu sürmüş, tertemiz elbiselerini giymiş olarak aşağı inmişlerdi.
Birbirinden güzel kızlar
Daha önce anlaştığımız şekilde dört Wallon asılı (Fransızca konuşanlar) kadın asker ile kadınların askerliği hakkında görüşlerini almak amacıyla karşılıklı bir görüşme yapacaktım.
Marianne Saey, Patricıa Menton, Marianne Geritzen, Beatrice Wautnam adlı kadın askerlerle garnizonda bizim için ayrılan bir bölüme geçtik. Kadın askerler önce kendi durumlarını kısaca anlattıktan sonra fikirlerini açıkladılar.
Bakın neler diyorlar
Marianne Saey: Evliyim, bir çocuğum var. Santral memuresi idim sivil hayatta, işten ayrılınca askerlik için müracaatımı yaptım eğitim süresini bitirmek üzereyim usta er olunca kıtada muhabere kıtasında olarak görev yapacağım.
Patricia Menton: Evliyim, askere gelmeden evvel kuaförlük yapıyordum. İşten ayrıldıktan sonra bir süre iş bulamadım. Askere başvuracağımı eşime bildirince önceleri çok kızdı. Kendisi çok kıskançtır. Daha sonra mutlaka asker olma istediğimi ve iş bulamadığımı söyleyince razı oldu.
Marianne Geritzen: 19 yaşındayım. Sözlüyüm ailem askere başvuracağımı öğrendiği vakit çok kızmıştı sonra ısrar ettim ve mesleğe girdim. Evlendikten sonra da askerliğe devam edeceğim eğitim bittikten sonra şoför olacağım.
Beatrice Wautnam: Sivilken ailem beni okula gönderdi. Ben okumaktan hoşlanmıyordum. Okulu bıraktıktan sonra sağda solda çalıştım tatmin olmadım onun için askerliğe başvurdum. Şimdi ise çok memnunum bütün genç kızlara tavsiye ederim.
Kadın askerler daha sonra toplu olarak fikirlerini şöyle açıkladılar. Asker olmamızın sebeplerinden birisi de kendimizi erkeklere karşı savunmak ihtiyacını duymamızdandır. Belçika erkekleri kadını çok küçümsüyor, fazla değer vermiyorlar. Bir başka neden de işsizlikten ötürü bu ağır mesleği seçtik çalıştığımız işlerden uzaklaştırıldığımızdan her gün işsizlik sigortasına giderek kart basmak ağırımıza gidiyordu onu yapmaktansa bu şerefli mesleği yapmayı tercih ettik. Bütün bunların dışında spor, manevra, taktik ve disiplinli ortak bir fikir altındaki yaşam, sivil hayatın alışılagelmiş bıktırıcılığından, kurtarıyor. Ayrıca ortak yaşam inşası yalnızlıktan kurtarıyor.
Türk kadınlarına
Eğer Türk kadınları da böyle bir görev alacaksa tavsiyemiz sakın kendilerini erkekten üstün görmesinler. Erkek bizim için askerde olsak sivil de olsak her zaman kuvvetli, mert ve sorumluluk duygusunu idrak eden bir varlıktır. Türkiye gibi asker bir ulusun kadınlarının da orduda bazı görevler almasını tavsiye ederiz. Duyduğumuz kadarıyla Türkiye’de kadınların büyük çoğunluğu çalışmıyormuş. Avrupa’da her zaman savaş korkusu var, bizler askere geldikten sonra korkumuz daha da arttı. Böyle bir halde savaşa fiilen biz de katılacağız bize göre NATO’da ülke adedinin yükseltilmesi gerekir. Böylece savunmada daha aktif olur. Kadın askerler daha sonra eğitimin ağırlığından söz ederek “Eğitimin bütün ağırlığı biz kadın olduğumuz için biraz fazla geliyor ancak kesinlikli romantik düşüncelerimizi etkilemiyor” demektedirler.
Savaş olursa gideriz
Askerde aldıkları paranın çok olmadığım da belirten kadın askerler bu kadar ağır işe daha fazla para ödemeleri gerekir. Ancak idare ediyoruz yemek, giyim ve yatma derdimiz yok. Şayet bir savaş olursa korktuğumuz halde çekinmeden gideriz. Kendimizi savunmayı öğrendik. Aslında silah eğitimlerinin daha fazla olması gerekir. Savaş geliyorum demez Avrupa’daki savaş korkusu da belki biz kadınlar asker olmaya iten faktörlerden bir tanesidir. Aldığımız paraların bir kısmım akşamlan dışarıda yemek yiyerek, makyaj malzemeleri sivil giyeceklerimizi alarak kullanıyoruz. Ordu bize sadece asker üniformasını vermektedir.
İlişki kurmak için
Kadın askerler bu mesleği seçtikleri için erkekler tarafından hor görüldüklerini de belirterek şöyle demektedirler. “Belçika’da erkekler biz kadın askerlere kötü kadın gözüyle bakıyorlar bizi en çok üzen bu oluyor, fakat bazı kadın askerler için bu düşüncelerinde haklıdırlar sayılan çok çok az olan bazı kadınlar askerliği erkeklerle ilişki kurmak için seçiyor fakat gene tekrarlıyoruz bunlar çok ama çok azdır. O açıdan bu yakıştırma kadın askerler için bir haksızlıktır.
Foto altları
Askerliği neden seçtiklerini anlatıyorlar
Belçika ordusunda 2 binin üzerinde Kadın asker bulunuyor. İşte Günaydın muhabiri Muammer Elveren kadın askerler Marianne Saey, Patricia Mentoz, Marianne Geritzeh ve Beatrice Vauthion ile birlikte. Askerlik mesleğini neden seçtiklerini anlatan kadın askerler işsiz kalıp İşsizlik sigortasında kart basıp para almaktan bıktıklarını bu nedenle de Belçika Kadınlar Ordusunda askerliği seçtiklerini söylediler.
Çıkış kapısında çok sıkı kontrol var.
Kadınların eğitim gördükleri garnizona girmek kadar çıkmak ta bir dert. Sivil giysileri ile nizamiye kapısına gelen askerlere tek tek isimleri sorulup dışarı çıkıp çıkamayacakları kontrol ediliyor. Bu sıkı kontrol daha çok kadın askerlerin nöbetçi olup olmadıklarını anlamak için yapılıyor.
YARIN: Belçikalı kadın askerler spor yapıyor
15 Eylül 1980
Hepsinin ayrı dolabı, spor giysisi ve malzemesi vardı.
Duşunu alan kırmızı beyaz mayosunu giyiyordu…
SPOR SALONU GÜZEL KIZLARLA DOLDU
Kadın askerlerin vücutları bir sinema yıldızınınki kadar muntazamdı Hepsi de bunu spora borçlu olduklarını söylüyordu…
Kadın askerler haftada 38 saat silah eğitimi yaptığı gibi savunmaya dönük olarak da eğitiliyorlar. Talimlerin büyük bir bölümü manevra, taktik, nükleer ve kimyasal savaştan korunma yolları üzerine kuruludur. Ancak kadın askerlerin eğitiminde spor ve beden eğitimine de çok büyük önem verilir.
Modern bir spor salonu
Büyük bir spor salonu… Yerler pırıl pırıl cilalanmış parke ile kaplı… Salon basketbol, voleybol ve beden eğitimi yapılacak şekilde düzenlenmiş. Bu lüks spor salonu 4’üncü Er Eğitim Merkezi’nin kadın askerler için ayrılan spor salonuydu.
Kadın askerler o gün kendi deyimleriyle silah atışlarından sonra en sevdikleri eğitim olan spor saatine hazırlanıyorlardı. Salonun dışına eğitim kıyafetleri ile geldiler. Spor için ayrılan binanın içinde her türlü ihtiyaçlarım karşılayacak tesisler hazırlanmıştı. Soyunma odaları, duş almaları için banyo bölümü, teçhizatlarını koymaları için kilitli dolaplar ve binanın girişinde beden eğitimi saatleri arasında istirahatlerde oturup çay, kahve ve meşrubat içmeleri için çok lüks bir gazino…
Hepsi birer manken gibiydi
Kadın askerler spor salonuna gelir gelmez eğitim elbiselerim üzerlerinden çıkartmak için kendilerine ayrı ayrı verilen dolaplar bölümüne geçtiler. Her kadın asker önce duş alıyor sonra da mayosunu giyiyordu. Kadın askerlerin mayoları özel olarak kendi vücutlarına göre alınmıştı. Mayoların tamamı kırmızı renkli kenarında ince beyaz çizgiler vardı. Duş alma ve giyinme işlemi bittikten sonra, topluca spor salonuna girdiler. Hiç biri az evvelki kadın asker değil, sanki bir defileye çıkacak mankenler gibiydiler.
Kadın askerlerin hocası da kadın askerdi. Bütün kızlar hareketleri büyük bir ahenk içinde yapıyorlardı. Beden eğitimi araçları ile yaptıkları hareketler görülmeye değerdi. Kızların hepsinin vücutları bir artist gibi muntazamdı. Hareketleri bir balerin kıvraklığı ile tekrarlıyorlardı, bir kısmı daha önceki görüşmelerimde askerliği en çok beden eğitimi ve spor için seçtiklerini söylemişlerdi. Hocaları kadın askerlerin çok başarılı olduklarını ancak pentatlon sahasında bazı tırmanma ve dik duvara çıkma hareketlerinde hatalar yaptıklarını, fakat eğitim devrelerinin sonuna doğru onu da başardıklarını söylüyordu.
Erkeklerin girmesi yasak
Kadın askerlerin spor yaptıkları salona da kesinlikle erkek erler giremiyordu. Ancak spor binasının dış bölümündeki gazinoda erkek askerler oturabiliyordu. Bir kısım kadın asker de mayolu kıyafetiyle istirahat anında erkeklerin arasında oturup çayını veya kahvesini içe biliyordu. Kadın askerler spor saatini doldurduktan sonra yine topluca duşlara koştular ve duş aldıktan sonra yeniden eğitim elbiselerini giyerek uygun adımlarla kışlanın yolunu tuttular. Kadın askerler orduya alındıktan sonra beraberlerinde bazı yükler de getirdiler. Giyimlerinden yatma yerlerine, tuvaletlerinden iç giyimlerine kadar erkek askerler için yapılan çalışmalar kadın askerler orduya girdikten sonra zorunlu olarak değişikliğe uğradı. Önceleri Belçika ordusunda bir kadın askerler birliği kurma çalışmaları yapılmışsa da alt yapı eksiklikleri nedeniyle tamamlanamamıştı.
Sutyen, külot ve gecelikler
Kadın askerler bu işe talip oldukları zaman saçlarım nizami olarak kısa kesmeleri gerekmektedir. Saçlar üzün olsa bile kadın askerin ensesi görünecek kadar şapka altında toplanması istenmektedir bunun dışında mesai saatleri içinde makyajlı olmaları kesinlikle yasaktır. Ruj, oje ve diğer güzellik müstahzarlarını kullanamazlar. Kadınlar askere alınmaya başlandıktan sonra, çıkan ayrı bir sorun da iç çamaşır konusu oldu. Kadınların göğüs büyüklüklerinin farklı olması nedeniyle hangi ölçüde sutyen alınacağım kararlaştıramayan ordu, her kadın askere sutyen külot ve geceliklerini kendilerinin seçmesine izin vermiş, ya da her kadın askere 2500 Belçika Frangı (Yaklaşık 7500 Türk Lirası) bir para ödeniyor. Kadın askerlerin makyaj yapmaları ise mesai Saatlerinden sonra serbesttir, yani gün 6.30 da başlar 17.00’de biter bu saatler dışında bütün kadın askerler istedikleri gibi saçlarım tarayıp makyaj yapmakta serbesttirler.
Foto altları
Görülmeye değer tablo
Modern bir şekilde hazırlanmış spor salonunu dolduran kadın askerleri görenler kendilerini sanki bir spor bayramında sanıyordu. Kıvrak, yumuşak ve zarif hareketlere rengârenk kurdeleler de eklenince görüntü daha da güzel oluyordu.
Kadın asker Andrea askeri eğitimdeki ustalığı sporda da gösteriyordu.
Kurallara göre, askere alınacak olan kadının belirli ölçüler İçinde olması gerek. Bu nedenle kadın askerlerin büyük bölümü aynı güzellikte vücuda sahipler. Buna bir de yüz güzelliği eklenince, erkekleri imrendiren bir tablo ortaya çıkıyor. (Solda) kadın asker Andrea De Pauw beden eğitimi çalışmalarında görülüyor. Yanda askeri giysi İçinde görülen Andrea eğitimde de başarılı. Kızlar hareketleri büyük bir uyum içinde yapıyordu. Hareketler görülmeye değerdi. Kadın askerlerin bir kısmı bu mesleği daha çok spor ve beden güzelliği için seçtiğini söylüyordu.
Kadın asker Patricia
Belçikalı kadın askerlerden Patricia Mentoz, beden eğitimi hareketleri sırasında görülüyor. Kadın askerlerin sevdikleri eğitimlerin başında spor eğitimi geliyor.
‘İnsafsız Lut’ spor giysisi içinde melek kadar güzel
Kadın askerlerin en çok çekindikleri kişi çavuş Lut. Hepsi ona “insafsız Lut” adını takmış. Düzenli eğitim ve iyi giyime büyük özen gösteren ve bu nedenle bazı kadın askerleri izinsiz bile bırakan Lut yanda askeri giysi, üstte ise spor giysisi içinde görülüyor. O da diğer kızlar kadar güzel ve zarif.
YARIN- Bir kısmı makyaj malzemesine bir kısmı telefona sarıldı
17 Eylül 1980
Kimi nişanlısına, kimi kocasına, kimi de sevgilisine koşuyordu.
Saat 17.00’de serbest kalan kadın askerler, 22.00’de geri dönmek zorundaydı. Girişteki nöbetçiyi kafaya alabilenler iznini 24.00’e kadar uzatıyordu.
Selam….Nasılsın?…
Evet, eğitim bitti… Eğitim kıyafetimi değiştirmeden seni aradım. Bu akşam nerede buluşuyoruz? Hayır, hayır bu gece nöbetçi değilim… Görüşebiliriz… İyi o halde her zamanki yerde.
Eğitim sonrası hapisten kurtulmuş gibi kadın askerlerin bir kıs mı duş almaya bir kısmı makyaj yapmaya bir kısmı da üzerini değiştirmeden garnizon içindeki telefonlara koşuyordu. Kimi, kocasına, kimi sevgilisine, kimi ise nişanlısına telefon ederek içini döküyordu. Yukarıdaki telefon konuşması da bunlardan biriydi. Kadın askerler beşten gece saat ona kadar serbesttiler. Nizamiyedeki erkek askeri kafaya aldılar mı bu izin süresi gece on ikiye kadar uzayabilirdi. Tabii koğuş nöbetçisi ve o geceki nöbetçi çavuşu da ayarlamaları gerekiyordu. Kadın askerler bu konuda sıra hepsine geldiği için birbirlerine göz yumduklarını ifade ediyorlardı.
Koğuşlar, tiyatronun soyunma odası gibiydi
Koğuşlarda durum ise apayrıydı. Mesai sonrası telaşı… Temizlik, duş ve makyaj yapmak… Kadın askerlerle birlikte yine yukarı koğuşlara çıktım. Üzerlerinden elbiselerini çıkartan kadın askerler geceliklerle kısa şortlarla veya eşofmanlarım üzerlerine geçirerek koğuşlardan çıkıyorlardı. Bu temizlik ve makyaj kargaşalığından sonra sivil kıyafetleriyle ya aşağıda bekleyen erkek asker arkadaşlarının yanına veya garnizonun kapısında bekleyen yakınlarının yanma gidiyorlardı.
Kıskançlık, çekememe ve gruplaşmalar da var
Kadın askerleri ilk defa sivil giysileri ile görüyordum. Doğrusu çok değişmişlerdi. Fransızca konuşanlar ve Flamanca konuşanlar ayrı gruplar halinde dışarı çıkıyorlardı. Selamlaşmalarına rağmen aralarında pek samimiyet yoktu. Kadın askerlerden birisi bana bu konu da şunları anlattı. Flamanlarla aramızda anlaşmazlık olunca odalarımız birbirine yalansa hemen değiştiriliyor. Kızlar arasında özellikle kıskançlık bir birini çekememe ve ikili üçlü gruplaşmalar çok sık olmaktadır. Hem Flamanlar hem de Wallonlar tüm işlerim kendi aralarında görüyorlar. Subaylara sorarsanız bu konuda pek konuşmak istemiyorlar. Size bu çekişmeleri kısa bir olayla aktarayım.
Sabahların kahvaltıdan sonra tüm kadın askerler silah deposuna teçhizatlarımızı almaya gideriz. Şayet bir Wallon (Fransızca konuşan) giderse önce Wallonlara silah dağıtır. Flamanlar ise bekleyip sona kalırlar. Şayet Flamanlardan birisi giderse önce arkadaşlarına dağıtıyor. Öyle olunca da öbürleri eğitime geç kalıyor ve cezalandırılıyorlar. Bundan ötürü de kahvaltıdan sonra bütün kızlar 400 metre bayrak yarışma çıkmışçasına silah deposuna koşuyorlar”
Hafta sonunda ailelerinin yanma gidebiliyorlar
Kadın askerler bir haftalık yorucu eğitimden sonra isterlerse hafta sonunda ailelerini görmeye gidebiliyorlar. Ancak o hafta nöbetçi olmamaları ve evlerinin garnizona yakın olması şartıyla. Mesainin başlama saati olan 6.30 ile bitiş saati 17.00’den sonra kızlar geceleri 22.00’de koğuşta olmak mecburiyetindedirler. Evlilere ise bu süre gece on ikiye kadar uzatılmıştır. Çavuş görevini yürüten kadın askerlerin izni ise sabah saat 6.00’ya kadardır. Yani çavuşlar hafta sonlan dâhil her gece sabaha kadar dışarı çıkabiliyorlar. Genel olarak birlikler şehirlerden uzak olduğu için kadın askerler izinlerini hafta sonu kullanmayı tercih ediyorlar. Temel eğitimden sonra kıtalara dağıtım olan kadın askerlerin gece izin süreleri 24.00’e kadardır.
Kadın askerler için gece nöbetleri bir problem
Kadın askerlere eğitimde gece nöbeti tutturulmuyor. Usta er olup asıl birliklerine gittikleri zaman gece nöbeti tutuyorlar. Yetkililer bu konuda kadın askerlerin tek kişinin nöbet tutması gerektiği gece nöbetlerinde korktuklarım ve bunun birliklerde bir problem olduğunu ifade ediyorlar. Kadın askerlere garnizon bölgesinde nöbet tutturulduğunu da belirten yetkililer “Ancak cephaneliklerde kadın askerlerin nöbet tutmadıklarını, bunun dışında tehlikeli bölgelerde ve kimyasal maddelerin bulunduğu yerlerde de kadın askerlere nöbet tutturulmadığını ve nöbetlerde bir kadın askere 25 daha kilodan fazla ağırlıklı teçhizat taşıttırılmasının kanunen yasak olduğunu söylüyorlar. Paydos saatinde kadınlar bölümü görülmeye değer
Foto Altları
Eğitim sonunda garnizonun kadın askerlere ayrılan bölümü gerçekten görülmeye değer. Binada tam bir “Kalabalık cadde” trafiği var. Kimi soyunur, kimi yıkanır, kimi giyinip süslenir. Buraya özel izinsiz erkek sineğin bile girmesi yasaktır. Hızlı olanlar hemen giyinir. Bazısı ise daha sakindir. İşte bunlardan biri de Andrea (Kırmızı şortlu) Hazır olan arkadaşları arasında poz verdikten sonra banyoya giriyor. Sonra siyil giysiler, biraz makyaj ve kendilerine göre çok kısa süren özgürlük… Garnizonun kapısında sabırsız sevgililer var…
“Paydos” kelimesi İle birlikte koşan bir kadın asker ve sırasını telefon kulübesine bekleyen bir başkası.
Hedefleri dans, müzik, hafif içki ve erkekler
Saat henüz 17.00’yi çok az geçiyor… Patricia… Nadine…Beatrice, Marianne ve diğerleri bir jet hızı ile hazırlanmış… Hedefleri erkekler. Kiminin kocası, kiminin nişanlısı, kimini ise sevgilisi bekliyor. Günün yorgunluğunu, tatlı bir müzik eşliğinde yapılan dansla ve ya içilecek bir iki kadeh hafif içki ile atmaya çalışacaklar, izin saati 22.00’ye kadar kurallara göre bu saatte garnizonda olmak gerek. Ama, kafaya alınan bir nizamiye nöbetçisi yardımı ile tatlı saatler gece yarısına kadar uzayabiliyor.
YARIN: Bir saat içinde garnizon bomboş kalmış, diskotekler dolmuştu
18 Eylül 1980
Lokantadan çıkanlar doğru köyün diskoteğine koşuyordu
Kadın askerlerden bazıları erkekleri tercih etmeyip kendi kendilerine eğleniyorlar.
Saat 17 ‘den 22’ye kadar 5saat izinli olan kadın askerler bu zamanı çılgınca değerlendirmeye çalışıyorlardı. Eğitim saati bittikten sonra kadın askerler bir saat içinde garnizonu boşaltmışlardı. Nöbetçi erkek asker garnizon dışına çıkmak isteyen kadın askerlerin ismini sorarak nöbetçi olup olmadıklarını öğrendikten sonra bırakıyordu. Birkaç kadın askerin daha askerlik konusunda görüşlerini almak için kaldıkları binaya gittim. Nöbetçiler dışında tek bir kadın asker kalmamıştı. Nizamiyeye gidip nöbetçi ere kadın askerlerin nereye gidebileceklerim sordum. Nöbetçi “Genellikle buradan iki kilometre uzaktaki Vilvorde köyüne giderler. Köyde bir İtalyan lokantası var mutlaka oradadırlar. Yemek yedikten sonra hemen yanındaki diskoteğe eğlenmeye giderler” diyordu.
Bizim için özel bir gün
İtalyan lokantası tıklım tıklım kadın askerlerle doluydu hepsi uzun bir masanın etrafında toplanmış karşılıklı oturuyorlardı. Kadın askerlerden biri “Bugün bizim için özel bir gün. Buradakiler hepsi
“Usta er” oldular ve birkaç gün içinde asıl kıtalarına dağılacaklar” dedi. Yemek faslı bittikten sonra kadın askerler gruplar halinde lokantayı terk etmeye başladılar. Diskotekte sabah garnizonda karşılaştığım birçok erkek asker vardı. Giren kızlarla hemen sarmaş dolaş olan askerler, kızlarını aldıktan sonra bir köşeye çekiliyorlardı. Diskodaki yüksek sesli müziğe kendini kaptıran bir grup kadın asker ise piste fırlıyor ve en son dansları yapıyorlardı. Hepsi gündüz eğitiminin ağırlığını unutmak istercesine dans ediyorlardı. Diskotekte ilginç manzaralar vardı. Bazı kadın askerlerin birbirlerinden ayrılmadıkları göze çarpıyordu; Erkeklerle ne oturuyor ne de dans ediyorlardı. Gündüzleri de beraber gördüğüm bu kadın askerler şimdi de kadın kadına oturup içkilerini baş başa yudumluyor ve dertleşiyorlardı. Diskotekte pek sivil halk yoktu. Barmen bana genel olarak hafta sonları diskoteğin hep kadın Ve erkek askerlerle dolduğunu bu açıdan da pek sivillerin gelmediğini söylüyordu’
İşsizlikten dolayı
Diskotekte konuştuğum bir kaç kadın asker, askerlikleri konusunda şunları anlatıyorlardı,
İşsizlikten dolayı askerliği tercih ettim. Ailem de bunu kabul etti. Yalnız mahallemizdeki erkekler, bana tuhaf bir gözle bakıyorlar. Temel eğitimden sonra taburun mutfağında çalışacağım. Eğitim o kadar zor ki bu süre için de eğlenmeye dahi vakit bulamadım. Ölü gibi dönüp yatağa kendimi zor atıyordum. 17 yaşındayım gruplaşmalar olduğu için arkadaşlarımla geçinemiyorum. Romantiğim dans etmeyi ve eğlenmeyi de çok seviyorum. Erkek arkadaşım vardı, kendisi askerken çok iyi anlaşıyorduk. Askerliğime karşı değildi fakat terhis olunca bu fikri değişti ayrıldık. İş bulamadığım için askere yazıldım. İki yıldır ordudayım. Çok sıkılıyorum. İlk girdiğim zamanki gibi hevesim kalmadı. Meslekten çok soğudum kadın işi değil bana göre. Çavuşluğa kadar yükseldim fazla sert olduğumu söylerler. Ancak ben kurallara göre davranıyorum. Kızlarla bundan ötürü aram iyi değil, kontratım bir yıl daha devam edecek, ondan sonra derhal ayrılacağım. Diğer kızlara hiç tavsiye etmiyorum. Ordudan bir çavuşla çıkıyorum evleneceğiz. Kadın askerler arasında seyrek de olsa anormal ilişkiler oluyor.
Foto altları
insafsız Lut dans ediyor
Arkadaşları arasında “lnsafsız Lut” diye tanınan Çavuş Lut Mayaert’de diskotekte çılgınca eğlenip son moda danslardan örnekler verirken eğitim zamanındaki Insafsız çavuş gidip yerine eğlenceyi seven güzel bir genç kız geliyor. Lut görev başında.(Yanda)
Askeri eğitimin yorgunluğunu atıyorlar
Müziğin ritmine kendisini kaptırmış çılgınca dans eden kadın askerler diskonun pistinde bütün bir günün askeri eğitiminin yorgunluğunu üzerlerinden atmaya çalışıyorlar. Christine Desevre ve Penny Lucy pistte görülüyorlar. İki kadın asker izin saatini diskoda geçirdiklerini söylüyorlar.
Kadın kadına eğleniyorlar
17:Ö0de başlayan ve beş saat süren izin zamanlarını kadın askerler çılgınca eğlenerek geçiriyorlar. Bunlardan bazısı da erkek arkadaşları ile değil de kadın kadına eğlenmeyi tercih ediyorlar, (üstteki Fotoğrafta) Mariliyn Vantomne arkadaşı Jaqueline Van Molle ile baş başa içki içip eğlenirken, izin zamanlarında dans ve içkiden bitkin düşünce masalarına oturup yorgunluk gidermeye çalışıyorlar. (Üstte)
YARIN: Kadın paraşütçüler
Kırmızı Bereli kadın paraşütçüler
Paraşüt ekibine girecek adaylarda irade ve cesaret aranıyor.
“Kırmızı Bereliler” adlı bu birliğin ismi Belçika’da gurur simgesi olarak kullanılıyor.
Koksijde Hava Üssü Belçika’nın Kuzey denizi tarafındaki sahil şehri Ostand’a yakın bir üsttü. Bu üste de kadın askerler vardı. Bir kısmı yemekhane ve mutfakta çalışıyor bir kısmı ise “Para komando” dedikleri paraşütçülerden oluşuyordu. Önce garnizonda çalışan kadın askerlerin çalışmalarını izlemek üzere hava üssünün yemekhanesine gittim. Kadın askerler burada yemek dağıtma işinde ve mutfakta çalışıyorlardı. İşten başlarım kaşıyacak vakit bulamadıklarım söylüyorlardı. Hava üssünün yemekhanesinde ilginç bir manzaraya rastladım. Kadın askerlerin görevli olduğu yemekhanede NATO üyesi olduğumuz için bizim bayrağımız vardı. Üzerinde ise Belçika Kraliçesi Fabiola’nın resmi asılıydı. Bir kadın asker orada temizlik yapıyordu. Hava üssünde kiminle görüşüp Türk olduğumu söylediysem bana Türk pilotlarının üstünlüğünden bahsediyordu, bu söz de bir Türk olarak göğsümü kabartıyordu.
Para Komandolar
Hava üssüne bağlı Melsbroek Havaalanı’nda Belçika Ordusu paraşütçüleri atlayış için hazırlanıyorlardı. Paraşüt sporu artık Belçika Ordusu’nda erkeğin fiziksel gücüne bağlı ve özel bir cesaret ayrıcalığı olan bir iş olarak görülmüyordu. Çünkü kadınların askere alınmaya başlamasıyla birçok kadın asker paraşütçü olmuş ve birçok başarılı atlayışlar yapmışlardı. Paraşütteki bine girecek adaylarda irade, cesaret ve azim aranıyordu. “Kırmızı bereliler “adlı seçkin paraşütçü ekibine girecek adayların bu özelliklere sahip olması gerekiyordu. Bu birliğin ismi Belçika’da bir gurur simgesi olarak kullanılıyor.
Paraşüt ekibinde erkeklerin arasında beş kadın paraşütçü var. Kalplerinin küt küt attığım belirten Para-komandolar sıkı bir kontrolden geçiyorlar. Paraşütlerini bütün ekip iyice kontrolden geçirdikten sonra büyük bir dikkat ve özenle katlıyorlar. Duman renkli üniformaları ve boğazlarında kaşkollar ile sıkı sıkıya giyiniyorlar. Elbiseler araziye uydurulmuş desenlerle hazırlanıyor. Diane Derocker, Adrien ne Verbist, Leopoldine Veugen, Martine Bonte ve Martine Mic hel. Evet ‘‘Kırmızı bereliler” arasındaki beş kadın Para-koman- do erkeklerle aynı yükseklikten atlayıp cesaret örneği veriyorlar.
400 metreden atlayınca hiçbir şey düşünülmüyor”
Diane Derocker’de gerilimden en ufak bir izlenim yok rahatça gülümseyerek konuşuyor ve ekliyor “On yedinci atlayışımı yapacağım, pek sinirli değilim, ama kaygılıyım bu göreve girdiğimden beri bana güçlü bir iş gibi görünmüyordu.”
Adrienne Verbist sarışın çok güzel bir kız sivilken sekreterlik yaptığını söylüyor ve “Gerçekten heyecanlıyım bu heyecanı her atlayış başlangıçlarında bir türlü üzerimden atamıyorum” diyor.
Leopoldine Veugen ise İçimde biraz korku var. İnsan 400 metre yükseklikten atladı mı hiçbir şey düşünemiyor, biraz nefesiniz tıkanır gibi oluyorsunuz düşüş ise sanki hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor” diyor.
Martine Bronte’de “Size tuhaf gelecek ama bu iş bana soğuk bir duş gibi geliyor” derken Martina Michel de “Para- komando dalını özellikle spor ve heyecanlı atlayışları için seçtim. Bende en ufak bir gerilim yok” diyerek fikrini belirtiyor.
Donatımlar son bir kez kontrol ediliyor. Hercules 130 uçaklarının bulunduğu piste doğru yürüyorlar. Bütün Para- komandolar demir kuşun içine girmeye başlıyor. Dört adet güçlü motor dönmeye başlayınca her taraf sarsılıyor. Uçak atlama alanına varınca paraşütçüler birer birer boşluğa atlıyorlar.
Atlayıştan sonra kadın paraşütçü askerler şunları anlatıyorlardı. “Dört yüz metre yükseklikte uçuyor ve saatte 200 kilometre hız yapıyorduk, ayaklarımızın altında evler kutu gibi kalmıştı, kapılar açılınca içeriye buz gibi bir soğuk hava doluyordu, hepimiz bu havayla biraz sonra boşlukta kucaklaşacaktık. Pilot kabininden “Tamam” komutu gelince kapılara doğru ilerledik, ondan sonra her şey o kadar çabuk gelişti ki hepimiz kendimizi paraşütlere asılmış bulduk çok kısa bir zaman sonra a yaklarımız toprağa değdi. O atlayış heyecanı da böylece bitti” derken biraz sonra yapılacak serbest düşüş gösterisi içinde kendilerini hazırlıyor ve donatımlarını bir kez daha kontrol ediyorlardı. Kadın askerler daha sonra “Serbest düşüş” gösterisi yapacaklardı. Gene uçağa doğru ilerlediler bu işi kanıksadıkları her hallerinden belliydi. Uçak yavaş yavaş yükseldi. Daha sonra beklenen an geldi ve Para-komandolar kendilerini yeniden boşluğa attılar. Havada birer nokta gibi gözüküyorlardı. Paraşütler açıldı toprağa doğru hızla yaklaşıyorlardı. Kadın askerler bu gösteriden sonra beraber atlayış yaptıkları ekiple harici elbiselerim giyerek onurlarına verilen çaya katılıyorlardı. Komutanları kadın askerlerin bundan sonra bu meslek dalında söz sahibi olacaklarım belirtiyorlardı.
Foto altları
Hava üssünde Türk Bayrağı da var
Belçika Hava Üssü’nde N’ATO üyesi olduğu muz için Türk bayrağı da asılı duruyor. Bayrağın üzerinde Belçika Kraliçesi Fabiola’nın da resmi bulunuyor. Burada temizlik yapan Belçikalı bir kadın asker yanda İse kadın paraşütçü Andrea Verbist görülüyor.
Kadın askerler mutfakta
Belçika Hava Üssü’ndeki mutfakta çalışan kadın askerler tertemiz mutfak giysileri ile görev yapıyorlar: Sürekli olarak temizlenen ve havalandırılan mutfağa görevlilerden başkası giremiyor…
Önce hazırlık sonra atlayış
Az sonra 400 metre yükseklikten paraşütle atlayacak olan kadın paraşütçülerden Üçü pistte hazır bekliyorlar (Üstte). Nihayet atlama anı geldiğinde uçağın kapısı açılıp tek tek boşluğa atlayacaklar. (Alttaki fotoğraf)
YARIN: Denizci kadın askerler
20 Eylül 1980 Cumartesi
Deniz Kuvvetlerindeki kadın askerler genellikle kantinci veya barmen olarak yetiştirilir.
Denizci kadın askerler hizmet ve karargâh bölümlerinde çalışıyor
Kadın askerler en zor işin erkek askerlere içki servisi olduğunu ve kantin işlerinden yorgun düştüklerini söylüyorlar.
Belçika ordusunda Kara ve Hava Kuvvetleri’nde olduğu gibi Deniz Kuvvetlerimde de kadın askerler var. Deniz Kuvvetleri’ne katılan kadın askerler, Brugges Saint Croix’de eğitilirler. Deniz Kuvvetlerindeki bu kadın askerler genellikle kantinci, barmen yetiştirilir. Bu garnizondaki kadın askerler burada unutulmaz anlar yaşadıklarını belirtiyorlar. İsabelle bu konuda şunları söylüyor “Günde iki sıra çalışıyoruz, birinci kez ikişer kişilik ekipler halinde saat 8’den 12’ ye, ikinci kez ise 13’ten 22’ye kadar. En kalabalık saatler öğle ve akşam saatlerinde oluyor. Kuyrukların hiç bitmeyeceğini sanıyoruz. Patricia ise şöyle diyor “Kantinde işimiz yalnız servis yapmak değil kantinin idaresinden stoklarına, kasasından hesaplarına kadar her şey bizim sorumluluğu muz altındadır. Bu iş hiç de küçümsenecek bir iş değil, işlerin çokluğundan gülmeye bile zaman bulamıyorum”
Bazen kuyrukların hiç bitmeyecek izlenimini verdiğini söyleyen denizci kadın askerler en zor işlerden birinin askerlere içki servisi yapmak olduğunu belirtiyorlar. Bu konuda kantinin başkanı Komutan Helsmoor şunları söylüyor: Kışlamızın kantininde görevli kadın askerler için duyduğum saygıyı belirtmek isterim. Güncel işleri arasında hemen hemen dinlenme denilen şeyi akıllarına getirecek zamanlan yoktur. Sayıları yetersizdir. Bütün bunlara rağmen işin içinden gerçekten övgüye layık bir beceriyle çıkmasını biliyorlar. Onlar için söyleyeceğim şudur ki kantinin can damarıdırlar”
Deniz üssünde nasıl kantinci oldular?
Denizci kadın askerler temel eğitimden sonra kıtalara dağılırken bir kısmı kantinlerde staj yapıyor, bir kısmı da gemilere dağıtım oluyorlar. Marie Claire adlı denizci kadın as ker “Bu işi seçmek bize hemen çalışmaya başlama olanağı verdi. Temel eğitimden sonra iki ay süreyle hostes eğitimi gördük. Daha sonra da subay ve astsubay kantininde staj yaptık. Ondan sonra kendimizi burada bulduk. Müşteriyi mutlu etmek için gülümsemek gerekiyor. Bunun her şeyi çözümlediğini söylemek biraz acemice olur. Kantinleri yönetenler askeri kantinlerden geliyorlar. Bunlar alkollü içki işinde tecrübe sahibidirler. Bizler ise hepimiz 25 yaşın altındayız ve bu konuda hiç onlar kadar tecrübemiz yok” demektedir.
Kantinde görevli denizci kadın askerler sivilken bir kısmının estetik uzmanı, bazılarının dekor yapma ve satış uzmanı gibi işlerde çalıştıklarını belirterek tayfaların onlara saygı göstermediklerinden yakınıyorlar ve şöyle diyorlar “Tayfalar barın önüne dizildiler mi kendilerini komutandan yüksek görüyorlar. Bazıları biraz ileri gidiyor. Bunları komutanlara bildiriyoruz. Onlara gereken uyarı yapılıyor. Bundan sonra gururumuz onarılıyor ancak kuşkusuz bu en iyi çözüm değildir”
Belçika ordusunda özellikle Kara Kuvvetleri’nde kadın askerlerin büyük çoğunluğu ağır vasıta şoförü olarak yetiştirilmektedir. Temel eğitim süresini bitiren gönüllü kadın askerler arasından seçilen ağır vasıta şoförlerine Belçika’da Heverlee’de şoförlük öğretilir. Şoför eğitim bolümü nakliye dalıyla ilgili. Herkes tarafından tanınmaktadır.
Kadın askerler ağır vasıta şoförü
Güde tam dört kez askeri kamyonlardan oluşan uzun bir konvoy yola dizilir, bu kuyruk ehliyet almak için 400 kilometrelik bir mesafeyi doldurmakla yükümlü şoför adaylarının oluşturduğu kuyruktur. Orduda “Frac” adı verilen eğitim bölümünde 25 öğretmen kadın asker öğrencilere ders veriyor. Şoförlük denilince gözlerinin önüne hafif vasıtaların en büyüğü olan kamyonun geldiğini belirten şoför adayı kadın askerler “Askeri ağır ve umduğumuzdan iri kamyonlarla karşılaşınca biraz düşünmeye başlıyoruz “demektedirler. “Frac” şoför acele temel eğitim merkezî 1953 yılından bu yana Belçika ordusunda uygulanmakta olan bir metodu sürdürmektedir. 1975 yılından sonra orduya katılan kadın askerlerin de şoförlük kursları bu sistemle veriliyor, bu eğitimin ilk bölümü nazari olup bunu yollarda yapılan pratik bölüm izliyor. Sınavlar ise pist üzerinde veya karayollarında yapılıyor. Bu eğitimi başarıyla bitiren kadın askerler Heverlee’ye ağır vasıta ehliyeti almaya gönderilirler, kadın askerler burada eğitimlerini derinleştirmekle kalmazlar ders verecek hale gelinceye kadar öğrenmeye devam ederler.
Heverlee’deki kurslardan sonra kadın askerler ağır vasıta sürücüsü olarak Belçika’da bulunan üç şoför eğitim merkezinden birisine gönderilirler. Bu merkezler Heverlee, Tumhout ve Saivemi. Burada sürücüler iki gruba ayrılırlar. Bunlardan birinci grup yollarda pratik formasyondan sorumlu olan kadın eğitici askerler diğerleri ise şoför eğitim sorumlusu olup teorik dersler veren kadın askerler. İkinci gruba dâhil olanlar günde beş saat ders verirler. Çeşitli trafik kurallarım içeren bu derslerde yol kodları, teknik, bakım ve pistte araba kullanmak gibi bölümler bulunmaktadır.
Foto altları
Bir denizci kadın asker
Deniz kuvvetlerine katılan kadın askerler önce bir eğitim süresinden geçiriliyor ve daha sonra hizmet ve karargâh bölümlerinde görev alabiliyorlar. Denizci kadın askerler genellikle kentin görevlisi, barmen ya da sekreterlik gibi yapıyorlar ve başarılı oluyorlar.
Ağır vasıta kullanabiliyorlar
Ağır vasıta kullanabilen kadın askerlerden birçoğu bu dalda da öğretmenlik yapıyor. Belçika Ordusu’nda özellikte Kara kuvvetlerinde kadın askerlerin büyük çoğunluğu ağır vasıta şoförü olarak yetiştiriliyor Temel eğitim dönemini bitirdikten sonra askerlere şoförlük öğretiliyor. Sonra ağır vasıtalarda görev yapıyorlar.
En zor iş içki servisi yapmak
Denizci kadın askerler en zor işlerden birinin erkek askerlere içki servisi yapmak ve barda çalıştıkları için erkek askerlerin kendilerine bazen saygısız davranışlarda bulunduklarından yakınıyorlar, ancak bu durum komutanlara bildiriliyor.
Yorgunluktan ayakta duramıyorlar
Bazen barda ya da kantinde kuyrukların hiç bitmeyecekmiş gibi göründüğünü söyleyen kadın askerler güncel işleri arasında hemen hemen dinlenme denilen şeyi akıllarına bile getiremeyecek kadar bir tempo ile çalışıyorlar. Bütün bunları başarı ile yerine getiren kadın askerlere garnizonda kantinin can damarları deniliyor. Yorgunluktan ayakta duramayacak hale gelince odalarına koşup birer sigara yakıyorlar.
Santralde de görev yapıyorlar
Askeri santralde görevi i bir kadın asker.
YARIN:
Kadınlar ağır askeri nasıl kullanıyorlar?
21 Eylül 1980 Pazar
Kadın askerler teknik yönden de erkeklere oranla daha başarılı…
Belçika ordusunda kadın askerlerin ulaştırma bölümünde ağır vasıta şoförü olarak erkek askerler kadar başarı sağlamaları onların çalışmalarını daha da yoğunlaştırarak şoför okullarında eğitimci olarak görev almalarına dek sürüyor. Kadın askerler Belçika ordusunda eğitmen olarak erkek askerlerden daha çok başarı sağlamış durumdalar. Görev anında daha itinalı, daha dikkatli ve daha başarılı olduklarını söyleyen şoför acemi eğitimi komutanı Jacob kadın eğitmen askerlerin çalıştıkları sınıflara götürdü. Adriaes adlı kadın askerin sınıfında bir motorun çeşitli parçalan üzerinde öğrenciler çalışıyordu, özellikle erkek askerlerin bir kadın askerden ders almaları ilginç bir görüntüydü. Bir başka sınıfta yol kuralları işaret ve slâytlarla anlatılırken öte yanda bir grup öğrenci kaza halinde izlenecek tutumu öğreniyorlardı.
Araştırmalar filmle yapılıyor
Buradaki eğitim sisteminin Alman Trafik Eğitim sistemine benzediğini söyleyen kadın asker Adriaes, bu sistemin Almanya’daki Belçika birliklerinde görev alacak askerler için çok faydalı olduğunu belirtiyordu. Aynı sınıfın bir başka bölümünde saydam bir plastik içinde bir Fiat şasisi vardı. Burada bütün oynak parçaların nasıl işlediği izlenebiliyordu. Bize silindirlerde ateşlemenin nasıl olduğunu örnek olarak kadın asker hoca gösteriyordu. Hoca nazari derslerin mecbur olduğunu ancak öğrencilerin pratik dersleri daha çok sevdiklerini söyleyerek “Home Trainer ve Link” derslerinin en çok tercih e dilenler olduğunu belirtiyordu. Link derslerinde bir salonun içinde 12 adet pilotaj kabini olduğunu da belirterek öğrencilerin tıpkı bir gerçek arabada imiş gibi bütün yöntemleri öğrendiklerini ve bunun çok yararlar sağladığını örneğin arabanın hareket etmesi, fren sistemi, vites değiştirme işlemlerinin bu yolla çok çabuk öğrenildiğini” söylüyordu. “Home Trainer” adlı yolda giden cip kursunda işe kadın asker öğretmen bir kumanda kürsüsüne yerleşiyor burada bulunan çeşitli düğmeleri kullanıyor, bunlar, büyük bir levha üzerinde çeşitli bilgilerin görüntüsünü sağlıyor. Arabanın önünde “Kırmızı trafik işareti” “Hızlanın” “Yavaşlayıp frene basın” gibi.
Üniforma önemli değil
Kadın eğitmenlerle ders arasında yaptığım konuşmalarda mesleklerinden bahsetmek istemeleri dikkati çekiyordu, şöyle diyorlardı “Biraz da serüvene, benzeyen bu işin asıl sağlam tarafı, kesin bir iş ve meslek sahibi olmayı sağlaması. Kadın askerler “Üniforma bizim İçin problem değil çoğu sivil mesleklerin kendilerine göre bir üniforması yok mu, askeri üniforma da bizim için öyle? diyorlar. Amirlerini de kamu kesimindeki şeflere benzeten kadın askerler ilk önceleri öğretmen olarak ayrıldıklarında çok zorluklarla karşılaştıklarını ancak bu zorlukları askere girmeden evvel peşinen kabul ettiklerini söylediler. Önceleri kadın öğrencilerden değil erkek arkadaşlarımızdan çekiniyorduk bizi yadırgayacaklar diye, ancak göreve başladıktan sonra bu kaygılarımızın boşuna olduğunu anladık. Yeniler bizi kolayca, aralarına kabul ederken eskiler hiç zorluk çıkarmadılar demektedirler.
Yarın: Erkeklerin kadın askerlere karşı tutumları
Asker olmak isteyen kadınlara bazı erkekler kötü gözle bakıyor.
22 Eylül 1980
Belçika ordusunda kadın askerler; çeşitli nedenlerle asker olduklarım söylerken büyük bir kısmı da ekonomik nedenlerle bu mesleği seçtiklerini ifade ediyorlar. Kadın askerler, askerliği seçtikten sonra, erkekler tarafından hakir görüldüklerim ve onlara kötü gözle bakıldığını da ifade ediyorlar. Bu konuda 4 ’üncü er eğitim merkezi kadın askerlerin bazılarının görüşlerini aldım. Kadın askerler bakın bu konuda neler söylüyorlar.
ÇAVUŞ NADİNE MİCHİELS: 2,5 yıldan beri ordudaydım, iş bulamadığım için askerliğe başvurmuştum, daha sivilken askeri hayat ve disiplin beni cezbediyordu, topluluk içinde yaşamak, ortak bir fikir altında olmak, çok değişik bir ruh kazandırıyor insana. Aynı garnizonda bir er ile arkadaşlık yapıyorum, yakında evleneceğiz. O zaman onunla aynı bölüğe düşme ihtimalimiz var tabii, çocuğum olunca kontratı feshedip mesleği bırakacağım, çünkü askerlik çocuklu bir kadının yapacağı bir iş değildir. Askerliğin en zevkli tarafı, spor ve manevralardır hele kadınlar için çok değişik bir yaşantı eğitim biraz zor ama sonradan alışılıyor” derken kontratımı ı altı ay sonra yeniden uzata cağım diye sözlerim bitiriyordu.
BEATRİCE GODFROİD: Ben de askere başvurmadan önce büyük bir mağazada çalışıyordum, işyeri iflas etti, öbür işçiler gibi ben de işsiz kaldım, Uzun süre iş aradım bulamadım. O sıralarda kardeşlerimden biri askerdi, askere kadınlar için çağrı olduğunu söyleyerek orduya katılmamı tavsiye etti. Küçüklüğümden beri asker olmayı düşlüyordum kardeşimle beraber konuyu aileme açtık, çok kızarak şiddetle karşı geldiler. Bekledim 18 yaşımı doldurunca evden ayrılmam pahasına askerliğe müracaat ettim. Şimdi ise, ailemle iyiyiz onlar da askerliğin öbür meslekler gibi olduğunu kabul ettiler. Eğitimden soma şoför kurslarına katılıp, ağır vasıta kullanacağım. Askerde arkadaşlık, ortak yaşantı havası çok iyi, ayrıca erkeklerle bir sorunumuz yok. İstediğimiz zaman buluşabiliyoruz, akşam 17’den 22’ye kadar serbestiz. Garnizonda bile bazı buluşma yerlerimiz var. Askerlik mesleği garantili bir meslek bütün kızlara tavsiye ederim.
FRÂNÇOİSE SENTİNİ: Askerlik kadınlar için çok değişik bir heyecan. Askerliği ben savunma, spor ve manevra olduğu için seçtim. Askere yazıldığımı duyan bütün erkek arkadaşlarım bana darıldı ve hepsi kötü kadın gözüyle bakmaya başladılar. Sözlüydüm o da kıskandığını ve orduda kalmamı istemediğini söyledi ve ısrarla askerliği bırakmamı istedi. Ben ise mesleğimi sevdiğimden onu bırakmayı tercih ettim. Eğitim sonrası şoför kurslarına katılıp şoför olacağım. Arkadaşlarımla hiç bir problemim yok Üstelik aldığımız ücret de çok iyi. Asker oldun mu hayatın garantide oluyor, tek ağır tarafı eğitimin zorluğudur. Şöyle bir olayı anlatayım bu zorlukla ilgili. “Bir gün piyade eğitiminde bizi 14 kilometre yürütmüşlerdi. Dağlık bir arazide ayaklarım su toplamıştı. Bir de şiddetli bir yağmur başlamasın mı? Acele dağda sahra çadırlarım kurduk, ancak kısa zamanda her tarafımız çamur ve su ile doldu. Komutanın emri ile o yağmurda yemden çadırları söktük ve o ağır eğitim teçhizatlar ile aynı yolu geri döndük’ Kadın asker Françoise eğitimle ilgili bu anısını anlattıktan sonra ilave etti “‘Gene de bütün zorluklarına rağmen spor, disiplinli hayat ve heyecanı seven bütün genç kız ve kadınlara tavsiye ederim.
Yarın: Aileleri ne düşünüyor
23 Eylül 1980
‘Kızım iş arıyordu. Bir gün gazetedeki ilanı görmüş, bize asker olmak istediğini söyledi’
Kadınlar daha iyi iş bulamadıkları için askerliği seçiyor.
“Askerlik çok şerefli, üstelik geleceği de parlak Kızımızın mesleğini çok beğeniyoruz”
Kadın askerlerin ordudaki durumlarını incelemiştim. Bazılarının iş bulamama bazılarının spor beden eğitimi, bazılarının silah ve korunma için bu mesleği seçtikleri ve erkekler için ayrılmış olan bu meslek dalında başardı olduklarım öğrenmiştim. Ancak aileleri anne babalar bu konuda ne diyorlardı,
kızlarının asker olmasından memnun muydular ne gerekçe ile kızlarının asker olmasına müsaade etmişlerdi.
4 ‘üncü Er Eğitim Merkezinin kadın askerleri Belçika’nın 150’nci kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılmak için Kuzey Denizi sahilindeki Ostand şehrinin Lombarsijde Kara Birliği’ne gitmişlerdi. Buraya bir kısmının aileleri de gösterileri izlemeye geleceklerdi. Kadın askerlerle kaldığım süre içinde hangilerinin ailelerinin geleceğini öğrenmiştim. Gökten su boşanırcasına yağmur yağıyordu bu Belçika ikliminin bir cilvesi idi. Temmuz ve Ağustos ayları bile devamlı olarak yağmur yağar yağışsız geçen günler ise sayılıdır… İşte yine böyle yağışlı bir gün kutlama gösterileri “çok yağış’ ‘olduğu gerekçesiyle iptal ediliyordu. Kadın askerlerden bazılarının aileleri onları izlemeye gelmişti. Onlarla görüşmek üzere askeri kantine gittim. Burası büyük bir kahvehaneyi andırıyordu. Birçok izleyici şiddetli yağışlar nedeniyle buraya girmişti. Kadın askerler eşofmanlarının üzerine Parkalarını giymişler öyle olduğu halde sırılsıklam olmuşlardı.
Kadınlar ekonomik krizden askerliği seçiyor
Marleen Vantomme adlı kadın asker anne babası ve kardeşleri ile bir masada oturuyorlardı yanlarına gittim. Baba Georges kızının askerliği konusunda şunları söyledi. “Kızım iş bulamıyordu uzun süre iş aradı, bizim durumumuz ise çok iyi değil zaten ekonomik kriz bütün ülkede vardı. Kadınların askere alınması için yayınlanan ilanı kızım görmüş bize asker olmak istediğini söyledi. Doğrusunu isterseniz konuya yabancı olduğum için biraz düşünmüştüm. Sonra devletin hele ordunun gözetimindeki bir yer en sağlam yerdir düşüncesiyle kızımın asker olmasına karşı çıkmadım annesi de karşı çıkmadı. Eğitim süresince özledik tabii ancak kısa bir zaman sonra asıl kıtasına gidecek ve orada mutfakta görev alacak. Yemek içmek yatmak ordudan olunca onun için de bir masraf sorunu kalmadı. Ayrıca para da biriktiriyor” dedi.
Bir başka köşede Nadine Dieriks annesi ve babasıyla hasret gideriyordu. Birkaç gündür aralarında olduğum için beni tanıyorlardı. Nadine eliyle işaret ederek beni çağırdı, masalarına gittim ailesiyle tanıştıktan sonra görüşlerini sordum. Babası Rotsaert Georges ve annesi Maria Therese kızlarının askerliği konusunda şöyle diyorlardı. “Kızımız çalıştığı işten ayrıldı. İş bulamadı işsizlik sigortasına gidip kart basıp çalışmadan devletin parasını almasını biz istemedik. Zaten kendisi de istemiyordu boş oturacağına asker olmasında bir sakınca görmedik, “dediler.
“Kızımızın askeri üniforma taşıması şeref verici”
Belçika’da Türklerin yoğun oldukları bölge olan Brüksel’in Schaarbek semtinde Polis Müfettişi olarak görev yapan Charles Lestrez’in kızı da askerdi. Patricia adlı kadın askerin babası bu açıdan Türkleri iyi tanıyordu beni karavanın kapısmda görünce şaşırmıştı. Patricia da içeriden sesimi duyunca dışa n çıkmış ve babasma durumu anlatmıştı.
Baba Charles ve Annie Saraziyn
Annie kızlarının askerliği konusunda fikirlerini şöyle belirtiyordu. “Bizim için çok çok şerefli bir meslek üstelik gelece ği de parlak askerlik mesleğini çok beğeniyoruz ümit ederiz ki kızımız astsubaylığa kadar yükselsin eğer ileride daha da hoşuna giderse subay da olabilir” diyorlardı.
Patricia ne diyor?
“Askeri hayatı çok seviyorum sivil hayatta iş bulamadığım için bu mesleği seçtim koğuşlarda sıkılmıyorum çünkü sıkılmaya pek zamanım yok gece dersleri alıyorum, silaha çok hayranım ve kişisel merakım var Hayatımın sonuna kadar asker kalmayı düşünüyorum. Makyaj konusunda hiçbir problem yok mesai sonrası istediğimiz gibi saç ve yüz makyajımızı yaparız eğitimde iken gece nöbeti tutmadım, aldığım paranın bir kısmı ile sivil giyecekler alıyorum bir kısmım da kenara atıyorum. Askeri eğitim biz kızlar için biraz ağır ama yine de herkese tavsiye ederim. Evlensem dahi devam edeceğim kocam ise bu konuda bir şeye karışamayacak çünkü meslekte yükselmekte kararlıyım’ ’ diyor
Foto altları
Patricia’nın annesi öğretmen babası Emniyet Müfettişi
Kadın, asker Patricia Timmermans’ın Emniyet müfettişi olan babası Charles ‘Kızımızın, mesleği şerefli meslek, onunla gurur duyuyoruz’ diyor. Öğretmen anne Annie de bu meslekten memnun olduğunu söylerken karavanda muhabirimiz Muammer Elveren’le birlikte görülüyorlar (Yukarda) Askeri giysisini çıkaran Patricia karavanda günlük giysilerini giyip anne ve babası ile otururken (Altta). Patricia asker arkadaşı Marrianne Saly ile bir eğitim sırasında, araziye uygun giysisi ve çamurlu bir halde görülüyor (Yanda)
Askeri kantinde kızları ile
Kadın askerlerin aileleri nadiren kışlaya gelip kızlarını görebiliyor ve oturup konuşarak hasret giderebiliyorlar. Marleen Vantomne adlı asker babası Gorgen, annesi Jenny, kız kardeşi Bianca ve erkek kardeşi Noel ile askeri kantinde oturup konuşarak eğitim sırasında onlarla görüşememenin acısını çıkarıp kışla hayatını anlatıyor. Marleen’in ailesi de askerliği sevdiklerini ve memnun olduklarını söylüyorlar.
Nadine Dieriks ailesi ile
Kadın asker Nadine Dieriks annesi ve babası ile hasret gideriyor. Babası “Kızımız çalıştığı işten ayrılınca iş bulamadığından asker oldu diyordu. Nadine de işini sevdiğini söylerken babası Rotserârt ve annesi Maria Therese’yi kışlada çok özlediğini belirtiyor, birlikte uzun uzun konuşuyorlardı.
Yarın:
ÇARŞAMBA 24 EYLÜL 1980
Orduya yeni gelen askerlere komutan şöyle konuşuyordu’
“Kadınlığınızı kapıda bırakıp bir erkek gibi eğitim yapacaksınız…
Kadın asker Andree Blondeel’in ailesiyle görüşmeye gidiyorum. Andree’nin de evi Belçika’nın Ostand şehrinde idi. Babası bir denizci olan kadın asker Andree ile kapıda karşılaştım. Bana söylediği saatte gelmişti. Eve girmek üzereydi. Elindeki askeri torbası (Giyim torbası) ile içeri giriyordu. Selâmlaştık ve beraber içeri girdik. Annesi babası üzerine atlayarak sarıldılar. Beni unutmuşlardı. Kadın asker Andree özlem kucaklaşmasından sonra beni tanıştırdı. Ailesi hemen onu aralarına alarak soru yağmuruna tuttular. “Eğitim nasıl geçti? Silah atışında omuzun incinmişti nasıl oldu? Yeni kıtan belli oldu mu?”
“iyi bir meslek seçti”
Bu karşılıklı özlem sohbetinden sonra Andree askeri elbiselerini çıkarmak için izin istedi. Sivil Elbiselerini giydikten sonra aynanın karşısına geçti ve makyajını yapmaya başladı. Biraz sonra anne ve babasının yanında Andree sivil oturuyordu. Annesi ve babası Andree’nin askerliği konusunda bana şunları söylüyorlardı “Kızımız gerçekten çok çok iyi bir meslek seçimi yaptı. Biz memnunuz. Kendisi ikişer yıllık olan kontratları bitince yenisini imzalayacağını söylüyor. Sonra da muvazzaflık hakkını kazanınca devamlı olarak askerde kalacak. Askerliğin en zor bölümü eğitim merkezindeki bölümüdür. Böyle bir ağır eğitime tabii ki kadın vücudunun mukavemeti erkeğinkine benzemez. Kızımız zamanla alıştı” dediler. Andree’nin annesi “Yaşım tutsaydı asker olmak için başvururdum ama 30 yaşından sonra almıyorlar. Karar alındıktan sonra birçok evli ve çocuklu kadın askere gitti. Böyle hallerde kocalarının kıskanç olmaması gerekiyor yoksa yuvalan hemen dağılır. Böyle olaylar olmuştur. Bana göre mesleği olmayan herkes asker olmalıdır” diye ekledi.
“Kuşlar geliyor”
Brüksel yakınındaki Vilvorde kasabasının Peutie’deki 4’üncü Er Eğitim Merkezi’ne gelmiştim. Günlerdir kadınm askerlerin yaşamı ile ilgileniyordum. Eğitim Komutanı Binbaşı Vuylsteke bana yeni adayların geleceğini bildirmişti. Eğitim Merkezi’nde kadın çavuş ve onbaşıların dışındaki herkes asıl kıtalarına dağıtılmışlardı. Binbaşı Vuylsteke geniş bir salonda 17 yaşından 30 yaşına kadar çeşitli yaşlarda genç kızlara askerliğe ilk adımları hakkında bilgi veriyordu. Genç kızlar ellerinde “Sülüs ”leri ve valizleri ile komutanın sert ve askerce konuşmalarını dinliyorlardı. Buraya altı haftada bir usta er olan kadın askerlerin yerine yeni adaylar geliyordu.
Yeni kadın asker adayları ya aileleri tarafından veya kendileri yalnız geliyorlardı. Eğitim Komutanı genç kızları adımlarını ilk defa askerliğe attıkları bu yerde ayırıma tabi tutarak herkese kendi diliyle hitap ediyordu yani Wallonlara Fransızca Flamanlara ise Flamanca…
Komutan, “Kadınca hareketler istemiyorum”
Komutanın konuşması “Asker nedir… Askerlik nedir? Ast ve üst nedir? Ve yapılması gerekenleri kapsıyordu. Kadın asker adaylarının kaçının evli, kaçının bekâr, kaçının çocuklu olduğunu sorup kaydeden komutan askerliğin sivil hayata benzemediğini hele hele eğitimin ilk başlarda çok zor geleceğini belirtiyordu. Komutan daha önce gelenlerinizden biliyorum bir kısmı ilk günler ağlayıp sızlayarak eğitimin ağırlığından şikâyet ediyorlar. Hiç kimsenin böyle kadınca hareketleri yapmamasını öneririm. Önceleri gerçekten çok zor gelebilir. Sonraları benimseyeceksiniz. Bu meslekte erkek de, kadında benim için birdir. Hiçbir ayırım yapmam. Önce asker olmak istiyorsunuz, buraya geliyorsunuz, sonra “Eğitim ağır, silah atışından korkuyorum” diyorsunuz.
” Kızların arasında ağlayanlar bile vardı”
Öyle şeyler olmaz daha önce gelen bazı arkadaşlarınız işi ağlamaya kadar götürüyordu. Burası anaokulu değil, özellikle sizlere önerim silah atışlarında üstlerinizin emirlerini aynen uygulayın. Bazı arkadaşlarınız silahların tepmesinden omuzları halen yara içindedir” diyerek başlayacakları işin ne kadar zor olduğunu dilinin döndüğünce anlatmaya çalışıyordu.
“Eğitim giinii viziteye çıkamazsınız”
Binbaşı Vuylsteke daha sonra şöyle konuşuyordu: “Flaman ve Wallonların yatakhaneleri ayrıdır ama aynı binadadır. Ayrıcalık istemiyorum garnizonda yemekhane dahil hep birlikte olacaksınız. Ben yalnız bir şeyi hiç sevmem. Sakın bu iş için komutanlarınıza veya bana gelmeyin lütfen. Sevmediğim şey şudur: Eğitim günleri viziteye çıkmak. Doktora gitmek hakkınız ancak burada dediğim gibi kadınca bazı hareketlerinizi görmek istemem. Ayağım incindi.
Mazeret yok
Kolum sıyrıldı, Miğferden başım ağrıdı, bilmem neremde sivilce çıktı. Bunlara kesinlikle başvurmayınız özellikle yürüyüşlerde ayakları şişenler çok olacaktır. Bu normaldir kimsenin bunun için viziteye başvurmasını kesinlikle istemiyorum. Kısacası, kadınlığınızı kapıda bırakıp bir erkek gibi eğitim yapacaksınız. 4.Er Eğitim Merkezi’nde kalan çavuş ve onbaşı kadın askerler yeni gelen kızlara bakıp “Biz artık ‘Nine’ olduk şimdi ‘Kuşlar’… cik… cik’ ler geliyor onları da göreceğiz’ diyerek acemiler hakkındaki fikirlerini belirtiyorlardı.
MUAMMER ELVEREN
Son
**************************
**************************