Genel

NEDEN SADECE AVRUPALILARI SUÇLUYORUZ

ELVEREN MUAMMER YAZIYOR

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği,  Uluslararası Af Örgütü,  İnsan hakları izleme Komiteleri ve dünyada birçok gazete ve gazeteci soruyor “Türkiye, Lübnan, Ürdün, Mısır hatta savaş hali olan Irak bile Suriyeli mülteci kabul ederken dünyanın en zengin Müslüman 6 körfez ülkesinin kapılarını Suriyelilere kapatmalarına neden kimse ses çıkartmıyor?”

Türkiye Suudi Arabistan’dan, Katar’dan daha mı zenginde 2 milyonun üzerinde Suriyeli mülteciyi kabul ediyor. Peki, İslam ülkeleri olmadıkları halde özellikle Bodrum sahilinde cesedi karaya vuran minik Aylan’ın yürek burkan fotoğrafı dünya medyasında yer aldıktan sonra ayağa kalkan Almanya Fransa, İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri gibi Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Umman’dan neden hiç bir ses çıkmıyor.

Avrupa’da Devlet Başkanları ve Başbakanlar Suriyeli mülteciler için acil toplantılar düzenleyip, Avrupa Birliği soruna çözüm ararken dünyanın en zengin İslam ülkesi Suudi Arabistan’ın Kralı dilini mi yuttu?

Peki, Avrupalıları suçlarken neden bir tek Suriyeliyi almayıp kapılarını kapatan bu dünya zengini Arap ülkelerine kimse ses çıkartmıyor? Bir tek söz söylemiyor? Bu çifte standart neden? Hem batılıların yönetim sistemlerini beğenmeyeceksin,  Demokrasi, Laiklik, İnsan hakları ve yaşam tarzlarına burun kıvıracaksın hem de bir insanlık dramı olduğunda onlardan yardım bekleyip onları suçlayacaksın.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty İnternational) adına konuşan Şerif Elsayid “Bu krizin sorumluluğunu paylaşmak açısından Körfez ülkelerinin ‘şefkat gösterme ve paylaşma’ konusundaki tutumları kesinlikle utanç vericidir” diyor.  Dört Milyondan fazla Suriyeli sığınmacı başta Türkiye olmak üzere, Lübnan, Ürdün, Mısır ve Irak dışında 29 ülkeye yerleştirilmeye çalışılırken Körfez ülkelerinin kabul etmemesi sert şekilde eleştiriliyor.

Suudi Arabistan ve komşuları sadece Suriyelilere değil tüm mültecilere karşı politikalarında çok katı bir tutum izliyorlar.  Bunun nedeni de ‘sığınmacıların ülkelerindeki sosyal sisteme uymayan yaşam tarzları ve yıkıcı siyasi fikirlerle halklarının istikrarını bozacaklarından korkma’ olarak ifade ediliyor.

Ancak bu korkularına rağmen Körfez ülkeleri için Twitter’de açılan Arapça Hashtag ile yapılan çağrıda #Suriyeli sığınmacıları kabul etmek körfez ülkelerinin de bir sorumluluğudur (görevidir) denilerek bu ülkelerin de kapılarını sığınmacılara açması isteniyor. Arap ülkeleri sosyal medyalarında paylaşılan bu slogandan sonra körfez ülkelerinin sığınmacı kabul eden ülkelere para yardımı yaptıkları açıklamaları ile karşılık verilmeye başlandı. Yani petrol zengini Arap ülkeleri açık açık ‘ateşi elleriyle değil maşayla tutmaya devam ettiklerini’ kabul ediyorlar.

Paris Siyasi Araştırmalar Enstitüsü öğretim görevlisi ve Uluslararası Araştırma Merkezinde ‘siyasi İslam uzmanı’ araştırmacı Stephane Lacroix  “Suudi Arabistan 2011 de Suriye iç savaşı başladığında hemen Suriyeli işçilere ‘Çalışma Permisi’ vermeyi kesti. Sünni bir Monarşi olan Suudi Arabistan, bir taraftan kendi halkını politik tartışmaların dışında tutmak için Suriyelilerin ülkeye girişine izin vermezken diğer taraftan Suriye’deki ayrılıkçı cihatçılara destek vermeye başladı.  Suudi yetkililerin bu tutumunda çok önemli siyasi bir boyut vardı. Buda, devrimci fikirleri olan ve Suriye’de ayaklanmaları destekleyen halkın Suudi Arabistan’a girmesi halinde ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yol açacakları korkusuydu”.

Evet… Maalesef üzerine oturdukları milyarlarca dolarlık servetleri ve Krallıklarına zarar gelmemesi için insanlar denizde boğulmuş, iltica yollarında telef olmuş, minik yavruların cansız bedenleri karaya vurmuş umurlarında değil. Kıllarını bile kıpırdatmaya değer görmüyorlar… Utanç verici bu tutumları için söylenecek tek şey var… Yazıklar olsun.

MuammerELVEREN

İstanbul Üniversitesi Yüksek Gazetecilik mezunu olan Muammer Elveren, 12 Şubat 1948 yılında Mardin’de doğdu. Evli ve bir kız babası olan Elveren, 1974’te Haldun Simavi‘nin kurduğu GÜNAYDIN GAZETESİ’ne girdi.

1977’de GÜNAYDIN GAZETESİ BRÜKSEL BÜROSU’nu kurmakla görevlendirildi ve BRÜKSEL BÜRO ŞEFİ oldu. 1989’da Brüksel temsilciliğinin yanında, Mihail Gorbaçov’un liderliğindeki Komünizm’in merkezi kabul edilen SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ-SSCB’nin başkenti MOSKOVA temsilciliği görevini de üstlendi.

1991 yılında HÜRRİYET GAZETESİ’ne girdikten sonra hem Brüksel hem Moskova görevini birlikte yürüttü. Bu dönemde başta AZERBAYCAN olmak üzere Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri ile BULGARİSTAN ve ROMANYA’da Komünizmin çöküşüyle ilgili olayları yerinde izledi.

Elveren, 1991’de Azeri ve Ermeni çatışmalarının en yoğun olduğu dönemde tüm tehlikelere rağmen DAĞLIK KARABAĞ’a girip röportaj yapmayı başaran ilk gazeteci oldu. Bu başarısıyla YILIN GAZETECİSİ seçildi ve SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’ne layık görüldü. Aynı yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin SERİ RÖPORTAJ ÖDÜLÜ’nü de kazandı.

1992’de Fransa’ya atanarak HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİSİ oldu. 1998’de ise, Devlet Bakanı EYÜP AŞIK’ın Fransa’da tutuklanan yeraltı dünyasının tanınmış isimlerinden ALAATTİN ÇAKICI ile yaptığı konuşmayı içeren kaseti elde ederek gündeme damga vurdu. “ÇAKICI’YA KAÇ DİYEN ANAP’LI BAKAN” başlıklı bu haberle ikinci kez SEDAT SİMAVİ GAZETECİLİK ÖDÜLÜ’nü aldı. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi tarafından da YILIN GAZETECİSİ ÖDÜLÜ’nü kazandı.

1999’da Nokta dergisinin düzenlediği DORUKTAKİLER 98 yarışmasında YILIN GAZETECİSİ unvanını aldı. Kasım 2023’te ise TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ BURHAN FELEK BASIN HİZMET ÖDÜLÜ’ne layık görüldü.

Fransızca ve Arapça bilen Elveren, 1977’den itibaren uluslararası alanda çalıştı. AVRUPA BİRLİĞİ, NATO, AVRUPA KONSEYİ, AVRUPA PARLAMENTOSU, UNESCO ve OECD gibi kurumlarla ilgili yazılar kaleme aldı. Ayrıca SARAYBOSNA ve KOSOVA’da görev yaptı.

1995’te gazeteciliğin yanı sıra KANAL-D’de televizyon haberciliğine başladı ve bu görevini 2008 sonuna kadar sürdürdü. 2010 yılına kadar HÜRRİYET GAZETESİ PARİS TEMSİLCİLİĞİ görevini yürüttü.

ARAP BAHARI sürecinde TUNUS ve MISIR’da görev yaptı. Mısır’da HÜSNÜ MÜBAREK dönemini, TAHRİR DEVRİMİ’ni ve MUHAMMED MURSİ dönemini takip etti. MÜSLÜMAN KARDEŞLER’in RABİA MEYDANI ayaklanmalarını ve askeri darbe sürecindeki olayları izledi. Daha sonra, darbeyi gerçekleştiren ABDÜLFETTAH EL SİSİ’nin seçimlerinde KAHİRE’de bulundu. Ayrıca MİNYE kentine girerek röportaj yaptı.

UKRAYNA’da ayaklanmalar başlayınca KIRIM’a geçti. Rus ordusunun işgali sırasında SİMFEROPOL, BAHÇESARAY, YALTA ve özellikle yasaklı SİVASTOPOL’e girdi. Burada GOOGLE GÖZLÜĞÜ kullanarak Türk basınında ilk kez bir çatışma bölgesinde görüntü aldı.

Elveren, HÜRRİYET GAZETESİ’ndeki görevini 31 Aralık 2018’de emekliye ayrılarak noktaladı. Halen muammerelveren.com adresinde yazılarını yayımlamaktadır.

Elveren, FİJ, AGJPB, AJPE, APE, APP ve TGC üyesidir. Ayrıca FİJ KARTI, BELÇİKA BASIN KARTI, FRANSA BASIN KARTI ve SÜREKLİ SARI BASIN KARTI sahibidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir