MISIR’DA 1212 KİŞİYE İDAM CEZASI VERİLEN MİNYE’DE

TOPLU İDAMLAR KENTİ MİNYE

Mısır’da hem ‘Hukuki’ hem de ‘Şeriat’ hükümleri geçerli.  

Yargılamalar hem hukuka ve şeriata göre nasıl uygulanıyor?  Okuyalım

Mısırda askeri darbeden sonra Müslüman Kardeşler ‘den 1212 kişi idamla yargılandığı için medyaya yasak olan ve “İdamlıklar şehri” diye anılan ‘Minye’ kentine girip röportaj yapmıştım. Minye tam bir güvenlik ablukası altındaydı. Mısır’da seçimle geldiği halde askeri darbeyle devrilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye destek için şiddet olaylarına karıştıkları iddiasıyla toplam 1212 kişiye İdam cezası vererek bir hukuk skandalına imza atan Minye Ağır Ceza mahkemesi Başkanına halk ‘İdam Hâkimi’ adını takmıştı. Dünyanın gözü kulağı Minye’deydi.  

Kahire’ye 250 kilometre kadar mesafedeki Minye yolunda araçlar üç kontrol noktasından geçerken didik didik aranıyordu. Tarihi kent sivil polis ve istihbaratçı kaynadığı için korkudan kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Fotoğraf makinası taşıyanlara olağan şüpheli gözüyle bakılıyor güvenlik birimleri hemen sorguya çekiyordu.  Adliye binası ve resmi kuruluşların etrafına polis panzerleri ve askeri tanklar duvar örmüştü.  Minye Ağır Ceza mahkemesi Başkanı idam cezası gerektirmeyen olaylara karışanlara da aynı cezayı vererek kitlesel idamlara imza atmıştı. Mısır’da hem ‘Hukuki’ hem de ‘Şeriat’ hükümleri geçerli olduğundan kimse konuşmaya yanaşmıyordu. Bende uluslararası kınamalara neden olan ve İnsan Hakları Örgütlerini ayağa kaldıran bu toplu yargılamalar konusunun hukuka ve Şeriat’a göre nasıl gelişeceğini Avukat Dr. Ahmed Samir ve El Ezher İslam İşleri Yüksek Meclisi İslami Araştırmalar üyesi ve Şeriat Fakültesi Profesörü Dr. Muhammet El Şehat El Genedi görüşmüştüm.

İşte gazetede yazdıklarımla o gün yaşananalar…

 

Hürriyet Dünyası’ndan Muammer Elveren Mısır’da Kahire ve ‘İdamlar Kenti’  Minye’ye giderek hiç kimsenin konuşmaya yanaşmadığı idamlar konusunun Hukuka ve Şeriat’a göre nasıl gelişeceğini araştırdı. Mısır’da önce 529 ardından 683 Müslüman Kardeşler üyesi toplam 1212 kişiye idam cezası verilen Kahire’den 250 kilometre uzaklıktaki ‘İdamlıklar kenti’ Minye tam bir güvenlik ablukası altında.

Elveren, idamların hukuki yanını Ceza hukuku Uzmanı Avukat Dr. Ahmed Samir Nasır ile Şeriata göre nasıl uygulandığını da ‘El Ezher Şeyhliği Merkezi’nde, İslami Araştırmalar Meclisi üyesi, Şeriat Fakültesi Profesörü. Dr Muhammet El Şehat El Genedi ile konuştu.

HUKUK SKANDALI NASIL SONUÇLANACAK?

Minye Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Said Yusuf, Mısır’da uluslararası kınamalara neden olan ve İnsan Hakları Örgütlerini ayağa kaldıran toplu yargılamalar sonunda 529 sanığa toplu idam cezası verdikten sonra Müftülük görüşü üzerine idamları 37′ ye düşürmüş 492 kişinin cezasını müebbet hapse çevirmişti. Aynı hâkim daha sonra görülen diğer mahkemede aralarında İhvan-ı Müslimin-Müslüman Kardeşler Hareketi Genel Mürşidi Muhammed Badie olmak üzere darbeyle devrilen Cumhurbaşkanı Mursi’ye destek için gerçekleştirilen şiddet olaylarına karıştıkları iddia edilen 683 kişiyi idama mahkûm etmişti. İdam cezası gerektirmeyen olaylara karışanlara da aynı cezayı vererek kitlesel idamlara imza atan Minye Ağır Ceza mahkemesi Başkanı Said Yusuf’a halkın ‘İdam hakimi’ adını taktığı Mısır’da herkes bu hukuk skandalının nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyor. 

CEZA HUKUKU HOCASI AVUKAT DR.AHMED SAMİR NASIR ‘İDAM KARARI VATANA İHANET VE CİNAYET’E VERİLİYOR’

 

Minye Mahkemesi ağır Ceza Hâkimi Yusuf’un verdiği bu cezalarla ilgili sorularımızı yanıtlayan Uzman Avukat Dr. Ahmed Samir Nasır şöyle konuştu ‘Mısır’da idam cezası kararı iki durumda alınır, idam cezası ya vatana ihanet ya da cinayet suçu’ için veriliyor.  İlk mahkemede 2 celse sonunda İdama çarptırılan Müslüman Kardeşler üyesi 529 sanık  ‘Minye’deki polis karakolunu yakmak, bir polis Müdür yardımcısını öldürmek ve iki polisi yaralamak’la suçlandı.  Müftülük onayından sonra 37 sine İdam, diğerlerine Müebbet Hapis cezası verildi. Peki, 529 sanık nasıl oluyor da hepsi birden 1 kişiyi öldürüp, iki kişiyi yaralaya biliyor? Yani hepsi birden polisin üzerine çullanarak mı cinayet, işledi?  3-5 kişi, hadi 10 kişi yaptı dense bir derece ama bu kadar kişi aynı anda tek bir cinayeti nasıl işleyebilir?

MISIR YARGI TARİHİNDE ÖRNEĞİ OLMAYAN ABARTILI KARAR

Bu nedenle Minye Ağır Ceza Mahkemesinin Müslüman Kardeşler üyelerine verdiği toplu idam kararları Mısır yargı tarihinde örneği olmayan bir hükümdür. Yanılmıyorsam uluslararası alanda da şimdiye kadar böyle bir hüküm verilmemiştir. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Müsteşar Hâkim Said Yusuf’un verdiği idam kararları çok abartılı kararlardır ve aslında bu kararlar Mısır yargısında da şaşırtıcı olarak karşılanmıştır.”

TEMYİZ MAHKEMESİ İDAMLARI YÜZDE 99 BOZAR

Üniversite’de Ceza hukuku dersi veren Avukat Dr. Ahmed Samir Nasır “Mısır’da yürürlükte olan kanunlara göre, ağırlıklı görüş, bu idam cezalarını temyiz mahkemesinin yüzde 99 oranında bozacağı yönündedir. Yani Temyiz Mahkemesi davada birçok kanuni hata olduğu için bu kararları bozacaktır. Hatalara örnek olarak ‘Hâkim sanıklara savunma hakkı vermemiştir. Sadece Avukatların bir kısmı müvekkillerini savunabilmiştir. Medya mahkeme salonuna alınmamıştır’. Bunun için dava Mısır yargısında alışılmışın dışında ‘anormal’ bir şekilde gerçekleşmiştir. Mısır’da birçok hukukçu bu davada önemli hataların yapıldığını biliyor.  Bunu Yargıçların çoğu da biliyor. Kanun gereğince savcılık Temyiz mahkemesi nezdinde bu idam kararlarına itiraz etmek zorundaydı, onu yaptı ancak Temyiz mahkemesi henüz bir tarih belirlemedi”

İDAMDA CEZA HUKUKU VE ŞERİATIN KISASA-KISAS ŞARTI

Mısır’da hem hukuki hem de Şeriat hükümleri geçerli olduğundan idam kararlarında Müftülüğün onayı istenir.  Avukat Dr. Samir “Bu konuda Mahkeme, Müftülükle yazılı istişarede bulunarak görüşünü alır. Mahkeme eğer bir davada kararın idam olacağı kanaatine varırsa şer’i yönden son kararı vermeden önce müftülüğe bildirir.  Müftü genel olarak idam cezasıyla ilgili görüşü onaylarken cinayet davalarında şeriata göre ‘Kısasa kısas’ ilkesini uygular ve bu görüşünü mahkemeye yazılı olarak bildirir. Mahkeme karar verirken Müftülüğün bu fetvasını göz önünde bulundurur. Ancak bu mahkeme kararını bağlayıcı değildir. Müftülüğün mahkeme kararı dosyasını aldıktan sonra 10 gün içinde görüşünü bildirmesi gerekir. Eğer bu süreç içinde cevap vermez ise Hâkim müftünün görüşünü beklemeden karar alma yetkisine sahiptir.

MÜFTÜLÜK ‘KİM ÖLDÜRÜRSE O İDAM EDİLİR’

Müftülük görüş bildirdiğinde Mahkeme’nin üç seçeneği vardır. 1) Mahkeme Müftülüğün görüşünün tamamını yerine getirebilir. 2) Verdiği cezayı hafifletebilir 3) Müftülüğün görüşünü uygulamaz. Bütün bunlar hâkimin takdirine kalmış kararlardır. Müftülük kararı tamamen iştişari olduğu halde sonuçta bir can alındığı için İdam cezasının vahameti nedeniyle,  yasa koyucu sadece kanun hükümlerine değil şeriat hükümlerine göre de karar alınması şartını getirmiştir.  Müftülük 529 kişinin idam davasıyla ilgili görüşünde mahkemeye  ‘Sayı ve Şahıs isimleri’ belirtilmedi. Sadece ‘Kim öldürdü ise o idam edilir’  ilkesine göre görüş bildirdi. Ama ‘fiili olarak cinayeti işleyenler idama mahkûm olsun’ görüşüne rağmen hâkim sadece öldüren şahsa değil yine de 37 kişiyi idam cezasına çaptırdı.

İDAM KARARI VERİLENLERİN SADECE 17 Sİ TUTUKLU

İdam kararı verilen 37 kişiden 17’si tutuklu 20’sı kaçak. Kaçanlardan tutuklanan veya kendisi gelip teslim olan olursa gıyabında idam kararı verildiği için onunla ilgili mahkeme yeniden yapılır. Temyiz Mahkemesi idam kararlarını onadığında infaz 14 gün içinde gerçekleştirilir. Garip olan bu davada idam cezası verilen 37 kişi arasında üç yıl önce ölen bir kişi var. Birde Müslüman Kardeşler üyesi olmakla suçlanan bir Hıristiyan var. Bunun dışında Minye karakol saldırısından çok önce tutuklanan kişiler bile bu davaya iştirak ettikleri gerekçesiyle hüküm giydiler. Bu nedenlerle Mısır yargısının bu kararların düzelteceğini inanıyorum.

ZAYIFTA OLSA AF UMUDU

Mayıs ayının son haftasında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Kazanan aday belki Dünya’ya hem mesaj vermek hem de sempati toplamak için bu idam hükümlerini affetme veya cezaları hafifletme kararı alabilir. Bu hem uluslararası hem de iç baskıları hafifletecektir. Bu olayın sosyolojik yönü ise Minye ’de bu olaya karışanlar kabileler ve büyük ailelerden oluştuğu için bu 37 kişinin idam edilmesi durumunda Mısır toplumunda büyük bölünmeye neden olur.

ŞERİAT FAKÜLTESİ PROFESÖRÜ EL GENEDİ ‘MÜFTÜLÜĞÜN GÖRÜŞÜ GİZLİDİR, YAYIN YASAĞI VARDIR’

Mısır’da Dünya’yı ayağa kaldıran idamların Şeriata göre nasıl uygulandığını ‘El Ezher Şeyhliği Merkezi’nde, İslam İşleri Yüksek Meclisi eski Genel Sekreteri, İslam düşünürü, İslami Araştırmalar Meclisi üyesi ve Şeriat Fakültesi Profesörü Dr. Muhammet El Şehat El Genedi ile konuştuk.

 İDAM CEZASI ŞERİATA UYGUNDUR AMA…

Bizi ‘Şeyhlik Merkezi’ protokol girişinde “Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır” yazısının altında karşılayan El Genedi, şeriata göre idam konusunu anlattı.  Şeriat Fakültesi Profesörü Dr. Genedi “Mısır hukukuna göre idam cezalarının infazından önce Müftülüğün görüşü alınır. İslam’da ‘Kısas’ın Kuran Kerimde Yüce Allah’ın kıldığı bir hak olduğu belirtilir. İslam ümmeti ile fıkıhçıları da idam cezasının şeriata uygun olduğunu, Kuran Kerim ile Hadislerde yer alan bir ceza olduğunu belirtiyor. İdam kararlarında Kısas’ın belli şartları vardır. Eğer bu şartlara uygunsa idam cezası uygulanabilir.

İFADELER TUTMUYORSA ‘ŞÜPHE’ VARDIR ‘KISAS’ UYGULANMAZ

Kısas’ta tüm şahitlerin olayı net bir şekilde görmüş olmaları gerekiyor. Farklı ifade vermeleri durumunda bu ‘şüphe’ olarak kabul ediliyor ve ‘Kısas’ uygulanmıyor. Mesela şahitlerin ifadeleri birbirini tutmuyorsa, şahitlerden biri gördüğünden tam emin değilse veya net bir şekilde hatırlamıyorsa o zaman kısas gerçekleşmediği için idam cezası uygulanmaz.  Ancak bu suçlunun cezadan kurtulduğu ve suçsuz olduğu anlamına gelmez. Daha düşük bir cezaya çaptırıla bilinir. Mahkemeler ispat ve kanıtla ceza verir, sanıklara yeterli savunma hakkı verilmiş ve suçun ispatı varsa hüküm o zaman yargıcın vicdanına kalmıştır. Müftünün görüşü tamamen istişaridir ama buna rağmen Hâkim mutlaka Müftünün görüşünü almak zorundadır.

MÜFTÜ KARARLARINI ‘MÜFTÜLÜK KOMİSYONU’YLA ALIR

Müftülüğün görüşü gizlidir, kararını yazılı olarak sadece mahkemeye bildirir. Yani bu Müftü ile Hâkim arasında gizli bir bilgidir. Müftülük kararını kamuoyuna açıklamaz çünkü yayın yasağı vardır. Dosyada Şahitler, Savcılık savunması, sanıkların savunmaları ve hâkimin aldığı notlar dâhil dosya bütün detaylarıyla Müftülüğe gönderilir. Müftü,  Müftülük Komisyonu ile birlikte hâkimden gelen dosyayı en ince detaylarına kadar inceler. Bu inceleme bittikten sonra ‘Kısasa-Kısas’ ilkesine uygun olduğuna kanaat getirilirse Müftü onaylar ve yazılı olarak hâkime bildirir.  Sonuç olarak nihai karar hâkimindir.

MİNYE NOTLARI 

Mısır’da Kahire’den 250 kilometre uzaklıktaki Minye kenti tam bir güvenlik ablukası altında. Minye yolunda araçlar 70-80 kilometre arayla üç ayrı kontrol noktasından geçiyor. Yerli yabancı herkesin aracı aranıyor. Yabancıysanız pasaport, kimlik, ne için Minye’ye gittiğiniz soruluyor. Turistseniz veya Turistik gezi için gideceğinize inandırırsanız ya da nöbeti bitmiş bir görevliyi aracınıza alıp götürürseniz problem yok. Araca alacağınız kişi güvenlik görevlisi olacağı için zaten yakalanırsınız. Gazeteciyseniz ahret sorularına hazırlanmanız gerekir.  Minye’ye 40 kilometre kala kontrol noktasında Büyük bir Nefertiti heykelini görünce aracı durdurup fotoğrafını çekmeye çalışınca  makinalı tüfekli bir asker ‘Çekme….çekme’ diye bağırıp bana doğru koşunca makinayı indirip ’Tamam…tamam ..heykeli çekecektim’ diyerek arabaya koştum.  Sonradan çektiğim kareyi incelediğimde Nefertiti heykelinin arka sağında telsizli 2 Jandarma Jeep’i durduğunun farkına vardım. Asker ateşte edebilirdi, ucuz atlatmıştım.

 

FİRAVUN KADAR GÜÇLÜ KRALİÇE NEFERTİTİ  (KUTU)

Mısır’da resmi binalar polis veya askeri araçları çekmek tamamen yasaklanmış. Yani askeri darbe sırasında yaptığımız askerlerle, tanklarla resim çekme tarihe karışmış, şimdi fotoğraf çekmek artık gözaltına alınma nedeni.  Firavun’un yapması gereken işleri yapabilme yetkisi olan ve Firavun’la aynı düzeyde bulunan Mısır`ın en güçlü kadınlarından biri olan Nefertiti’nin bir başka dev heykeli ise   ‘İdamlar kenti’  Minye’nin girişindeki bulunuyor. Güvenlik kontrolleri dışında şehirdeki kamu binaları, Adliye ve Emniyet Müdürlüğü binası ile önemli kurumlar çelik yelekli polisler ve üzerinde silahlı asker bulunan tanklarla korunuyor. Şehir sivil polis kaynıyor. Sokakta, Cadde’de Cafe’lerde hiç kimse Müslüman Kardeşlerle ilgili tek kelime etmiyor, sorduğunuzda yanınızdan  uzaklaşıyor.                                                                                                          

Kentte fotoğraf makinası ile dolaşmak polise hesap vermek için en basit neden.  Gezerken bir heykelin bile fotoğrafı çekildiğinde orada geçen bir sivil,  polise ‘fotoğraf çekiyorlar’ diyerek yabancı ihbar ediliyor. Bu nedenlerle Minye’de çektiğim tüm fotoğraflar ya görevli asker veya polisten izin alarak ki sadece 2-3 fotoya izin verdiler, diğerleri alelacele araçtan inip çektiğim veya makinayı şoföre verip çektirdiğim fotoğraflar.

MISIR CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE HAZIR  (KUTU)

Mısır 26-27 Mayıs günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanmış durumda. Sadece 2 aday başvuru yaptığı için iki turlu seçim yapılmasına gerek kalmadı. Her kesimden kiminle konuştuysam kazanmasına kesin gözüyle bakılan en güçlü aday 3 Temmuz 2013 darbesiyle Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi iktidarını deviren General Abdülfettah El Sisi’yi işaret etti. Başta Kahire olmak üzere bütün büyük kentlerde El Sisi’nin dev tabloları ve ışıklı panoları meydan ve caddeleri süslüyor. Sisi’ye tek rakip 2012 de Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi seçildiğinde aday olan ve 3.cü gelen Hamdin Sabbahi. Kamuoyunda Sabbahi’ye hiç şans tanınmıyor. El Sisi Mısır’ın iki özel televizyon kanalı CBC ve ON TV’nin ortak yayınında hedeflerini anlattı. Her iki Kanal  Sabbahi’ye de aynı hakkı tanıyarak programa çıkaracaklarını anons ettiler.

  •  *  *  *

MİNYE’YE GİDİP GELİRKEN  ŞAŞIRTAN SELFİE ANISI
Minye’ye giderken gazeteci kimliğimle değil turist olarak yola çıktım. Kahire’den çıkıp Minye gidiş-dönüş 500 kilometreden fazla yol yaptığım Şoför Muhammed  çok konuşuyordu. Yolda hep Müslüman Kardeşleri övüp durdu, idamlara çok üzüldüğünü söyledi. Bende siyasetle ilgilenmediğimi, turist olduğumu, Nefertiti’nin tarihi kenti Minye’yi görmek için gittiğimizi söylediğim halde o ikide bir sözü Müslüman Kardeşlere getirmeye çalıştı. Bende ‘siyasetle işim olmaz ben muhasebeciyim’ boş ver radyodan güzel bir müzik bul dinleyerek gidelim’ deyince ‘tamam, tamam’ diyerek radyoyu açtı.  Kahire’ye döndüğümüzde arabayı kiraladığımız  yere teslim etmeden 5 dakika önce ‘dur seninle bir hatıra Selfi’si çekeyim’ dedim’. Ben telefonun deklanşörüne bastığımda  oda cebinden Mursi’yi darbeyle deviren General Sisi’nin fotoğrafı bulunan bir arma çıkarıp bana gösterirken ‘Burada herkese güvenme, gerçi seninle o kadar sohbet ettim, ağzından siyasi bir laf alamadım ama sakın şaşırma polis bile olabilirim’ deyiverdi.  Bende onunla işim bittiği için ‘Sende her söylenen güvenme ben sana muhasebeciyim’ dedim ama belki de gazeteciyim kim bilir?’ deyince bana şaşkın şakın bakarak uzaklaştı. Aslında Mısır’ın çok güçlü bir istihbarat servisi var. Turistleri gezdiren rehberleri, şoförleri, turistik yerlerde çalışanları kullandıkları herkesçe bilinir. O nedenle orada çalışırken son derece dikkatli olmak gerekiyor.

İşte Muhammed’le o fotoğrafımız

  • * * *

KAPILARI ERDOĞAN HÜKÛMETİ KAPATTI   (KUTU)

Mısır CBC ve On TV televizyonları ortak yayınının konuğu olan el Sisi, gazeteci İbrahim İsa ve Lemis el Hadidi’nin sorularını cevaplarken Cezayir ve Türkiye konusundaki görüşünü de açıkladı.  Sunucunun Cezayir aleyhinde açıklama yaptığınız ileri sürüldü ne diyorsunuz sorusunu El Sisi  “Ben onların aleyhinde konuşmadım. Bütün Arap halklarını olduğu gibi Cezayir’i takdir ediyorum. Kimse böyle açıklama yapmamalı, yapan hata eder. Ben böyle bir açıklama yapmadım, yapmam” dedi. Programda seçilirse ilk seyahatini Suudi Arabistan’a yapacağını belirten Cumhurbaşkanı adayı El Sisi Türkiye ile ilişkilerin nasıl olacağı sorusuna da “Kapıları biz değil, Erdoğan hükümeti kapattı ancak buna rağmen Başbakan Erdoğan hükümeti Türk halkıyla iletişimimize engel olamayacak” dedi.

 

 

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir