İSPANYOL MEYHANESİ ŞARKISININ HİKÂYESİ
TİMUR SELÇUK ve İSPANYOL MEYHANESİ ŞARKISININ HİKÂYESİ-Türk sanat müziğinin ünlü bestecisi Münir Nurettin Selçuk’un oğlu büyük usta, Piyanist, besteci, yorumcu ve orkestra şefi, Timur Selçuk 6 Kasım 2020 günü 74 yaşında yaşamını yitirdi. İstanbul’da 2 Temmuz 1946’da doğan sanatçı, 5 yaşında piyano çalmaya başlamış, 7 yaşında ise ilk konserini vermişti. Timur Selçuk, 52 yıllık sanat hayatına birçok değerli eser ve unutulmaz başarılar sığdırdı. ‘Sen Nerdesin, Beyaz Güvercin, Ayrılanlar İçin’ ve ‘İspanyol Meyhanesi’ adlı eserlerin de aralarında bulunduğu unutulmaz şarkılara imza atmış, Ümit Yaşar Oğuzcan, Orhan Veli, Attila İlhan ve Nazım Hikmet’in şiirlerinden şarkılar bestelemişti.
Onunla Fransa’ya geldiğinde Paris, Saint-Michel’de kaldığı otelde görüştüğümde sanat yaşamıyla ilgili anlattıkları arasında İspanyol Meyhanesini hangi ortamda yazdığını sormuştum. Biraz durakladıktan sonra ‘Bu anlatacaklarımı şarkının Albüm yazısında da anlatmıştım. 1964 yılı Ekim ayında müzik eğitimi için Paris’teki ‘Ecole Normale de Musique’de bestecilik ve orkestra yönetimi bölümünde girdim. Yaşlı bir madamın yanında bir oda tuttum, bir duvar piyanosu kiraladım, günde en az dört beş saat çalışmaya başladım. İlk yıl nasıl geçti, anlamadım. İkinci yıl, stüdyosunu boşaltıp Türkiye’ ye dönen bir arkadaşımın yerini tuttum. Kuyruklu bir piyanosu vardı. Çocukluğumdan beri küçük ezgiler oluşturmaya gayret eder piyanoda sol el eşliğini ekleyip çalardım. Şiire meraklıydım, Paris’e gelirken şiir kitaplarımı da getirmiştim. Faruk Nafiz Çamlıbel, Ümit Yaşar Oğuzcan, babamın dostu olan, şiirlerini bestelediği şairlerdi.

1965 sonbaharıyla 67 sonbaharı arasında ‘İspanyol Meyhanesi’, ‘Ayrılanlar İçin’, ‘Sen Nerdesin?’ ve ‘Beyaz Güvercin’i besteledim. Paris’te ‘İspanyol Meyhanesin’nin kayıtlarında, Ecole Normale’ deki arkadaşlarım eşlik ettiler. Bildiğim kadarıyla ilk kez, Türk pop müziğinde, yurt dışında büyük orkestrayla kayıtlar yapılıyordu. Bir Türk gencine ilk yaklaşımları olumsuzdu, ‘Müslüman bir doğulu iyi bir şey yapamaz’. Ancak çalışma sonrası tutumları tam tersiydi. Ben bütün bunları Paris’te ses eğitimi almış olan babamdan bildiğim için hiç yadırgamadım. Benim için, alınan müzikal sonuç, yani, önce küçümsemiş olanlarda daha sonra yarattığı takdir ve şaşkınlıktı önemli olan. Aynen Kurtuluş Savaşında olduğu gibi. Kısacası, donanımlı olup dik durarak ve asla taviz vermeden ve batı kuyrukçuluğu yapmadan başladı maceram Paris’te.
İspanyol Meyhanesi çok çarpıcı bir şiirdi, yoğun bir görsellik ve duygusallık iç içe geçmişti. Hepsini bestelemek olanaksızdı, opera aryası gibi olurdu. Şiirdeki görselliği değişik ritimlerle, farklı bölümler şeklinde ele almak doğru olur diye düşündüm. Çakır keyif bir giriş için, serbest söylenen bir başlangıç gerekir. Sonra biraz coşmalı, derken hüzünlenmeli, aynen şarabın yürekte yarattığı dalgalanmalar gibi. Sonra yorgun ve küskün başlayan nakarat, bir isyana dönüşmeliydi. İşte bu kadar, bunları çok genç yaşlarımda hissedecek yüreği, ailem aracılığıyla bana armağan eden Yaradan’ a hamdolsun. Şarkıdaki ritim ve duygu fırtınasını, ‘sarhoş olmadan, eğilmeden’, ama insanca, ama sıcak, ama yalansız, ama popülizme düşmeden aktardım’ diye anlattı.
1976’da İstanbul Oda Orkestrası’nı ve kendi öğrencilerini yetiştirdiği Çağdaş Müzik Merkezi’ni kurdu. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda 10 yıl çalışan Selçuk, ‘Ferhat ile Şirin, Şeyh Bedrettin Destanı, Rumuz Goncagül, Uğur Mumcu’nun Sakıncalı Piyade’si ve Galilei-Galileo’ adlı eserlerle birlikte çok sayıda tiyatro oyununun müziklerine imza attı. ‘Sarıpınar 1914, Üç İstanbul, Cahide ve Hakkari’de Bir Mevsim’ filmlerinin müziklerini de yaptı. Çok sesli müziğin duayen ismi Timur Selçuk, 1998’de “Devlet Sanatçısı” unvanı almıştı. Allah’ın rahmeti üzerinde mekânı da cennet olsun.
Muammer ELVEREN
